Empire Earth III
Hepsi bir arada olan şeyler, konsept olarak artıları ve eksileri de bir araya getirir. Biri için güzel görünen bir özellik, bir başkası için tam bir felaket olabilir. Gerçek zamanlı stratejiler en kötü suçlu olabilirler. Genellikle özel bir tuşla ve dört parmağınızın altındaki kısayollarla yönetmek zorunda olduğunuz takımınızın, çok çalışan coşkun kalabalığı ile, geçmişteki uçuş simülasyonları benzeri bir klavye kombinasyonu setiyle uğraşmak hiç de kolay değil. Bu noktadaki tez ise şu: Empire Earth serisi de bu tip özellikleriyle RTS fanlarından hem büyük övgü alıyor, hem de etki alanıyla oynayanları içine çekmeyi başarıyor.
Empire Earth III için, Empire Earth II’deki 14 geniş ve homojen uygarlığın artmasındansa, taktiksel gelişimi daha da derinleştirilmiştir diyebiliriz. Bu 14’ün yerine sadece şu üçünü denemeye ne dersiniz: Far East, Middle East ve West. Her biri de kendine has eşsiz birimlere, yapılara, teknolojilere ve güçlere sahip. Yapımcı Mad Doc’a göre bu sefer bir seçim yapmak gerçekten çok güç olacak.
“Her bölge için sonsuz sayıda değiştirilebilir seçenek mümkün olacak.” diyor baş tasarımcı Matthew Nordhaus, uygarlıkların nasıl asimetrik bir şekilde geliştirildiğini açıklarken. “Önceden olduğu gibi bizim tasarımımız teknolojik seçimleri değerli hale getirmek. Her durum için tek bir uygun seçim yok, yani böylece yapacağınız seçimler sizi daha organik uygarlıklara götürecek.” Tüm bunların üstünde, sadece teknoloji dolu olup da permutasyon dolu seçimlerle de kafa şişirmek istememişler elbette.
Bu çeşit kompleks bir dinamik yapıyı oluşturabilmek EE3 ekibinin en önemli faaliyet alanıydı. “Bizim şimdi tam ve sağlam çalışan bir Meta haritalı oyun yapmamız gerekiyordu.” diyor Nordhaus ve bize EE3’ün yeni “World Domination” modunu gösteriyor. Bu mod sıra tabanlı bir stratejik alan yaratıyor. Gezegeni Amazon’dan Sahara’ya kadar fethedilebilir, ayrık, iri parçalara bölüyor ve oyuncuların önüne sürüyor. “Oyunun bu bölümünde casuslar ve ordular inşa ediyorsunuz, araştırma merkezleri kuruyorsunuz, özel dünya güçlerini kullanarak araştırmalar yapıyorsunuz ve bu böyle devam ediyor. Ordular birimlerinizi eyaletten eyalete ilerletmenizi sağlıyor, casuslar dünyayı araştırıp keşif yapmanızda size yardımcı oluyor, özel dünya güçleri ise her bölümde o dünyaya özel bazı avantajları kullanmanızı sağlıyor. Örneğin tek bir sıra hakkınızda, ordularınızı birden fazla eyalete gönderebilmek ya da eyaletiniz işgal altındaysa direnişçi birimler üretebilmek gibi.”Daha ne mi var? EE3’ün oyun motoru artık olay sürüşlü hale getirilmiş. Bu şu demek; artık belirli bilgilerle kitlenmiş haritalardan oluşan yazılı senaryolar olmayacak. “Bir RPG’deki quest sistemini düşünün” diyor Nordhaus. “Görevler size teklif edilir, siz ister kabul edersiniz, ister reddedersiniz. Bu tamamen size kalmıştır.” Görevi tamamlarsın ve hak ettiğin ödülü kazanırsın, ama hiçbir zaman bunu yapmak zorunda değilsindir, görevler dinamik bir biçimde değişir ve senin seçimine bağlıdır. Burada ise seçtiğiniz görevler taktiksel olarak da pozisyon ağırlığı taşıyor. “Her birim (Son saydığımızda 200’dü) ve binalar yıkılana ya da yükseltilene kadar gerçekten de haritanın üzerinde durur.” diyor Nordhaus ve ekliyor “Artık daha önceden girip de üs inşa ettiğiniz bir alana tekrardan girdiğinizde, aynı üssü yapmak zorunda değilsiniz, zaten o orada duruyor olacaktır.”
Bir yenilik de artık daha fazla gelecekvari birimlerin, eskileri dururken gereksiz yere ortaya çıkmaması. “Aslında bizim bundaki amacımız size elinizdeki birimleri daha iyi tanıma fırsatı verip, daha çok yaratıcılığınızı kullanmaya teşvik etmek. Sürekli olarak yeni birlikleri yapmaya çalışarak harcayacağınız enerjiyi daha verimli kullanmanızı istiyoruz.” diyor Nordhaus. Örneğin kılıçlı savaşçılarınızın ‘meşale’ özelliklerini kullanarak, saldırdıkları binaları ateşe verebilmeleri ya da Doğu inzibatlarının mayın desteği sayesinde tam bir tanksavar gibi kullanılması gibi. Nordhaus bu özelliklerin elbette ki çok güçlü olmadığının farkında. Ancak buradaki amaç ayrı bir sınıf açmadan birlikleri daha çok yönlü kullanabilmek.
Oyundaki en önemli özelliklerden biri de sadece oynayabildiğiniz ırklarla savaşmamak. EE3’ün dünyasında kendi halinde yaşayan yerliler, korsanlar, barbarlar ve bazı kültler de var. “Biz orada bir yerlerde sizi bekleyen sürpriz misafirler de ilave ettik.” diyor Nordhaus. “Kimisi size katılmak, kimi ise sizi yok etmek istiyor, kimisi ise sadece kendi halinde kalıp, balık tutmaya devam etmek istiyor sadece. Bu arada bunlardan bazıları sizi beğenmeyip fikirlerini de değiştirebilir. Hele ki sizden teknolojik olarak daha güçlülerse işiniz zor. Dikkatli olun.” Bir dikkat tavsiyesi de bizden, oyunun ne zaman piyasaya çıkacağına dikkat edin, kaçırmayın.