EA’de bir Türk: Giray Özil
Dünyanın en önemli oyun firmalarından Electronic Arts’ın Los Angeles
stüdyosunun önemli isimlerinden Giray Özil, yoğun çalışma temposuna rağmen bizi
kırmadı ve çok değerli zamanından bir dilimi bizler için ayırdı.
Merlin’in Kazanı (MK): Öncelikle zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.
Giray Özil kimdir? Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Giray Özil: 1984 Eskişehir doğumluyum. İlk ve ortaokulu Bursa’da
okuduktan sonra İstanbul Fen Lisesi’ne gittim. Ardından Sabancı Üniversitesi’nde
Bilgisayar Bilimi ve Mühendisliği okudum ve ABD’de Carnegie Mellon
Üniversitesi’nde yüksek lisans yaptım. Yaklaşık bir buçuk yıldır Electronic
Arts’ın Los Angeles stüdyosunda programcı olarak çalışıyorum.
MK: EA ile nasıl tanıştınız?
Giray Özil: EA ile bir oyuncu olarak nasıl tanıştığımı soruyorsanız, FIFA
96 zamanları diyebilirim. O zamanlar için inanılmaz grafik kalitesine ve
gerçekçiliğe sahip spor oyunları yapıyorlardı. Oyun yapımcısı olmayı da ilk kez
o zamanlar istedim sanırım.
EA’de çalışmaya başlamam ise Amerika’da master yaptığım sırada oldu. İlk senemin
sonunda EA okuduğum okula stajyer alımları için gelmişti. Uzun bir mülakat
sürecinden sonra stajyer olarak işe başladım ve on haftanın sonunda tam zamanlı
iş teklifi aldım.
MK: Ekipteki göreviniz nedir? Şimdiye kadar hangi projelerde yer aldınız?
Giray Özil: Çoğunlukla grafik programlama yapıyorum. Yani, oyundaki özel
efektlerin, ışıklandırmanın, gölgelerin altyapısını hazırlıyorum. Bunun yanında
oyunun optimizasyonu, stabilitesi gibi noktalar üzerinde de çalışıyorum. Medal
of Honor: Airborne’da ve onun yamalarının üzerinde çalıştım. Ardından kısa bir
sure Command & Conquer: Tiberium ekibindeydim. Şu an “Çok gizli” bir projedeyim.
MK: Sanırım en son Medal of Honor: Airborne’da (MOH) çalıştınız. MOH serisi
hakkında neler düşünüyorsunuz?
Giray Özil: MOH, bence FPS tarihinin en önemli serilerinden biri. FPS
tarzına sinematik bir yaklaşım getiren ilk oyunlardan. Allied Assault hala
binlerce kişi tarafından zevkle multiplayer olarak oynanan bir oyun. Daha EA ile
alakam yokken bile Medal of Honor’ı Call of Duty serisinden daha çok severek
oynardım. Ama ilk birkaç oyundan sonra yanlış yollara sapıldığını kabul
ediyorum. Üst üste birkaç kez vasat oyunlar çıkardığınızda serinin prestijini
etkiliyor ister istemez, bu üzücü benim için. Airborne’nun ise iyi bir deneme
olduğunu düşünüyorum. Orijinal bir fikirle yola çıkılmıştı, ama çoğunlukla
teknik problemler yüzünden istediğimiz “İnce ayarı” yapma şansı bulamadık.
Sonuçta bence yine de ortalamanın üstü bir oyun ortaya çıktı, ama COD4 veya
Bioshock kadar iyi “Cilalanmış” bir oyun olmadığı elbette çok açık.MK: Sizce oyunlarda teknoloji mi, yoksa hikaye mi daha önemli? Şüphesiz son
dönemde özellikle Unreal 3 Engine, çoğu firmanın gözdesi konumunda.
Giray Özil: Teknoloji, çünkü o önemli olmasa ben işsiz kalırım. Şaka bir
yana, oyun türüne göre bu sorunun cevabı çok değişir. Single player FPS’ler için
konuşalım. Hikaye ve oyun tasarımının oyunun başarısındaki rolü kesinlikle daha
büyük. Ama özellikle FPS gibi teknolojinin ön planda tutulduğu bir türde eskimiş
grafiklerle bu piyasada çok başarılı olamayacağınız da acı bir gerçek. İdeal
olarak teknolojinin hikayeyi oyuncuya daha iyi aktarabilmesi, onu oyunun
dünyasındaymış gibi hissettirebilmek için kullanılan bir araç olması gerekiyor.
Bunun yerine teknolojiyi amaç yaparsanız ve birinci önceliği ona verirseniz
sonunuz Sony’in Lair oyunu gibi olur. Unreal Engine 3, altyapısı, başarılı
konsol desteği ve sağladığı araçlar açısından en oturmuş motor bence. Bu yüzden
de yeni nesilde çok yaygın olarak kullanılıyor. Ama kimi teknolojik özellikler
bakımından diğer bazı motorların daha önde olduğunu söylemeliyim.
MK: Örneğin hangi motorları gösterebilirsiniz?
Giray Özil: Özellikle lisanslanmayan, firmaların kendileri için
ürettikleri motorlardan bahsediyorum. Halo 3, Far Cry 2, hatta Alone in the Dark
(Twilight motoru) gibi. CryEngine da teknolojik açıdan üstün denebilir, ama
konsol desteği olmadığı için onu farklı bir kulvarda değerlendirmek gerekli. Ama
dediğim gibi, Unreal Engine en uç teknolojiye sahip olmasa da en iyi oyun
motorlarından kesinlikle.
MK: Türk oyun sektörü hakkında ne düşünüyorsunuz? Pusu, Kabus 22 gibi
yapımlar yanında, yine EA’in dağıtımcılığını üstlendiği 3 Türk kardeşin
önderliğinde Crysis var. Bir önceki oyunları Far Cry’ı da unutmamak gerekir. Son
yıllarda çoğu büyük çalışmada yer alan Türk yapımcılar da bulunuyor ayrıca.
Giray Özil: Dünyadaki oyun sektörünün konumuyla karşılaştırdığımızda çok
çok gerideyiz maalesef. Ama bir yerden başlamak gerek, o yüzden bahsettiğiniz
yapımların hepsini özellikle cesaretlerinden dolayı takdir ediyorum. En büyük
problem bu konuda kendini geliştirmeyi kafasına koymuş gençlerin sayısının
azlığı bence. İnsanların yeterince araştırmacı olmadığını, her şeyi hazır
beklediğini görüyorum. Ama özellikle Türkiye gibi bu alanda yetişmiş insanların
az olduğu bir yerdeyseniz her şeyi kendiniz öğrenmek zorundasınız. Bu da pek çok
kişiye zor geliyor ve pes ediyorlar.
İşin ticari boyutu da var elbette, buna bir nevi kısırdöngü diyebiliriz. Örneğin
ben şu an EA’den vazgeçip Türkiye’ye dönmeye kalksam maddi ve manevi olarak
kaybedeceğim çok fazla şey olacak. Gerçekçi olmak gerekirse bunu yapabilmek
büyük bir fedakarlık gerektiriyor. Ama birileri böyle fedakarlıklar yapmadıkça
Türk oyun sektörü de bir yere gelemeyecek maalesef.
Crytek için ayrı bir parantez açmak istiyorum. Evet üç Türk kardeşin kurduğu bir
şirket, ve bu kadar başarılı olmaları gurur verici. Ama şirket sonuçta bir Alman
şirketi, oyunları yapan ekipte de bildiğim kadarıyla hiç Türk yok. Yani
Crysis’in başarısıyla övünmek biraz kendimizi kandırmak oluyor bence. Halen
Türklerin çoğunlukta olduğu bir oyun takımı yurtdışında ciddi başarı kazanmış
bir oyun yapabilmiş değil. Umudum bir gün tıpkı Crytek modelinde olduğu gibi,
Türkiye’de kurulacak uluslararası bir oyun stüdyosunun dünyanın her yerinden
başarılı oyun yapımcılarını toplayarak büyük çaplı bir oyun yapması. Şimdilik
zor gözüküyor maalesef. MK: Ülkemizde kurulan Ceidot oyun stüdyosu, uzun süredir Hükümran Senfoni (Sovereign
Symphony) isimli RPG üzerinde çalışıyor. Oldukça büyük bir proje.
Giray Özil: Hükümran Senfoni hakkında çok az bilgim var, yapan ekibi de
tanımıyorum. O yüzden pek bir şey söyleyemeyeceğim. Ama büyük bir projeye
kalkışmış durumdalar, sonunu getirebilirlerse Türk oyun sektörü için önemli bir
adım olur. En büyük sorun finansman sanırım ve bildiğim kadarıyla finansman
sağlayabilmek için bu oyun haricinde başka projeler de yapıyorlar. Bunun esas
oyuna yeterince odaklanılmamasına veya oyunun çok gecikmesine sebep olmamasını
umuyorum.
MK: Yeni nesil konsollar ve PC hakkında neler söyleyebilirsiniz? Korsan oyun,
şüphesiz yapımcılar için büyük sorun. Çoğu oyunun PC’de istediği yüksek sistem
gereksinimlerini de unutmamak gerekir.
Giray Özil: Dünya pazarındaki oyun satışlarına baktığımızda konsollar
ezici bir üstünlük kurmuş durumda. Artık PC oyunculuğu yok denecek kadar azaldı,
şahsen beni üzen bir durum bu. Korsan elbette bunun en büyük sorumlusu
denebilir. Bu iş temelinde bir nevi ticaret olduğu için insanların oyunlarına
para vermeden oynamaları elbette şirketlerin hoşuna gitmiyor. Korsanın bunun
haricinde de çok zararları var ama. Örneğin korsan kopyalar çok sık çökebiliyor
veya oyunun tamamlanmamış versiyonları olabiliyorlar. Bunun sonucu olarak bu
haliyle oynayanlar oyunun kalitesiz olduğunu düşünüyor, bunu da başkalarıyla
paylaşarak şirketin prestij kaybına uğramasına ve satışlarının etkilenmesine
sebep oluyorlar.
Bunun haricinde de konsolların fiyatlarının ucuzluğu, kullanım kolaylığı,
konfigürasyon sorunu olmadan her oyunu çalıştırabilmesi onlara büyük avantaj
sağlıyor. MMO’lar ve RTS’ler haricinde PC’lerin oyun adına seçenekleri çok
kısıtlandı artık. Yine de hatırlatayım, elinizin altındaki PC’lerin çoğu
konsoldan daha güçlüdür ve oyunu genelde daha yüksek kalitede oynamanızı
sağlarlar. Bu açıdan PC oyunculuğunun hala bir üstünlüğü var ve bu böyle olmaya
devam edecek.
MK: Doom oynadınız mı?
Giray Özil: Doom 1 ve 2 ile büyüdüm diyebilirim. Ama Doom 3’ü
oynamadığımı itiraf edeyim. Benim için fazla gerilim içeriyordu, karanlıkla aram
pek iyi değildir.
MK: Muhtemelen yeni bir oyun üzerinde çalışıyorsunuz. Ne olduğunu da
muhtemelen söyleyemezsiniz, ama en azından türünü belirtebilir misiniz?
Giray Özil: 2010 yılında çıkarmayı düşündüğümüz bir FPS olduğunu
söylemekle yetineyim. Güzel olacak, bekleyin.
MK: Sorularımızı yanıtladığınız ve zaman ayırdığınız için tekrar teşekkür
ediyorum. Çalışmalarınızda başarılar.