Driver: Parallel Lines

Ünlü yönetmenlere tanıtım filmi çektiren ve GTA’dan daha iyi bir oyun olacak denilen Driv3r, benim gibi
bir oyuncuyu resmen garip ruh halleri içine sokmuştu. Sen üç sene boyunca oyunu
geliştir, içinde İstanbul olacak de, bas bas bağır, sonra da gel bozuk bir
hurdayı önümüze at. İşte Driver 3 veya Driv3r, birçok oyuncunun başına resmen
balyoz gibi küt diye inmişti. Eğer kötü oyun yapacaksanız kesinlikle çok atıp
tutup, arkasından reklamları basıp, uzunca bir süre geliştiriyoruz ayağına
yatıp, piyasaya çıkarmamayı ve olmayacak vaatler ile oyuncuları kandırmaya devam
etmelisiniz. Sonunda ise piyasaya çıkartıp bir güzel rezil olmak
beklenilmelidir. Daikatana işte tam böyle bir fiyaskoydu. John Romero zamanında
ağır ithamlarda bulunup, bir güzel boş sözler verdi. Sonunda ise olan oldu ve
Daikatana resmen patladı. Uzun süredir merakla beklenirken, ortaya atılan laflar
varken herkesin hevesi kursağında kaldı. Hatta oyunu bekleyen fanlar bile,
resmen yıkılmıştı. Birde bunun Duke Nukem Forever diye kardeşi olacak. Asırlar
sonra piyasaya sürülecek ve sonuç tam bir fiyasko. Şahsen bunca sene sonra
Duke’un adam akıllı olacağını sanmıyorum. Şimdi gelelim bir efsanenin nasıl
çöküşe geçtiğine.


Efsanenin çöküş tarihçesi




Driver 1

İlk Driver 1999 yılında kendini gösterdi. En başlarda PS için piyasaya sürüldü, daha sonra PC’lere adapte edildi. Araba ile görevleri yapma ve araç deformasyonu ile bir klasik olarak yerini aldı.



Driver 2

İlk oyundan bir sene sonra çıktı. Artık araçtan dışarı çıkabiliyor ve hareket ediyorduk. Atmosferi bozulmamış ve temel taşlar aynen yerinde duruyordu. Kesinlikle iyi bir devam yapımıydı. Tek sorun sadece konsolda çıkmasıydı.



Driver 3

Driver 3 tam anlamı ile fiyaskoydu. Oldukça reklamı yapılmasından dolayı, iyi bir satış grafiği çizdi. Fakat genelinde berbat bir yapımdı. Seneler boyunca geliştirilmesine karşın verilen sözler tutulmamıştı.



Driver 4

Driver: Parallel Lines ara geçiş oyunu olabilir. Üçüncü yapımdan daha iyi, ancak efsaneden beklenen oyun değil.

Ruh gitmiş

Driver 3 fiyaskosundan sonra Reflections biz yeni bir Driver yapıyoruz, bu sefer
kendimizi affettireceğiz gibilerinde bazı açıklamalarda bulundu. Nitekim
duyurulan proje piyasaya çıktı. Ancak bu çıkış hayırlı mı? Yoksa değil mi?
Bundan sonrasında araştırmacıların bu soruları ile kendimize ışık tutmaya
çalışacağız. Driver: Parallel Lines ilk olarak abisinin o kalburüstü
kontrollerine devam ediyor. Araç dışına çıktığınız bazı zamanlarda gerçekten
şapa oturabilirsiniz. Bunun en güzel örneği The Kid’in kazık yutarcasına koşması
ve yürümesi olabilir. Hadi bunu es geçip araba çalmaya gelelim. Aslen oldukça
kolay olan bu eylem, bir iki soruna gebe kalmış çünkü araç çalmak isterken,
kontroller yüzünden sizi bir güzel çalabiliyorlar. Üçüncü oyunda bazı zamanlar
işkence olan kontroller değişmemiş, Reflections ilk azarı burada yiyor. Neyse ki
araba sürmesi zevkli bir halde. Bazı zamanlar öyle bir ince ayar
çekebiliyorsunuz ki, sizi kovalayan adamlar bir anda birbirine girebiliyor.
Hafif veya ağır dokunuşlarınıza arabanız güzelce cevap veriyor. Ufak bir ara
gazı verip, hayati önem taşıyan dönüşler yapabilirsiniz. Kovalamaca, takip vb…
arabalı aksiyon durumlarında oldukça önemli. Araç kontrolleri, yayadan eksi alan
firmayı bir güzel kurtarıyor.

Driver: Parallel Lines’ın; takip, kovalamaca, yakalamaca, saklambaç vb… güzel
aksiyon öğeleri, oyuncuyu dolduruyor. Aman şuradan uçayım, buradan zikzak
geçeyim derken heyecanlana bilirsiniz. Yapımın aksiyon dozlu araba sahneleri
güzel vakit geçirtiyor. Bari oynadığınız zaman, “Aaaa saat kaç olmuş” gibi ufak
bir düşünce mod’una girebilirsiniz. Arabanızın camından sarkıp, “Ağabey ateş
lazım mı?” sorusuna silahınızla beraber, muhatap olduğunuz durumlara
giriyorsunuz. Kısaca camdan kafanı kolunu dışarı çıkar ve sonrasında ateş et.
Çocukken pencereden baktığımda büyüklerim “Aman evladım sarkma” diye bana
çıkışırlardı. Driver: Parallel Lines ise size bunu zorla yaptırıyor. Camdan
sarkıp ateş edeceğiniz birçok durum olacak. İşin diğer zevkli yönü ise, bu
komplike hareket işinize yarayacak.

Yap Boz

Driver: Parallel Lines’ın araçlı kısımları iyi diyebilirim, ancak öyle bir
parçalanma olayı yer alıyor ki, insan narinden yuh diyor. Bunun asıl nedeni ise
ufacık bir dokunuşta, arabanızın aldığı deforme. Üçüncü oyundaki fiziklendirmeyi
daha geliştireyim derken, ayarını iyice bozmuşlar. Sanki vitamin alıp, enerji
fazlası olan biri gibi olmuş. Bazı zamanlar abartıya kaçan araç parçalanması
göze oldukça batıyor.

Yapay zekâ yine ofsayt, biraz daha akıllanmış bu kendini belli ediyor. Fakat
genellemeye işi vurduğumuz zaman, yaptığı pek çok kıtlık hareketleri var. Yaya
olarak aksiyona girmek zorlayıcı olabiliyor. Bunun en büyük nedeni ise
kontroller tabi ki. İşte böylesine bir durumda bile, rakipleriniz sizi
burunlarının dibinde görmeyebilir veya ateş ederken ıskalayabilirler. İşin diğer
ilginç yönü araç kullanırken de bu durumun devam etmesi. Sizi kovalayan bir
araç, bir iki U dönüşü sonrasında sizi kaybedebiliyor. Durduk yere izinizi
sürmeyi kesebiliyorlar.



Reflections, Driver: Parallel Lines’a modifiye özelliğini eklemiş. Bu oldukça
değişik ve güzel olmuş. Aracınıza yeni motor takma veya frenleri değiştirme vs…
ekstralar yapabiliyorsunuz. Bunlar sadece gösteriş olarak kalmıyor, direk olarak
icraata geçiyorlar. Taktığınız NOS veya yeni bir motor, arabanızı eskisinden çok
daha hızlı yapabiliyor. Bunun nimetlerinden bizlerde bir güzel yararlanıyoruz
çünkü yakalamamız gereken bir araca yetişmek için veya adamlardan daha hızlı
kaçmak için, yeni eklentilerimizi kullanabiliriz. Tabi ki aracı modifiye
ederken, babamızın hayrına yapmıyorlar.Bunun için belli miktar para gerekli. Para kazanmak için ne yapmak gerekli. İşte görev kavramı burada şen şakrak devreye giriyor. Görevlerimiz her zamanki gibi basit ve bilinen ihtiyaçlar. Şunu
kovala, buraya yetiş, o tarafa git, yarışlara katıl vs… klişelerin toplanmış
halleri yer alıyor. Araçla olan aksiyon hoş olduğundan, klasik bazı görevler bir
süre güzel gelebiliyor. Ancak aynı klişeler devam ettiğinden bayabilirsiniz. Ana
bölümler dışında birçok yan görev de bulunuyor.

Zamanda yolculuk

Her şey 1978’in bir bahar sabahı başlıyor. The Kid, yani bizim karakterimiz
araba kullanmada oldukça ustadır. Pek çok kişinin arabasının anahtarını
yarışmalarda alıp, daha gencecik yaşında hava basmaktadır. Böylesine bir insan,
mafyanın ilgisini çeker. Bize gelip gel çalış canım derler ve oyuna başlarız.
İşte bu nokta da evremiz 70’ler sonu 80’ler başı olarak şekillenmiş. Arabalar,
insanlar ve daha birçok detaylar zamanın havasında. Konu ilerliyor, dallanıp
budaklanıyor, sonrasında ise güvendiğimiz arkadaşlarımızdan ve çevremizden bir
güzel kazık yiyoruz. Suçlu bulunup hapse atılıyoruz. Artık aradan seneler
geçiyor, 2006’ya geliyoruz. Tanıdıklar çoluk çocuğa karışmış, herkes değişmiş ve
sonunda bize yapılanların hesabını sormak için geri dönüyoruz. İşte burada firma
zamanı değiştiriyor. Birkaç saat önce oynadığımız 70’lerin sonu gitmiş onun
yerine 2000’li yılların havası gelmiş. Bunu oyundaki birçok detaydan
anlayabilirsiniz. Arabalar, binalar, insanlar vs… bunlar kendilerini güzelce
belli ediyor. Yani senaryo ilerledikçe, atmosferin konu ile paralel gitmesi için
harika bir olay. Diğer güzel yan ise bu değişimlerin, detaylarda kendilerini
hissettirmeleri ve bunu oyuncuya verebilmeleri.

Yapım ses yönünden oldukça iyi, hem de oldukça diyorum çünkü lisanslı müzikler,
harika seslendirmeler, ses efektleri güzel kotarılmış. Farklı modellerdeki
araçların motor sesi hemen ayırt ediliyor. En güçlü yan şüphesiz müzikler
oluyor. Parallel Lines, içlerinde ünlü sanatçıların bulunduğu nadide bir
Soundtrack listesine sahip. Seslendirmeler de kesinlikle aşağı kalır biçimde
değil. Üstlerinden geçilip gidilmemiş, profesyonel kişiler tarafından
yapıldıkları belli oluyor. Seslendirmeler birde leziz ötesi ara videolar ile
birleştirilmiş. Kısaca oyunumuz sinematiklerinde göze ve kulağa hitap etmesini
iyi biliyor. Etkileyici ve inceden uğraşılıp yapılmışlar. Ara videoların hepsi
izlenmeye değer, ayrıca gelişen olayları da anlatıyorlar. Oyun içi grafikler iyi
değil, ancak yeterliler. Bari insanın gözünü bulamaç yapan bir eksileri yok.
Görüntü olarak pek bir şey sunmasa da, uzun ara yüklemeler de bulunmuyor.

Son sözler

Driver: Parallel Lines, üçüncü oyundan daha iyi. Ancak efsanenin beklenen devamı
da değil. Nerede o birinci ve ikinci Driver deyip, etrafınıza bakabilirsiniz.
Parallel Lines’ta bir şeyler denendiği belli oluyor, ancak komplike olan hatalar
yine de devam etmiş. Belki de formülü değiştirip, komple yeni bir oyun yapmak
lazım. Resident Evil 4, RE serisini yeniden canlandırmıştı. İşte Driver’a da
böyle bir çözüm üretilebilir. O kadar reklamı yapılıp, fiyasko olan üçüncü
yapımdan sonra, Reflections dağılan karizmayı toplama peşinde. Belki Parallel
Lines bir geçiş oyunu da olabilir. Serinin bundan sonra duyurulabilecek olan
yeni üyesinde, dördüncü oyundaki yenilikleri koyarlar, hatalarını tamamen
düzeltirler. Hiç belli olmaz, peki Parallel Lines nasıldır? Beklediğim oyun
değildir, Driver efsanesi benim için ölmüştür. Başımız sağ olsun!

Exit mobile version