Oyun Ön İncelemeleri

E3 2015’te Battleborn oynadık!

İlginçtir, bir Shooter-MOBA furyası başladı. Team Fortress 2’nin popülerliğinden geç de olsa farklı bir biçimde yararlanan Blizzard, Overwatch ile, Bethesda Battlecry ile ve 2K de bu yılki ağır toplarından Battleborn ile bu furyaya dahil oldu. Oyunu ilk gördüğünüzde aklınıza FPS türünde bir MOBA oyunu gelse de aslında Battleborn biraz daha farklı bir yapım. Ayrıca kendini hem cinslerinden ayıran bir diğer özelliği ise Free2Play olmaması ve bir hikaye moduna sahip olması.

Hikaye demişken oyunun evreninden de kısaca bahsedelim. Battleborn, evrenin sonunun geldiği ve galakside tek bir güneş sisteminin kaldığı Solus gezegeninde geçiyor. 5 farklı fraksiyonlardaki yaratıklar bu gezegendeki son yaşam alanı ve madenler için savaşa girmiş olsa da bir anda Varelsi’nin ortaya çıkması ve onlara tehdit oluşturmasıyla ortak düşmanlarına karşı iş birliğine giriyorlar ve sürekli gelen akınlara karşı amansız bir mücadele başlıyor. Bu da oyunun hem PvP hem de Co-op yapısı için bir zemin oluşturuyor.

Oyunda herbirinin 4’er farklı özelliği bulunan tam tamına 25 farklı karakter var istediğinizi seçerek oyuna dahil olabiliyorsunuz. Bize gösterilen demoda bu karakterlerin hepsi olmasa da oldukça fazla seçenek sunulduğunu belirtelim. Battleborn ayrıca 5 Kişiye kadar bir Co-op desteği de barındırıyor. Biz ise oyunun hikaye moduna 4 kişi co-op olarak giriş yaptık ve karakterimizi seçtikten sonra kendimizi bir anda savaşın ortasında bulduk. Tabi oyuna dahil olan oyunculardan her biri farklı bir karakter seçmesi gerekiyor. Ben ise 2K standında gözümü alamadığım Montana’yı seçerek oyuna dahil oldum.

Oyunda geniş savaş alanlarında üzerinize dalga dalga gelen düşmanları yokederek ilerliyorsunuz ve her alana geldiğinizde farklı bir boss ile karşılaşıp onu alt ediyorsunuz. Yani neredeyse yarım saat süren tüm demo boyunca bunu yaptık durduk. Açıkçası takım arkadaşlarınızla herhangi bir stratejiye veya koordinasyona ihtiyacınız olmadan da bu mermi süngeri karakterleri rahatlıkla alt edebiliyorsunuz. Oyun bu konuda oynanış olarak Destiny’ye oldukça benziyor. Tabii savaş alanına tam bir kaos hakim doğrusu. Bazen kimin neye nereye ateş ettiğini bile anlamadan ilerleyip geçiyorsunuz.
Battleborn oynanış ve görünüş olarak ise Borderlands’e inanılmaz
benziyor. Zaten aynı yapımcının elinden çıktığına şaşırmamak gerek.
Gerek HUD ekranı, sağlık ve zırh sistemi, Vuruş hissiyatı ve simgeleri
ile Borderlands’e epey yakın bir his uyandırıyor. Oyunun MOBA’lara
benzediği yer ise savaş alanı dışında bir de seviye atlama sistemi.
Oyunda seviyeniz aktif olarak artıyor ve savaşın ortasında herhangi bir
menüye girmeden D-Pad’te yukarı tuşuna basılı tutarak size başta verilen
4 özelliğinizden birini veya statlarınızı A yada B şeklinde
geliştirmeniz isteniyor. Aynı Dota 2’de olduğu gibi o seviyeye
geldiğinizde gerekli gelişimi seçerek oyuna devam ediyorsunuz. Tabi çok
hızlı seviye atlıyor oluşunuz ve MOBA’larda olduğu gibi karakter
seviyesinin çok sınırlı olması hikâye modunda ilerledikçe nasıl
düğümleniyor bunu merak ediyorum. Oynadığımız demo kısa sürse de bu
seviye atlama işlemini oyunun tümüne vurduğunuzda nasıl bir sonuç
doğuruyor orasını kestirmek güç.

Daha
önce de dediğim gibi her karakterin tek tuşa atanmış 4 tane farklı
özelliği bulunuyor. Bu da aynı Evolve’da olduğu gibi cool-down
sürelerine bağlı olarak aktif edilebiliyor. Açıkçası oyun alanı oldukça
kaotik ve oynanış tek düze olduğundan bu özellikleri sadece saldırı
gücünü artırmak ve arada ekip arkadaşlarınıza yardım etmek için
kullanıyorsunuz. Tabii oyunun kolay ve harala gürele oynanışı sizi ekip
arkadaşlarınızı düşünmekten alı koyarak daha bireysel bir oynanışa
itiyor.

Bizi önceki oyunlarında “Loot” manyağı yapan Gearbox’ın
yeni oyununda herhangi bir Loot sistemi bulunmuyor. Çevreden sadece
sağlık ve kalkan toplayabiliyorsunuz. Yapımcılara bununla ilgi sorduğum
sorularda bu konuda çalıştıklarını ve oyuna Borderlands’deki gibi benzer
bir sistem aktarabileceklerini dile getirdiler.

Kısacası
Borderlands arkadaşlarınızla oynarken eğlenceli olabilecek ancak kendini
kısa zamanda çok tekrar eden bir oyun. Farklı karakterlerle oynayarak
çok farklı deneyimler elde edebileceğiniz gibi eğer Borderlands veya
Destiny tarzı oyunları seviyorsanız ve bu tip sanatsal grafiklere
ilginiz varsa denemenizi tavsiye ederim. Ancak son bir karar vermek için
daha fazlasını görmek gerekecektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu