FIFA 22 inceleme
Her ne kadar serinin son oyunu geçtiğimiz yıl PS5 ve Xbox Series X için bir sürümle karşımıza çıksa da FIFA 22 için yeni nesil özelinde geliştirilen ilk oyun benzetmesini yapabiliriz. Bu sebeple baştan oyunun beni bir tık hayal kırıklığına uğrattığını söylemem gerekiyor. Yeni nesile tam geçişte ben çok daha sert çizilmiş çizgiler ile karşılaşacağımı umuyordum ama EA Sports ekibi bu geçişi daha yumuşak yapmaya karar vermiş gibi gözüküyor. Şimdi gelin bu geçişte neler eklendiğine ve FIFA 22 özelliklerine birlikte göz atalım.
FIFA 22 İnceleme
Son yıllarda hikaye benzeri içeriklere ağırlık veren kip FIFA 22 ile bu geleneği bozmamış. Oyuna başlar başlamaz aralarında David Beckham, Thierry Henry ve oyunun kapağını da süsleyen Kylian Mbappé dahil olmak üzere birçok oyuncunun yer aldığı bir sinematik ile giriş yapıyorsunuz. Paris sokaklarında top koştururken bir yandan karakterinizin özelliklerini seçiyor bir yandan da oyunun basit kontrol yapısını öğreniyorsunuz. Bu kısmı açıkçası oldukça sevdim. Hem akıcı bir sunuma hem de oyunun değişen dinamiklerine adapte olmak için güzel bir yöntem seçilmiş.
Bu sekanstan sonra ve kısa bir antrenman modunun ardından ise Şampiyonlar Ligi mücadelesi tüm ihtişamı ile karşımıza çıkıyor. Stade De France stadında PSG ve Chelsea arasındaki müzadeleye dahil oluyor ve böylelikle ilk maçınızı da yapmış oluyorsunuz.
FIFA 22 başta da söylediğim gibi keskin bir viraj almamış. Yani bazı önemli yenilikler dışında oyunun iskeletinde çok büyük bir değişiklik yok. Temali sağlam atan EA Sports yine bu temel üzerine bir kat daha çıkmış diyebiliriz. İşte bu konu oyuncuların aslında ikiye bölünmesini ve oyunu eleştirilerin odağına koymaya yetiyor. Çünkü çok büyük bir değişiklik olmadığı için aslında uzun bir süredir benzer bir oyun deneyimi elde ediyoruz. Yani FIFA 21 üzerine yeni bir oyun yerine önemli bir güncelleme ve kadro yenilemeleriyle FIFA 22’ye ulaşılabilirmiş hissiyatından bir türlü kurtulamıyorsunuz.
Buradaki şahsi fikrim ise artık her yıl çıkaçak yerine futbol oyunlarının 2-3 yılda bir köklü değişiklikler ile çıkması yönünde. Tabi bu süreçte kadro yenilenmeleri ve yeni içerikler ile oyunun akıcılığının da korunması lazım. Fakat FUT ve oyunun satışlarını göz önüne alırsak daha uzun bir süre böyle bir işleyişe sahip olunmayacağını da net bir şekilde görebiliyoruz.
Tabi oyunun yeni nesil sürümü ile birlikte dediğim gibi bazı yenilikler göze çarpıyor. Oynanışa etki eden en önemli yeniliklerin başında ise HyperMotion geliyor. Başta sadece göz boyama gibi duran bu terim aslında oyunun geneline başarılı bir şekilde yedirilmiş. Tıpkı FIFA 11 – 12 ile gelen fizik motorunda olduğu gibi bunda da zaman zaman saçmalıklar ile karşılaşabiliyorsunuz ama genel hatları ile özellikle ikili mücadelelere büyük bir renk katmayı başarmış diyebilirim. Oyuncular arasındaki o sürtüşmeyi, mücadeleyi daha net bir şekilde hissediyorsunuz.
Bu arada oyun fiziğinde ve bazı script olaylarda bir dizi değişikliğe de gidilmiş. Bu durum bazı problemleri ortadan kaldırsa da bana göre yenilerini meydana getirmiş. Eskiden çektiğiniz şutlarda kaleciden dönen top genelde savunma oyuncularına gelecek ya da açığa çıkacak şekilde ayalanmıştı. FIFA 22’de bu durum değişmiş ve script muhabbeti ortadan kaldırılmış. Artık vurduğunuz şutlarda dönen topla daha fazla gol ya da karambol gibi durumlar ile karşılaşıyorsunuz. Fakat kaleciler üzerinde bir dengelemeye gidilmesi şart. Çünkü kaleciler o kadar çok çıkarılmayacak pozisyona uçuyor, o kadar çok topu dışarı çeliyor ki bir maçta yeri geliyor 10-15 tane korner vuruşu ile karşılaşıyorsunuz. yana geriye falan sıçramayı geçtim bazen çarpraz ya da öne doğru absürd uçuşlar ile topu kornere çelmek için sanki canla başla çalışıyorlarmış gibi hissediyorsunuz.
Oyunun sevdiğim bir diğer yönü de DualSense desteği. Normal top sürmede bile oldukça hafif bir titreşim ile o hissi oluşturan yapım ekibi ikili mücadelelerde, direkten dönen toplarda ya da farklı durumlarda oyuncuya çok güzel bir geri bildirim sunmayı başarmış.
Tabi yeni nesil sürümüne geçiş ile birlikte FIFA 22 grafiklerinde ve sunumunda da gözle görülür bir değişim göze çarpıyor. Oyunun daha da keskinleşen grafiklerinin yanı sıra sunum tarafında daha zengin içeriklere yer verilmiş. Başta da belirttiğim sinematik anlar dışında maç önü sunumları, gol sevinmeleri ve taraftar görüntüleri gibi konularda çok daha iyi bir atmosfer bizi bekliyor. Bu noktada Türkçe tezahürat ve anonslar bir tık daha arttırılmış. Karakter animasyonları tarafında ise ekibin 4000’den fazla yeni animasyonu oyuna adapte ettiği belirtiliyor. Bunu ikili mücadeleler dışında çektiğiniz şutlarda, verdiğiniz paslarda daha net bir şekilde görebiliyorsunuz.
FIFA 22 serinin bir önceki oyununa göre biraz daha yavaş ve yere sağlam basan bir oyun olmuş diyebilirim. Oynanış tarafında FIFA 21 ile birlikte gelen bazı değişiklikler yeni oyunda daha da geliştirilmiş. Örneğin artık savunma yaparken sağ analog ile seçeceğimiz oyuncuların sayısının ikiden üçe çıkarıldığını görüyoruz. Antrenman kısmında da bunun üzerinde sık sık duruluyor. Başa alışmak zor, karışık geliyor ama birkaç maç sonrasında çok çabuk adapte oluyorsunuz. Ayrıca bu geliştirmeler ile birlikte maç sonu istatistiklerinde de daha fazla bilgiye yer verilmiş.
Müzik konusunda her zaman olduğu gibi kulağımızın pasını silen FIFA 22’de FUT kısmında da zaten yapılan değişikliklerin daha oturaklı bir şekilde karşımıza çıktığını görüyoruz. Bildiğiniz gibi geçtiğimiz yıllarda özellikle altın paket gibi kısımlarda bir ön izleme özelliği gelmişti. Günde bir defaya mahsus olarak bu paketlerin içeriğini görebiliyor ve ona göre alım yapabiliyorsunuz. Kaldırılan kondisyon kartları ile birlikte artık aldığınız oyuncunun etinden sütünden tam anlamıyla yararlanıyorsunuz.
Oyuna eklenen hemen sat gibi opsiyonlar dışında takım logolarını, özel formaları daha çabuk ve daha yüksek fiyatlara satabiliyorsunuz. Bu durum daha çok para kazanmanıza ama stadyum özelleştirme gibi yenilikler ile birlikte bu paraları daha hızlı harcamanıza da ön ayak olmuş. Pay to Win dinamiği ise hala dangelenmiş değil. Göz atma seçeneği bir nebze olsun özellikle çok değerli paketlerde size kontrol imkanı sağlasa da TUF politikasında hala köklü bir değişime gidilmiş değil.
FUT modundaki geçişlerin ve kart açılımı gibi animasyonların da daha sadeleştiğini söyleyebilirim. Fakat oyunun geneline yansıyan bu veri çekme ve bekletme muhabbeti maalesef hala devam ediyor. menüler arasında dolaşırken, farklı modlara ya da maça girerken yine veri çekme olayından dolayı gereksiz bekleme ekranları ile karşılaşıyorsunuz. EA Sports ekibinin bu duruma artık bir çözüm bulması gerekiyor.
Son olarak Volta muhabbetinden de bahsedelim. Volta modu daha fazla hareket deneyebileceğiniz ve sokak futbolu kafasında ilerleyen bir oyun modu. Oynaması son derece eğlenceli ve farklı hissettiriyor. Ayrıca burada çalım hareketlerini denemek çok daha eğlenceli bir hale dönüşüyor. Volta kısmını sevdiyseniz mini oyunlara yer verilen Arcade modunun ise sadece belli zamanlarda aktif olması biraz canınızı sıkabilir. Kısacası Volta oyun modundan FIFA Street tarzı bir derinlik beklerseniz biraz hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz ama genel hatları ile oyuna farklı ve eğlenceli bir hava katmayı başarmış diyebilirim.
FIFA 22 başta da belirttiğim gibi var olan dinamikler üzerine bazı önemli yenilikler ekleyen bir oyun olmuş. HyperMotion özelliği oynanışta kendisini kesinlikle hissettiriyor ve DualSense dinamikleri ile birlikte oyunu deneyimlemek çok daha keyifli bir hale geliyor. Fakat tüm bu artılara rağmen oyun “her sene aynı” hissiyatından çok fazla uzaklaşabilmiş değil. Diğer taraftan genelde güncellemeler ile oyundaki dengenin yavaş yavaş bozulduğunu hepimiz biliyoruz. Bu konuda bu sene EA Sports nasıl bir gidişata sahip olacak açıkçası merak ediyorum. Sonuçta eğer türü seviyor ve sıkı bir FIFA oyuncusuysanız zaten bu satırları okurken muhtemelen kafanızda sıradaki maçınız vardır diye düşünüyorum. Yok sadece arkadaşlar gelince turnuva yapıyoruz diyorsanız serinin bir önceki halkası sizi bir süre daha idare edebilir diye düşünüyorum.