Football Manager 2011
Yanlış hatırlamıyorsam sene 2000, hayır eminim aslında unutmam mümkün de değil. Çocukluk yıllarım, adını unuttuğum bir teknoloji dergisinden çıkan, içinde demo oyunlar olan bir CD var elimde. Test Drive, bir poker oyunu, Pizza Syndicate adlı bir oyun ve de Championship Manager 99-00. Hepsini yüklüyorum, hoşuma gidiyorlar, ama Championship Manager denilen oyundan pek bir şey anlamıyorum. Sabah akşam FIFA oynadığım zamanlar ve ben alternatif bir futbol oyunu arıyorum. Her ne kadar çözemesem de, ilk maçımda ağır bir mağlubiyet almış olsam da bağımlılık yaratıyor oyun, kendine çekiyor. Zamanla salt bir futbol oyunundan çok, onun menajerlik veya teknik direktörlük simülasyonu olduğunu görüyorum. FIFA’da, Winning Eleven’da alamadığım hazzı alıyorum…
Anlattığım günden bu yana tam 11 sene geçti. Adı, dağıtımcısı değişti, teklediği zamanlar oldu, ama ben hala oynuyorum bu seriyi, daha doğrusu Sports Interactive’nin Football Manager’ini. Bilmeyenler için açıklayayım, Championship Manager’in yapımcıları SEGA’yla anlaşmıştı ve 2005’de yeni oyun Football Manager 2005 çıkmıştı. O gün bugündür zaten Championship Manager serisine de elimi sürmüyorum, çünkü kalitesiz işler yapıyorlar ve sanırım bundan ders de aldılar ki, bu sene için yeni bir oyun çıkarmıyorlar. Kısacası Football Manager(FM) bu sene rakipsiz konumda. Peki bu rakipsizliği ne yönde kullandı, kullanacak?
Bug sen şu işe
Son beş yıldır çıkan her oyunu keyifle, bir sene boyunca, devamlı oynadım. Oyunun çıktığı gün beraberinde yama da çıkması gibi komiklikleri saymazsak Sports Interactive her zaman kaliteli işler yaptı. Demek istediğim, evet, maalesef senelerdir FM serisi birçok bug ve hata barındırmasına rağmen içeriğiyle tüm eksiklerini göz ardı ettirebilen bir yapım. FM oyunları artık bir marka, nasıl desem bir otorite haline gelmiş durumda çünkü. Özellikle Rooney, Tevez, Riquelme gibi futbolcuları zamanında meşhur olmadan bu oyunla tanıyanlar ne demek istediğimi anlar ya da bir maç esnasında “Abi bu adamın penaltısı 20, kaçırmaz rahat ol” tarzı replikleri duymuşsunuzdur en azından. Neyse, tamam kısa kesiyorum gelelim serinin son halkası FM 2011’e…Öncelikle benim yeni oyundan beklentilerim belliydi; hata ve bug’ların minimuma indirilmesi, daha iyi bir 3D maç motoru, güncel ve daha gerçekçi bir veritabanı ve son olarak da arayüzde yapılabilecek makyajlar. Peki “ne umdun, ne buldun” mu diyorsunuz?
Öncelikle oyunun genel görünümü alışagelmiş şekilde tasarlanmış, menüler ve tasarım oldukça hoş gözüküyor. Tabii bundan önemlisi kullanışlı olması, o konuda da hiçbir sıkıntı göremedim. Eski oyuncuların alışması zaten çok zaman almayacaktır. Seriye yeni başlayanlar da kesinlikle beğenecektir. Haberlerin tasarımı, basın toplantıları menüleri vesaire daha farklı bir hal almış. Bunlar dışında profil yaratma ve takım seçme kısımları da kısmen eskisi gibi. Ülkeler artık bulundukları kıtalara göre kategorilere ayrılmış durumda. Denememiş olmama rağmen oyunda YouTube-Twitter bağlantılarını gördüm. Anladığım kadarıyla oyun profilimizi hesaplarımıza bağlayabiliyoruz. Ayrıca bahsetmeye gerek duymadım, yine oyunda sayısız ülke, onların ligleri-alt ligleri bulunuyor.
Başka yenilik yok mu?
Gelelim diğer yeniliklere, farklara… Oynanışta ilk dikkatimi çeken nokta, “agent” denen menajer, temsilci ve yeni kontrat sistemi oldu. Daha önce, muhtemelen ön incelemelerde okumuşsunuzdur. Artık oyunda futbolcu temsilcileri bulunuyor. Bu temsilciler de futbolcularla tıpkı gerçekteki gibi ortak çalışıyorlar ve kulüplere bin bir zorluk(!) çıkartıyorlar. Birçok futbolcuyla çalışıyorlar ve genellikle sizin ihtiyaçlarınıza göre size oyuncu pazarlamaya çalışıyorlar. Örneğin; bir kaleci arıyorsunuz ve birine de kontrat teklif ettiniz. Bunu duyan menajerler ellerindeki kalecilerle kapınızı çalıyorlar, “Lazım mı?” diyerek. Tabii bunları bedava yapmıyorlar, pazarlığı artık futbolcuyla değil temsilcisiyle yapıyoruz ve ona da ekstra bir ücret ödüyoruz. Ayrıca kontrat sistemi artık çok daha stabil çalışıyor, bu bölmede oyuncunun önceki kulübünde ne kadar kazandığı, şimdi sizden ne kadar istediği ve kulübünüzün verebildiği miktar belirtiliyor.
Verebileceğiniz maksimum parayı verdiniz diyelim, bunu istediğiniz futbolcunun temsilcisine söylüyorsunuz ve o da teklifinize göre bir cevap veriyor. Bu şekilde kontrat anlaşmaları çok daha kolay hallediliyor. Transfer konusunda ise bir takım dengesizlikler devam ediyor hala. Eski oyunları oynayanlar da bilir; değeri örneğin 7 milyon dolar olarak gözüken bir oyuncu var, transfer listesinde olmadığı takdirde sizin bu fiyata onu almanız imkansız. Değeri 7 milyon dolar olarak gözüküyor ama 20 milyon dolar bile verseniz kulübü yanaşmıyor. Aşırı uçuk rakamlar isteniyor gerçekten, bunun yanında siz bir aynı şekilde bir oyuncunuzu satmaya kalkışırsanız istisna durumlar hariç belirtilen değerinden çok fazla bir fiyata satamıyorsunuz. Oldukça can sıkıcı bir durum ve büyük ölçüde FM 2011’de de devam ediyor bu sorun. Gerçekçiliği fazlasıyla baltalıyor.
Yıldız futbolcuları alma yöntemi
Yaklaşık 10 senedir devam eden, tesadüfen bulduğum bug, hile tarzı bir durum var, o da hala devam ediyor. Aslında bug veya hile diyemeyiz de, bilgisayarı kandırma diyelim. Örneğin; Samuel Eto’o’yu örnek futbolcu olarak ele alalım, kendisinin açılış değeri 24 milyon dolar olarak gözüküyor. Yani nakit vererek almaya kalkışsam, en azından o ücreti ödemem gerek. Ben ise kulübü olan Inter’e Eto’nun çıkacağı 50 lig maçı sonrasında kendilerine 80 milyon dolar ödemeyi taahhüt ediyorum. Bu şekilde tekliflere çoğu kulüp kanıyor, pahalı oyuncuları alabiliyorsunuz. Tabii o maç sayısı sınırını geçmemesi gerek, yani 50 lig maçı üzerinden bir paraya anlaşmışsanız o sayı dolmadan mutlaka oyuncuyu satmak zorundasınız. İşte bahsettiğim bu yol da hala devam ediyor, aslında devam etmesi de normal ama kulüpler biraz daha zeki olabilir bu konuda. Son olarak da, başta bahsettiğim durum CPU vs CPU durumlarında geçerli değil. Yani ben 7 milyon dolar değerindeki bir oyuncuyu 30 milyon dolara alamazken, bilgisayarın kulübü 10 milyon dolar teklif edince ona hemen veriyorlar. Tüm bunlar oyunun gerçekçilik açısından zayıf yönleri.
Oynanış açısından bu eksilerin yanında pozitif yönler çok fazla yeni oyunda. Başlıca takım konuşmaları, basın toplantıları, oyuncu etkileşimleri temel olarak önceki oyunla benzer şekilde, ufak değişiklikler dışında. Hem oyunun içindeki, hem de maç esnasındaki taktik ekranı ve hızlı taktikler genel olarak aynı. Yine maç esnasında ister saha kenarından hızlı taktikler verebiliyor, ister ayrıntılı olarak seçimler yapabiliyoruz. Basın toplantılarına da ek soru ve cevaplar eklenmesine rağmen genel olarak tarzı aynı. İster hazır cevapları verebiliyoruz, ister kendi cevabımızı yazıyoruz, istersek de masaya vurup toplantıyı terk edebiliyoruz. Ayrıca katılmak istemiyorsak, yerimize asistanımızı da yollayabiliyoruz.
İletişim her şeydir
Bu sene, her sene olduğu gibi yine iletişim kısmına biraz fazla ağırlık verilmiş. Gerek futbolcularla olan iletişim, gerek rakip teknik direktör ve takımlarla ilgili konuşmalarımız daha kullanışlı ve güzel şekilde hazırlanmış. Artık oyuncu etkileşim kısmı daha bir “özel sohbet” haline çevrilmiş. Açıkçası çok beğendim, burada altı farklı konuşma yapabiliyorsunuz. Örnek vermek gerekirse takımınızdaki bir futbolcudan oyuncu tavsiyesi isteyebilirsiniz, as takıma çıkması için daha çok çalışmasını söyleyebilirsiniz veya kulüpteki genç bir oyuncuyu o oyuncu tecrübeliyse onun eğitimine verebilirsiniz. Ayrıca transfer listesine koymakla tehdit etme seçeneği bile eklenmiş. Yine bunların yanında, bu kısımda teknik tavsiyelerde de bulunabiliyoruz oyuncuya. En basitinden Sabri Sarıoğlu’nu karşınıza alıp “Orta açmanı istemiyorum” demek tamamen sizin elinizde. Tabii dediklerinize uyup uymamak da onun elinde…
FM 2011’de asistanınız artık size bildirimlerinde maç öncesinde, “Şu oyuncuları, bu maç oynatma” tarzından öneriler de getiriyor. Taktik dizilim ve oyun anlayışı konusunda ise oyun bildiğimiz FM. Pek bir değişiklik olduğunu söyleyemem ki zaten bu konuda kusursuzdu. 23 adet hazır taktiğin yanında arzu ettiğiniz gibi kendi oyun planınızı da oluşturabiliyorsunuz. Ve tabii maç esnasında da istediğiniz gibi oyuna saha kenarından müdahalede bulunabiliyorsunuz. Bu konu çok önemli ve gerçekten oyun da hakkını veriyor. Çünkü bu bir menajerlik simülasyonu ve eğer oyunun kaderini değiştirmek elimizde olmasaydı zevk alamazdık. Demek istediğim şu, geride olduğum bir maçta, benim yaptığım oyuncu ve taktik değişiklikleri maçın gidişatına etki etmeli veya takım halinde defansa çekince oyuncularımı, beni dinlediklerini en azından çabaladıklarını görmeliyim. Bugüne kadar bu konuda FM her zaman çok iyiydi ve üstüne koyarak devam etmiş. Yaptığınız müdahaleler çok önemli, asistanınız da başarılı biriyse tavsiyeleri çok yararlı oluyor. Zaten kadroyu dizip, maçı başlatıp oturup izlediğiniz sürece “Neden sürekli yeniliyorum?” diye sormaya mahkum olursunuz.
Antrenmanlardan ne haber?
Gelelim oldukça değişmiş olan bir diğer kısma, antrenman sistemine… Artık çok daha bilgilendirici, detaylı ve hoş bir antrenman ekranı ile karşılaşıyoruz. Herhangi bir oyuncumuzu, herhangi bir yetenek üzerine eğitebiliyoruz. 14 ayrı yetenek bulunuyor ve bunlardan birine oyuncuyu yönelttiğimiz takdirde, o oyuncunun toplam antrenman yükünün yüzde 10’luk kısmını bu kaplıyor. Evet, artık belirli antrenmanlar, belirli yüzdelerle belirtilmiş ve iş gücü buna göre ayarlanmış. Futbolcuya fazla yüklenmek, antrenmanda fazla çalıştırmak, yeni bir mevki veya yetenek üzerine çalışmasını sağlamak tamamen sizin elinizde. Tabii dengeyi tutturmak da çok önemli. Fazla antrenmanlar oyuncuyu mutsuz edebileceği gibi, onun sakatlanmasına da yol açabilir. Yine bunlara ek olarak, eskiden oyunda antrenman seçenekleri standart haldeydi. Yani tek bir çeşit antrenmanla geliyordu oyun, forvet de defans oyuncusu da aynı antrenmanı yapıyordu. Tabii ben değiştirip, kendi antrenmanlarımı hazırlarım daima, ama yeni başlayan bir oyuncu kendi antrenman paketini hazırladığı takdirde büyük ihtimalle oyuncuları bırakın gelişmeyi, daha da geriye gidecektir. Kısacası artık antrenmanlarla uğraşmayan, uğraşamayan veya yeni başlayan oyuncular direk kaleci, defans, orta saha ve forvet gibi seçenekleri seçerek futbolcularına antrenman yaptırabilecek.
Maç motoru değişmişi ama o kadar da değil
FM 2011’de en çok merak edilen noktalardan biri maç motoru, özellikle de 3D olanıydı. Bu sene hem Sports Interactive bu konuda daha iddialıydı, hem de oyuncular daha umutluydu. Öncelikle animasyonlar, grafikler konusunda oldukça geliştirilmiş yeni motor. Eksiklerine rağmen beğendim. 100 yeni animasyonun yanında artık gece maçları da bulunuyor. Gölgeler, stadyumlar daha detaylı. Bunlara rağmen son iki senedir devam eden bazı eksiklikler de hala devam ediyor. Animasyonlar, futbolcu tipleri vesaire güzel ama bazen dengesizleşiyorlar tabiri caizse. Açıkçası bunları anlatmak zor, oynarken mutlaka gözünüze çarpacaktır zaten. Mesela çok üst düzey bir futbolcu, amatör diyebileceğimiz bir futbolcu karşısında akıl almaz hatalar yapabiliyor veya animasyonlar bazen sapıtabiliyor. Tabii tüm bu grafik motorunun java tabanlı basit bir yazılım olduğunu ve FM’in asıl noktasının görsellik olmadığını hatırlarsak pek de kafaya takılacak sorun olmadığını düşünebiliriz. 2D maç motoru hala çok güzel zaten ve 10 adet de farklı kamera seçeneği bulunuyor. Oyunun hız ayarı, pozisyon tekrarları, izleme modu gibi detaylar ise yine mevcut durumda.
Biraz da detaylardan bahsetmek istiyorum. Öncelikle oyunun veritabanı her zamanki gibi muhteşem, en basitinden Türkiye Ligi’ndeki bir takım eksikliklerin bu sefer düzeltildiğini gördüm. Futbolcu güçleri gayet iyi dengelenmiş, transferlerin zaten hepsi güncel halde. Detaylara hala çok önem verildiğini görmek güzel, o dönem sakat olan oyuncuların oyuna sakat başlaması gibi, 2011’in başında Galatasaray yeni stadı TT Arena’ya taşınıyor denmesi gibi…
Kimsin sen?
3. lig takımında oynayan, adını kimsenin bilmediği bir oyuncunun doğduğu şehirden boyuna, doğum tarihine kadar her türlü ayrıntının doğru şekilde verilmesi zaten bu oyunu bu kadar güzel kılan detaylar. Zaten bu yazıyı yazmadan önce yaklaşık bir yarım gün boyunca oyunu oynadım ve inceledim. Rahatsız edici bir noksanlık veya hatayla karşılaşmadım. Ama mesela ne kaldı aklımda, 1 sene öncenin Galatasaray teknik direktörü olan Bülent Korkmaz, Türkiye Ligi’ni seçmiş olmama rağmen oyunda gözükmüyor, ilginç geldi. Neyse kısacası veritabanı yine çok detaylı, yine özenle hazırlanmış ki zaten senelerdir şaşmaz bu durum.
FM 2011 gerçekten eğlenceli, maçlar daha mücadeleci geçiyor ve yaptığınız müdahale ve değişiklikleri hissediyorsunuz. Bu şekilde de tam bir teknik direktör havasına sokuyor sizi oyun. Ayrıca Dynamic League Reputation özelliğinin de eklenmesiyle oyun senelerdir var olan bir eksikliğini de kapatmış durumda. Daha önce birçok kez bahsedilen bu özellik oyunda pasif durumda yer alıyor ve başarılarınız ülkenizi, liginizi de etkiliyor. Yani artık Avrupa Kupası kazanıp da ünlü bir futbolcudan sizi küçümseyen bir cevap almıyorsunuz. Sanırım bu konuya örnek olarak Galatasaray’ın 2000’deki ve Türk Milli Takımı’nın 2002’deki uluslar arası başarılarını gösterebiliriz.
Abdullah ve Tolunay kankalar
Menajer olarak şahsi sayfamız da değişmiş. Artık özelliklerimiz bir yüzdelik bar üzerinde gözüküyor, eskisi gibi 20’lik sistem yok. Burada da zaten yine medya ilişkilerimizi, finansal kontrolümüzü vesaire görebiliyoruz. Ayrıca ilişkimizin iyi olduğu kişiler de burada. Mesela Abdullah Avcı ve Tolunay Kafkas’la aram bayağı iyi :). Kısacası kendi menajer sayfamız daha detaylandırılmış, daha güzel olmuş. Twitter ve YouTube hesaplarımıza girişi de zaten buradan yapıyoruz. Bir de merak edenler için: oyunda hala Türkçe dil seçeneği bulunmuyor.
Kafam karıştı şu an, yazdığım en uzun incelemelerden biri oldu bu. Özellikle de detay dolu bir oyun olunca ve incelemede de bu kadar detaya girince insanın kafası fena karışıyor. Aklıma gelen ve oyunda gördüğüm yenilikleri, dikkatimi çeken noktaları yazmaya çalıştım. Genel olarak kafanızda sanırım bir fikir oluşmuştur, yeterince objektif olmaya çalıştım. Ben zaten yoruldum artık “The Greatest Job on Earth” demekten bu oyun hakkında, her sene üstüne koya koya ilerliyor. Üstelik bu şekilde daha az bug ve hata barındırınca daha bir tadından yenmez oluyormuş. Fazla konuşacak bir şey yok, alıp oynanması ve keşfedilmesi gerekir FM 2011’in. Üstelik bir sene boyunca devamlı oyalayacaktır sizi, bitmez tükenmez bir oyun zira. Şiddetle oynamanızı tavsiye ederim, uykusuz gecelere merhaba!