Oyun Ön İncelemeleri

Dragon Age 2

22 şubatta yayınlanan Dragon Age 2 demosu pek çoğunuz tarafından oynanmıştır eminim ki. Uzun bir zamandır beklediğimiz oyunun bu tadımlık versiyonu 11 marta kadar hiç yoktan birazcık iştahımızı tutmamızı sağladı. Peki, Dragon Age: Origins’i en iyi RPG oyunları kategorisine soktuktan ve BioWare’in Baldur’s Gate serisinden sonraki en iyi fantastik RPG oyunu olarak düşündükten sonra Dragon Age 2 için de aynı şeyleri söyleyebilecek miyiz, yoksa BioWare’in yapmasına hiç alışık olmadığımız bir hayal kırıklığı mı yaşayacağız? Bu arda belirteyim ben oyunun PC demosunu oynadım.

Bir başlangıca başlamak

Dragon Age: Origins’i 6 defa bitirmiş birisi olarak söylemeliyim ki ilk oyunla tanışmam aslında çok geç oldu. Origins bilgisayarımda belki 3 aydan fazla yüklü durmasına rağmen bir kere bile açıp bakamamıştım. En sonunda fırsat doğup oynama imkanına eriştiğimde o üç ay boyunca hayatımı boşa harcadığımı fark ettim. Genelde RPG oyunlarında son tercihim olan büyücüyü seçerek ilk oyunuma başladım ki DA’nin ilk güzel noktasını da burada keşfetmiş oldum. İçlerinde Baldur’s Gate’in de bulunduğu, şu ana kadar oynadım tüm RPG’ler ne kadar adaletli ve “dengeli” olduklarını iddia etseler de her zaman için doğal olarak oyunlarda savaşçı sınıfı daha rahat bir oynanışa sahipti.

Halbuki DA’da açtığım büyücü oyunu ikinci kısmında (yani 4 ana görevden ikisini tamamlayınca) ki özellikle Circle of Magi’daki Fade bölümünden sonra inanılmaz güçlü oluyor. Hele ki Awaking’de Heart of Winter büyüsünü de aldığında tam bir ölüm makinesine dönüşüyor. Şu şekilde örnek vereyim; en son bir iki ay önce farklı bir büyücü karakteri açtım ve oyunu normal seviyede oynadım. Artık ne yapmam gerektiğini az çok bildiğim için büyü yeteneklerine karar vermem çok zor olmadı ve tüm oyun içi DLC’ler de yüklü olduğundan önce DLC’leri bitirdim hem seviyemi geliştirdim hem de sağlam eşyalar elde ettim. En sonunda ise oyunda Flemeth’i öldürmem sadece iki deneme gerektirdi, ki bilmeyenler için söyleyeyim Flemeth, bu BioWare tarafından da kabul edilmiş bir şey, Archdemon’dan bile daha güçlü. Nitekim Archdemon ile savaşırken tek bir fiske bile yemedim diyebilirim.

Şimdi bu anlattıklarıma bakacak olursak ilk DA:Origins’te ilk oyuna alışınca oyun çok ama çok basit geliyordu. Fakat oyundaki duygu yoğunlu, görsellik, hikaye zenginliği, güzel diyaloglar bu eksiyi bize hiç dert ettirmiyordu.

Dragon Age 2’nin demosu yaklaşık bir saat kadar sürüyor. Oyunun daha önce ön incelemesini de ben yaptığım için zaten oyun hakkında pek çok bilgiyi önceden biliyordum. Örneğin hikaye kısmının üçüncü ağızdan anlatılacağının farkındaydım ki demoda “Hadi be! Çok iyi olmuş” dediğim ilk noktada bununla ilgiliydi. Yukarıda bahsettiğim gibi ilk oyun gerçekten kolaydı, yeni oyuna başlarken de üzerinize akın akın gelen Darkspawn’larla o kadar rahat savaşıyordum ki bir an için yine mi aynı şeyle karşı karşıyayım diye çok korktum. Nitekim bu sefer savaşçı seçmiştim ve çift el bir silahla savaşıyordum. Her vuruşumda neredeyse iki tane Darkspawn’ı yere seriyordum ve Hawke’ın bu kadar güçlü olması beni biraz düşündürdü. Ancak gerçeği sonradan fark etmiştim ki bu aslında sorgulanan cücenin hikayesinde geçen haliydi. Yani yapımcıların dediği gibi gerçeği değil anlatılan efsaneyi oynuyorduk o sırada.

İşte bu noktada BioWare yine yapacağını yaptı ve hikaye anlatımı konusunda daha önce hiç yapılmamış bir şeyi yaptı; efsaneyi abarttı. Bu ilk gördüğüm özellik beni gerçekten mest etmeye yetmişti ancak maalesef bu kısa sürdü

Çok arada kaldım ben

Nitekim oyunun yeni ara yüzü beni çok üzdü açıkçası. İlk oyunun o klasik görüntüsü belki yüzde yüz aynı olmasa da benzer bir şekilde ikinci oyuna yansıtılabilirdi. Hatırlarsanız benzer bir ara yüz farkı Baldur’s Gate ile Icewind Dale arasında da bulunuyordu. BG görsellikte pek çok açıdan IWD’ın önündeydi. Yeni oyundaki ara yüz basit bir şekilde hazırlanmış. Hatta sanki yapımcılar “Şimdilik bu ara yüz dursun da oyunun bitimine yakın onu düzeltiriz” diye düşünüp daha sonradan unutmuşlar gibi. Çok yetersiz haddinden fazla sade ve özensizce hazırlanmış gibi.

Yine grafikler konusunda karşılaştıracak olursak ilk oyundaki dokular ve modellemeler, özellikle dudak hareketleri ve seslerin senkronu çok üst düzeydeydi.  Aşağıdaki resme dikkatle bakarsanız hatta gelişigüzel bile baksanız iki resim arasındaki görsel kalite farkını hemen anlarsınız.

Soldaki resim Dragon Age: Awaking’ten alınma sağdaki resim ise Dragon Age 2’den alınma. Bu iki resmi seçmemizdeki amaç sol tarafta Lord Eddelbrek’in yüzüne vuran ışık ve oluşturduğu gölgeler ile boynundaki kıvrımlar ve elbisesinin yakasındaki dokuların detayları sağ tarafta Hayder’in fotoğrafında maalesef bulunmuyor. Aynı şeyi ışıklandırma için de söyleyebiliriz. Elbette bunun sebebi oyunun konsollar içinde yapılmış olması. İşte bu noktada yapımcılar grafiklerin çok fazla RAM yemesini engellemek amacı ile detaylarda bazı kısıtlamalar yapmak zorunda kalıyor.

Kılıcım tahtadan, kalkanım kağıttan olsun

Diğer bir nokta ise oyundaki aksiyonların doygunluk hissi. İlk oyunda Alistair’in ilk kez kalkanla bir Darkspawn’a vurduğu anda aldığım doygunluk hissini inanın hiçbir şekilde unutamam. Daha önce gerek ses olarak gerek animasyon olarak o kadar üst seviyede bir tecrübe yaşadığımı hatırlamıyorum. Silahların sesleri, kılıcın kılıca, kılıcın kalkana, kalkanın zırha vurması, DA’nın özelliklerinden olan kan sıçraması, vs. insanı gerçekten tatmin ediyordu. Büyüler yine gerek sesleri gerek görselleri bakımından gözlere şölen niteliğindeydi. Fireball’ın, Blizzard’ın veya Cone of Cold’un efektleri hiçbir şekilde ikinci oyunda mevcut değil.

İkinci oyunda ise bir Dragon Age yerine sanki Darksiders veya DMC tarzı bir oyun oynadığımı hissettim. Oyundaki vuruşlar o kadar hissiz o kadar sade ki bazen vurup vurmadığınız anlaşılmıyor bile. Özellikle kalabalık bir düşman grubu ile savaştığınızda oyun tamamen bir arcade oyununa dönüşüyor ve sizin yaptığınız tek şey fare imlecini düşmanın üzerinde tutup sürekli olarak tıklamak.

İkinci oyunda ne mikro ne de makro açıdan bir taktik mevcut. Belki sizlerden çoğu ilk oyunda mikro taktiği kullanmadı veya sevmedi ancak orada o kadar güzel bir dizayn mevcuttu ki siz kullanmasınız dahi oyunun kendisi bunun kullanıyor ve savaşı daha etkin kılıyordu. Ne yazık ki Hawke ve ekibi aynı başarıyı gösteremiyor.

Kısacası, esas eleştiri konusu olan ırk seçimleri olmayışı belki bu değişiklikler bölümünde üzüleceğimiz en az nitelik olabilir. İleride tam incelemesini yapacağımız oyunun iskeleti aşağı yukarı böyle. İçimden keşke bu oynadığımız betası veya başlangıç aşamasındaki bir bölümü olsaydı, nitekim o zaman bütün bunların değişme ihtimali mevcut olurdu ancak bir Dragon Age fanatiği olarak üzülerek söylüyorum ki kesinlikle gelen gideni aratacak.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu