Sinema/TV - Kritik

Doctor Strange

Marvel Sinematik Evreni’nin yeni halkası, diğer bir değişle 14.halkası sonunda karşımıza çıktı. Açıkçası Doctor Strange karakteri, çizgi roman dünyasında uzak kaldığım ve mistik güçlere sahip olduğu için merak ettiğim bir karakterdi. Hal böyle olunca yayınlanan fragmanlar ile birlikte filmden beklentimin de bir hayli yüksek olduğunu en baştan söylemem gerekiyor. Çünkü bu bağlamda normalde gayet keyifli olan filmin benim açımdan bazı noktalarda hayal kırıklığı olduğundan da bahsedeceğim. Bu eksi yönler filmin kötü olmasından değil, benim biraz daha Marvel çizgisinden çıkmasını beklediğimden kaynaklanıyor olabilir.

Öncelikle Doktor Strange, mümkün olduğunca karakterin orijin hikayesine bağlı kalmayı başarmış. Tıpkı çizgi romanda olduğu gibi yüksek bir egosu bulunan ama buna rağmen bir o kadar da başarılı bir cerrah portresi çiziyor Doktor Strange. Mükemmeliyetçi tavrı ve herşeyin en iyisini bilirim havası onu yaşadığı büyük trajediden koruyamıyor. Nitekim geçirdiği büyük bir trafik kazası sonucunda bir daha ellerini cerrahlık için kullanamayacak seviyeye geliyor. Hal böyle olunca zaten az kalan servetinin tamamını da kendi tedavisi için kullanıyor ama bunda pek başarılı olamıyor.

Son çaresi duyduğu bir haber sonrası farklı bir medikal yönteme eğilmek olan Doktor Strange, çok kısa bir süre sonra gerçekliğin kapılarını zorlayan bir dünyaya adım atıyor. Tabi karakterin ana hikayesinin çizgi romandan koptuğu noktalar da var. Bu kopuş Strange karakteri yerine yan karakterlerde ortaya çıkmış. Bu detaylar üzerinde çok durmayacağım çünkü hem spoiler hem de filmin devamı konusunda görülmesi gereken sahneler barındırıyor.

Burada bir anti parantez açacağım çünkü normalde sinek kaydı traşı ile her daim jilet gibi giyinen karakterin bu görüntüsünden berduşluğa geçişi bana göre gerektiği gibi yansıtılamamış. Bunda karakterin orijin hikayesinin diğer Marvel karakterlerine göre çok daha farklı bir noktada yer alması en büyük etken. Doğal olarak filmin anlatacağı çok şey olduğundan bunun gibi bir çok detay filmde çok hızlı bir şekilde geçilmek durumunda kalmış. Buna Doktor Strange’in büyü ve dövüş sanatında çok kısa bir sürede ustalaşması da dahil.

Keşke bu noktada zaman sıçraması gibi bir teknik kullanılsaymış. Alt tarafta çıkacak ufacık “8 ay sonra” ya da “2 yıl sonra” gibi bir ifade bile bu denklemi rahatlatabilirdi. O kadar koştura koştura gidiyor ki bu basit ama ufak detaya bile muhtaç hissediyorsunuz. Çünkü filmi izlerken Doktor Strange tapınaktan girmişte 2 hafta sonra dünyayı kurtarmaya çalışıyor izleniminden kurtulamıyorsunuz. Bir nevi hızlandırılmış İngilizce… pardon büyücülük kursu gibi. İşin içine çoklu evren, Eye of Agamotto, Levitation Pelerini gibi öğeler de girince tıpkı Ancient One’ın Doctor Strange’i multiverse seyehatine çıkardığı gibi kafanız karışık bir şekilde koltuğunuza oturuyorsunuz. Kısacası filmin tüm bu ağır terimleri ve zaman işleyişi çok basit bir dil ile anlatılmış. Bu durum en başta da söylediğim gibi filmden daha büyük beklentisi olanları bir nevi üzüyor diyebilirim.

Buraya kadar filmi fazla eleştirdim gibi gelebilir ama dediğim gibi bu eleştiriler tamamen beklentilerim ile alakalıydı. Bu beklentileri normal seviyede tuttuğunuzda karşınızda Marvel Sinematik Evreni’nin en eğlenceli filmlerinden biri duruyor diyebilirim. Hatta orijin hikayesi olarak Doktor Strange bana fazlasıyla Iron Man’ı hatırlattı. Tabi onun çok daha fantastik bir versiyonu olarak. Hikaye olabildiğince sade bir şekilde anlatılmış. Bu nedenle filmi izlerken biraz önce de saydığım fantastik tanımlamalara çok fazla takılmıyorsunuz.

Filmin en sağlam olduğu noktaların başında görsel efektler geliyor. Tabi çok fazla görünce etkisini kaybetseler de gerçekliğin bükülmesi gibi detaylar seyir zevkini bir hayli yukarı çıkarıyor. Bunun dışında el işaretleri ile yapılan büyüler, silahlar ya da geçiş çemberleri de filmin havasını koruyan unsurlar arasında. Kısacası filmin teknik açıdan oldukça iyi olduğunu söyleyebilirim.

Iron Man karakteri Robert Downey Jr. ile nasıl özdeşleştiyse muhtemelen Doktor Strange karakteri de Benedict Cumberbatch ile öyle özdeşleşecek gibi duruyor. Hali hazırda Sherlock gibi bir karakter ile anılan Cumberbatch, bu karakteristik duruşuna yeni bir karakter daha eklemiş oldu ve rolün altından başarılı bir şekilde kalkıyor. Tilda Swinton’da rolünün hakkını fazlasıyla vermiş ve o donuk bakışları ile Ancient One havasına girmeyi başarmış. Diğer karakterlerde ise film birazcık bocalıyor. Bu kadar sağlam ve yetenekli bir kadrosu olmasına karşın oyunculuk konusunda çok büyük bir çıkış göremiyoruz. Rachel McAdams sıradan bir doktor karakterinin içine hapsolurken Mads Mikkelsen ve Beneditch Wong gibi önemli oyuncuların yetenekleri de filmde biraz sığ kalıyor. Dediğim gibi bu kadar güzel bir kadro olunca oyunculuğun ön planda olduğu bir film beklentisine de giriyorsunuz.

Gelelim filmin Marvel Sinematik Evreni içerisindeki konumuna. Ara ara yapılan göndermeler ya da ipuçları, yaşanan olayların bu kadar fantastik ve ayrı boyutlarda olmasına karşın Doktor Strange’i sinematik evrenin bir parçası olduğu hissiyatını değiştirmiyor. Yani yapılan bu göndermeler ve önemli ayrıntılar ile bu bağlama gayet yerinde ve başarılı bir şekilde yapılmış. Karakterin Infinity War’a katılacağını da göz önüne alınca kafada tabi ki soru işaretleri belirmeye başlıyor. Bu bağlamda yazar kadrosuna düşen iş bir hayli büyük. Çünkü Vision gibi sönük bir görünüm sergilerse ilersi için hayal kırıklığı olabilir. Bir diğer yandan çizgi romanda çok sırıtmayan bu beraberlik bu kadar güçlü bir karakterin filmlerde diğer karakterler ile nasıl bir işbirliğine gireceğini de merak ettiriyor. Sonuçta adam gerçekliği bükebilen ya da ışınlanabilen bir karakter, boru mu?

Sonuca geçmeden önce filmde iki ekstra son olduğunu da eklemem gerekiyor. Bu iki sonu izlemenizde fayda var zira direk olarak gelecek olan filmlere bağlantı yapılmış.

Sonuç olarak Doctor Strange parasının hakkını fazlasıyla veren bir yapım. Özellikle teknik açıdan çok başarılı olduğu için mümkünse IMAX deneyimi isteyen bir film de diyebiliriz. Baştan sonra sıkılmadan, büyük bir keyifle izliyorsunuz. Az önce de söylediğim gibi kadro bu kadar sağlam, hikaye bu kadar derin olunca filmden beklentiniz de hem hikaye hem oyunculuk olarak daha derin oluyor. Buna rağmen bu derinliği yakalayamıyorsunuz ve Doktor Strange, Marvel Sinematik Evreni’inde zinciri kırabilecek bir yapım olma kapasitesine sahip olmasına karşın o zincirin bir başka halkası oluveriyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu