Echo Night: Beyond
1999’da PlayStation için çıkan ‘’Echo Night’’ pek bilinen bir oyun olmasada
benim gibi bazı oyuncuların dikkatini çekmiş mükemmel bir oyundu. Tabi bazı
oyuncular Echo Night için benim bu nitelendirmemin yerine ‘’çok kötü’’ ifadesini
de kullanabilir.
İlk oyun 1913 yılında okyanusta gizemli bir şekilde kaybolan Orpheus isimli
geminin gizemini içeriyordu. Orpheus’un kaybolmasından yıllar sonra biz
esrarengiz bir şekilde kendimizi Orpheus’ta buluyorduk ve bu gemide sıkışmış
olan ruhların arasında mistik bir maceraya atılıyorduk. Oyunun atmosferi ise
biraz Clock Tower 3 tadındaydı, yani ruhları özgürlüklerine kavuşturmak için
onların anılarına yolculuk yapıyor ya da kaybettikleri bir eşyayı onlara geri
vererek huzur bulmalarını sağlıyorduk. Tabi bu arada çözülecek bir çok puzzle’da
Orpheus’ta ve ruhların anılarında bizi bekliyordu. Oyunun belli bir kesim
tarafından beğenilmemesinin sebebi ise Echo Night’ın birinci kişi görüş
açısından oynanması ve oyunun aksiyon yönünün olmamasıydı. Bana soracak
olursanız oyunun bu şekilde hazırlanması çok daha iyiydi, ki bu da ayrı bir
konu…
Oyunda alıştığımız türden bir aksiyon yoktu fakat atmosfer inanılmaz gizemli bir
ortamda geçiyordu, bir odaya girdiğinizde gözleriniz ışıkları yakmak için hemen
düğmelerin yerini arıyordu, çünkü size zarar verebilecek olan hayaletlerden
korunmanın tek yolu buydu. Oyunun atmosferini gizemli yapansa karşılaşacğınız
tüm ruhların kötü olmamasıydı, aksine bir çoğu sizden yardım istiyordu, zaten
size zarar verebilecek olanlardan biri de oyuncağını kaybetmiş ve canı sıkılmış
küçük bir kızın ruhuydu…
Aradan beş sene kadar bir süre geçti ve yine Agetec-From Software ikilisi tarafından Echo Night: Beyond hazırlanmış bulunmakta. Beyond’un tarzı yine ilk oyunla aynı olsada hikaye ve mekan olarak önceki oyunla çok fazla bir alakası yok. İlk oyunun da kahramanı olan Richard Osmond ile kronoloji bölümünde daha rahat görebileceğiniz gibi bu kez gelecekte 2044 yılındayız ve kendimizi ay yüzeyinde kurulan Diana isimli şehirde buluyoruz…
2044 – Ay Kolonisi – Balayınızdaki korkunç bir kaza sizi sevgilinizden
ayırıyor.
Sanırım birisi benim adımı söyledi.
Sevgilim Claudia ve ben bir uzay seyahatindeyim.
Birden, şiddetli bir gürültüyle beraber kükreme sesi duyuldu.
Aya çok büyük bir darbe gelmişti. Tüm hatırladığım bu…
Yavaş yavaş kendime gelmeye başlıyorum.
Fakat… Claudia’nın burada olup olmadığını hissedemiyorum…
Bu olanlardan sonra yapmamız gereken Dünya’dan ay kolonisine 239,000 mil
uzaktayken bulunduğumuz terkedilmiş üste hayaletlerin arasında Beyond’a
alışılmamış bir seyahate çıkmak. Başta bahsettiğim gibi eğer Echo Night
tarzınıza uyuyorsa karşılaşacağınız şaşırtıcı çevreler ve puzzler’lar sizi
olduğunuz yere çiviliyor. Şöyle düşünün: Boş bir uzay üssündesiniz ve
hayaletlerden başka pek kimsecikler yok. Buradaki en büyük düşmanınızda onlar,
en iyi dostunuz da…
korku macera oyunlarındaki kadar hızlı ilerlemiyor; fakat klostrofobik
mekanlardaki ani patlamalar, sis, gölgeler ve hafif yerçekimi gerçekten sizi bu
dünyanın dışına çekiyor. Ekranın köşesinde bulunan bir gösterge kalp atışınızın
hızını gösteriyor ve bir hayalete yakınsanız bu hızlanmaya başlıyor. Nabız
hızınız normal pozisyonda 80 civarında, koşar vaziyetteyken bu sayı 90 oluyor,
yardım bekleyen bir ruhun yakınlarındayken kalp atışlarınız biraz daha
yükseliyor ama sonunda bir yerde sabitleniyor. Bunların dışında arada sizinle
oyun oynayıp dalga geçenler olabiliyor, bu durumlarda kalp atışlarınız iyice
hızlanıyor; neticesinde görüş bulanıklaşıyor ve yürümeniz zorlaşıyor. Aklına
sizi öldürmeyi koymuş bir hayalet ise yakın temasa girdikten bir kaç saniye
sonra kalbinizin durmasına sebep oluyor, bu durumlarda kaçmak için az bir
vaktiniz var, tabi kalp atışlarınız haddinden fazla hızlanıp gösterge kırmızıya
döndüğü için normal bir seyir de koşmanız mümkün olmuyor. Kullanacağınız sağlık
paketleri nabız hızını ani olarak düşürebilsede bu hayaletlerin bulunduğu
ortamlarda fazla kalmamalısınız, bu arada zaten size zarar veren hayaletler
belli şeyleri yaptıktan sonra masum birer ruha dönüyorlar.
Bu noktada oynanış açısından belirtilmesi gereken şu; oyunda girdiğiniz her
odada bu hayaletlerle karşılaşıp canınız sıkılmıyor, yani hayaletlerin bezdirici
tarafı pek yok, dolayısıyla oyun adventure yönünü gösterebiliyor.
Atmosferi tamamlayan uzay giyisinizde bulunan flashlight’ı da unutmamalı.
Caludia’yı bulmak için üste gezinirken karşılaşacağınız puzzle’ları çözmek için
flashlight’ınızın pillerini sürekli dolu tutmanız önemli, ama gereksiz yerlerde
de fenerinizi kapatmalı, en azından ışık şiddetini düşürmelisiniz, tabi etrafta
bulabileceğiniz bir çok pil de olacak…
Mama, where are you?
Echo Night ayda boş bir üste geçtiği için oyundaki mekanlarda metal ve gri
tonlar hakim, bazı yerlerde çevre çok detaylı da değil, ama grafikler bence
oldukça iyi. Yalnız bazı büyük ve detaylı hazırlanan yerlerde siz hareket
halindeyken frame düşebiliyor. Karakter modellemeleri açısından bazıları
benzesede (Karakterler hayalet formunda olunca o kadarı da olacak!) hepsi
birbirinden farklı. Mekanları detaysız olarak gösteren harita ise başta hiç işe
yaramazmış gibi duruyor; fakat oyunu biraz oynayıp, karşılaşacağınız monitör
odalarındaki kameraları kullanıp haritayı bu görüntülere göre değerlendirince,
haritanız iş görmeye başlıyor.
Kontroller ise PS2’deki first person oyunlarında olduğu gibi yine çift analog
sistemi üzerine kurulmuş, farklı konfigürasyonları kullanabilme imkanınız da var
ve oyuna alıştıktan sonra zorluk çekmiyorsunuz.
Kalp atış hızınızın yükseldiği anları saymazsak müziklerden tutun da seslere
kadar her şey sakin ve oyunun gizemli havasını bozmayacak şekilde. Karakter
seslendirmeleri de tam hayaletlerin kişiliklerini anlatıyor, bazıları üzgün,
bazıları şaşkın… hayaletlerin konuşmalarındaki ses tonları ise hafif yankı
yapar şekilde ve oyunla bütünlük sağlıyor.
Açıkçası ilkinden biraz daha farklı bir havada da geçse Beyond’u çok beğendim. Oyun çok hassas bir dengede, bu yüzden ilk oyun gibi herkese göre değil, eğer gizemli ortamlarda geçen bu tarz adventure oyunlarını seviyorsanız Echo Night sizi kesinlikle kendine çekecek. Zaten oyun ilk 20 dakikada kendini belli ediyor; ya ”oyunu kaldırıp atarsınız”, ya da Beyond’a farklı bir yolculuğa çıkarsınız…