FarCry
Half-life’ın çıktığı günü dün gibi hatırlıyorum. Hayatımda çok önemli bir
dönüm noktası olmuştu. Grafikleri, oynanabilirliği, ilk defa gördüğümüz oyun içi
videoları ile ağzım açık kalmıştı. Yılın oyunu seçilmesine hiç şaşırmamıştım
çünkü o potansiyele ve fazlasına sahipti. Half-life 2’yi beklerken bir anda
karşımıza Doom 3 çıktı. E3 fuarından sızdırılan alpha versiyonu ile bir kez daha
ağzımız açık kalmıştı. Oyun dünyası bu gelişmeler ile sallanırken, başında 3
Türk kardeşin bulunduğu Crytek firması bir bomba daha patlattı. İlk başta grafik
motoru hazırlayıp satmayı düşünürlerken, motoru oyun yapıp tanıtmayı tercih
ettiler, bence çok da doğru bir karar verdiler.
Herşey sadece bir roket ile başladı
Oyun daha çok bir teknoloji şovu gibi gözükse de konu es geçilmemiş. Jack
Carver olarak, yatımızla çıktığımız gezintinin en güzel zamanlarında yanından
geçtiğimiz adadan bize atılan roket ile hayatımız bir anda değişiyor. Olaydan
sadece bir kaç saniye önce jetski ile adaya doğru yol alan kız arkadaşımız bu
patlamadan etkilenmiyor. Derken kendimizi kıyıda buluyor ve neler olduğunu
anlamak için araştırmalar yapmaya başlıyoruz. İlerledikçe konu değişiyor, farklı
durumlarla karşılaşıyoruz. Olaylar bizi değişim geçirmiş yaratıklar ile bile
yüzyüze getiriyor.
Koli koli adacık, baya bir poligon tabi
Farcry, gözden görünüş diye tabir ettiğimiz, FPS türü oyunlardan biri. Oyun
hakkında hepimizin bildiği, bilindik durumlardan sadece biri bu. Bütün konunun
adalarda geçmesi, oynanışın bu denli gerçekçi olması pek türüne rastlanmaz bir
yapım olmasını sağlıyor. Adalardan bahsedelim. İlk başta düştüğünüz ada boyut
olarak fazla büyük değil, fakat çevresinde o kadar çok adacık var ki bir şekilde
hep adalarda dolaşıyorsunuz. Bol bol bot kullandığınızı tahmin edersiniz
herhalde. İsteğe göre yüzerek de geçebilirsiniz. Burada gerçekçilik ufak ufak
kendini göstermeye başlıyor. Eğer suda yüzerken fark edilirseniz çekerim silahı
vururum diye düşünmeyin, çünkü suda silahlar çalışmıyor. Aynı şekilde koşa koşa
düşman avlamak da mümkün değil. Mutlaka durmalı, düzgün nişan almalısınız. Hatta
dürbünlü tüfek ile yüzlerce metre ilerideki bir yeri vurmak isterseniz “space”
tuşunu basılı tutup bir süre nefesinizi tutmanız gerekiyor ki, namlu fazla
sallanmasın. Yapacağınızı görevi “tab” tuşu yardımı ile görebildiğiniz gibi, sol
alt köşedeki radar ile de gidiş yolunun ne yönde olduğunu görebiliyorsunuz. Yani
bazı oyunların tersine iyi derecede ingilizce bilmeseniz bile Farcry oynamak pek
sorun olmuyor. Ada tamamen askerler ile dolu olduğundan görevleriniz sırasında
mümkün olduğunca saklanarak ilerlemek çok önemli. İlla ben çatışmaya girmek
istiyorum derseniz zaten oyun size bu fırsatı ilerledikçe veriyor. Bazı yerleri
geçmek için mecburen sürüyle askeri öldürmeniz gerekiyor.
Yapay zeka çok akıllı be!!
FPS oyunlarının kaderi genelde yapay zekaya bağlıdır. Düşmanlarınız ne kadar
mantıklı hareket ediyorsa, oyunun oynanma süresi o kadar artar. Farcry, bu
noktada çıtayı çok yüksek bir seviyeye çıkartmış. Öncelikle hazırlanan bir
sistem ile düşmanlarınız sizin oynayışınıza göre hareket edebilme
yeteneğindeler. Biraz açalım. Diyelim ki ilk defa bu tarz bir oyun oynuyorsunuz,
bu durumda bir süre oynanışı çözene kadar düşmanlarınız da sizi fazla
görmüyorlar, olayı kapıp da sessiz sessiz gezinip, saklanarak düşman avlamaya
başladığınızda, oyuna başlarken seçtiğiniz zorluk seviyesini sonuna kadar
zorluyorlar. Uzak mesafelerden dürbünle sizi fark edip, telsiz ile o civarı
asker yığıyor, çevrelerinde zırhlı araçlar var ise 2-3 kişi onlara binip
geliyorlar. Oyuna adapte oldukça onlar da size göre oynamaya başlıyorlar. Ben bu
tarz oyunlarda çok tecrübeli olduğumdan, orta seviyenin üstünde bir zorluk ile
başladım. Karşıma 2 düşman çıktı. Biri beni gördü ve diğerine “şurada biri var
sen sağdan dolaş” dediğini duydum. Bir kaç saniye sonra çevrede kimseyi
göremedim. Malum ada ortamında olduğumuzdan ötürü heryer ağaçlık. Derken bir
yerlerden ateş açılmaya başladı fakat nereden olduğunu çözemedim. Bu sırada
kendini ağaçların arasında kaybetmeyi başaran diğer düşmanım, benim arkamdan
dolaşarak bir güzel öldürdü. Tabi ki ilerleyen bölümlerde ben de onlara buna
benzer şakalar yapmaya başladım fakat bu durum benim daha dikkatli olmamı
sağladı. Siz onlar için taktikler geliştirirken, onlar da sizin taktiğinize göre
hareket etmeyi öğreniyorlar.
Bu oyun fazla gerçekçi
Yazımın okuyucu açısından en acı kısmına geldik, grafik. Farcry’ın aslında
bir teknoloji demosu gibi olduğunu anlatmıştım. Dolayısı ile satılacak bir
motorun gerçekten kaliteli olması gerekir. Öncelikle geliştirilen POLYBUMP
sisteminden kısaca bahsedeyim. Bu sistem, 250bin poligon ve render edilmiş
haliyle karşımıza çıkan bir modeli, sadece 1500 poligon ve real-time olarak
hazırlayabiliyor. Türkçesi, uzun uğraşlar sonucu hazırlanan, çalışması için çok
iyi ekran kartları isteyen gerçekçi modelleri, bu sayede daha az zamanda
hazırlanıp, normal sistemlerde de çalışabiliyor. Bunu okuyup da yırttık diye
düşünmeyin. Bırakın “High” düzeyde grafikler ile oynamayı, oynayabilmek bile çok
zor. Dediğim gibi tam bir görsel şov olan Farcry’ı oynayabilmek için en az 2Ghz
işlemciniz, 512Mb Ram’iniz ve 64Mb DirectX 9 destekli bir ekran kartına
ihtiyacınız var. Eğer ekran kartınız DirectX 8 destekliyorsa oyun çalışıyor
fakat hazırlanan onca efektten mahrum kalacaksınız demektir. Bütün
görselliklerden en iyi şekilde yararlanabilmek için 3Ghz’lik bir işlemciye,
1024Mb Ram’e ve nVidia FX 5950 yada ATi 9800 ekran kartına ihtiyacınız var.
Oyuna girdiğinizde neden bu kadar güçlü sistem istediğini anında anlıyorsunuz.
Bir su efekti var ki akıllara zarar. Yüzlerce metreden dürbün yardımı ile yüzen
balıkları görebiliyorsunuz. Çevredeki neredeyse bütün nesneler etkileşimli. Ateş
ettiğinizde düşüyorlar, kırılıyorlar, aklınıza gelen her durum var. Merdivenden
aşağıya attığınız her nesne farklı şekilde düşüyor, ölü insanlar daha yavaş
kayarken, içi boş bir varil patır kütür düşüyor. Ateş ettiğiniz düşmanlarınız
neresinden vurursanız ona göre tepki veriyor ve öldüklerinden gözleri kapalı
oluyor. Bu tarz detaylı ayrıntılar matematiksel hesaplamalar ile
gerçekleştiğinden ötürü işlemcinizin çok hızlı olması gerekiyor. Sesler,
ayrıntılı oynanabilirlik, sağlanan atmosfer derken çok arkada kalıyor. Müzikler
olaylara göre tepki verdiğinden ötürü dikkat çekiyor.
Son Sözler :
Farcry, geliştirilen olağanüstü yapay zekası, görsel olarak yaşattığı
tecrübe, sizi içine hapseden atmosferi ile kesinlikle FPS türleri arasında 1
numara. Doom 3, Half-life 2 gibi beklenen diğer FPS oyunlarının işi gerçekten
çok zor.