Advertorial

Elder Scrolls V: Skyrim – Dragonborn

Septim soyunun son üyesi Martin Septim’in Oblivion işgalini önlemek için son nefesini verdiği an Nirn’de dördüncü çağ başlar. Dördüncü çağın başlangıcından tam olarak 200 yıl sonra ise Alduin ve ejderhaları Nirn’e geri döner, onların karşısında ise sadece tek bir kişi durmaktadır, Nirn’de kalan son Ejder Doğan; Dovahkiin.

Dovahkiin Alduin’i durdurmak için Hrothgar tepesine çıkıp antik gri sakallardan ejderlerin nefesinin dilini yani Thu’uum’u öğrenir. Akatosh tarafından ölümlülere bahşedilen bu hediye sayesinde Dünya-Yiyen Alduin’i durduran Ejder Doğan, bu hadiseden sonra efsanevi vampir avcıları ve Molag Bal’ın bizzat yarattığı vampir klanı Volkihar ailesinin arasında kalır.

Volkihar olaylarının sonunda neler olduğu çok bilinmemekle birlikte, Dovahkiin’in anahtar bir role sahip olduğu Skyrim halkı tarafından bilinmektedir.

Bethesda ek paket ve indirilebilir içerik olayını gerçekten çok iyi beceriyor, bunun ardında gerçekten çok ama çok iyi hikayecilere sahip olmalarının büyük bir payı var. Makro anlamda koca bir tarih ve evren yaratan bu insanlar, mikro anlamda çok ama çok sağlam kısa hikayeler yazmayı biliyorlar, Dragonborn ise bunlardan biri.

Morrowind oynamış olanlar, Dragonborn’da gerçekten aradıklarının daha fazlasını bulacaklar, özellikle Solstheim’a adım attıktan sonra birden bile çalmaya başlayan Morrowind müziklerinin gözlerimi yaşartmasıyla “evime geri döndüm” diyebiliyorsam, eminim pek çok Morrowind oyuncusu da böyle hissedecektir.

Yüz ölçümü olarak eski Solstheim ile yeni Solstheim arasında çok büyük bir fark yok, hatta detayların arttırılması ile bana daha ufak gelen Solstheim, eskiye nazaran daha çok keşfedilecek element sunmakta. Hikayeyi çok açık etmek istemiyorum fakat Bloodmoon’da verilen o mistik atmosfer Dragonborn’da kat ve kat arttırılmış durumda. Bu arada bir not daha vereyim, Lovecraft’ın Cthulhu mitosunu bilenler, Dragonborn’da Cthulhu ile ilgili o kadar çok gönderme ile karşılaşacaklar ki, keyiften dört köşe olacaklar.

Sonuç olarak, Dragonborn’u  şimdiye kadar oynadığım ve keyif aldığım en güzel Elder Scrolls hikayelerinden birisi olarak kişisel tarihime ekledim, eğer siz de Elder Scrolls oyunlarını seviyorsanız, Skyrim’i deliler gibi oynadıysanız, Dragonborn kesinlikle edinmeniz gereken bir baş yapıt.

Tabii bir de ejderhaya binebiliyorsunuz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu