Sıradışı işleri, fantastik olayları ve büyülü dünyaları merak ediyor musunuz? Kesinlikle düşünmenize gerek yok. Bu film sizi içine çekecektir…
Fantastic Beasts and Where To Find Them, 2001 yılında J.K Rowling’in yazdığı, Harry Potter’ın yanı sıra duran bir kitaptı. Kitaptan kazanılan gelir ise yoksul ve yardıma muhtaç
çocuklara bağışlanmıştı. Harry Potter döneminden 70 sene öncesini konu alan bu kitap, bizleri 1926’nın New York’una götürüyor. Baş karakterimiz Newt Scamander çok nadide olan sihirli hayvanları dünyanın belirli yerlerinden toplayan, onlara bakan, ve oldukça bağlı olan birisi. Hakkını vermek gerek, Eddie Redmayne bu role en yakışacak kişi idi kanımca, ve hakkını da fazlası ile vermiş zaten, az sonra bu konulara değineceğim.
Bazı sebeplerden ötürü ( söyleyemeyeceğimiz sebepler ) Londra’dan New York’a gelen ana karakterimiz, burada oldukça tehlikeli durumlar ile karşı karşıya kalacaktır. Ana karakterimizin elindeki bavul, aslında göründüğünden çok daha fazlasıdır ve bu bavulun içindekiler, karakterimizin başına bazen bela olacak, bazen ise iyilik saçacaktır.
Bu tehlikeli ve sihirli hayvanlar, New York’u oldukça karıştıracaklardır…
Kitabın, 12 Eylül 2013’te filme dökülmesi kararlaştırılmış, yönetmen koltuğundaki isim ise, Harry Potter’ın son 4 filmini yöneten kişi, David Yates olmuştu. 18 Kasım 2016’da vizyona girmesi
kararlaştırılan film, kararlaştırıldığı gibi bugün, yani 18 Kasım 2016’da vizyona girdi.
Öncelikle kendi görüşlerimi belirtmem gerekirse, filme söylenecek söz yok, kesinlikle çok beğendim. J.K Rowling, bir kez daha yapacağını yapmış ve bizi mükemmel bir atmosfere ve dünyaya
sokmuş. Filmi izlerken hiç Harry Potter’ı düşünmedim. Ki olması gereken de bu, çünkü bu filmi Harry Potter gibi çok yüksek performanslı ve kendi takıntılarımızla beklersek, filme hakaret etmiş oluruz.
Ama zaten bana kalırsa film o performansta, bu yeni seri adeta harika, keşke sinemada kalsaydım ve hiç çıkmasaydım dedim, sanırım 3-4 kez daha gideceğim. Film 3 boyutlu ve inanılmazdı. Efektlerden tutun görüntüye, görüntüden tutun ses performansı, ses performansından tutun her şeyine kadar oldukça emek verilmiş bir prodüksiyon örneği idi..
Şöyle bir bakacak olursak;
-Filmdeki bütün karakterler en üst düzeyde rolünü gerçekleştirmiş ve mükemmel oynamışlar.
-Özellikle ana karakter seçimi, olabilecek en başarılı seçim olmuş, hayran oldum ana karaktere.
-Tüm efektler kuşkusuz hiçbir şekilde sırıtmıyordu ve olağanüstüydü..
-Film, süresi boyunca hiç sıkmadı ve 2 saat 13 dakika’nın sonunda dahi ( bana ) bitmeseydi dedirtti.. Ancak bu şekild ede tadında oldu.
-Mükemmel bir prodüksiyon örneği idi film, her şeye en üst düzey şekilde emek verilmiş.
-Albus Dumbledore’a değiniliyor filmde, bu bir spoiler değil, bu yüzden paylaşıyorum sizler ile.
-O yılların havası çok güzel yansıtılmış.
-Kendimi izlerken filmin içinde hissettim, kesinlikle izleyici fazlaca düşünülmüş film yapım aşamasında iken, özellikle filmin içindeki efektlerde.
Eddie Redmayne ( Newt Scamander )’ın yanı sıra Fine Frenzy ( Queenie Goldstein ) , Katherine Waterston ( Porpentina Goldstein ) ve Dan Fogler ( Jacob Kowalski )’ da filmin önde gelen
4’lüsü olarak gerçekten rollerinin haklarını gereğinden fazlası ile vermişler..
Eksilerini de düşündüm ancak gerçekten ben bulamadım, tabii film içindeki konularda herkese göre değişir bu iş, beğenmeyen olabilir bazı konuları. Elbette her şey 4/4’lük değildir bazen, ancak arada sırada istisnalar olabilir 🙂
Eğer Harry Potter gibi olmayacağını düşünüpte korkanlardansanız, içiniz rahat olsun. Çünkü Harry Potter gibi bağlanacağınız yeni bir seri geldi! Ayrıca yukarıda belirttiğim gibi, farklı beklentilerle izlemeyin filmi, hiçbir şey düşünmeden izleyin, işte o zaman filmi gerçekten tartıp, anlayıp, zevk alabilirsiniz.