Filmi yapılası oyunlar

Hollywood ve oyun dünyası, dünyadaki diğer sektörler arasında bekli de birbirine en bağlı iki sektördür. Filmi çıkan oyunlar, oyunu çıkan filmler ile bu iki sektör sürekli birbirinden ekmek yiyerek pazara binlerce ürün sunmuştur ve hala da sunmaya devam edecektir.

İşte biz de bu düşünceye inanarak son birkaç sene içinde oyun dünyasına damgasını vurmuş oyunların sinema ekranında görmek istediklerimizi bir liste halinde toparlayalım dedik. Siz bu oyunların belki hepsini oynadınız, belki bazılarına fırsatınız olmadı, bazılarına hayran kaldınız, bazılarını hiç beğenmediniz ancak her ne kadar sizlerin ayrı ayrı görüşleri bizim için çok önemli olsa da çoğunluğun sözünü de göz ardı etmemek gerekir.

İçlerinde her türden oyun mevcut ve bu listedekiler henüz hiçbir şekilde filmi yapılmamış olan oyunlar. Dolayısı ile Resident Evil veya Silent Hill gibi isimler listede yer almıyor. Ayrıca şunu da belirtmekte fayda var ki daha aklımızda olan ve sizlerin de “Şu da listede olmalıydı!” diye düşüneceğiniz oyunları burada göremeyebilirsiniz ancak takdir edersiniz ki maalesef hepsini yapmaya imkanımız yok. Dolayısı ile listenin geri kalanından siz sevgili okurlarımız sorumlusunuz. Görmek istediğiniz ancak bu listede bulamadığınız bütün oyunları yorum olarak yazın ve bu şekilde bir sinerji oluşturalım.

Lafı çok uzatmadan işte filmi yapılası oyunlar.

ASSASSIN’S CREED

Sanırım çoğu oyun sever bu konu hakkında kafa yorduğunda ilk aklına gelen oyunların başında gelir Assassin’s Creed. Özellikle ikinci oyundan sonra Ezio’nun hayatımıza girmesiyle zenginleşen içerik oyuncuyu daha da bir kendine çekti.

Konu itibarı ile zaten tam Hollywood’luk olan oyunun yakın zamanda bir film haberini duymayı şiddetle umut ediyoruz. Eğer ki bir filmi gelecekse de Hollywood’dan tek istediğimiz oyundaki seriyle doğru orantılı olarak gitmesi ve mümkünse senaryosuna ekstradan abuk sabuk şeylerin katılmaması.

Nitekim filmlerde hem Altair’i hem de Ezio’yu görmek istiyoruz. Bir de mümkünse Assassin’s Creed ile ilgili her şeyden Uwe Boll’u uzak tutun lütfen. Çünkü şuna eminiz ki bu oyunu oynadığı anda onun film yapmasını engelleyecek kimse olmaz.

Şu an için ne IMDB’de ne Wikipedia’da ne de başka bir sitede henüz bu oyunun yapımı ile ilgili bir dedikodu bile yok maalesef, fakat umuduz halen devam ediyor. Dolayısı ile şimdilik ikinci oyundan önce yayımlanan Assassin’s Creed – Lineage adlı kısa film ve yeni başlayan The Borgias adlı Showtime dizisi ile idare etmek zorundayız. Eğer henüz fırsatınız olmadıysa bu ikisini mutlaka izleyin deriz.

METRO 2033

Rus yazar Dmitry Glukhovsky’nin aynı adlı romanından uyarlanan Metro 2033 oyunu çıktığı andan itibaren bir solukta oynanan ender FPS oyunlarından bir tanesi halini aldı. Kıyamet sonrası bir zamanda geçmesi, gerek doğal gerekse doğaüstü zorluklara karşı olan mücadeleler, hikayenin atmosferini en ince detaylarına kadar hissettirmesi ve konusu itibari ile Metro 2033 film olmayı kesinlikle hak eden adaylardan bir tanesi.

Ne yazık ki tıpkı AC gibi henüz Metro’nun da filmine dair bir haber bulunmuyor. Zaten kitabın 2005’te basılıp oyunun sekiz sene sonra yapılmasından da anlayacağınız gibi Metro işi biraz yavaş ilerliyor. Belki işin içinde Rusya’nın olması bunda etki yaratmış olabilir. En azından bizi bekleyen ikinci bir kitap yolda, biz de kendimiz bu şekilde avutuyoruz.

METAL GEAR SOLID

1998 yılında Hideo Kojima adlı bir Japon deha, o zamanlar Sony’nin yeni bebeği olan PlayStation adındaki konsolu için Konami ile anlaşıp askeri bir oyun yapma planına girişti. Belki o zamanlar sorsanız kendisi bile bu işin büyüyüp bu noktaya geleceğini tahmin etmemiştir ama bilin bakalım… Geldi işte.

Solid Snake’in biyolojik kardeşi Liquid’i öldürmesiyle büyüyen seri, kimileri tarafından sonu gelmez yeni bir Final Fantasy’ye dönüştüğünü bile düşünmüştür. Fakat diğer Japon yapımı oyunlardan farklı olarak MGS’deki duygu yoğunluğunun aksiyonla mükemmel uyumu insanları o kadar derinden etkiledi ki; Meryl’in zamansız ölümü bizi yıkarken, Otacon’un samimiyeti ruhumuzu okşadı.

Şu anda bu muhteşem seri için henüz duyurulmuş bir şey olmasa da IMDB’de arattığınızda 2012 tarihli bir link gözünüze çarpacaktır. Nitekim linkin içerisinde pek fazla bir şey bulunmuyor ama yazar kısmında beklenen isim mevcut; Hideo Kojima.

GOD OF WAR

Kratos belki Mitoloji’nin gördüğü en vahşi yaratıktır. Hayatına Spartalı bir savaşçı olarak başlayan Kratos kısa zamanda çok çalışıp yükselerek Tanrılara meydan okuyacak seviyeye gelmiş ve hatta meydan da okumuştur. Serinin üçüncü oyunu ile birlikte Tanrılar Tanrısı Zeus’u da öldüren Kartos’un bundan sonra kime dadanacağını kesin olarak bilmesek de yeni oyunun Mısır semalarında geçeği büyük ihtimal.

Peki bu meşhur oyun Hollywood’un gözünde nasıl bir yere sahip? Titanlar Savaş’ı ile mitolojiye yeni bir ürün çıkartan sektör şimdi de oyun, film ve mitoloji severleri Thor ile vurmayı planlıyor. Ancak bunlara rağmen henüz bizim Kratos’tan bir haber yok. Eğer biraz interneti kurcalarsanız bulacaklarınız 2007 yılında IGN’in yazdığı GoW’ın filmi mi geliyor türünde bir makale ve üç dakikalık bir parodi fragmanı.

Bizim aklımızdaki soru ise; “Bu Kratos’u kim oynar acaba?”

DUKE NUKEM

O bir megaloman, o bir narsist, o bir savaşçı, o bir kadın avcısı ve o kesinlikle uzaylılardan nefret ediyor.

1996’dan beri bekliyoruz. Tam tamına… Bir, iki… On sene oradan ekle… Şu an 2011’deyiz…Tam 15 sene! Dile kolay! 15 sene boyunca ufuktaki sevgili bile beklenmezken biz oyuncular hevesle, umutla ve ısrarla bu oyunu beklemeye devam ettik. Ve hep sorduk “Neden!? Neden bu kadar bekliyoruz?” ve cevap geldi “Çünkü Duke asla erken gelmez!”

Yıllar yılı neredeyse tüm oyuncuların adını bildiği Duke Nukem hakkında eski zamanlarda neredeyse her yıl, hatta her ay bir Duke Nukem filmi yapılacağına dair söylentiler çıkıyordu. Hatta Kurt Russell’ın 1998’de çıkan Asker filmine bile çıkmadan önce “İşte bu Duke Nukem filmi olacak” diye yorumlar yapılmıştı ancak aradan 15 sene geçti bırakın filmini yeni bir oyunu bile daha çıkamadı. Ama umudumuz bitmiş değil. Oyunun çıkmasına 2 ay gibi bir süre var, filmi de bir ara çıkar herhalde artık.

PORTAL

Bu oyun için aslında bir hayli düşündük, acaba olur mu, olursa nasıl olur, ne tarz bir senaryo yazılabilir diye. Ancak düşündükçe de aklımıza daha da yatmaya başladı. Özellikle Küp tarzı bir film kendisine büyük bir hayran kitlesi yaratmışsa Portal’ın getireceği kitleyi siz düşünün.

Üstelik Chet Faliszek gibi Valve yazarlarının oluşturduğu esprili gizemli bir senaryo ile birlikte Aperture Science’ın ne olduğunu ve Cave Johnson’ın esas niyetini 1,5 – 2 saatlik bir filmle öğrenmek kesinlikle çok zevkli olurdu.

Chell’i kim oynar diye sorarsanız Carrie Anne Moss aklımıza ilk gelen isim olur. Elbette P-Body ve Atlas’ı da unutmamak lazım.

FALLOUT

Her RPG oyunu hayranın oynamış olduğu ya da en azından oynaması gereken bir oyundur Fallout. Her ne kadar üçüncü oyun kimileri tarafından beğenilmese de serinin orijinal oyunu ve ikincisi, dünya oyun tarihinde en üst sıralarda yer almaktadır.

Evet, farkındayız gerçek bir Fallout filmi olmasa da nükleer bir savaş sonrasında mahvolmuş dünyada geçen pek çok film yapıldı. Yetmedi, illaki bir nükleer savaş değil herhangi bir afet sonrasında geçen varyasyon filmleri bile yapıldı. Zaten eğer bir Fallout filmi aklınızda canlandırırsanız aklınıza muhtemelen ilk gelecek film Mel Gibson’ın ünlü Mad Max serisi olacaktır.

Hatta o kadar ki büyük bir çoğunluk 1979’da başlayıp 1985’te biten bu seriden etkilenen Black Isle çalışanlarının Fallout’u da bu şekilde çıkarttıklarını düşünmeye başlamıştı. Ama öyle ama böyle, benzeri pek çok film çıkmış olsa da hiçbir zaman tam bir Fallout filmi çekilmedi. Evet, Mad Max çok iyi bir film ancak onun içinde ne Vault 13 var ne de Brotherhood of Steel..

BIOSHOCK

Retro classic sözcüğü sizlere ne ifade eder bilmiyoruz ancak tam manasıyla eski modaya kafasını takmış bir insanı tanımlayacak kelimeler olabilir. Bioshock gerek atmosferi, gerek orijinal fikri ve hikayesi ile tam anlamıyla devrim niteliğinde bir oyundu. Oynayanlar bir daha oynadı sonra bitirip ikinci oyunu oynadılar. Kendine has bir dünya, fikir ve ilke ile ortaya çıkan oyunun yakın zamanda göklerde geçecek yeni oyununa hazırlanan oyun camiasının her halde film olması gereken oyunlar sorusuna vereceği yanıtların başında gelir.

Bioshock’u beyaz perdede görmeyi gerçekten çok isteriz. Big Dady ve Little Sister’ların uyumlu çalışması, Big Sister’ların iğrenç çığlıkları, Andrew Ryan’ın aklından geçen çarpık fikirleri ve Rapture’ın 50’lilereden kalma teması şu sıralar iyiden iyiye sığlaşan sinema dünyasına çok farklı bir bakış açısı getirecektir.

Bioshock filmi için Take Two firması 9 Mayıs 2008 yılında Universal Stüdyoları ile anlaştığını duyurmuştu. Üstelik filmi, 300 filminde de denenen Gren Screen tekniği ile çekerek gerçekten bir Rapture atmosferi oluşturulacağı bile söylenmişti. Filmin yönetmeni Karayip Korsanları serisinin de yönetmeni Gore Verbinski, yazarı da Sweeney Todd: The Demon Barber of Fleet Street’in yazarı John Logan olacaktı. 2010’da çıkması düşünülen film bütçe endişesi yüzünden beklemeye alındı. Bu kararın ardından Verbinski projeden ayrıldı.

Şubat 2010’a gelindiğinde pre-production aşamasındaki filmin yönetmenliğine, ‘28 Hafta Sonra’nın yönetmeni Juan Carlos Fresnadillo getirildi. Ayrıca Bioshock 2’deki ses aktörü Braden Lynch’de yönetmenlik koltuğunun diğer bir üyesiydi. Gore Verbinski ise artık yapımcı koltuğunda oturuyordu. Fakat haziran ayına gelindiğinde film yeniden bütçe sorunları ile karşılaştı. Gore Verbinski bu sorunu yakın zamanda aşacaklarını ve filmin de çok korkutucu bir film olacağını söylemişti.

Yıl 2011 Nisan’ı, eğer IMDB’ye bakacak olursanız film hala ön yapım (pre-production) aşamasında ve çıkış tarihi 2013 olarak gözüküyor.

DARKSIDERS

“Cennet seni avlamaya çalışıyor, Cehennem senden nefret ediyor. Bu evrendeki herkesten daha yalnızsın atlı”

Savaş’la olan anılarımız içerisinde aklımıza kazınan şeylerden bir tanesi de Destroyer’ın bu sözleri olmuştur. Birazdan öldüreceğimiz düşmanımızın bile bize bu derece acıması Mahşer’in Dört Atlısı’ndan kırmızı Savaş’ın aslında ne kadar zor bir görevi olduğunu anlatıyordu bize. Ancak Savaş hiçbir şekilde boynunu eğmeden ve korkmadan dengeyi yok etmeye çalışanlara karşı mücadele verdi.

Mahşerin Dört Atlısı aslında bütün sanat camiasının uzun yıllardır aklında yer eden bir konu olmuştur. Metallica’nın şarkısından, Rex Ingram’ın meşhur filmine kadar her alanda kendine bir yer edindi. Ancak buradaki manasıyla bir Mahşerin Dört Atlısı filmi çekilmedi.

Darksiders ise aslında bu temanın biraz dışında olarak sadece Savaş’ın hikayesini anlatan bir oyun olduğundan belki farklı bir yere de konulabilir. Ancak her ne olursa olsun Darksiders filmi yapılası bir oyun ve onu yönetecek kişi de Rupert Wainwright olabilir mesela.

DIABLO

Dünyanın gördüğü en lanet, en bela, en tehlikeli üç kardeş Diablo, Baal ve Mephisto’nun bize yıllardan beri yaşatmadığı kalmadı. İlk önce köyümüz Tristram’a saldırdılar onları hakladık, sonra o hakladığımız kahramanı alıp delirttiler ve kendi taraflarına geçirdiler biz de başka bir kahraman bulup Sanctuary’nin dört bir yanını dolaşıp onları yine hakladık, ancak bunlar yerlerinde duramadı biz de üçüncü kez bu üç kardeşi… Bir saniye doğru ya 11 sene geçmesine rağmen daha üçüncü oyun çıkmadı.

Oyun bir yana, Şeytan konulu pek çok film farklı mantıklarla çekilerek karşımıza sunuldu, elbette bunların hepsi özel güçlere sahip doğaüstü bir yaratığın saldığı dehşeti anlatmasa da bu tarz filmler de bulunmaktaydı.

Peki, bir Diablo filmi yapılır mı? Yapılırsa nasıl olur? Diablo’yu kim oynar? Kim olacak bilgisayar tabi ki! Bu sorular aklımızda yer ede dursun ilk çıktığı 1996 yılından beri bu ünlü Blizzard oyununun film projesi ile ilgili tek bir haber dahi duyulmadı. Belki Hollywood’un da biz oyuncular gibi Blizzard’ın bu bekletme politikasını fazla benimsemediğini düşünebiliriz ya da kim bilir belki de Blizzard’ın kendisi ünlü serinin tamamen bilgisayar ortamında hazırlanmış Final Fantasy türünde bir filmini ortaya koymak ister. Ne de olsa Blizzard’ın ara sinematikler konusundaki kalite farkını hepimiz biliyoruz.

CRYSIS

Teknolojinin gelişmesi ile birlikte ortaya çıkan Süper Asker mantığı çok kısa bir zamanda oyun dünyasının da ekmek kapılarından birisi oldu ve bunu kesinlikle en iyi kullanan oyun da Crysis olmuştur. Kısa zaman önce ikincisi çıkan oyunun özellikle grafik kalitesi gözlerimizi kamaştıracak seviyedeydi.

Her ne kadar artık uzaylı saldırısından çok sıkılmış olsak da District 9 gibi farklı konulu, farklı tarz da uzaylı filmler hala ilgi uyandırmaya devam ediyor. Dolayısı ile Süper Asker teması ile uzaylı istilasını bir araya getirmek aslında film açısında oldukça mantıklı bir konu. Elbette iyi bir senaryo ile.

İnternette henüz bu konu ile ilgili bir bilgi bulunmuyor, ancak Cevat kardeşlerin bu konuyu hiç akıllarına getirmediklerini de sanmıyoruz. Belki adı Crysis olma da yakın zamanda bu tarz bir film karşımıza çıkarsa şaşırmayız

UNCHARTED

Indiana Jones desek içinizden “Kim?” diye soracak olan var mıdır acaba? Nitekim Harrison Ford’un Star Wars serisinden sonra kariyerindeki ikinci sütunu olan bu seri onu Hollywood’un vazgeçilmezleri arasına koymuştu.

İşte Nathan Drake’in de hayatı Dr. Jones’a benzer nitelikte. Uncharted her ne kadar PS3’e özel bir oyun olsa da hayran kitlesi çok büyük ve elbette böyle bir oyunun filminin olması herkesi memnun edecektir. Zaten böyle bir ihtimal de mevcut.

Film yapımcısı Avi Arad, Uncharted’ın filmini yapmak için Sony ile görüştüğünü açıkladı. Her ne kadar oyunun baş tasarımcısı Richard Lemarchand konu hakkındaki soruya “Yorum yok” dese de ardından Columbia Pictures, Uncharted filminin yapım aşamasında olduğunu açıkladı. Filmin senaryosunu Sahara, Conan: The Barbarian (2011) filmlerinin yazarları Joshua Oppenheimer ve Thomas Dean Donnelly’nin yazması kararlaştırıldı. 30 Haziran 2009’da filminin son 1,5 senedir yapım aşamasında olduğu doğrulandı. Hatta şu sıralar Castle dizisi ile ekranlarda gözüken Nathan Fillion, Drake’i oynamak istediğini belirtti ve hayranlarını Twitter üzerinden kendisini desteklemeye davet etti. Oyunun yapımcısı Naughty Dog da PlayStation University adlı dergiye filmin yapımı ile yakından ilgilendiklerini ve gelecek olan filme çok güvendiklerini belirtti.

8 Ekim’de Columbia Pictures’ın başkanları Doug Belgrad ve Matt Tolmach filmin yazarlığına Üç Kral ve Dövüşçü’nün senaristi David O. Russell’ın getirildiğini duyurdu. Lakin Russell’ın, Nathan Fillon’ın Nathan Drake rolüne olan ilgisinden haberi yoktu. Öte yandan 24 Kasım 2010’da Mark Walberg ile yapılan bir röportajda oyuncu, Uncharted’ın film projesi hakkında çok heyecanlı olduğunu, şu sıralar David O. Russell’ın senaryoyu yazdığını ve filmi 2011’in ortalarında doğru çekmeye başlayacaklarını söylemişti.

“Elbetteki David ne isterse ben o olacağım, ama şöyle bir fikir nasıl olur: De Niro babamı oynar, Joe Pesci amcamı. Kolay kolay unutulacak bir film olmaz orası kesin.”

CALL OF DUTY

Daha geçtiğimiz günlerde Dwayne Johnson’ın MTV’ye verdiği bir röportajda ünlü güreşçi/aktör Call of Duty: Black Ops filminde oynamak istediği belirtmişti. Biz de düşündük acaba bir CoD filmi yapılsa en iyisi hangisi olur diye. İkinci dünya savaşı ile ilgili pek çok film yapıldığı için serinin eski oyunlarının fazla şansı olmadığını düşünüyoruz, Black Ops aslında epey güzel bir fikir de olsa yine Vietnam savaşı ve Küba krizi çok sağlam filmlerde anlatıldığından dolayı büyük olasılıkla en iyi seçenek Modern Warfare serisi olacaktır.

Özellikle son zamanlarda küreselleşen dünyadaki gizli kapaklı işler, istihbarat operasyonları, arka planda dönen büyük oyunlar günümüz askeri filmleri için ideal bir konu olur. Hoş, Roach ve Ghost’un Shepherd tarafından vurulmasını izlemek her ne kadar iç acıtıcı olsa da Soap ve Price’ın dünyayı kurtarmaya çalışmasını izlemek de bir o kadar heyecan verici olurdu. Henüz bu serinin herhangi bir oyunu ile ilgili bir haber olmasa da belki de bu listede kesin bir bilgi olmayıp da filminin çıkacağına gerçekten inandığımız ilk oyun budur. Esas soru Dwayne Johnson’ı ne yapacağız?

DRAGON AGE

İlk oyun mükemmel ötesiydi, ikinci oyun… Evet güzeldi. Her en kadar bu yazdıklarımız tartışmaya açık olsa da şu su götürmez bir gerçek ki, BioWare senaryo yazmayı çok iyi biliyor. Dolayısı ile oyunları her zaman için en iyiler arasına giriyor. Baldur’s Gate’ten KOTOR’a, Mass Effect’ten Dragon Age’e kadar bunu defalarca kez kanıtladılar. Dolayısıyla eğer film şirketlerinden bir tanesi bu oyunun filmini yapmak isterse tek yapması gereken BioWare’a haber salmak. Ardından senaryo iki haftada ellerinde olur. Dolayısı ile stüdyoya sadece filmi çekmek kalır.

Jeremy Irons’ın Dungeons and Dragons filminden sonra Peter Jackson’ın Yüzüklerin Efendisi üçlemesi ile film sektörü bir anda fantastik zaman veya RPG türünü oldukça sevmeye başladı. Üstelik bu alanda bir oyun filmi olarak değerlendirilebilecek In the Name of the King: A Dungeon Siege Tale filmi bile hayat buldu.

Dragon Age’e gelince bir film gerçekten şu sıralar çok iyi gider ancak bunun ilk oyun kadar kaliteli olması gerekli nitekim ikinci oyundaki hayal kırıklığından sonra bir de ortaya kötü bir film çıkarsa o zaman kalpten gitmemiz içten bile değil.

Ancak ne yazık ki henüz böyle bir filmin dedikodusu dahi mevcut değil dolayısı ile sinema ekranı olmasa da monitörlerimizde ve TV ekranlarında bir süreliğine Felica Day’in hazırladığı Dragon Age: Redemption ile 2011’de çıkması planlanan bir animasyon filmi ile yetineceğiz. Gerçi Felicia’yı görmek biraz olsun acımızı dindirir.

DEAD SPACE

Isaac Clarke dünya üzerindeki belki de en sessiz, en sakin, en itaatkar insandır. Nitekim ilk oyunda verilen bütün emirleri harfiyen yerine getir ve hiçbir şekilde ses çıkartmazdı. Üstüne üstlük garip garip yaratıklar tarafından saldırıya uğrar daha sonra hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam eder.

Elbette bu işin şakası sonuçta bütün oyunlarda olan biten az çok bundan ibaret ancak eğer bir Dead Space filmi çıkarsa o zaman Isaac’in bu sessizliği biraz problem olabilir (Hemen sinirlenmeyin ikinci oyunda konuşuyor biliyorum).

Dead Space’in şu sıralar film adına çıkmış tek ürünü 2008’de yayımlanan Downfall ve 2011’de çıkmış olan Aftermath adlı animasyonlar.

Ancak yine de ümitliyiz çünkü IMDB’ye bakacak olursanız 2013 tarihli bir Dead Space linki bulunuyor. Bekle bizi uzay, bu sefer geliyoruz. Ne, zaten 1961’den beri uzayda mıyız? Hadi ya!

TETRIS

Hadi ama yapmayın! İllaki hayatınızın bir saniyesinde aklınızdan “Acaba şu Tetris’in bir filmi olsa nasıl olurdu?” diye düşünmüşsünüzdür. Bir hayal edin sinemaya gittiniz, koltuğunuza oturdunuz metrelerce genişlikteki ekranın tam ortasına denk gelmişsiniz, bir elinizde mısır, diğer elinizde buzlu çayınız, surround sistemin tam merkezindesiniz ve bir anda ışıklar söner. Ardından fragmanlar girmeye başlar ve en sonunda Unversal Pictures gururla sunar; Tetris: Bir Tuğla Macerası.

Üstelik bir de IMAX’te 3D olarak izlediğinizi düşünün… Hm tadından yenmez gerçekten. Yıllarca bize her alanda eşlik etmiş, yolda sıkıldığımızda, sınıfta bunaldığımızda, uyku tutmadığında bize derman olmuş, yılların eskitemediği, ne grafik, ne senaryo, ne de sistem yeterliliği gibi sorunları olan hem zekamızı geliştiren hem de bizi eğlendiren yadigarlar yadigarı Tetris’in bir filmi gerçekten çekilmeyi hak ediyor deriz. Hatta bunda ciddi ciddi ısrar ederiz. 1,5 – 2 saat boyunca üst üste düşen ve düştükçe parçalanan tuğlaları izlemek.
Rüya gibi. Ama uzun çubuğu kim oynar, işte ona bir türlü karar veremedik.

Hey! Tabi ya! Chuck Norris! Bu arada olmayan filme fragman mı istersiniz? Buyrun buraya

Exit mobile version