Son zamanlarda F2P modelinin özellikle MMO oyunlarında ne kadar tutarlı ve belli ki karlı olduğunu çıkan veya bu modele dönen oyunlardan anlıyoruz. En başta EA’nın SW:TOR’u ondan öncesinde Sony’nin DC UNiverse Online’ı ve daha nicesi F2P iş modelini gerek isteyerek gerek zorunlu olarak benimsemiş ve açıkçası bundan beklenmedik çıkar sağlamışlar. Her neyse burada sizlere F2P’yi değil bu sistemde gelen yeni ve umut vadeden bir oyunu anlatacağım.
Çarşamba günü Berlin’de düzenlenen basın lansmanı ile resmi olarak medyaya tanıtılan Dragon’s Prophet yeni bir MMORPG oyunu. Herkes gibi benim de ilk düşüncem “Bakalım bu oyunun bir farkı olacak mı?” şeklindeydi. Nitekim son zaman MMO oyunları her ne kadar farklı yapılarda veya kurulumlarda oluşturulmuş olsalar da en nihayetinde bir MMORPG’nin temeli hep aynı oluyordu. Tayvanlı firma Runewaker ve Alman dağıtımcı firma Infernum’un bizlere birlikte sunacağı bir oyun ciddi anlamda dikkatimi çekti.
Infernum’u Brick Force adlı oyunundan tanıyoruz zaten. Biraz TF2 benzeri bir oyun olan Brick Force her ne kadar Avrupa’da çok ilgi çekse de ülkemizde beklenen yoğunluğa ulaşamadı. Dragon’s Prophet için ise durum çok daha iç açıcı.
Her RPG’de olduğu gibi…
Dragon’s Prophet’in geçtiği evrenin tümü ejderhalar tarafından yaratılmış. Ejderhalar her ne kadar oyunda gani gani bulunsa da kimileri kadim ejderhalar kimileri ise etrafta yüzlercesini görebileceğiniz türden düşük seviyeli ejderhalar.
Henüz yeni beta aşamasına geçecek olan Dragon’s Prophet hakkında bu yazıda o kadar detaylı bir bilgi vermeyeceğim, nitekim oyun için yapımcı firmanın harika fikirleri var ancak %100 uygulanmış durumda değil.
Öncelikle oyunun genel özelliklerine değinecek olursak; oyunda sadece dört sınıf bulunacak. Irk konusu lansmanda belirtilmediği için şu an farklı ırkların olup olmayacağı veya kaç tane olacağı konusunda bir şey söyleyemem. Lakin Runewaker’ın söylemine göre bu kadara az sınıf olmasının sebebi oyundaki Dragon mekaniği. Bunun yanında sınıf sayısı az da olsa customization oldukça detaylı. Bu yüzden birbirine benzer karakterlerden çok az görme ihtimalimiz mevcut.
Oyunun savaş mekanikleri oldukça akıcı ve hızlı. Büyülerin görselleri muazzam olmasa da oldukça kaliteli. Skill Combo özelliği ile karakterinizin yeteneklerini birleştirerek daha etkili saldırılar gerçekleştirebileceksiniz. Bunun yanında benim pek sevmediğim otomatik hedefleme özelliği de oyunda bulunuyor. Elbette bunu değiştirme imkanınız da mevcut olacak. Dolayısı ile WoW kontrollerine alışmış olan kişiler bu konuda rahatsızlık duyarsa alışık oldukları kontrol sistemine geri dönebilecekler.
Grafikler orta seviyenin üstünde olsa da çevre tasarımları benzer yapıda geliştirilmiş. Lakin tabii ki benim oynadığım versiyonun henüz oyunun beta aşaması olduğunu düşünürsek bu konuların ilerleyen zamanlarda daha da gelişeceğini düşünüyorum. Bu arada oyun Runewaker’ın kendi motoru ile hazırlanmış.
DP’nin arayüzü oldukça sadece ve kolay kullanım imkanına sahip. Oyunda Dungeon Finder özelliği de bulunacak, bu şekilde instance yapmak istediğinizde iki saat grup aramak zorunda kalmayacaksınız.
Ejderhalar insanın en büyük dostudur
Dragon’s Prophet’in en önemli özelliklerinden bir tanesi elbette ki ejderhalar. Ejderhalar sadece oyunda bir mount veya oyunun hikayesinde önemli bir rol alan yaratıklar değil DP’de. Onlara resmen oyunun savaş ve oynanış mekaniklerinin temelini oluşturuyor.
Demin sizlere oyunda sadece 4 sınıfın bulunmasının da bundan dolayı olduğunu söylemiştik. Nitekim sahip olduğunuz ejderhalar sizlerin sadece pet ya da mount’ları olmuyor, bunun yanında yeteneklerinizi de benzer sınıflara göre faklılaştırıyorlar.
Oyunda yakalanabilir ve evcilleştirilebilir 300’den fazla ejderha bulunuyor. Lakin kombinasyonu arttıran şey ise her ejderhanın (birbirinin aynı ejderhalar olsa bile) hem yetenekleri hem de attribute’ları farklılık gösteriyor olması. Öte yandan ejderhalarınızı karakterinize göre geliştirebildiğiniz için onları Tank, Healer veya DPS karakterler olarak hazırlayabiliyorsunuz. Bu da sizlere pek çoğu instance’ı solo olarak yapmanızı sağlıyor.
Ejderhalar da farklı şekillerde bulunuyor. Kimisi kara aracı olarak etkiliyken kimisi havada kimisi ise suda oldukça iyi birer mount oluyor. Elbette uçabilen ejderhalarla da etkili hava savaşları yapabiliyorsunuz. Karakterinizde beş ve ejderha terbiyecisinde beş olmak üzere aynı anda toplamda 10 adet ejderhaya sahip olma imkanınız var lakin ilk iki slot açıkken geri kalanları zamanla açabiliyorsunuz.
Bunların ötesinde siz oyundan çıktığınızda ejderhalarınız boş durmuyor, eğer crafting veya başka bir profency sahibi iseniz ejderhanız siz yokken yeteneğinize uygun olarak materyal topluyor.
Savaşın ön hatları
DP’nin en büyük özelliğinden bir tanesi de Cross-Server. Daha doğrusu Cross-Server’ı tam anlamıyla kullanması.
Oyunun hikayesinin ve görevlerinin geçtiği yerler haricinde “Frontier” adı verilen özel bir bölgeleri bulunuyor. Yüzen adalar üzerinde bulunan bu frontierlar oyunda PvP yapabileceğiniz tek bölge. İlk başta kulağa biraz kötü gelse de mantıklı bir sebebi var. Her şeyden önce Runewalker oyunun kendi dünyasının oyuncunun karakterini geliştirmesi için kullanmasından yana. Sonuç olarak PvP’yi nerede yaptığınız çok da önemli değil.
Frontier’ların bir diğer özelliği ise her karakterin evini buraya kurabilecek olması. Frontier’da cross-server özelliğini net olarak görebiliyorsunuz çünkü oyunda kaç farklı sunucu olsa da oyundaki bütün oyuncular Frontier’da buluşuyor.
Evlere geri dönecek olursak, bu bölgelerde çitlerle çevrilmiş alanlar mevcut. Oyuncular farklı fiyatlardaki bu arsaları satın alarak evlerini hatta villalarını yapabilecekler. Öte yandan tıpkı Skyrim’de olduğu gibi bu evler kişiselleştirebilecek. Fakat Skyrim’deki gbi kalıpların aksine tıpkı Sims’teki gibi her odayı eşya eşya tasarlayabileceksiniz. Bu da her evin birbirinden farklı olmasını sağlayacak. Öte yandan evlerden vergi alınacağı da söylendi ancak bu konuda henüz detaylar belli değil. Kısacası tam bir ev hayatı yaşayacaksınız.
Evler sizin güvenli bölgeleriniz olduğu için belli bir alan içinde PvP’ye kapalı olacak. Bunun yanında her frontier’da bir tane de büyük kale bulunacak ve burada da Guild’lerin önemi ortaya çıkacak. Guild’ler birbirleri ile savaşarak bu kalenin kontrolünü ele geçirmeye çalışacak. Kaleyi kontrol eden guild frontier’ın da kontrolünü ele geçirecek ve oradaki kaynakları kullanabilecek. Elbette farklı guild’ler kuşatma silahları, üyeleri hatta ittifak olduğu diğer guild’ler ile kaleye saldırıp yeni liderliklerini ilan edebilecekler.
Bu yüzden guild’ler için belli bir üye sayısı sınırı olacak. Bu rakam henüz belli değil ancak iki haneli bir rakam olacak gibi. Bu da guild’lerin olabildiğince dengeli kalmasını ve savaşlarda haksızlık olmamasını sağlayacak.
Kale savaşlarında savunan taraf oyun içi para ile NPC satın alabilecek, saldırı kuleleri kurabilecek, kısacası bir fantastik orta çağ savunması için gerekli pek çok şeyi oyunda bulabilecek.
Şimdilik Dragon’ds Prophet hakkında anlatacaklarım bu kadar. Dediğim gibi oyun henüz beta aşamasının başlarında. Kapalı beta çok yakında başlayacak. Öte yandan oyun Almanca, İngilizce ve Fransızca’ya çevrilmiş. Diğer diller için ise çalışmalar devam ediyor. Duyduklarımıza göre Türkçe de mevcut diller arasında yerini almış.
Açıkçası ben çok fazla beklentiye girmeden gittiğim DP lansmanından ciddi bir beklenti ile döndüm. Şu sıralar heyecan yaratan Elder Scrolls Online’a benzer bir yapısı olsa da özellikle ücretsiz olmasından dolayı ciddi bir alternatif olarak düşünülebilecek bir oyun. Yakın zamanda oyunun baş yapımcısı Tony Tang ile yaptığımız röportajı da sitemizde görebileceksiniz
İlerleyen zamanlarda neler olacağını göreceğiz umutluyuz bakalım.