Empire: Total War
Atmosfer: 90
Ses&Müzik: 80
Grafik: 90
Genel: 85
Total War serisi, ilk oyun Shogun Total War’dan bu yana oldukça mesafe kaydetti. İlk oyundan sonra gelen Medieval Total War, Rome Total War ve Medieval 2 Total War’un ardından Empire Total War, Avrupa’nın karanlık çağının sona ermeye yüz tuttuğu bir dönemde bizi karşıladı. Ateşli silahların, devrimlerin ve teknolojik gelişmelerin getirdiği yıkıcı güçle birlikte sömürge arayışları, elbette ham madde ve din yayılmacılığıyla birlikte geldi. İşte oyunumuz da böyle bir zamana bizleri alıp götürüyor. Hem de kendi ulusal dilleriyle oynayabileceğimiz 12 devletle birlikte.
Total War oyunlarına aşina olanlar, sistem mekaniklerini biliyorlardır. Ancak bilmeyenler veya strateji oyunlarına yeni başlayacaklar için, Empire Total War’da bir ülkeyi nasıl yöneteceğimize kısaca bir değinelim.
Oyun iki haritadan oluşuyor. İlki strateji haritası; burada seçtiğimiz devletle ilgili her türlü politikayı yürütüyoruz. Ekonomi, bina ve asker üretimi ve en önemlisi diplomasi bu haritamızın ana konuları. Bu harita sıra tabanlı olarak düzenlenmiş. İkinci haritamız ise savaşlarımızın gerçekleştiği, düşman devletin ordusuyla kanlı çarpışmaların yaptığımız savaş haritası. Savaşlarımız, strateji haritasındaki sıra tabanlı oynanış şekli yerine, gerçek zamanlı olarak düşünülmüş. Ancak elbette büyük çaplı savaşlarda oyunu duraklatıp (Pause yapıp) birliklerimizi daha rahat kontrol edebiliyoruz.
Oyunun mekaniğini özetledikten sonra, Empire Total War’u önceki oyunlardan farklı kılan unsurlara gelelim. Öncelikle Empire TW, önceki oyunların aksine gelişmiş, ancak yönetilmesi kolay bir arayüze sahip, Ar-Ge kısmıyla donatılmış. Hemen her konuda gelişmeler yapıp ülkemizi daha güçlü ordularla donatabiliyor, ordularımızı da sağlam bir ekonomiyle destekleyebiliyoruz. Sonrası ise diplomatik yeteneklerimize kalıyor. Empire TW’yi farklı kılan diğer bir özellik ise çok büyük bir strateji haritasına sahip olması; Amerika Kıtası’nın tamamına yakın bir kısmı ile Arabistan Yarımadası bize fethetmemiz için sunulmuş. Diğer bir yenilik ise ticaretin bu oyunda ön plana çıkarılması olmuş. Dolayısıyla ticaret filoları ve denizde üstünlük, gerçekten de o dönemde olduğu gibi oyunda da çok önemli hale getirilmiş. Tabiatı ile bu, artık deniz savaşlarını da kontrol edebiliyoruz anlamına geliyor.
Oyunda bahsedebileceğimiz bir diğer yenilik ise artık kalelerin yıkılması, yani feodalitenin sona ermesi ile topraklarımızın her hangi bir şehrinde binalar inşa edebiliyor olmamız. Yani artık yalnızca büyük şehirlerde bina yapmıyoruz; köy, kasaba ve vilayetler de önemli hale gelmiş durumda. Savaş ve birliklerle ilgili yenilikler de yapılmış. Artık savaş haritasında binaların içerisine birliklerimizi yerleştirebiliyor ve siper almalarını sağlayabiliyoruz. Bu arada ateşli silahların Empire TW’de kılıç, kalkan ve okun yerini aldığını belirtmeme gerek yok sanırım. Eh haliyle savaş alanında, taktiklerimizi de buna göre yapmak durumundayız.
Oyunun kaderini etkileyecek ölçüde her şey birbirine bağlanmış durumda ve bu, oyunu daha gerçekçi kılmış. Örnek vermek gerekirse, oyunda başarılı olabilmek için geliştirmelerimizi ihmal etmememiz gerekiyor. Yeni binalar, fabrikalar, birlikler, silahlar, ekonomik ve sosyal reformlar yapmalı ve ülkemizi geliştirmeliyiz. Bunun için de eğitim şart olduğundan, okul yapmamız lazım. Fakat okul yapınca da halk huzursuzlaşıyor ne yapmalıyız? İbadethaneler ve han-hamamlar imdadımıza yetişti hemen. Ama fabrika da kurmak lazım gelir, malum ekonomimizi güçlendirmek ve antlaşmalarla ticari ilişkiler kurduğumuz devletlere mal satmak gerek. Bina yapabileceğimiz alan da sınırlı olduğuna göre, yatırımlarımızı planlı bir şekilde, bölgenin ve ülkenin ihtiyaçlarına göre gerçekleştirmeliyiz ki, ayaklanmalarla uğraşmak zorunda kalmayalım. Zira topraklarımızda her an yeni bir ülke belirebilir. Hatta ülke yönetim şekliniz dahi değişebilir.
Oyunun en önemli kısmının diplomasi olduğunu belirtmek gerek. Diplomasi seçeneği daha önceki Total War oyunlarından bir takım farklılıklar içeriyor. Bir kere tarihsel faktörler, ülkeler arası ilişkilerde oldukça önemli tutulmuş. Din faktörü, devletin yönetim biçimi ve bakanlıklara atamış olduğunuz devlet adamlarınız ülkenizin prestijini fazlasıyla etkiliyor. Prestijinizin düzeyi de diğer ülkeler nezdindeki saygınlığınızı, güvenilirliğinizi ve ilişkilerinizi belirliyor. Onun haricinde savaş, barış, müttefiklik, hediye gönderme, ticaret anlaşması gibi klasik diplomasi seçeneklerinde pek bir değişiklik yok gibi. Yalnız, Rome TW’de olan, bir devleti başka bir devlete savaş açmaya teşvik etme gibi bir diplomasi seçeneği Empire TW’de yok ne yazık ki. Fakat üzülmeyin Napoleon TW’de var ve karşımıza çok fazla çıkıyor.
Oyunun yapay zekası strateji haritasında oldukça iyi ancak mükemmel değil tabii ki. Örneğin zayıf bir devlet, siz cihan padişahı olmuş olsanız dahi sizden toprak parçanızı isteme cüretinde bulunabiliyor. Sonra da sizin toprağınızın bir parçası oluveriyor haliyle. Savaş haritasında da durum pek farklı olmayabiliyor zaman zaman. Düşman birlikleri, sizde çok sayıda ağır toplarınızın ve şarapnel cephanenizin olduğunu gördüğü halde yakınlaşıp uzaklaşarak çok fazla zayiat verebiliyor. Ancak sahip olduğu birliklere göre çok iyi taktikler de uygulayabiliyor yapay zeka. Yani ortalamanın üstünde desek ayıp olmaz sanıyorum oyun geliştiricilere.
Oyunun atmosferinden bahsetmeye gerek olduğunu pek düşünmesem de azıcık üzerinde durayım. Oyunun müzikleri, sinematikleri, menüsü ve hatta imleci dahi atmosferi etkiliyor ve dönemi yansıtıyor. Binalar, üniteler ve savaş haritası için olumsuz şeyler söyleyemeyeceğim. Efektler ise müthiş diyebilirim. Savaş sahneleri yakından, etkileyici görünüyor. Birebir dövüşlerde üniteler atakları savuşturuyorlar, karşı koyuyorlar ve darbelerden kaçınıyorlar. Elbette dramatik bir şekilde can veriyorlar. Bunlar oyuna ayrı bir tat katmış açıkçası.
Anlatılacak çok fazla şey var ama bazı şeyleri kendiniz denemelisiniz.