Oyun İncelemeleri

Football Manager 2017

Football Manager serisiyle kuzenim sayesinde tanıştığımı belirtmeliyim. O zamanlar 10-11 yaşlarındaydım. Tabii kuzenim oynarken “bu ne?” diyerekten izlerdim ve ne yalan söyleyeyim hiçbir şey anlamazdım. Serinin ilk oyunlarında ki antrenman sistemleri olsun, taktikler olsun tamamıyla bambaşka bir oyundu. Tüm bunların dışında 2 boyutlu maç motorunun da komik geldiğini söylemeliyim. Daire şeklinle çizilmiş adamların yanı sıra iki nokta ile ayak modellemeleri oldukça etkileyiciydi. Tabi böyle komik falan diye bahsediyorum ama bana bakmayın siz bir efsanenin doğuşuydu o günler. Öyle ki şu anda dünyada ki bir numaralı menajerlik oyunu. Steam’de ki geçmişime baktığımda FM13’ten beri orijinal alıp oynadığımı ve FM serisiyle yaklaşık 2000 saat geçirdiğimi söyleyebilirim. Ne şampiyonluklar yaşadım haddi hesabı yok. Hatta FM 13’te Ronaldo Messi ve Agüero’dan oluşan hücum hattım vardı, fakat ben büyük bir gazla Real Madrid’den gelen teklifi kabul etmiştim. Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finalde karşıma eski takımım Fenerbahçe gelmişti. Nasıl bir taktik denersem deniyim her deneyişimde yenildiğimi çok iyi hatırlıyorum. Zaten toplamda 204 saat oynadığım için oyundan hevesimi almıştım ve Real Madrid’de kariyerim son bulmuştu. Bu arada FM17’yi de bu incelemeye başlamadan önce toplamda 114 saat oynadığımı belirtmeliyim.

Football Manager serimizin eski oyunlarında özlediklerim de yok değil. Bana kalırsa eski antrenman sistemi çok daha güzeldi. Şu anki şekli pek bana uygun değil. Zaten en az iki üç oyundur aynı sistem kullanılıyor. Tüm bunların yanında piyasada ki en iyi oyun olarak görüldüğünden dolayı adamlara artık özgüven gelmiş ve pek fazla büyük yenilik getirmiyorlar. Yani yaklaşık iki hafta önce paylaştıkları FM 17 videosunda yenilik olarak maç motorundaki birkaç geliştirmeyi ve yeni animasyonları saymışlar. Örneğin maç başı seremonileri, oyuncuların ısınmaları gibi etkenler. Peki, bunları koydun ve böbürleniyorsun. Ama futbol kurallarındaki bir olayı atlamışlar, oyuncu değişikliği sırasında oyuncu sahadan ayrılmadan yedekteki oyuncu sahaya giremez. Fakat bakıyoruz çıkması gereken oyuncu yaylana yaylana sahadan ayrılırken yedek oyuncu yardıra yardıra sahaya giriyor. Normalde bunu eksi olarak kabul etmem. Fakat yapımcılar maç motoru üzerinde durduklarını belirtiyorlar, bu kadar kolay bir hata olmamalıydı.

Daha fazla detaya girmeden Football Manager 17’nin giriş ekranıyla incelemeye başlayayım. Önceki yapımlarda Hangi modda oynayacağımızı seçer ve karakterimizin dış görünüşünü ayarlardık. FM17’de ise Karakterimizi yaratıyoruz ve ardından mod seçiyoruz. Bu arada artık fotoğrafınızı tarayarak menajerimizin yüzüne monte edebiliyoruz. Uygun bir fotoğraf çekmeniz yeterli oluyor. Fotoğrafı oyuna yükleyim gözlerinizi, burnunuzu, ağzınızı ve çenenizi işaretleyip tamama tıklarsanız işlem bitiyor. İlk başta pek benzememiş dememe rağmen oyun içinde ön profilden koyulan fotoğraflarda oldukça başarılı bulduğumu söylemeliyim. Gerçekten bana benzedi. Tabi saçım ve sakalım uzun olduğu için o kısımları olmasa da kısa saçlı ve kısa sakallı halimi oldukça fazla andırıyor.

Arayüze değinelim birazda. Biraz dememin sebebi, Football Manager 16 ile aynı arayüzün kullanılması. Yani yine şık ve sade bir tasarım bizleri bekliyor. Önceki oyunu oynayanlar için çok rahat bir deneyim olacaktır. Fakat seriye yeni başlayanlar için ya da bir süre ara verip FM17’yi alacaklar için karmaşık gelebilir. Tüm bunların yanında, yıl olmuş 2016 sevgili Sports Interactive artık şu Statların resmini lisansını alsan, oyuncuların fotoğraflarını koysan şu oyuna olmaz mı? Oyunu alıp yama yapmaktan halimiz kalmıyor. Her sene aynı olay. Mesela seçtiğimiz takımın stadının resmini arkaya koysan, başkanların futbolcuların resimlerini oyuna eklesen ve Almanya Milli takımını eklesen olmaz mı? 

Maç motoru ile ilgili söyleyeceklerim bunlarla sınırlı değil. En önemli olay ise oyuncuların çok saçma hatalar yapması ve top fiziğindeki yetersizlik. En iyi oyuncular bile saçma sapan hiç kimsenin olmadığı yerlere pas atabiliyorlar. Bu normal bir şey, maçlarda olabiliyor dediğinizi duyar gibiyim. Fakat her maç üst üste bir iki kere yapmaları can sıkıcı oluyor. Hatta karşı takımdaki oyuncuların çok daha düşük özelliklere sahip olmasına karşılık, sanki tam tersi bir durum var ya da oyun benim yenilmemi istiyor diye düşündüğüm zamanlar çok oldu. Hatta Leicester City ile Avrupa maçı oynarken üşenmeden 20 kere denedim ve sonuç hep aynı oldu. Maçı başlattım 20 maçta da defans oyuncum hatalı pas verip Jamie Vardy’e gol attırdı. Yani yanlış pas atmasa bile top uzaklaşsın diye Allah ne verdiyse vurduğu toplar takım arkadaşına çarpıp Jamie Vardy’nin önünde kaldı. Maçlarda 1-1 ve 2-1’lik aleyhime sonuçlarla bitti. Belki ileride gelecek güncellemelerle bu durumlar düzelebilir fakat şuan sıkıntılı bir durum.

Bir de futbolcuların maç seçmesi gibi absürt bir olay var. Karşılarında ki takım düşük liglerden geldiyse falan rehavet başlıyor. Bu rehavetin derecesini ayarlayamamışlar sanki bu sefer. Avrupa ligi gruplarında 6 maçta 5 galibiyet bir beraberlik yakaladığım ve maçları 4-0, 4-2, 3-1 gibi iyi skorlarla kazanmama rağmen Süper Lige geldiğimizde üst üste 3 mağlubiyet aldım ve maçların sonuçları kazandıklarımla aynıydı. Biraz dengesizlik olmuş fakat oyunun resmi çıkış tarihiyle birlikte bir güncelleme gelerek düzeltilebilecek bir durum.

Seriye bu sene eklenen yeni özelliklerden biride oyuncu sözleşmelerinden önce temsilciler sizinle konuşuyor ve belirli vaatler istiyorlar. Bunları kabul edip sözleşme imzaladığınız takdir de verdiğiniz sözler bölümünden görebilirsiniz. Buraya kadar her şey güzel. Fakat Ronaldo ve Messi gibi isimleri Süper Lig takımlarına almanın yolu bu söz ettiğim vaatler sayesinde olmamalı. Yani tamam lige ve takıma bakıp karar veriyorlar ama vaat istediklerinde duran topları kullanacak oyuncu ibaresini seçip dünya yıldızı bir futbolcuyu takıma getiremezsiniz. Komik bir durum olmuş bence. Tabi her zaman için geçerli bir durum değil. Daha mantıklı seçeneklerde var. Maaşa yüksek zam ve ya belirli bir mevkii güçlendir gibi birçok seçenek mevcut. Kısacası Ronaldo ve Messi gibi oyuncuların duran toplara bakacağını düşünmüyorum bu nedenle yapımcı arkadaşların bu kısımla biraz uğraşmaları gerek.

En gözle görülür yeniliklerden biri de, artık spor bilimcisi ve istatistikçi gibi çalışanlar alabiliyorsunuz. Özellikle istatistikçi çok işe yarar bir mevzu olmuş. Maçlardan önce karşı takımın nasıl top oynadığını yaptıkları hamlelerin oranlarını ve nasıl atak geliştirdikleri gibi birçok konuda aydınlanmamızı sağlıyor. Bunların dışında maçtan sonra takımızda ki oyunluların nasıl oynadıklarıyla ilgili istatiksel bilgileri de es geçmiyor.

Bir diğer yeni gelen olay ise Sosyal Ağ’lar. Yani artık taraftarlarınız Tweet atabiliyorlar. Fakat bu Tweet’lerin hepsi İngilizce. Oyunun dilini Türkçe ’de seçseniz bu değişmiyor. Sıkıntı yaratan bir durum olmuş bu. En azından biraz daha önem gösterip hangi ülkenin ligindeysek ona göre yapabilirlerdi. Ya da bir seçenek koyup Ülkenin dili mi, yoksa Tercih edilen oyun dili mi diye sorsaydı oyun. Belki ileride gelecek bir güncelleme ile yapılabilir bu düşüncelerim.

Oynanışta gözüme takılan kısımlardan biride yardımcı antrenörlerin işinize çok fazla karışmaları oldu. Bunu biraz düşürseler iyi olabilir. Tabii ki yeni başladığınızda işinize geliyor fakat takımız oturmuş ve seri galibiyetler alırken maç önceki taktik önerilerince mantalitenize karşı bin bir çeşit seçenek söylüyor. Yani takıma yüksek tempolu paslaşma, bekleri ileri çıkart, mevkiden bağımsız oyna gibi talimatlar verdiniz diyelim ve takım bu talimatlara %100 alıştı. Maç öncesinde asistan menajer gelip bu talimatları çıkarırsak ve şu talimatları eklersek iyi skor alma şansımız yükselir diyor. Bunu her maç yapıyor. Doğal olarak bir bildiği vardım diyorum ve kabul ediyorum, fakat sonuç takım düzeni bozuluyor ve takımın kimyası düşüyor. Ya takım kimyası bu kadar çabuk bozulmasın ya da asistan bu kadar konuşmasın. Dengeli olması gerek.

Bir diğer can yakan olay sakatlıklar. Abartmadan söylüyorum takımdaki bütün oyuncular fıtık sakatlığı yaşıyor. Üç sezonda transfer ettiğim ve takımda bulunan tüm oyuncular bir ay ara ile fıtık sakatlığı yaşadı. Maçta sakatlanmayanlar idmanda, idmanda sakatlanmayanlar maçta fıtık sakatlığı yaşadı. Yüksek maç yoğunluğu olan haftalarda idman temponuzu düşürmeyi unutmayın ve sezon başlamadan önce iyi bir kondisyon yüklemesi yapın.

Son olarak unutmadan değinmem gereken nokta oyuncu gelişimleri ve bonservis fiyatları. Hani FM çok gerçekçi, en iyi menajerlik oyunu diyoruz ya en büyük eksiği belki de oyuncu gelişimleri ve Bonservis fiyatlarıdır. Mesela Ronaldo ve Messi 35 yaşına da gelseler fiyatı 1M Euro’ya düşmez. Yada 30yaşını geçen her oyuncunun fiziksel özellikleri sakatlık falan geçirmeden birden bire düşmez. Ama gözlemlediğim kadarıyla futbolcular 30 yaşını geçince hız, hızlanma ve güç gibi özellikleri 15-16’lardan 10’lara 9’lara düşüyor. Ve bir sezonda oluyor bu. Rooney’i kiraladım. 32 yaşındaydı ve 2 ay içinde hız ve hızlanması 13’ten 9’a düştü. Böyle olacağını bildiğim için ekstra idmanla çabukluk çalıştırmama rağmen.

Bu kadar düşüş olmayacağı gibi genç yeteneklerin özellikleri de bir o kadar yavaş yükseliyor. Her sene çıkan Wonderkid’leri bilirsiniz. Türkçe ’si harika çocuklar. Geleceğin yıldızı olması beklenen yeni yetenekler. Birkaçını söyleyeyim: Reiss Nelson, Maximiliano Romero ve Gianluigi Donnarumma. Ne kadar oynatırsam oynatayım belirli bir artış olmuyor. Şöyle bir şey de var Romero, forvet ve sezon bitmeden 30 gol attı. Fakat bir ve ya iki özelliği bir kademe yükseldi. Hadi oynatmasam ya da kötü performans sergilese anlarım. Ya da geleceğin yıldızı olmasa bile beklenmeyen bir oyuncu sezona damga vurdu diyelim büyük bir yükselişi olması gerek. Mesela Jamie Vardy, İngiltere Premier Lig’de sezonun oyuncusu seçildi takımını şampiyon yaptı. FM16’ya göre özelliklerinde yükseliş var, fakat diyelim Volkan Şen 15 gol, 15 asist yaptı sezona damga vurdu büyük bir yükseliş olması gerekir özelliklerinde ama yok. Genelde yaşı yükseldiği için düşüyor. Sports Interactive’in bir an önce buna bir çözüm bulması gerekiyor.

Bonservis konusuna da çık kısa değinmek istiyorum. Ülkemizde Ozan Tufan, Bruma ve Oğuzhan Özyakup için belirlenen bonservis bedellerini biliyorsunuz. 15-25M Euro arasında. Fakat bu oyuncuların bonservis bedelleri 2-5M Euro arasında değişiyor. Hatta İngiltere, İspanya ve İtalya gibi büyük liglerde bu saydığım oyunculardan daha kötülerine biçilmiş fiyatlar en az 3 katı değerinde. Özerine birde pazarlık yapıyorlar 3M Euro’luk oyuncu 1.5M Euro’ya gidiyor. Büyük liglere gittikleri zaman ise fiyatları 30M Euro’ya kadar çıkıyor. Ortada çok büyük bir dengesizlik var. Bunun ciddi şekilde düzenlenmesi gerekiyor diye düşünüyorum.

Özetlemek gerekirse ufak tefek hatalar ve ufak tefek yeniliklerle dolu bir FM olmuş. Güzel mi diye sorarsanız tabi ki güzel, 114 saat oynamışım. Ama dediğim noktalarda iyileştirme yapsalar tadından yenmez diyebilirim. Neyse, yazımın sonuna geldiğime göre gidip takımı şampiyon yapmaya çalışayım…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu