Makale

En Kötü Oyun Kapakları – Bölüm 1

Oyun yapmak zor iş, buna bir diyeceğimiz yok. Verdiğiniz onca emeğin karşılığını alabilmeniz de kolay değil. Zira oyunu başarıyla pazara sunmanız gerekiyor. Bunun için de ambalajın altında iğrenç bir yapım da olsa, kutusu öyle albenili olmalı ki, tüketiciler kanıp almalı öyle değil mi? Sizler için araştırdık ve yapımı aylarca, hatta yıllarca süren oyunlara biçilen berbat kapakları derledik. İşte talihsiz oyunlar ve kapakları:

E.T. The Extra Terrestrial (PS1)

Ellerimde çiçekler, kapında sırılsıklam…

Bir bilimkurgu klasiği olan E.T. birkaç kez video oyunu haline getirilmeye çalışıldı. Ancak bu uzaylı dostumuz, daha önceki hiçbir oyunun kutusunda böylesi romantik bir şekilde resmedilmemişti. Kutuda, elinde enteresan bir çiçek tuttuğu görülen E.T.’yi bir robot gizlice izliyor. Açıkçası yekten baktığımızda, robotun buluşma yerine geç gelen bir sevgili olduğunu sanmaktan kendimizi alıkoyamadık. Hatta fonda İlhan Şeşen’in “Ellerimde çiçekler” adlı parçasını duyar gibiyiz. E.T.’yi bir gönül adamı gibi betimleyen oyun yapımcılarına buradan selam gönderiyor, tez zamanda kutu tasarlama işlerinde aşama kaydetmelerini diliyoruz. Aksi halde aynı ellerden çıkan, gün batımını izleyen romantik Superman ya da kollarını iki yana açmış, “Seni yeneceğim New York!” diye bağıran isyankar Spider-Man gibi projeler görebiliriz.

Metro Cross (C64)

Dikkat, beyniniz ambale olabilir!

Yandaki kapakta nasıl bir karmaşa olduğunun farkında mısınız? Oyunumuzun adı Metro Cross. Logonun hemen sağında koşan bir adam figürü bulunuyor. Altında ise satranç tahtası görünümlü bir şey ve üzerinde, vücudunu saran mavi bir elbise giymiş, kaykaylı bir genç, anormal bir şekilde ağzını açmış sesleniyor… İyide bu ne oyunu? Eğer Metro Cross bir kaykay oyunuysa, yukarıdaki koşan adam ve alttaki kareli tahta ne alaka? Hele çevredeki karlı TV görüntüsünü hiç anlamadık! Kişi kaykay kullanıyorum diye, neden öyle gereksiz bir elbise giymiş olabilir ki? Daha normal bir kıyafetin üzerinde de aynı koruyucu dizlikler ve başlık takılabilirdi değil mi? Sonuç olarak Metro Cross’u şu an raflarda görsek, muhtemelen beynimiz ambale olacağı için satın alamayacağız; isterse dünyanın en iyi oyunu olsun…

Zelda’s Adventure (CD-i)

Gizemi iliklerinize kadar hissedebiliyor musunuz?

Dünya oyun tarihinin en meşhur isimlerinden Zelda’nın bu çok eski macerası için yapımcılar şahane(!) bir kapak tasarlamış. Bu kapak fikrinin çıktığı toplantıyı çok merak ediyoruz. Ne olur birileri o toplantının video kaydını YouTube’a yüklesin. Düşünsenize, birkaç kişi toplanıyorsunuz, oyununuzu tamamlamanıza az kalmış ve kapak yapma aşamasına gelmişsiniz. Oyunun ana karakterinin Zelda olduğunu biliyorsunuz ama siz kutunun üzerine bir kule ve kuleden açılan bir pencere koymayı seçiyorsunuz. İçeriden sarı bir ışık süzülüyor, dışarıya ise gökgürültülü sağanak yağış hakim… Tam bir sır perdesi, gizem pınarı öyle değil mi? Açıkçası bu kapağı gören hemen herkesin, marketlere gidip bu oyunu arayacağını düşünüyoruz(!) Böyle bir oyun, bu kapakla yok satmayacak da ne yapacak?

Shatterhand (NES)

Ben insan değil miyim?

Bir tasarım harikası kapak daha. Özellikle fikir çok başarılı. Madem oyunumuzun adı Shatterhand, öyleyse kutu resmine elleri parçalanmış bir adam koymalıyız değil mi? İşte size yaratıcılığın geldiği ‘ilk’ nokta! Muhtemelen yapımcılar da böyle düşünmüş ve bu genç görünümlü, dik saçlı cyborg karakteri çizmişler. Peki bu tüm iskeleti makine olan robotun niye yegane silahı elleri? Bu mantık hatasına hiç girmeden, tekrar kutu resmine dönelim. Resimde görmüş olduğunuz cyborg’u bir yandan yumruk atarken, diğer yandan da bağırırken görüyoruz. Sanırım mimiklerine kadar her şeyi düşünmüş yapımcılar ve Shatterhand’i bu karakter ile en iyi şekilde tanıtacaklarına inanmışlar. Açıkçası oyunda yumruk atabiliyor diye, bir cyborg’u kontrol etmek istemeyiz. Yani biraz daha fazlası olmalıyıdı, hani robot filan ya, o bakımdan…

Irritating Stick (PS1)

Agresifseniz uzak durun

Bazen geliştirilen oyunun fikri kötü olduğu için elinizden fazla bir şey gelmiyor gerçekten. Irritating Stick de bunlardan biri. Elinizde tuttuğunuz gereksiz bir çubuk ile platformlar üzerindeki bulmacaları çözdüğümüz yapım, aldığı birbirinden düşük puanlar neticesinde doğal olarak pek ilgi görmedi. Dört başı mamur bir oyun bile olsa, o kapak ile ilgi göremezdi zaten. Yapımcılar ne düşünmüştü acaba? Yani biz Irritating Stick’in kutusunu elimize aldığımızda, “Aaa, elinde ne işe yaradığı belli olmayan bir çubuk tutan şu eldivenli parmakları görüyor musun? Ne kadar ilgi çekici!” mi diyecektik? Hem bu çubuk da ne? Işın kılıcı desek değil, florasan desek değil, tornavida desek o da değil. Açıkçası bu Harry Potter’cılık simülasyonu(!), hem kutu tasarımıyla hem de oyun dinamikleriyle, oldukça gereksiz.

Jackie Chan: Stuntmaster (PS1)

Bu oyunda kimi yönetiyoruz?

2000 yapımı Jackie Chan: Stuntmaster, aslında atlayıp zıplamalı ve sıklıkla dövüşmeli bir aksiyon oyun. Yönettiğimiz karakter elbetteki Jackie Chan. Oyunda ön plana çıkan özellik, önüne çıkanı pataklamaktan başka bir şey değil. Peki yayıncı Midway’in kapak için tercihi ne olmuş? Elinde isteka tutan ve bir ayağıyla da tekme atmakta olan Jackie Chan’i kapağa basıp, arkaya da büyük harflerle film yıldızının ismini yazmak… Peki nerede yaratıcılık? Tamam, Jackie Chan’in isminden faydalanabilirsiniz fakat kapağın neredeyse tamamını onun adıyla doldurmak gerçekten biraz fazla değil mi? Diyebiliriz ki, oyunu Jackie Chan kodlasa, kendisini bu kadar ön plana çıkarmazdı. Bir de dikkatli bakarsanız arkada Dünya Ticaret Merkezi’nin ikiz kuleleri var. Produksiyon büyüyor mu ne?

Crazy Taxi (DC)

Gündüz tarifesi açar mısınız?

Öncelikle şunu netleştirelim, bize kimse taksicilik oynamanın zevk vereceğini söylemesin. Hadi bir müşteri, iki müşteri tamam, ancak sonrasında gayet sıkıcı bir hal alacağından kuşkumuz yok. Yandaki enteresan kutulu oyunun adı Crazy Taxi. Zaten resme baksanıza, şoför ayrı, müşteri ayrı manyak! Neden mi? Pis pis sırıtan şoförün tipinden belli ki biraz hızlı sürüyor, ayrıca sağa sola da çarparak ilerlediği, market arabasına değdirmesinden belli. Arkadan bir tramvay geliyor, yolda kızgın bir şoför durmuş bağırıyor. Peki tüm bu hengamenin ortasında, arka koltuğa sinmiş olmasını beklediğimiz müşteri ne yapıyor? Tabii ki herkesin yapacağı şeyi değil mi? Ayağa kalkmış, ellerini açmış, durumu gayet normal bir şekilde gülümseyerek karşılıyor. Bazen biz mi anormaliz, yapımcılar mı tuhaf, emin olamıyoruz.

Strip Poker Live (CD-i)

Bu poker başka poker

Muhtemelen pokerin tek başına bir albenisi olmadığı için yapımcılar Strip Poker şeklinde bir uygulamaya gitmişler. İlgi çekici olsun ve de kutunun altında ne olduğu belli olsun diye de, konuyu gayet açık eden bir kapak tasarlamışlar. Kırmızı ojeli parmaklarında dantelli iç çamaşırını tutan bir bayan eli ve hemen yanında duran iskambil kağıtları. Her şey gayet açık, bu bir poker oyunu öyle değil mi? Herhalde Strip Poker Live’ın yapımcıları, bu kutuyu gören tüketicinin heyecandan dilinin tutulacağını ve oyunu kaptığı gibi soluğu kasiyerde alacağını düşünmüş olmalı. Tamam, kapağa dikkatlice baktığınızda çok manidar bir görüntüsü olduğu malum ancak çok basit bir görünüşü olduğunu da söylemek gerek. Hatta bir oyun kapağı gibi de durmuyor. Başka bir şey gibi, hani olur ya…

Ghost House (SEGA Master System)

Yaratıcılığın geldiği ilk nokta!

SEGA’nın Master System’ı için geliştirilen Ghost House’a yapımcılar şahane bir kutu tasarlamış. İsminden anlaşılacağı üzere tam bir korku/gerilim baş yapıtı(!) olan Ghost House’u en iyi şekilde yansıtacağı düşünülen bu kutu resmiyle, oyun muhtemelen milyonlar(!) satmıştır. Kutuya oyunun kartuşunun fotoğrafını basan yapımcılar, kapakta üç kez “SEGA”, iki kez “Ghost House” geçmesinden rahatsız olmamış gibi gözüküyor. Bir el, bir kartuş ve kartuşun üzerinde yarasalar; fonda da anlamsız bir kareli zemin. Gerçekten de bu kapak, yaratıcılığın geldiği ilk nokta olmalı! Birilerinin çıkıp yapımcılara, kreatif düşünme hakkında bazı şeyler öğretmesi gerek. Zira Ghost House üretildiğinde yıl 1986 da olsa, çok daha iyi kapaklar yapılabilirdi (Bunun örnekleri de var).

Castlevania: Dawn of Sorrow (DS)

Şakaysa hiç komik değil, ciddiyse çok komik

Oyunun kutusunun üzerine, oyunun kutusunun resmini basmayı planlayan zihniyetle oturup uzun uzun konuşmak istiyoruz. Onunla beraber tatile çıkıp, mesela balık filan tutmak istiyoruz. Nelerden keyif alıyor, neleri sevmiyor öğrenmek istiyoruz. Tıpkı Ghost House’daki gibi defalarca aynı yazılar kapakta yer almış; üç kez “Konami”, iki kez “Nintendo DS”, iki kez “Teen” ibaresi yapımın resminde mevcut. Neyseki Castlevania için hazırlanan bu talihsiz kapak, yapımın başarısına gölge düşürmedi ve 2005 yılında satışa sunulan yapım, bir hayli yüksek puanlarla değerlendirildi. Ancak Konami böyle şaka gibi kapaklar yapmaya devam ederse, prestijini biraz zedeleyebilir. Bu berbat kapağı unutmak ve Konami’nin saygınlığını zedelememek adına yazıyı burada noktalıyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu