Dissidia: Final Fantasy
Zamanın başlangıcında, daha ortada boşluk bile yokken iki adet güç peyda
olmuş. Bu güçlerden birinin adı Cosmos olarak bilinirmiş. Düzen ve armoniyi
temsil edermiş. Kendisine dişi bir bedeni uygun görmüş. Kendisine erkek bedenini
uygun gören kardeşi Chaos’un aksine yaratmaktan ve korumaktan yanaymış. Chaos
ise evrenin başlangıcından itibaren yaramaz çocuk olmuş. Kardeşinin var ettiği
her şeyi yok edene ve umut ölene kadar durmayacakmış.
İyilik ve kötülüğün büyük savaşı
Cosmos ile Chaos, sonsuz bir savaşa tutulmuşlar ve bilinen tüm gerçeklik
boyutlarının ötesinde birbirlerine kilitlenmişler. Savaş öyle şiddetli olmuş ki,
dağlar ve denizler çığlık atmış; doğanın kendisi bile isyan etmiş. Chaos daha
üstün konuma geldiğinde ve savaşın sonu yaklaştığında bir umut doğmuş.
Yok edici Chaos’un aksine, yaratıcı Cosmos’a hizmet edenler kalpleri ve ruhları
ile savaşmışlar. Vazgeçmemişler ve dayanmışlar. On seçilmiş savaşçı tek bir güç
oluşturup Choas’un üstüne yollamış.
Muharebe kazanılmış, ama savaş kesinlikle bitmemiş. Cosmos, on seçilmiş
savaşçıya kendi güçlerini vermiş ve bu güçleri birer kristale saklamış. Derler
ki karanlığın savaşçıları; Chaos’un (Daha çok kendilerinin) menfaatleri için bu
kristalleri isterlermiş. Işığın on savaşçısı ise Chaos’un işini bir kere ve
sonsuza kadar bitirme fırsatı için yanar tutuşurlarmış. Şimdi savaş yeniden
başlayacakmış.
Yeni bir fantezi
Final Fantasy’nin (FF) kaç oyunu vardı, hangisi neydi bildiğimi iddia edemem.
Bazen yapımcıların bile sayısını unuttuğunu düşünüyorum. Ancak sağlam hayranları
var; buna eminim. Hele hele Japonya’da… Japonya’daki satış rakamları şimdiden 1
milyonu geçmiş. Üstelik piyasaya çıkalı kısa süre olmuşken. Final Fantasy, şimdi
de bir PSP yapımıyla karşımızda. Bu seferki ürünümüz, RPG sosuna batırılmış bir
dövüş oyunu.
“Dissidia: Final Fantasy’nin grafikleri genel olarak başarılı. Aynı şekilde müzikler de oldukça kaliteli.”
Nur topu gibi PSP dövüş oyunumuzda, FF serisinin en önemli karakterleri yer
alıyor. Birden dokuza kadar… Bunlara ek olarak Cosmos ve Chaos da karakterler
arasında. Bu karakterler epey ilginç yeteneklere sahip: Söz gelimi
dönüşebiliyorlar. Sephiroth melek haline dönüşürken, diğer bir karakter kara
şövalye konumuna geliyor. Her dönüşüm kendi içinde farklı güçler barındırıyor ve
karşınızdaki düşmana söken bir gücünüz yoksa, dönüşmüş halinizden faydalanmanız
şart oluyor.
Dövüşler epey zevkli ve farklı sistemlerden faydalanıyorlar. Elbette ki amacınız
karşınızdakinin gücünü sıfırlamak, ama bunu yapmanın çok yolu var. Ne kadar
saldırgansanız o kadar Bravery Point topluyorsunuz. Bunlar belli bir seviyeye
ulaştığında inanılmaz combolor yapabiliyorsunuz. Defansifliği tercih
ediyorsanız, cesaret puanınız daha yavaş artıyor.
Farklı mekanikler ve işleyişler
Bir güzel sistem de EX Gauge adını alıyor. Bu sistemle, alınan ve verilen
hasarlarla nesneler bir yerde toplanıyorlar. EX Gauge dolduğunda bu can puanları
ve nesnelerle devasa saldırılar yapabiliyorsunuz. Elbette bir dezavantajı da
var. Sadece ofansif olan bu mod, sizi saldırıya açık hale getiriyor.
Grafiklerin başarısını takdir etmek lazım. Tamamen üç boyutlular ve bir-iki
kamera hatası dışında hiçbir sorun çıkartmıyorlar. Ara videoların kalitesi ve
uzunlukları da benim için sürpriz oldu. Müziklerde; kendi başlarına albüm olacak
kadar başarılı. Dissidia: Final Fantasy’nin sunduğu hoş sistemlere rağmen türe
yeni bir yorum getirdiğini söylemek imkansız; ama anlaşılan amacı da bu değil.
Amacı eğlendirmek ve bunu da iyi başarıyor. Klişe konusuna rağmen, Final
Fantasy’nin son halkası paranızın hakkını veriyor.