Dungeons & Dragons Daggerdale
Kötü büyücü ordu kurar, Daggerdale’i ele geçirmeye çalışmak ister, biz de karşısında dururuz derken macera başlar…
Klişe bir hikayeye sahip Dungeons & Dragons: Daggerdale’in kendi de eski bir oyun tadında olmuş. Eski derken oyunumuz gerçekten antika bir havaya sahip. Nasıl derseniz?
Başladığımız anda bizleri dört adet ana sınıf karşılıyor: Halfling Wizard, Elven Rogue, Human Fighter ve Dwarven Cleric. Kısaca bahsetmek gerekirse Wizard isminden belli olduğu gibi büyücü, Elven Rogue yayını ve okunu konuşturuyor ve diğerlerine göre daha hızlı. Human Fighter bildiğimiz kılıç kalkan kullanan yakın dövüşçü. Son olarak Cleric ise kutsal gücüyle bir şifacı. Buraya kadar her şeyin güzel olduğunu zannedip, konuyu anlatan, güzel çizimlerle bezenmiş sinematik ile ortamlara dalıyoruz; başımıza ne geleceğinden habersiz…
Hani benim kutsal kılıcım?
Maceraya başladığımızda bizleri ilk karşılayan ne yazık ki kötü grafikler oluyor. Oyunun görselliği çok ama çok eskilerde kalmış. Kaplamalar, modellemeler, detaylar bundan seneler öncesinin sunumunu yapıyor. Çevredeki karakterlerin hepsi birbirinin aynı olmuş. NPC karakterlerin sadece isimleri değişik, ancak görüntüleri aynı. Görsellik üstüne animasyonlar da kötü yapılmış. Özellikle karakterinizle ilerlediğiniz zaman buz pateni yapar gibi bir yürüyüşü var ki evlere şenlik.
Görsellik açısından hüsrana uğratan DD, işitsel yönden de istenilen düzeyde değil. Karakterlerin çoğunda konuşma yeteneği yok. Sadece birkaç homurdanma efektine sahipler o kadar. Geri kalanın da elle tutulur bir yanı zaten bulunmuyor.
Teknik yönden dökülen oyun, içerik bakımından da zengin sayılmaz. Grafikler ve sesler o kadar da önemli değil diyenlerden bile olsanız yine hatalarla karşılaşacaksınız. DD’nin ismine kanıp da, klasik bir RPG beklemeyin. Yapım aksiyon/RPG türünde. Aldığımız görevler genel olarak hep bilindik seviyede. Şunları yok et, tutsaklar var, git onları kurtar, bilmem nerede düşman var, onları patakla şeklinde gidiyor.
DD’de aslında oynanış basit, görevi al, düşmanları yok et ve bitir; ancak bunları yaparken bazı hatalar oyunu ve atmosferi baltalıyor. Karşınıza bir grup düşman çıkıyor, tam saldıracaksınız bir bakıyorsunuz hepsi yer kaplamalarının içinde yok olmuşlar.
Hedef aldığınız düşmanın kırmızı işareti duruyor, ancak kendi yok! Nerede? Şeytan aldı, götürdü. Böylesi hatalara denk gelebilirsiniz. Bir iki kez aynı olayı yaşadım. Rakiplerinizden düşen veya çevrede bulduğunuz güzel bir eşyalar da aynı kaderi paylaşabiliyor. Hele ki işimize yarayacak bir silahsa, o zaman üstüne sadece bir bardak su içmemiz gerekiyor. Tüm bu teknik problemler olmasaydı dövüş kısmı eğlenceli sayılabilirdi.
İşin özü olmamış
Oyundaki ırk ve sınıflar Dungeons & Dragons’un dördüncü sürümüne göre işliyor. Karakterimiz tecrübe puanı kazanıyor, seviye atlıyor ve daha da güçleniyor, ancak düşük seviye de bile olsa teknik hatalar sağ olsun, yüksek seviye rakipler zaten anında kaybolup gidiyor. Bazı yeteneklere puan yatırdıkça, yeniler açılıyor ve daha güçlü olanları kullanabiliyorsunuz.
Sadece tek kişilik oyun modundan ibaret değil, çoklu oyuncu modu da var. İsterseniz Local olarak iki adet gamepad ile veya Gamespy hesabınızdan da online bağlanabilirsiniz.
Sonuca gelirsek, Dungeons & Dragons: Daggerdale güzel olabilecek bir yapımmış, eğer adam gibi yapılsaymış. Teknik yönlerden kusurlu, ama içerik olarak da zengin değil, artı gene hatalar var. Hiç oynanmaz değil, ama “Dungeons & Dragons” gibi bir isim olduğunda beklentiler de yüksek oluyor. İyi görsellik, içerik, oynanabilirlik istiyor insan; ama karşısına çıkan ise ne yazık ki umulduğu gibi değil.