Fable: The Lost Chapters
Albion’da yaşayan ufak kahramanımız, her zaman büyük bir savaşçı ve kahraman
olma hayali ile yanıp tutuşuyordu. Bazen rüyasında bu hayalinin gerçek olduğunu
görüyor ve ilerisi için büsbütün heyecanlanıyordu. Yeni doğan günlerden birisi,
diğerlerinden daha farklıdır çünkü bugün kızkardeşinin doğum günüdür. Bir
şekilde hediye alıp bunu kızkardeşine sunması gerekmektedir. Ne yapar ne eder bu
hediyeyi alır, tam verirken, kasaba haramilerin saldırısına uğrar. Çocuk bir
şekilde kendisini kurtarır ve haramilerden saklanır. Yalnız, saldırının
bitmesinden itibaren, köyde yaşayan herkes ölmüştür, maalesef ailesi de.
Ah kader ah…
Ne yapacağını şaşırmıştır ufak çocuk ve koşup evine bakmaya gider. Babasının
cansız bedenini yerde gördünce yıkılır ve ağlamaya başlar. Bu sırada kafasını
kaldırır ve bir haraminin üzerine doğru geldiğini görür. Ne yapacağını bilmez
bir halde beklerken saldıran haydut birden bire cansız yere yığılır. Guild of
Heroes isimli tarikatın başı Maze, onu ölümden kurtarmıştır ve artık kendi
himayesi altına alıp, Guild of Heroes’da onu yetiştirerek büyük bir kahraman
haline getirecektir. Çocuk tüm bunlara anlam veremez ve halen ailesinin acısını
derinden hissetmekte, intikam ateşiyle de yanıp tutuşmaktadır. Tarikatta seneler
süren bir eğitime tabii tutulur ve sonunda artık sağlam bir savaşçı haline
gelip, hayatını bu şekilde yürütmeye başlar.
Anlattıklarımın hepsi, Fable hikayesinin başlangıcı, ancak bu kısımların hepsini
de tamamen biz oynuyor ve bu gelişimi kendimiz adım adım görebiliyoruz.
Xbox’larda çıktığından itibaren ortalığı kasıp kavuran, birçok ödül alan ve
hatta oyunseverlerin sadece onu oynayabilmeleri için Xbox aldıran Fable
efsanesi, kendisini PC’lerde de gösteriyor. Üstelik, kalitesinden hiçbi ödün
vermeden, bizi saatlerce monitör başında çivileyecek atmosferi sağlayacak
biçimde.
Birçok türü bir arada barındırıyor. Aksiyon öğelerinden tutun ve adventure
öğeleri de ön planda, üstelik karakter gelişimine de oldukça önem verildiği
için, RPG’den de nasibini almış. Üçüncü şahıs görünümünden oynanan Fable’da,
silahların mod’larına göre birinci şahıs görünümünden de faydalanabiliyoruz.
Grafikler, Xbox’takinden aynen alınarak bilgisayarlarımıza taşınmış ancak hiçbir
şekilde bir rahatsızlık vermiyorlar ve göze oldukça güzel gözüküyorlar. Kamera
kontrolü de tamamen bize ait ve mouse’umuz ile istediğimiz yöne çevirip görüş
açımızı ayarlayabiliyoruz. Fable, bu gibi birçok kolaylık ile dolu ve kullanıcı
dostu bir yapım.
Özgürlük elimizde
Kendi profilimizi ve ayarlarımızı yaptıktan sonra oyuna giriş yapıyor ve giriş
paragrafında anlatılanları görmek üzere bizzat oynamaya başlıyoruz. İlk olarak
babamızın nasihatlarını dinliyor ve ondan görev alıyoruz. Şöyle bir durum söz
konusu; ana kasabamızda olduğu gibi gezeceğimiz kasabaların tümünde ana ve ara
görevler var. Ana görevleri ilerleterek bir sonraki evreye geçiyor ve hikayeyi
yürütüyoruz, ara görevleri yaparak ise daha çok deneyim, para ya da
alet-edevatlar elde edebiliyoruz. Bunların dışında da bize inanılmaz bir
özgürlük verilmiş ki bu özgürlüğü ne şekilde kullandığımız, senaryonun
gidişatını ve karakter arasında geçen dialogları da birebir etkiliyor. İnsanlara
hep yardım edip, onların iyiliklerini düşünerek hareket edersek, iyilik puanımız
artıyor ve buna göre daha rahat iletişime girme şansına sahip oluyoruz. Bunun
yanında, çevreye zarar vermek, olur olmaz saldırmak ya da rahatsız edici
hareketlerde bulunduğumuz zamanlarda, büyük tepki çekiyoruz ve kötülük puanımız
artıyor. Senaryo da işte bu durumlara göre değişmekte. Bunlar sadece görev
zamanlarında geçerli değil, ortalıkta özgür biçimde gezerken de geçerli oluyor.
Durduk yere bir eve girip birşey almak, insanlara lazım olan sandıkları
parçalamak ya da rüşvet almak, bu gibi durumlardan bazıları. Tabii, bunların
götürüsü olduğu gibi, getirisi de var. Sandıkları parçalayıp tepki topluyoruz
ancak içlerinden kendimize yaralı bir sürü alet-edevat bulabiliyoruz. Bir kadın ve bir erkek, civarda bulunan bir evin arkasında münasebetteler. Biz
de yanlarına gidip onları basıyoruz, adam bize bunu karısına söylememiz için
yalvarıyor ve hatta bunun için bize para verebileceğini söylüyor. Burada bizim
karar mekanizmamızın devreye girmesi gerekiyor. İstersek parayı alıp, kolay
yoldan harçlık elde edebiliriz ancak kötülük puanımız artacak, istersek de bu
durumu parayı almayarak eşine anlatabilir ve böylece iyilik puanı kazanabiliriz.
Zaten, çocukken ilk bölümdeki amacımız, birkaç iyilikte bulunup, her iyiliğin
karşılığında babamızdan para almak ve paramız ile de kız kardeşimize doğum günü
hediyesi almak. Tüm olaylar birbirleriyle bağlantılı ve ana hikayenin çözümüne
ulaşmak için izleyebileceğimiz yol da tamamen bize bırakılıyor. Bu gerçekten de
harika birşey.
Köyümüz yakılıp yıkıldıktan sonra, Guild of Heroes’a gidiyoruz. Bu ilk iki bölüm
tamamen alıştırma ve kontrolleri öğrenme amaçlı. Bir yandan hikayeye devam
edilmesi ve aynı zamanda alıştırma görevleri ile kontrollerin öğretilmesi son
derece güzel ve üstelik daha akılda kalıcı oluyor. Zaten bir süre sonra da
rahatça alışıp istediğimiz hareketi istediğimiz zamanda gerçekleştirebiliyoruz.
Guild of Heroes’a geldikten sonra yakın mesafe, uzak mesafe ve büyü dövüşleri
hakkında alıştırmalara tabii tutuluyoruz. Yakın dövüşü kılıçla, uzak mesafeyi
okla çalışıyoruz, büyü dövüşü olarak da yıldırım saldırı ile eğitiliyoruz.
Tabii, oyun ilerledikçe karşımıza alabileceğimiz ya da bulabileceğimiz envai
çeşit silah, alet-edevat, iksir ve zırh gibi objeler olacak. Dolaylı bir Diablo
mantığı da söz konusu. Kafa, ayak, gövde gibi vücudumuzun çeşitli yerlerine
giyebileceğimiz birçok zırh var, silahlar da birbirlerinden farklı özelliklere
sahip oluyorlar ve buna göre karar veriyoruz.
Ticaret yapabileceğimiz NPC’ler var. Silahları, iksir ve aletleri onlardan temin
edebiliyor, ya da başardığımız ara quest’lerin ardından hediye olarak
alabiliyoruz. Bunun üzerine elimizde fazla bulunan diğer eşyaları da onlara
satıp daha fazla para kazanabiliyoruz. Fable’ın en önemli özelliklerinden
birisi, NPC’lerin öneminin oldukça büyük olması. Bize quest’leri vermenin
yanında direkt olarak savaşlarımızda yardım da edebilecekler, ya da damarlarına
bastığımız zaman ölümcül olabilecekler. Düşman olayına gelince, Guild of
Heroes’dan da başarıyla mezun olduktan sonra artık bizim için gerçek ve ölümcül
dövüşler başlayacak. Karşımıza, adamların yanında çeşitli yaratıklar da
çıkabilecek. Alıştırma bölümünde yaptığımız gibi, onlara yakın, uzak dövüş ya da
büyü ile saldırabileceğiz. Düşmanları öldürdükten sonra, üstlerinden yeşil
toplar düşecek ve onları gidip almamız experience kazanmamız anlamına gelecek.
Aslında Fable’da her yaptığımız aksiyonun bir puanı var. Dövüştükçe silah
tekniğimiz daha da artacak ve experience kazandıkça level atlayacağız. Level
atladıktan sonra yetenek puanları harcayarak yeni yetenekler kazanacak ve mevcut
olanlara vereceğimiz puanlar ile arttırıp karakterimizi geliştirebileceğiz.
Hem savaş, hem yetiş
Bu yetenekler çeşitli başlıklar altında toplanmışlar. Fiziksel güçler, büyü
güçleri gibi. Fiziksel güçlerin içerisinde isabetli saldırı, hızlı saldırı gibi
özellikler de yer alıyor ve her birini zamanla arttırabiliyoruz. Kontroller
oldukça güzel bir şekilde alıştırılıyor ve bir yerden sonra tüm oyuna rahatça
hakim olabiliyoruz. Tabii ki isteğimize göre tuş kombinasyonlarını
değiştirebilmek mümkün ama oyunun varsayılan kontrolleri son derece rahat. Q ile
kılıç, E ile okumuzu çekebiliyoruz. Sol Shift tuşunu kullanarak büyülerimizi
kullanabiliyoruz. Space tuşu tuşmanlara kilitlenmeye yarıyor. Çevre ile
etkileşimimizi ise TAB ile sağlıyoruz. Genel kararlarımızı ve saldırı / blok
olaylarımızı da mouse tuşları ile hallediyoruz. Esc’ye basarak karakterimiz
hakkında bilgi alabileceğimiz ve Inventory’mizi kontrol edebileceğimiz ekrana
geliyoruz. Burada, üzerimizde bulunan iksirleri, silahları ve üzerimizdeki
giysileri görebilir, buna göre çeşitli kararlar alabiliyoruz.Fable’da karşımıza boss yaratıkları da çıkacak. Hoşuma giden şöyle bir özellik
oldu. 3. bölüm civarlarında dev bir arı ile karşılaştım. Boss kategorisindeki bu
yaratığı rahatça alt ettikten sonra ödül olarak elimizde bunun kafasını
tutabiliyoruz. Daha sonra, gezeceğimiz kasabalarda elimizde bu arının kafasını
tuttuğumuzu gösterek insanların dikkatlerini üzerimize çekebiliyor ve onların
bizlere daha saygılı davranmalarını da sağlayabiliyoruz. Göründüğü gibi Fable,
tamamen özgürlükçe ve her hareketin sonucunu gerçek zamanlı olarak
görebileceğimiz bir yapım olarak karşımıza duruyor. Sağlık ve mana durumumuzu
düzenlemek için çok çeşitli iksirler var. Etrafta bulunan yiyecekleri alarak ya
da direkt olarak tüccarlarla iletişim kurarak, sağlık durumumuza katkıda
bulunabiliyoruz. Tabii bunların dışında, kullanabileceğimiz iksirler de söz
konusu. Manamızı ya da sağlık durumumuzu, iksir içerek düzeltebiliyoruz. Bunun
yanında, öldükten sonra reenkarnasyon yaşayabileceğimiz bir iksir de bulunuyor.
Elimizde ne kadar bu iksirden varsa, sağlığımız tükendikçe o kadar daha hayata
tekrar dönebiliyoruz.
Arayüz de oldukça kullanışlı. Sağ üst köşede haritamız var ki M tuşuyla büyüyüp
daha ayrıntılı hale gelebiliyor. Burada, yeşil noktalar ile yan quest
alabileceğimiz NPC’ler görülebiliyor, ana quest’lerin yerleri de daha büyük bir
işaret ile gösteriliyor. Buradan gitmek istediğimiz yerleri rahatça seçebiliyor
ve buna göre yolumuzu belirleyebiliyoruz. Haritalar birçok NPC ile dolu
olduğundan sadece görev verenler gösteriliyor. Sol alttaki çubukta elimizde
tuttuğumuz eşyalara kısayollar atanmış durumda, ayrıca oyunun ilerleyen
bölümlerinde NPC’ler ile daha samimi dialoglara girebilmek üzere, mimikler de
kazanıyoruz ve onlar da bu kısayol çubuğunda yerlerini alıyorlar. Bu mimikler
zaman zaman eğlencelik olsa da, bazı durumlarda insanların dikkatlerini çekmek
için de kullanılabiliyorlar.
Quest’ler çeşitli olabiliyorlar. Bazen birisine bir yerden bir item’ı bulup
getirmek, bir yerden birşeyler toplamak ya da saldırıya uğramış olan bir bölgeyi
gidip saldırganlardan kurtarmak gibi. Yalnız, ilk başlarda verilen görevlerin
hem öğretme, hem de kontrollere alışmak amaçlı olması son derece güzel. Ok
kullanırken, mouse’un sağ tuşunu kullanarak birinci şahıs görünümüne geçebilir
ve daha sonra scroll kullanarak zoom in / out yapabiliriz.
Seslendirmeler de iyi denilebilecek seviyede. Oyun için oldukça sağlam bir
seslendirme çalışması yapılmış çünkü daha önce de belirttiğimiz gibi olayların
gidişatı bizim davranışlarımıza göre değişiyor ve bunun için de yüklü bir
text’in oyuna kayıtlı olması gerekiyor. Yapımcılar bu konu üzerinde oldukça
durmuşlar ve ortaya iyi bir sonuç çıkmış. Bunların yanında, normal etrafta
dolaşırken NPC’ler kendi işlerine bakıyorlar, kendi hayatlarını sürdürmekteler,
buna paralel olarak da kendi aralarında konuşmalar gerçekleştiriyor, bize laf
atıyor ve bizim mimiklerimize karşılıklar veriyorlar. Ses ile birlikte, NPC
yapay zekasının da gayet iyi olduğunu söyleyebiliyoruz. Arada kulağımıza gelen
müzikleri de dinlemek hoş oluyor. Gayet melodik ve yeri geldiği zaman gaza
getirici türden oluyorlar.
Gerçekten mükemmel
Fable: The Lost Chapters, kesinlikle PC’de parlayacak olan incilerden bir
tanesi. Bu kadar özgür bir oynanışın, son derece sağlam kurgulanması muhteşem.
Sonuca istediğimiz gibi ulaşabilir, ister iyi istersek de kötü insan olabiliriz.
Ana hikayeyi ilerletmenin yanında kendimizi geliştirmek ve kendi hayatımızı da
devam ettirmek zorundayız. Bu kadar çok öğeyi, ayrıntılı ve başarılı biçimde bir
arada bulundurmak, her yiğidin harcı olmasa gerek ve Fable bu konuda bizden
kocaman bir “Aferin!” alıyor. İnsanları Xbox almaya sevk eden bir yapımın
PC’lerde de aynı başarıyı göstermesi gayet hoş. Kesinlikle alınması ve oynanması
gerekiyor, çünkü içinde bulunan ayrıntılar, hikayenin işlenişi ve karşımıza
çıkacak onca NPC’nin bizim hareketlerimizle paralel olarak oyuna etki etmesi
süper. Her ayrıntısı mutlaka görülmeli.