Oyun İncelemeleri

Driveclub

Son bir kaç yıldır sizlerin de fark ettiği gibi, oyunlar daha çok online içeriğe önem verir bir hale gelmiş durumda. Bu duruma artık yarış oyunları da dahil olmaya başladı. Ubisoft tarafından geliştirilen devasa online bir yapıya sahip The Crew yakın zamanda oyuncularla buluşacak, Forza Horizon 2 ise yine benzer bir konsept ile Xbox kullanıcılarıyla buluştu ve sunduğu içerikler, görselliği, sürüş dinamikleri ve online yapısıyla başarılı bir işe imza attı.

Son dönemlerde heyecanla beklenen bu iki yapımın dışında, Evolution Studios tarafından uzun bir süredir geliştirilme aşamasında olan bir isim de fazlasıyla dikkat çekiyordu. DRIVECLUB, yayınlanan her bir görseli ve videosuyla birlikte yarışseverlerin yoğun ilgisiyle karşılanıyor, PlayStation sahiplerine gerçek bir yarış deneyimi vadediyordu. Sonunda beklenen gün geldi ve DRIVECLUB, PlayStation 4 sahipleriyle buluştu. Peki oyuncuların beklediğine değecek mi? Evolution Studios, bizlere vadettiklerini yerine getirmeyi başarabildi mi? Gelin şimdi bu soruların yanıtlarını öğrenelim.

Pistlerde bulurum seni!

DRIVECLUB’a başlar başlamaz insanı havaya sokacak bir video ile karşılanıyoruz. Hoş bir müzik eşliğinde, özellikle yapımda ön plana çıkan araçların pistte sergiledikleri performansların gösterildiği bu kısa videonun ardından kendimizi, oyunun menü ekranında buluyoruz.

DRIVECLUB hakkında burada değinmek istediğim önemli bir konu var. Yapım kesinlikle online içerikleriyle ön plana çıkıyor, bu yüzden tek kişilik yarış oyunlarını sevenleri biraz üzerebilir. Zaten bu durumu oyunun ana menüsünden de kolaylıkla anlayabiliyoruz. Bu menüde karşımıza Sür, Kapışmalar, Kulübüm, Profilim, Garaj ve Ayarlar gibi seçenekler çıkıyor. Evet, yapım tamamen Türkçe dil desteğine sahip bir şekilde kullanıcılarla buluşuyor ve bu biz Türk oyuncular için kesinlikle güzel bir artı.

Öncelikle oyunun profil ve kulüp özelliklerine biraz değinmek en doğrusu olacaktır. DRIVECLUB’da tamamladığınız yarışlar ve bu yarışlarda sergilediğiniz başarıya göre yarış sonunda belli bir puan alıyorsunuz, bu puanlar sayesinde hesabınız seviye atlıyor. Peki bu seviye ne işe yarıyor? Hesap seviyenize bağlı olarak, yeni araçlara, yeni yarış içeriklerine ve çeşitli kişiselleştirme (araç boyaları gibi) özelliklerine sahip oluyorsunuz. Seviye atlamak oldukça rahat ve zaten siz yarıştıkça hesabınız da gelişmeye devam ediyor, kafanıza takmanızı gerektirecek bir durum olmuyor. Ayrıca, tüm araçların başta açık olmaması, seviyeye bağlı olarak açılması böyle bir oyun için bence oldukça güzel düşünülmüş.

Hesap seviyesinin ardından, oyunun en can alıcı noktalarından bir tanesine geliyoruz… Kulüpler! Oyun, adından da anlaşılacağı üzere bir topluluk ile oynandığı zaman kesinlikle çok daha eğlenceli ve kaliteli bir deneyim sunuyor. Arkadaşlarınızla bir kulüp kurabilir ya da hazırda bulunan bir kulübe katılma talebi gönderebilirsiniz. Kulübünüzün seviyesi, hesap seviyenizden tamamen ayrı bir şekilde hesaplanıyor. Kulüp üyelerinin katıldığı yarışlar, sağladığı başarılar ve elbette ki kulüp kapışmaları, kulübünüzün seviye atlamasını sağlıyor. Yine hesabınızda olduğu gibi burada da seviye atladıkça çeşitli özelliklere sahip oluyorsunuz.

Tekrardan yarış pistlerine dönelim

Evet, bu yazıya bunları görmek için gelmediğinizi biliyorum ama genel oyun yapısından biraz bahsetmem gerekiyordu. Şimdi artık rahatça kendimizi pistlere atmaya hazırlanabiliriz.

Ana menüde bulunan “Sür” seçeneğine girdiğimiz zaman, karşımıza üç farklı mod çıkıyor. Bunlardan ilki olan Tur, bizlere farklı haritalarda ve farklı özelliklerde yarış seçenekleri sunuyor. Aynı zamanda bunların her bir tanesinin kendine özel başarımları (görevleri de diyebiliriz) bulunuyor. Bu başarımları yerine getirdiğimiz zaman kazandığımız puanlar ve yıldızlar elbette daha fazla oluyor. Burada bulunan yarışların tamamına erişebilmek için belli bir hesap seviyesi ve yarış tamamlama yüzdesine sahip olmamız gerekiyor.

Diğer bir seçenek olan Tekli Etkinlik ise, bizlere istediğimiz bir türde (Yarış, Zamana Karşı Yarış ve Drift gibi) ve istediğimiz bir haritada yarışma şansı sunuyor. Burada bulunan 5 ülke ve bunlarının her birinin altında bulunan ortalama 10 tane pistten bir tanesini seçiyoruz ve yarışa hemen hemen hazır bir hale geliyoruz.

Son seçeneğimiz ise Multiplayer oluyor. Burada alışık olduğumuz gibi diğer oyuncularla aynı anda yarışma şansına sahibiz. Kendiniz bir yarış yartabileceğiniz gibi, hazır bulunan bir yarışa kaydınızı yaptırıp, zamanı geldiğince başlayabilirsiniz.

Yapımda pist sayısıyla ilgili herhangi bir sıkıntı yok, çeşitli ülkelerde bulunan, çeşitli pistler oyunculara kesinlikle oldukça fazla seçenek sunuyor. Fakat aynı durum araç çeşitliliği için maalesef geçerli durumda değil. Bu acı gerçek, araç seçme ekranına geldiğiniz zaman bir anda yüzünüze çarpıyor. Oyunda toplamda seçebileceğiniz (hepsini açtığınızı varsayıyorum) 50 tane araç bulunmakta. Yakın zaman önce Xbox’a özel olarak çıkan Forza Horizon 2’de bulunan araç sayısıyla kıyaslandığı zaman, durum gerçekten içler acısı bir hal alıyor. Özellikle online içerikleriyle ön plana çıkan bir yapım için çok daha fazla araç seçeneğine sahip olmalıydık diye düşünüyorum. İleride gelecek olan eklentilerle araç sayısı elbette artacaktır ama şu an için sunulan sayı oldukça az.

Kaplama dediler geldik

Araç sayısının şokunu üzerimizden tam olarak atamamışken, kendimizi yarış pistinde buluyoruz. Piste girdiğimiz gibi araçlar, ilk dikkat çeken özelliklerden bir tanesi oluyor. Gerek kokpit, gerekse araçların dış kaplama ve modellemeleri orjinallerinin aynısı olacak şekilde hazırlanmış. Zaten bu konuyla ilgili bir problem olmadığını, yayınlanan videolardan, görsellerden daha önce fazlasıyla görmüştük.

Yarış boyunca bizlere yardımcı olacak olan arayüz, oyunda oldukça sade ve güzel bir şekilde tasarlanmış. Ne yapmanız gerektiğini ve ne yaptığınızı gayet kolay bir şekilde takip edebiliyorsunuz.

Oyunda bulunan her bir aracın pistte sergilediği performans birbirinden farklı durumda. Bir tanesiyle virajları son hız rahatlıkla alabiliyorken, bir diğer araçla durum tam bir fiyasko olabiliyor. Yarışlara katılmadan önce sahip olduğunuz aracı denemenizde fayda var. Bunun yanısıra araç kontrolleri oldukça güzel ayarlanmış. Ben incelemeyi herhangi bir direksiyonla yapmadım, klasik PS4 kontrol cihazını kullandım ve yarışlarda herhangi bir problemle karşılaşmadığımı söyleyebilirim. Oyun, en ufak analog hareketinize dahi tepki veriyor, bu durum özellikle küçük hareketleri kolaylıkla gerçekleştirmenizi sağlıyor.

Ah, unutmadan herkesin merak ettiği bir konu hakkında da sizleri aydınlatayım. Evet, oyunda araçlar hasar alabiliyor. Öyle yüksek seviyede olmasa da oldukça güzel ve kaliteli bir hasar modellemesi yapılmış. Sonuçta zaten amacımız araçları hurdaya çevirmek değil, değil mi?

Meydan okuyun

Bir yarışı tamamladıktan sonra, sergilediğiniz performansınız ve yarışı tamamlama sürenizin de iyi olduğunu düşünüyorsanız, bu yarışı başka oyunculara gönderebilirsiniz. Tam bu noktada, oyunun “Kapışmalar” adı verilen özelliğine adım atmış oluyorsunuz ve bu özellik kesinlikle harika olmuş. Tamamladığınız yarışla birlikte bir arkadaşınıza, kulüp üyelerinize ya da hiç tanımadığınız bir oyuncuya meydan okuyabilirsiniz. Başarılı olmanız durumundaysa yine çeşitli ödüller sizleri bekliyor olacak.

Eğer bir kullanıcı sizi bir kapışmaya davet ettiyse, asıl hedefiniz o kişi oluyor. Örneğin; o kişi yarışı 6. sırada tamamlamışsa ve siz yarışı 5. sırada tamamlarsanız kazanan siz oluyorsunuz. Fakat yine de yarışta diğer bulunan kişilerin sergilediği başarının daha iyisini gösterip 1. olmanız durumunda, kazancınız elbette daha fazla oluyor.

Yarışlar içerisinde verilen puanlar sıralamaya bağlı şekilde ilerlemiyor. Yaptığınız kazalar, pistten çıkışlarınız, virajları ne seviyede almış olduğunuz gibi şeyler sürekli olarak sahip olduğunuz puana ekleniyor. Bu nedenle sadece 1. lik odaklı bir yarış sergilemeniz DRIVECLUB’da pek sökmüyor.

Oyunda, 55 tane yarış pisti bulunuyor (evet bir 50 sayısıdır almış başını gidiyor). Bu pistler sayı olarak yeterli gibi görünse de bazıları birbirine oldukça benziyor sanki. Ayrıca neden bilemiyorum ama ben aylardır o izlediğimiz videolarda bulunan, çevrenin etkileyici görselliğine denk gelemedim. Araç kaplamaları ve modellemelerinin kalitesi, tam anlamıyla çevreye yansıtılabilmiş gibi durmuyor. Gerçi kendinizi yarışa kaptırdığınız zaman bunu pek fark edemiyorsunuz ama biraz dikkat ederseniz, bir şeylerin eksik olduğunu göreceksiniz.

Sonuç itibariyle

Sonuç olarak baktığımız zaman, DRIVECLUB ortalamanın üzerinde kalan bir yapım. Peki efsanevi bir yapım mı? Maalesef hayır. Yapımın kulüp sistemi ve meydan okuma sistemi oldukça eğlenceli bir içerik sağlıyor ama bunların dışında, araç sayısı, kişiselleştirme seçeneklerinin azlığı, çevre görsellerinin ve atmosferin biraz zayıf kalması gibi eksikleri de bulunuyor.

PlayStation 4 sahibiyseniz ve yarış oyunlarına ilginiz varsa, DRIVECLUB’ı mutlaka denemelisiniz. Öte yandan DRIVECLUB için PlayStation 4 alınır mı? Açıkçası pek sanmıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu