Efsane oyun firmaları – Bölüm 2
Geçtiğimiz hafta efsane oyun firmalarının birinci bölümünde Valve Software’i konu olarak ele almıştık hatırlarsanız. Bugün ise sırada 1991 yılında kurulan ve belki de günümüzün en sağlam oyun firması olarak dile getirilen bir firma var.
Hala en sağlam oyun firması olarak kabul edilmesinin tek sebebi, diğer ünlü oyun firmaları gibi milyonlarca oyun piyasaya sürmek yerine, oyuncuları yıllarca bekletmeyi dahi göze alarak sadece çok iyi düzeyde oyunlar piyasaya sürüyor olmalarıdır.
Zaten bu cümlemiz, yazının hangi firmayla ilgili olduğunu da ortaya çıkarmış oluyor aslında. Evet, bugün konuğumuz Blizzard Entertainment…
Ertelemenin sözlük anlamı
Blizzard Entertainment, 1991 yılında Michael Morhaime, Allen Adham ve Frank Pearce adlı üç UCLA mezunu tarafından Silicon & Synapse adında bir oyun yapım şirketi olarak kuruldu. Ana binaları Kaliforniya’da bulunmaktadır. 2011 yılında hala aynı bölgede aynı binada faaliyetlerini sürdürmektedir. Yola üç kişiyle başlayan Blizzard, 20. yılını kutladığı bu yıl, 2700’den fazla çalışanıyla yıllık karı 1.500.000.000 dolar olan bir firmaya dönüştü. Firmanın bugün CEO’luğunu oyun dünyasının yakından tanıdığı Bobby Kotick yapmaktadır.
Blizzard’ın şu anda Kaliforniya’da bulunan ana binası dışında, Avrupa’da Fransa ve İrlanda’da da ofisleri bulunmaktadır. Fransa’da bulunan ofisleri Paris kentine 25km mesafede bulunan Velizy bölgesinde, İrlanda ofisi ise Cork şehirlerindedir. Bu iki Avrupa ofisinde de oyun geliştirme işleri yapılmamakta, Fransa ofisi Blizzard’ın Avrupa ana binası olmaya devam ederken, İrlanda ofisinde ise yalnızca “GM” yani “Game Master” (Oyun yöneticileri) çalışmaktadır.
Michael, Allen ve Frank firmayı ilk kurduklarında sıfırdan yeni oyunlar kodlamak yerine, hali hazırda piyasada olan oyunları portlamakla uğraşıyorlardı. Bir yıl boyunca hem bu oyunları çeşitli platformlara portlarken bir yandan da Lost Vikings adlı platform / bulmaca oyununu tasarlamakla meşgullerdi.
1992 yılında oyuncular arasında bir fenomen olacak olan Lost Vikings’i Super Nintendo için piyasaya süren Silicon & Synapse aynı zamanda da efsanevi Rock n’ Roll Racing adlı oyunu kodluyordu.
Lost Vikings ve Rock n’ Roll Racing ile oldukça sıkı bir başlangıç yaptıkları oyun serüvenlerine 1994 yılında Silicon & Synapse’i Davidson adlı dağıtımcı firmaya satarak devam eden üçlü şirketin adını Blizzard yapmadan önceki son ismini kullanmaya başladı: Chaos Studios.
Fakat bir süre sonra ortaya çıkan gerçekler firmanın adının bir kez daha ve son kez değişmesine yol açacaktı. Chaos Studios ismi çoktan alınmış ve kullanılıyordu. Michael Morhaime, firmanın adı için Blizzard fikrini ortaya attı ve bu sayede gerçek bir efsane doğmuş oldu.
Blizzard’ı satın alma yarışına hoş geldiniz
Firmanın Blizzard adı altında ilk projesi Blackthorne adlı platform oyunu oldu. Onun hemen ardından aynı yılda çıkardıkları The Death and Return of Superman ve hepsinden çok daha önemlisi, bir fenomen, hala unutulamayan Warcraft: Orcs&Humans adlı oyunu piyasaya sürdüler.
Yıllar 1994’ü gösteriyordu ve gerçek zamanlı strateji dalında inanılmaz bir başarı yakalamışlardı. Kuruldukları günden bu yana Interplay ile ortak hareket eden firma, Warcraft’ı da Interplay’in dağıtımcılığında piyasaya çıkarmıştı.
Blizzard, bu yıldan sonra birçok kez el değiştirdi. Şimdi öncelikle bu satın alınma operasyonlarını anlatmaya başlamadan önce, okurken biraz kafanızın karışabileceğini belirtmem gerekiyor. Yavaş yavaş, sindire sindire okursanız eminim ki anlamanız daha kolay olacaktır zira çok karışık bir tablo ile karşı karşıyayız. Önce Davidson firması Sierra On-Line ile birlikte CUC International adında bir firma tarafından satın alındı.
Ardından CUC International firması bir otelle birleşerek Cendant adını aldı. 1998 yılında CUC firmasının dolandırıcılıkla ilgili davalara karışması, sermayelerinin yüzde seksenini kaybetmelerine yol açınca, Fransız Havas şirketine Sierra On-Line ile birlikte tekrar satıldılar. Aynı yıl Havas firması Vivendi tarafından satın alındı.
O yıl olan olayların ardı arkası kesilmek bilmiyordu. Vivendi, 2008 yılı bitmeden Activision ile birleşti ve firma adı olarak Blizzard’ı kullanmayı seçince 2011 yılında elimizde duran firma ortaya çıkmış oldu. Activision-Blizzard…
Bu birleşme belki de oyun dünyasında en büyük yankılardan birini oluşturmuştu. Activision gibi bir firmayla birleşmesine karşı çıkanlar olduğu gibi, tabii ki bu birleşmeden çok iyi sonuçlar doğacağını düşünenler de oldu. Sonuç olarak Blizzard şimdilik çizgisini bozmadan ilerliyor ve bu birleşme kötü sonuçlar doğurmadı demek mümkün.
Bu süreçte Blizzard da aslında boş durmuyordu ve belki de şirketin o güne kadarki en mantıklı kararına imza atarak, Condor Games firmasını satın alıyordu. “Condor Games kim ki?” diyorsanız eğer, Diablo’nun Condor Games tarafından Blizzard için geliştirildiğini ve Blizzard tarafından satın alındıktan sonra firmanın adının Blizzard North olarak değiştirildiğini söylersem, yeterli olacaktır diye düşünüyorum.
Condor dağında “tipi” başlıyor…
Condor Games ismini Blizzard North olarak değiştirdikten sonra Diablo, Diablo II ve Diablo II: Lord of Destruction isimli tarihin en iyi oyunlarından olarak kabul edilen üç oyunu piyasaya sürmeyi başardı.
Blizzard ise aynı dönemde boş durmayarak, 1998 yılında önce çoklu oyuncu fenomeni StarCraft’ı piyasaya sürdü, hemen ardından da oyunun ek görev pakedini oyuncuyla buluşturdu. Bir yıl sonra Warcraft II’nin BNet Edition versiyonunu da çıkarmayı başardılar. Bu süreçte yeni bir Diablo hazırladıkları biliniyordu ve yıllar 2000’i gösterirken dünyada yer yerinden oynadı. Diablo dünyaya ayak basmıştı…
Diablo 2’nin ek görev pakedi çok gecikmeden piyasayı vurdu. Aradan yalnızca bir yıl geçmişti. Blizzard birer yıl arayla bombaları patlatmaya devam etti. 2002 de Warcraft 3, 2003’te Warcraft 3’ün ek görev pakedi piyasaya sürüldü. Warcraft 3 oldukça başarılı bir oyun olmuştu ve özellikle çoklu oyunculu seçenekleri ve kendi harita yaratma programı sayesinde oldukça popüler oldu. Normal bir RTS olarak oldukça fazla oynanan oyuna IceFrog öyle bir mod geliştirdi ki, 7 yıldır aralıksız oynanan ücretsiz bir harita doğmuş oldu. Tabii ki DoTA’dan bahsediyoruz.
Yeni çağın başlangıcı
2004 yılında ise dünyanın gidişatını değiştiren, birçok ailenin ahını alan, sıska çocukları şişmanlatan bir oyunu piyasaya sürerek, hem ceplerini tahmin edebileceklerinden fazla doldurmayı başardılar, hem de oyuncuları esir etmenin en güzel yolunu bulmuş oldular: World of Warcraft!
Aradan tam yedi yıl geçti ve bu süreçte WoW’a üç tane ek görev pakedi çıkardılar. Geçen yedi yılın sonunda oyuncu sayısı geçtiğimiz günlerde biraz biraz azalmaya başlasa da, Blizzard voliyi çoktan vurmuş ve eminim ki başka projelere çoktan yönelmişti.
World of Warcraft dediğimizde bu oyun için ayrı bir paragraf açmamız gerektiğini düşünüyorum. Blizzard’ı anlatırken böylesine bir oyundan bahsetmemek çok saçma olurdu değil mi?
Tabii ki Diablo serisi, StarCraft serisi ve Warcraft serisi bu firmanın ana projeleri olarak her zaman dursa da, Warcraft için yaptıkları bu MMORPG (Massive Multiplayer Online Role Playing Game), Guiness Rekorlar Kitabına, “Gelmiş geçmiş en popüler MMORPG” olarak girmeyi başardığında tam 15 milyon kullanıcısı vardı.
2001 yılında Blizzard tarafından duyurulduktan sonra üç yıl, 2001 yılından önce de üç yıl daha geliştirilen oyun tam altı senede hazırlandı. Çünkü o dönem üç boyutlu karakterlerle bir Warcraft evreni yaratmaları oldukça zorladı. Warcraft III oyununun karakter modellerini kullanmaya karar verdiler ve amaçları açık dünyada geçen ve oyunculara sınırsız özgürlük tanıyan bir oyun yaratmaktı. Sonuç olarak istedikleri başarıdan çok daha büyük bir başarı elde eden WoW’u piyasaya sürdüler ve bir anda online oyun tarihi değişti.
İnsanlar arasında hızla popüler olmaya başlayan WoW, az önce dediğim gibi 2011’de çıkarttıkları yama yüzünden bazı oyuncuları oyundan soğutmayı başarsa da, yedi yıllık bir süreçte bu kadar popüler olmak her yiğidin harcı değildi.
NOT: Blizzard’ın kuruluşunu birinci ağızdan dinlemek isterseniz üç parçadan oluşan bu videoları izleyebilirsiniz. Diğer parçaları 4. ve 5. sayfalarda bulabilirsiniz. Videolardaki alt yazı çevirisi “Diablo Türkiye” sitesi tarafından yapılmıştır. Ayrıca altyazılı videoları bizlere ilettiği çin Facebook sayfasındaki hayranımız Diabolica Hellborn‘a teşekkür ederiz.
Kendisine öncülük eden ama oynanış olarak en ufak bir ilgisi bile olmayan Ultima Online’ı bir kalemde silmeyi başaran World of Warcraft, bugün hala en çok oynanan MMORPG olarak yerini korumaktadır.
WoW, Amerika’da piyasaya sürüldüğünde sunucuları aşırı ilgiden çökmüş ve bir süre kapalı kalmıştı dersek ne kadar ilgi gösterildiğini hatta Blizzard’ın bile böyle bir ilgiyi beklemediğini anlatmış oluruz.
2010 yılında piyasaya sürdükleri StarCraft II ise çok beklenen ama beklendiği kadar etki yaratamayan bir oyun olarak tarihteki yerini aldı. Oyuncuları en çok sinirlendiren, oyunun tek kişilik görevlerinin üç ayrı oyun olarak satılacak olmasıydı. Yani Zerg için ayrı, Protoss için ayrı oyun satın almanız gerekecekti ve bu oyunlarda farklı dönemlerde piyasaya sürülecekti.
Ayrıca yapılan tüm testlere ve oyunculardan alınan tüm yorumlara rağmen, oyunun çoklu oyunculu seçenekleri asla StarCraft kadar dengeli olamadı. Aradan bir yıl geçti ve oldukça fazla kişi kesinlikle StarCraft II oynuyor ama asla birincisi kadar değil dersek yalan söylemiş olmayız.
Firma 2011 yılına girdiğimiz şu günlerde, StarCraft II’nin ikinci bölümü Heart of the Swarm’ı ve daha önemlisi Diablo III’ü hazırlamakla meşgul. Özellikle 11 yıldır süren bekleyiş, Diablo III’ü dünyanın en çok beklenen oyunu yapmaya yetiyor aslında. Oyunun 2012 yılında piyasaya sürüleceği düşünülürse, on iki yıllık bekleyiş bize neler getirecek, hep birlikte göreceğiz.
Benim adım net… Battle.net…
Condor Games’i satın aldıktan sonra ve Diablo’yu piyasaya sürdükten sonra aynı dönemde Battle.net adlı online oyun sunucuları hizmetini Ocak 2007’de devreye soktu. Oyuncular Battle.net’in ne olduğunu anlamakta güçlük çekmediler.
İlk kez bir oyunun içerisine entegre edilmiş bir online oyun sunucu hizmeti dünyaya ayak basmıştı ve beklenenden çok daha iyi işliyordu. Zaten Blizzard, Battle.net’i devreye sokmadan önce 1996 yılında test etmeye başlamıştı.
Sistem her oyun için farklı işliyordu. Örneğin Diablo’da bir oyuncunun oyununa girdiğinizde, Battle.net sunucuları yalnızca size oynayacak oyun bulmanızı sağlıyordu o kadar. Bunun haricinde hiç bir data transferi yapmadan, oyuncuların bağlantılarını kullanarak oyun oynamaktan geçen bir sistemdi.
Fakat bu durum oldukça hızlı bir şekilde oyunda hileler yapılmasına yol açınca, oyuncular özel oyunlarda yalnızca tanıdıkları kişilerle oyunu oynamaya başladılar. Ayrıca Diablo I için orijinal oyuna sahip olmanız gerekliliği yoktu. Oyuna sahipseniz, orijinal ya da kopya olsun, Battle.net’e bağlanabiliyordunuz.
StarCraft için ise durum farklıydı. Oyunun 1998 yılında piyasaya sürülmüş olması nedeniyle BNet’e birçok geliştirme yapılmıştı. Örneğin Ladder sistemi ve oyun filtreleri bunlardan birkaçıydı. En önemlisi de, Blizzard’ın kopya koruması olarak CD-KEY’i kullanmaya başlamasıydı. Artık oyunun orijinal ürün anahtarları olmadan Battle.net sizi oyuna kabul etmiyordu.
Yıllar geçti, Battle.net sürekli gelişti durdu. Son olarak StarCraft II’nin piyasaya sürülmesinin ardından, yeni Battle.net sistemine geçilmiş oldu. Bu yeni BNet’te, yeni sohbet sistemi, yeni arayüz ve birçok yeni özellik eklenmiş oldu.
Blizzard’ın iddialarına göre, Battle.net dünyanın en büyük online oyun platformu. Milyonlarca kullanıcısı olduğu tahmin ediliyor ve 2006 yılındayken, Xbox Live’ın bile bu başarıya ulaşamadığından bahsediliyor. 2004 yılının resmi rakamı 12 milyon kullanıcı ve günümüzde bunun 20 milyona yaklaştığı ya da ulaştığı tahmin ediliyor.
Battle.Net şu anda Asya, Avrupa ve Amerika’da bulunan sunucularıyla az önce dediğimiz gibi 20 milyon kullanıcıya hizmet vermektedir. En güzel taraflarından biri olarak, sunucuya bağlanmayı denediğiniz anda size en yakın ve maksimum verim alabileceğiniz sunucuya sizi bağlaması olarak gösterilebilir.
Tabi kendiniz de istediğiniz sunucuya bağlanabilir ve kendinize en uygun ve hızlı sunucuyu bulabilirsiniz.
Hep sen mi erteleyeceksin Blizzard?
Blizzard hakkında son cümlelerimize gelirken söylemek istediğim, bu firmanın gerçekten tamamen kendine özgü bir oyun firması olmasıdır. Bir proje üzerinde çalışırken asla erkenden piyasaya sürmek ya da bir an önce tamamlamak gibi amaçlar gütmeden, sıkı çalışıp çok uzun sürede projelerini tamamlıyorlar.
Ayrıca sürekli olarak verdikleri erteleme kararları yüzünden oyuncular tarafından sıklıkla tepki görseler de çizgilerinden hiç şaşmadan ilerlemeye devam ediyorlar.
Şu anda üzerinde uğraştıkları proje Diablo III ve oyun hakkında aradan geçen 11 yıllık sürecin sonunda beklentiler devasa boyutlara ulaşmış durumda. Kimileri oyunu çok renkli bulurken kimileri ise “tamam bu olmuş” diyerek oyunu beklemeye devam ediyor. Mükemmel olmanın imkansızlığının farkında olan Blizzard ise en iyi bildiği işi yapıyor ve projesini geliştirmeye devam ediyor.
2011 yılında piyasada olacağı söylenen Diablo III’ü geçtiğimiz günlerde “kuşa çevirmemek” adı altında 2012 yılının ilk çeyreğine erteleyen Blizzard, oyuncuların tepkisini bir kez daha çekmeyi başarsa da, 2012 yılının en iyi oyunu olabilecek bir oyun hazırladıklarına eminiz.
Her ne kadar bazı çevreler tarafından 2012 yılının dünyanın sonu olacağı söylense de, belki ilk çeyrekten önce yıkılmaz ve biz de en azından Diablo III’ü biraz oynama şansına sahip olabiliriz. Sonuçta 11 yıldır bekliyoruz değil mi?
Neyse siz bekleyedurun, ben Rock n’ Roll Racing oynamaya gidiyorum. Bu kadar yazınca insanın canı çekiyor yahu…