“Wolfenstein” geldi ilk olarak. Ardından 93’de “Doom” patladı ve 3D FPS devri başladı. Deatmatch modu yüzünden insanlar işlerini boşladı. PCGAMER tarafından “10 yılın en etkili oyunlarından biri”, Gamespy tarafından “Tüm zamanların en iyi oyunu” ünvanlarını aldı ve tabii ki bunlar sayısız başarı ve ödüllerinin sadece bir kaçıydı. İlk “Doom” oyununun Freeware sürümü bile tam 10 milyondan fazla kez indirilmişti. Bir zamanlar “Bilgisayarlara şu ana kadar en fazla yüklenen oyundu.” 94 yılında “Hell on Heart” isimli paket geldi. Bu aslında iki numaralı oyundu, ardından 96 yılında PS1’e “Final Doom” çıktı, 97’de Nintendo 64 için bu kez “Doom 64” geldi. Bu versiyonunda yaratıklar ve silahlar, diğer oyunlara nazaran biraz daha farklıydı, ama grafikleri daha iyiydi. Her ne olursa olsun ilk oyun bir devrim, arkasından gelenler de bu devrimin devam eden katlarıydı. “Alien” ve “Evil Dead” gibi sinema şaheserlerinden etkilenilerek hazırlanan Doom, her yönüyle en iyisiydi. Aradan uzun yıllar geçti ve 2000’li yıllarda Id Software’den bir ses yükseldi. Bu ses aslında 93 yılındakiyle benzer nitelikteydi. “Doom 3” duyurulmuştu. 15 milyon dolarlık gelişim bütçesiyle “Doom 3”, o zaman için tüm zamanların en pahalı oyunuydu. Sürekli ertelenmesiyle insanları çıldırttı ve betasının internete sızmasıyla da Id Software’yi milyonlarca dolar zarara soktu. Takvimler 2004 yılının Ağustos ayını gösterdiğinde “Doom 3″ çıkageldi. Yine grafiksel bir devrim gerçekleştirse de, yapımcıların da dediği gibi Doom 3”, görselleri üzerine çok fazla odaklanılmış bir oyun oldu.
Şimdi önümüzde kaliteli oynanışı ve grafikleri birleştiren “Bioshock”, iyi optimizasyon ve kaliteli bir multiplayer deneyimini bize bir kez daha yaşatan “Unreal Tournament 3” ve eğlenceli çizgi grafikleri, mizahi oynanışıyla “Team Fortress 2” gibi yapımlar var. Görüldüğü gibi ilk Doom’un çıkışından bu yana tam 15 yıl geçti ve oyunlar sürekli gelişime devam ediyor. Doğal olarak grafikler yönünden bir eksisinin olmayacağı kesin gibi olan Doom 4 için artık beklenen en önemli gelişim, oynanışta ve devam hikayesinde yatıyor.
Her ne kadar “Doom 3’teki” El Fenerini, korku ve karanlığı daha da baskın bir şekilde vermek için, silah ile birlikte sürekli değiştirmek gerektiği söylense de, 2149 yılında geçen bir oyunun zamane teknolojisine pek yakışan bir sunum olmamıştı bu. Sanırım oyuncular, ilk olarak bunun bir hal çaresinin bulunmasını bekleyeceklerdir. Örneğin, “Quake 4’te” yapıldığı gibi. “Doom 3’ün” zorlayıcı kısmı olan “sistem gereksinimleri” faktörünün ise, “Doom 4’te” tekrar edeceğini sanmıyoruz. Zira “Doom 3” çıktığında bir kaç oyunla birlikte zaten eşsizdiler ve 32 MB’lik ekran kartlarında oyunlar oynanıyordu. Artık günümüzde minimum 256 MB ekran kartları standart oldu. Çünkü her oyunun sistem gereksinimi artık birbiriyle hemen hemen eşit seviyede.
KAYNAK