Forza Motorsport
İnsanoğlu tekerleği icat ettiğinde aklından geçen ilk düşünce; taşınamayacak
kadar ağır cisimleri bir yerden başka bir yere kolayca ulaştırmak olmalıydı.
Tekerlek lastik şeklini alıp, itiş gücü de motordan sağlandıktan sonra amaç;
insanların uzak mesafelere erişmesi olarak değişti. Tarihte her şeyde olduğu
gibi motorlu taşıtlarda sürekli gelişti ve güçlendi. İki nokta arasında yapılan
yolculukların standart ulaşım aracı olduklarında, artık insanoğlu farklı
düşünceler içine girdi. Doğası gereği her zaman en iyi, en büyük ve en güçlü
olmak isteyen insanoğlu, ister istemez araçlarını farklı bir amaca hizmet etmesi
için dizayn etmeye başladı; en hızlı olmak için…
Hayallerin çoğunun gerçek olduğu oyunlar dünyasında insanın bu değişmez hız
tutkusunu körükleyen pek çok örnek yapıldı. Teknolojinin günümüz seviyesinde
olmadığı zamanlarda sadece 2 boyutlu görüntülere sahip, hız tutkumuzu karşılamak
için başında saatlerimizi harcadığımız oyunlar gün geçtikçe görsel ve işitsel
pek çok yönden gelişti. Artık sadece görünüşünün değil, motor gücü ve
performansının bile neredeyse bire bir yansıtıldığı oyunlar dünyasında belki de
hayatımız boyunca hiç yaşayamayacağımız hızlı turların, el frenli viraj
dönüşlerinin ustası olduk.
Günümüzde yarış oyunlarını belli bir kalıba sokmak istediğimizde iki tip oyun
şekli karşımıza çıkar oldu. Bunlardan ilki; hız ve motor gücünün sonuna kadar
sorgulandığı, gerçekçiliğin bir kenara bırakılıp, daha çok görsel yönden heyecan
veren oyunlar, başka bir değişle “arcade” tarzı oyunlar. Diğeri ise; görsellik
ve hız rakibi kadar iyi olmasına rağmen daha çok gerçekçiliğe ve hatasız
yarışmaya önem veren, simülasyon oyunları. Her oyuncunun kendine göre bir tarzı
ve isteği olduğundan bu ikiye ayırdığımız oyun profillerinden herkese göre güzel
gelen farklı oyun oluyordu. Kimisi Need for Speed: Underground’da görsel yönden
yaşadığı müthiş şölenin yanında, son sürat araç kullanmayı ve 200 km hızla
duvara çarpmasına rağmen hasar almadan yoluna kaldığı yerden devam etmeyi tercih
ederken, kimisi ise simülasyon türündeki oyunları seçip yaptığı en ufak hatayı
bedeli ne olursa olsun ödemeyi seçiyordu.
Xbox’ın yarış tarihi
Electronic Arts’ın efsaneleşen oyunu NFS: Underground’un mükemmel
oynanabilirliğine ve inanılmaz heyecanına rağmen Xbox konsolunda bulunan yarış
oyunlarına baktığımızda en çok dikkati çeken Project Gotham Racing olmuştur.
Sadece Xbox’da değil tüm konsollarda en gerçekçi yarış simülasyonlarından biri
olan PGR özellikle devam oyunuyla birlikte çıtayı oldukça yükseltmiş, 100’ün
üzerinde olan araç sayısı ve 50’den fazla pist içermesi ile dikkatleri üzerine
çekmişti. Project Gotham Racing’in bu denli seviliyor olması Microsoft’a bir
ipucu vermiş olacak ki bir sonraki yarış oyunlarını yine gerçekçiliğe önem veren
ve tam anlamı ile bir yarış simülasyonu olan Forza Motorsport olarak
belirlediler. Xbox sahibi olan ve bugüne kadar diğer yarış oyunları ile az çok
haşır neşir olan herkesin oyun içinde kısa bir tur atmasının ardından sanırım
söyleyecekleri kesinlikle şöyle olacaktır; “Bu oyun inanılmaz derecede
gerçekçi!”
Forza Motorsport, oyun dünyasını takip edenlerin uzun süredir ismini duyduğu bir
yapım. Gerçekçiliğinin yanı sıra günümüz yarış oyunlarında olan ne kadar özellik
varsa hepsini içinde barındıran ve pek çok yenilik getiren, kendini uzun süre
sıkılmadan oynatan yegâne yarış simülasyonu. 60 farklı üreticinin, 230’dan fazla
aracının içerisinde bulunduğu Forza, bugüne kadar hep grafiklerinden ve gerçekçi
hasar modellemesinden söz ettirmiş olsa da bir süre oynanıldıktan sonra
gerçekten insanın yarış pistinde pilotun heyecanını hissettiği ve gerçekçiliğin
sadece sözde kalmadığı bir oyun olduğunu ispatlıyor.
İnsan bu denli kapsamlı ve oynama süresi abartı derecede uzun olabilecek bir
oyunu anlatmaya nereden başlaması gerektiğini gerçekten şaşırıyor. Oyuna
kuşbakışı bir gözlem yaparsak, gerçekçi olmasının yanında en az Formula 1
yarışları kadar hızlı, Ralli yarışları kadar acımasız, her simülasyon kadar
kapsamlı ve “Underground” diye tabir ettiğimiz ismini “yasadışı sokak yarışları”
diye açıklayabileceğimiz modifikasyonlu arabaların birbirleri ile olan çılgınca
mücadeleleri kadar da heyecanlı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
İlk olarak oyunumuzun menülerini incelersek “kapsamlılık” kelimesini açığa
kavuşturmuş oluruz. İlk seçenek olan Arcade Race ile tahmin edeceğiniz üzere tek
tek yarışlar yapabiliyoruz. Buradaki yarışlardan oyuna ilk başladığımızda belli
bir kısmı açık durumda ve yarışları kazanıp yenilerini açmamız gerekiyor. 12
seriden oluşan bu arcade bölümünde her biri 2-3 yarıştan oluşan seçenekler var.
Hemen yola çıkmak istersek önce yarışların hangi sınıf araçlar ile yapılacağını
seçmemiz gerekiyor. Ardından hemen yarışa geçiyoruz, sonuçlara göre ilk üçe
girmemiz durumunda kupa ve belli miktar para kazanıyoruz. Yarış içindeki araç
sınıflarına daha detaylı değineceğiz, ama bu seçeneklerin dışında bir de
garajımızdan araç seçebiliyoruz. Zamanla içi araçlarla dolu olacak garajımızdan
bir otomobili yarışa eklersek, rakiplerimiz ise belli bir sınıftan değil her
araç sınıfından karışık oluyor. Bu yüzden garajımızdaki araçlar gerçekten güçlü
olmadan belli sınıflar içinde yarış yapmamız en mantıklısı.
Asıl oyun olan Career modunda uzun bir yarış yolculuğuna çıkıyoruz. Buraya çok
detaylı olarak inceleyeceğimizden kısaca uzun soluklu yarış macerası olduğunu
söyleyebiliriz. Kendi profilimizi hazırladıktan sonra elimizde oyunun en acınası
araçları ile yarışlara başlıyor kazandığımız paralar ve ödüllerle istersek yeni
araçlar alıyoruz istersek de aracımızı modifiye ederek yarışlarda söz sahibi bir
konuma getirebiliyoruz. Yani oyunumuzun asıl modunun bu olduğunu söyleyebiliriz.
Çoklu oyuncunun keyfi
Multiplayer seçeneğine geldiğimizde belki de başka hiçbir yarış oyununda
görmediğiniz kadar kapsamlı bir yarış sisteminin karşımızda durduğunu
söyleyebiliriz. Oyunumuzun bu çoklu oyuncu moduna dahil olmak için elimizdeki
Forza Motorsport’un orijinal olması ve Xbox Live!’a üye olmamız gerekiyor.
Multiplayer yarışlarına girmeden evvel mutlaka tek kişilik oyunu oynamış olmamız
ve kendimize güzel bir araç yaratmış olmamız gerek. Çünkü bu mod ile dünya
üzerinde yarışırken hem oyunun genel kurallarını ve kullanışını çok iyi bilen
hem de kendi kişiliğini yansıtan araçlar hazırlamış sayısız insan ile karşı
karşıya geleceğiz. Tabii ki istersek son derece zayıf bir araçla da sadece
farklı insanlarla oynamış olmak için de yarışmamız mümkün. Fakat emin
olabilirsiniz ki oyunu dünya üzerinde farklı insanlarla oynarken son derece
çekişmeli yarışlar yaşanıyor ve oyunu ne kadar iyi oynadığınız düşünürseniz,
yine de sizden iyi birileri çıkıyor.
Diğer seçeneğimiz Time Trials. Burada zamana karşı yarışıyoruz. Oyuna bulunan
tüm pistlerden istediğimiz birini seçiyor ve bize verilen araç ile turları
atmaya başlıyoruz. Free Trials’da diğer yarışlardan farklı olarak aracı kontrole
aldığımızda son sürat başlangıç çizgisinden geçer vaziyette ve böylece en hızlı
turu atabilecek durumda oluyoruz. Mümkün olduğunca az hata yapıp turu
tamamladığımızda bitiriş derecemiz listeye ekleniyor. Bir sonraki yarışımızda
ise bu sefer son derecemizdeki turu geçmeye çalışıyoruz. Rekor sahibi arabanın
hayaleti yarış pisti içinde bulunuyor ve biz de yarış içinde ondan hızlı veya
yavaş olduğumuzu bu sayede anlayabiliyoruz.Free run bölümünde adından da anlaşılacağı üzere antrenman yarışları yapıyoruz.
Bu mod kendi içinde üç kategoriye ayrılıyor; Hot Lap, Autocross ve Point to
Point. Bunlardan ilki olan Hot Lap’de yarışılacak pisti seçtikten sonra tıpkı
arcade seçeneğinde olduğu gibi araç sınıfı seçiyoruz ve pistte boş tur atıyoruz.
Eğer daha evvel bu pistte tur atmışsak hayalet de bizimle birlikte yarışa
başlıyor. İlk defa yarışıyorsak, bu sefer ilk turumuzun ardından kendi
hayaletimiz bizi takibe başlıyor. Autocross seçeneğinde ise çizilmiş belli bir
pisti hatasız geçmeye çalışıyoruz. Bu pistler, diğerlerinden farklı olarak
plastik kukalarla çevrilmiş durumda. Yaptığımız tek bir hata da bu engelleri
devirebiliyoruz ve zaman kaybetmiş oluyoruz. Bu antrenman modunun bir güzelliği
de bize yardımcı olan hiçbir modu desteklememesi. Yani aracımıza daha hakim
olmamızı sağlayan takip etmemiz tavsiye edilen yol çizgisi bize gösterilmiyor.
Böylece araca hakim olmayı daha iyi öğreniyoruz. Son seçenek olan Point to Point,
tıpkı isminde olduğu gibi noktadan noktaya giderek yarışmamızı sağlıyor. Burada
yine yarışa başlamadan evvel araç sınıfını seçmemiz gerekiyor. Tüm bu antrenman
turlarının ortak yönü bize hep en iyi turu yapan hayaletin gösterilmesi. Böylece
yarış içinde sürekli iyi veya kötü gittiğimiz takip edebiliyoruz.
Kendi kariyerini kendin belirle
Forza Motorsports’un asıl oyunu olan career modunda daha evvel de bahsettiğim
gibi uzun soluklu bir maceraya çıkıyoruz. Profilimizi yaratıp, kariyer moduna
başladığımızda ilk olarak kendimize bir bölge seçiyoruz. Kuzey Amerika, Avrupa
ve Asya olarak belirlenmiş olan üç bölgeden birini seçince o bölgeye ait olan
araç üreticilerinin otomobilleri karşımıza geliyor. Elimizdeki kısıtlı verilen
para ile en düşük sınıf araçlardan birini seçiyor ve yarışlara başlıyoruz. Oyuna
bir kere başladıktan sonra bölgemizi değiştiremiyoruz. Bölge kavramı bize
yarışlar esnasında büyük bir farklılık yaratmıyor. Sadece üyesi olduğumuz
bölgeden araç seçmemiz halinde normalden belli bir miktar daha ucuza alıyoruz.
Aracımızı seçtikten sonra artık yarışmak için hazırız. Elimizde çok az para
olduğundan aracımıza modifiye imkanımız pek yok. Bu yüzden ilk yarışlar biraz
umutsuz gibi gözükse de rakiplerimiz de tıpkı bizim gibi son derece güçsüz
olduğundan, oyunda uzun süre oynadıktan sonra çok yavaş diye tabir edeceğimiz
hızlarda birkaç yarış yapıyoruz. Fakat her yarışa başlamadan evvel garajımıza
gidip aracımız ile ilgili her türlü bilgiyi alabiliriz. Hatta aracımızı test
etme bölümüne gidip tıpkı ralli oyunlarında olduğu gibi vites kutusunu,
süspansiyonları ve bunun gibi pek çok ince ayarı değiştirerek yarışa farklı bir
motor gücü ile ile çıkabiliriz. Ancak bu tip konulardan anlamıyorsanız standart
ayarlarla da oynamak mümkün.
Yarış tipleri bölümüne girdiğimizde her biri pek çok alt sınıfa ayrılan ve
toplandığında 200’den fazla yarış içeren genel yarışlar menüsüne ulaşıyoruz. Bu
menüde fark edeceğimiz üzere oyunumuzun belli bir level sistemi var. Oyuna ilk
başladığımızda level’ımız 0 olduğundan iki adet oyuna ısınma turnuvaları
diyeceğimiz yarışlar açık. Bu yarışlar ile en standart araçları kullanarak
kendimizi geliştiriyoruz. Her yarışın sonunda para kazandığımız gibi aldığımız
hasar ve oyunun zorluk seviyesine göre belli bir kabiliyet puanı topluyoruz. Bu
kabiliyet puanları toplanıp yeterli seviyeye ulaşınca level atlıyoruz. Level
atladığımız zaman ödül olarak çeşitli modifikasyon parçalarında indirim ve daha
sonraki turnuvalarda kullanmamız için yeni araçlar veriliyor. Bir sonraki
turnuva modunu açmak için level 5 olmamız gerekiyor. Diğer turnuvalar içinde bu
sayı 10 ve 15 olarak artıyor.Modifikasyonun kralı burada
Yarışlara geçmeden evvel garajımızdan bahsetmişken biraz daha detaya inelim.
Forza Motorsport daha evvel hiçbir yarış oyununda görmediğiniz kadar ayrıntı
içeren bir garaj moduna sahip. Az evvel bahsettiğimiz ince motor ayarları
haricinde, modifikasyon konusunda da en az NFS: Underground kadar başarılı.
Hatta teknik yönleri bakımından daha ilerde olduğunu söyleyebiliriz. Araçlara
eklenen her parçanın özelliği ve araca eklendikten sonra vereceği performans
artışları grafiklerle gösteriliyor. Buradaki parçaları satın alırken, oyunun
başında eğer üretici firma ile aynı bölgeyi seçmişseniz %10’dan başlayan fiyat
indirimleri alıyorsunuz. Bölgeniz farklı ise bu sefer level’ınıza göre çeşitli
indirimler uygulanıyor.
Araç modifikasyonları sırasında eğer motorunuzu fazlasıyla güçlendirirseniz, bu
sefer aracınız sınıf atlayabiliyor. Hatta modifikasyon çılgınlığını
abartırsanız; en düşük sınıf olan D sınıfı aracı, süper yarış otomobilleri
kategorisi olan S serisine kadar yükseltebiliyorsunuz. Elbette bu pek tavsiye
edilen bir durum değil çünkü aracımızı kapasitesinin çok üzerinde zorlarsak
pistte tutmak da bir o kadar zorlaşıyor. Şasisi kaldırmıyor da diyebiliriz.
Modifikasyon deyince vazgeçilmez özellik olan aracımızı görsel yönden güzel
kılmak da Forza Motorsport ile bambaşka bir boyuta taşınıyor. NFS:
Underground’da ne kadar görsel modifikasyon yapabiliyorsanız hepsini burada
bulmanız mümkün. Ayrıca inanılmaz derecede ayrıntı da sizleri bekliyor. Mesela
aracımızın üzerine bir desen çizmek istedik. Önce desenler arasında istediğimiz
birini seçip aracımızın sağ veya sol bölgesine yapıştırıyoruz. Daha sonra bu
desen üzerinde istediğimiz oynamayı yapabiliyoruz. İstersek koordinat tablosuna
girip desenin araç üzerinde duracağı noktayı milim milim değiştirebilir veya
deseni istediğimiz açı ile çevirebiliyoruz. Bunun haricinde tıpkı Photoshop
kullanıyormuş gibi katmanlar yardımıyla desenleri birbirini üstüne bindirip eşi
benzeri olmayan araç modelleri yaratabiliriz. Eğer oyunu online olarak dünya
oyuncularına karşı oynayacaksanız; aracınızı güzel bir şekle sokmak gurur verici
oluyor.
Bir yarış oyunu insana ne kadar yardım eder?
Bilirsiniz simülasyon oyunları gerçeğe yakın olmalarından dolayı genelde
oyuncuyu zorlarlar. Yani bir yarış oyununda yeri geldiğinde 200 km hızla
ilerlerken ani fren yapıp 270 derecelik dönüşler yapılması gerekebilir. Ancak
bunu gerçekçi bir biçimde yerine getirmek kolay iş değildir. Frene fazla
basarsanız lastikler kilitlenir ve araç kayar. Frene kesik kesik basarsanız
aracın kontrolünü tam olarak sağlayamayabilirsiniz. Üstelik Forza gibi pistten
bir kere çıkmanız bile yarışı kaybetmenize neden olacak bir oyunda eğer
kullanıcı oyunun ustası değilse oldukça zor zamanlar geçirebilir. İşte bu
sebeplerle Forza Motorsport’a alışabilmeniz ve daha başarılı bir pilot
olabilmeniz için sürücü yardım modları mevcut.
ABS, TCS ve ASC gibi güvenlik sistemleri oyunda standart olarak açık bulunuyor.
Bunları açıklamak gerekirse; ABS (Anti-locking Braking System): Günümüz
araçlarında standart hale gelen fren esnasında aracın lastiklerinin
kilitlenmesini önleyen sistem. TCS (Traction Control System): Halk arasındaki
ifade ile “Anti-patinaj sistemi”. ASC (Automatic Stability Control): Otomobilin
çekişe sahip tekerleklerinden birisi gereğinden fazla dönüp patinaja düştüğünde
devreye giren ve gazı kademeli olarak kesip, patinajı önleyen çekiş kontrol
sistemi.Sürücüye daha emniyetli bir yolculuk sağlayan “Güvenlik modları”nın yanı sıra
bir de yeni başlayan oyuncular için bulunmaz nimet olan bir sistem daha
bulunuyor; Suggested Line yani tavsiye edilen yol sistemi. Oyun içi dinamiğe
göre sürekli değişen bu sistem, özellikle oyuna yeni başlayanlar için çok
gerekli. Çalışması ise gayet başarılı. Yarışa başladığınızda önünüzde uzayıp
giden yarı transparan bir yeşil çizgi bulunuyor. Bunun anlamı bu çizgi üzerinde
gitmeye çalışmanız ve gaza sonuna kadar basmanız. Çizgiyi takip ederek
ilerlerken herhangi bir viraja yaklaşmanız durumunda çizgi kademe kademe renk
değiştiriyor ve sarı oluyor. Sarının anlamı ise; gazı kesmeniz ve yine çizgide
kalmaya çalışmanız. Artık frene basmanız gerektiğinde ise renk kırmızıya
dönüşüyor. Bu sistemin asıl güzelliği ise çizgiyi takip ederken hızınız ile
doğru orantılı olarak sürekli renklerin size uyum sağlaması. Yani 60km hızla
dönülmesi gereken bir viraja siz 50km hız ile girerseniz; kırmızı olması geren
çizgi yeşile dönüşüyor ve size hızlanmanız gerektiği mesajınız veriyor.
Tüm bu güvenlik ve yarış içi yardımcı olan modların iyi yönlerini anlattıktan
sonra gerçekçi olan kısma gelmemiz gerekirse, birkaç şeyi bilmemizde fayda var.
Oyun bize yardım ederken en hızlı olmamızı değil, güvenli bir şekilde yola
tutunmamızı sağlıyor. Yani altımızdaki araç ön sırada bulunan araçtan teknik
veri olarak yavaş ise; yol çizgisine ve güvenlik sistemlerine bağlı kalarak
araçları geçmemizin imkanı yok. Kısacası bu güvenlik sistemlerini oyunu iyice
öğrenene kadar kullanmak ve zamanı geldiğinde ise yavaş yavaş kapatmak gerekli.
Yoksa sizden daha güçlü motora sahip aracı virajlara girerken geç fren yaparak
geçmeniz güvenlik sistemleri ile pek mümkün değil.
Zorluk seviyesi ayarlamak da ne var ki?
Bahsi geçen bir yarış oyunu ise zorluk seviyesini ayarlamak gayet basittir. Size
üç adet seçenek sunulur; Easy, Normal ve Hard. Siz bu seçeneklerden birini seçer
ve oyuna o zorluk seviyesinde devam edersiniz. Oysa Forza Motorsport’ta zorluk
seviyesi gayet kapsamlı olarak gelişiyor. İlk seçenek yine aynı kolaydan zora
uzanan seçenek listesi. Ancak bunun haricinde oyunun zorluğunuz arttıran
dolayısıyla kazanacağınız kabiliyet puanını da değiştiren seçenekler pek fazla.
Mesela az evvel sözünü ettiğim güvenlik sistemlerini kapatırsanız her
kapattığınız mod başına belli bir ek puan kazanıyorsunuz. Bunun haricinde yarış
esnasında aracınıza ne kadar hasar verirseniz o kadar eksi puan hanenize
yazıldığı için yarış sonunda aracınızda en ufak bir çizik bile
istemeyebilirsiniz.
Artık yarışa başlasak iyi olacak
Ayrıntılarla dolu bir oyunun menülerini genel yapısını anlattıktan sonra artık
yarış pistinin heyecanına kapılsak iyi olacak. Forza Motorsport oynarken bir
şeyi asla aklımızdan çıkarmamalıyız; bu oyun asla bir Need For Speed değil.
Forza’da en yakın dostunuz, fren. Her ne kadar hızın sorgulandığı bir oyun olsa
da yarış içinde yapacağınız en ufak hatanın tüm yarışa mal olması neticesinde,
yol dışına çıkmaktansa geride kalmayı tercih edecek, bol bol frene basacaksınız.
Fren konusu gündeme geldiği zaman yarış oyunu değil de bir ralli oyunu
oynuyormuş gibi hissedebilirsiniz. Sürekli doğru yarış çizgisinde kalmalı, piste
olabildiğince tutunmalı, aracımızı mümkünse hiç kaydırmamalı ve önümüzdeki
araçlara kesinlikle temas etmemeliyiz. Bu zorlukları duyunca bu sefer bir ralli
değil de Formula 1 simülasyonu oynuyormuş gibi hissedebilirsiniz.Forza’da başarılı olmanın ilk sırrı kesinlikle iyi bir araca sahip olmak. Her ne
kadar iyi pilot olsanız, geç frenle virajları alsanız da aracınız iyi olmadıktan
sonra yarış kazanmanız mucizelere bağlı. Bu yüzden paranız olduğu müddetçe
aracınızı modifiyeli bir şekilde yarışa sokmalısınız. Eğer aracınız iyi ise
yarışa ilk sıralarda başlıyorsunuz. İyi bir start alabilirseniz bu sefer
yerinizi iyi korumanız gerekli. Çünkü aracınız diğerlerinden çok iyi durumda
değilse yarış sonuna kadar geçiş için en uygun anın, başlangıç olduğunu
anlayacaksınız. Mutlaka start’ta bir iki aracı geçmeye çalışmalı ve ilk virajı
ön sıralarda geçmeye bakmalısınız. Eğer yarışta ilk sırayı elde edebilirseniz
mutlaka güvenli sürüş yapmalı ve pist dışına asla çıkmamalısınız. Buraya kadar
anlattıklarım oyuna yeni başlayanlar ve aracı diğerlerinden hızlı olmayanlar
için geçerli. Eğer aracınız iyi, sizde en az 10 yarış yapmışsanız artık en hızlı
turları atmanın vaktidir. Bu sefer yarışları çok rahat kazanmaya
başlayacağınızdan artık zorluk seviyesini yükseltmeye ve size yardımcı olan
modları bir bir kapatmaya başlayabilirsiniz.
Pilotluktan hocalığa
Forza Motorsport tüm güzelliklerinin yanı sıra, yarış oyunları tarihinde bir
ilki sunarak bizlere pilot yetiştirme imkânı sunuyor. Biraz iddialı bir sunum
olsa da oyunumuzun içinde Drivatar isimli çok özel bir mod var. Drivatar, bizim
kullanış tarzımıza uygun olarak yetiştirdiğimiz, yapay zekâ kontrollü bir pilot.
Daha basit bir ifade ile anlatmak gerekirse; beş yarışlık bir turnuvada
olduğunuzu düşünün. İlk dört yarışı yaptınız sıra son yarışa geldi. Üçüncü bile
olsanız turnuvayı kazanacaksınız ve boşu boşuna altı tur atmayı istemiyorsunuz.
Bu durumda daha evvel eğitmiş olduğunuz Drivatar’ınızı devreye sokuyor ve sizin
için yarışmasını sağlıyabilirsiniz. Hatta sürücünüzü iyi yetiştirmişseniz boynuz
kulağı geçer misali iyi neticeler alan bir pilotla karşı karşıya da
kalabilirsiniz.
Buraya kadar her şey güzel de bu pilotu nasıl eğiteceğiz dediğinizi duyar
gibiyim. Drivatar isimli pilotumuzu eğitmek, çeşitli özellikleri ön planda
bulunan pistlerdeki performanslarımızı sunmamızla gerçekleşiyor. Mesela hızlı
düzlükleri olan ilk piste çıkıp altı adet tur atıyoruz. Bu pistteki turlarımız
esnasında yarış çizgisine ne kadar bağlı kaldığımız veya hızlanma noktalarını
nasıl seçtiğimiz gibi konular not ediliyor ve tüm bu ayrıntıların sonucunda
genel bir profilimiz ortaya çıkıyor. Bu profilin bir kopyası ise bahsini ettiğim
drivatar oluyor.
Anlatılmaz yaşanır
Forza Motorsport Xbox konsolunun bugüne kadar bize sunduğu en başarılı ve en
kaliteli yarış simülasyonu. Uzun süre isminden söz ettirirken hep grafiklerinden
ve gerçekçi hasar modellemelerinden bahsedilen oyun, bundan çok daha fazlasını
sunduğunu sanırım az çok fark ettiniz. Tabi yine grafik konusuna geri
döndüğümüzde bazı gerçekleri belirtmekte fayda var. Kişisel fikrimi söylemem
gerekirse Forza Motorsport’un grafikleri gayet başarılı olsa da Xbox’ın en iyi
grafikli oyunu değil. Araç modellemeli gerçeğe son derece yakın ve poligon
sayıları gayet yüksek, ama yine de mükemmel değil. Tabi bunun nedeni aynı anda
sekiz aracı modellemek ve her birinin hasarlarını göstermek için hafızanın
sınırları sorgulanması olarak gösterilebilir. Fakat şurası bir gerçek ki Forza
Motorsport’ta asla ekran yenileme hızı düşmüyor ve görsellik hep aynı
akıcılığını koruyor.Hasar modellemesi söz konusu olduğunda ise şöyle bir durmak gerek. Genelde
oyunlar hasar modellemesine eğilme, bükülme olarak tasarlanırlar, ama Forza’da
durum farklı. Araçlar bir kere hasar aldı mı hemen üzerlerindeki boya dökülüyor
ve güzel bir çarpma modellemesi gözüküyor. Normalde aracın kaportası çevreyi
ayna gibi yansıtırken çarpmanın gerçekleştiği bölge mat kalıyor ve yansıma
yapmıyor. Görsel yönden çok başarılı olan hasar modellemesinin yanında fiziksel
olarak da güzel ayrıntılar mevcut. Eğer aracımızla bir iki defadan fazla kaza
geçirirsek artık motor eski verimini gösteremiyor ve aracımız teklemeye
başlıyor. Daha fazla kaza durumunda ise direksiyon hakimiyetimizi kaybetmemize
neden olacak problemlerle karşılaşabiliyoruz. Kimi zaman fazla hasar alan lastik
kendi yönüne doğru aracı çekmeye başlıyor.
Kirli yarışlar bizi bekliyor
Yapay zekâ söz konusu olunca gerçekten çok başarılı bir yapım olan Forza
Motorsport’ta amansız yarışlar yapıyoruz. Daha evvel bahsettiğim gibi eğer
aracınız diğerlerinden bariz bir şekilde üstünse ve siz de iyi kullanıyorsanız;
hiçbir problem yaşamadan yarışı kazanıyorsunuz. Tersini düşündüğümüzde, yani
aracınız kötü ve siz de oyunda başarılı değilseniz, bu sefer nal topluyorsunuz.
Ancak aracınız vasat seviyede olup siz de aracını çok iyi kullanan bir oyuncu
iseniz yarış inanılmaz derecede çekişmeli oluyor. Bir kere rakiplerimiz olan tüm
araçlar kendi çizgilerinde kullanmalarına rağmen duruma göre yön
değiştiriyorlar. Eğer arkadan çok sıkıştırırsanız sizi yoldan çıkacağınız
noktalara ittiriyorlar veya geç fren yapıp bir virajda rakibi geçtiyseniz hemen
bir sonraki virajda eski avantajını geri almak için atak yapıyorlar.
Need For Speed oyunlarında alıştığımız bir kural vardır: Eğer siz gerideyseniz
öndekileri yakalayabilmeniz için rakipleriniz yavaş giderler. Aksi durumda yani
siz öndeyseniz bu sefer arkadaki araçlar hatasız kullanır ve size yetişirler.
Forza Motorsport’ta ise her an her şey olabiliyor. Yani siz öndeyseniz arkadaki
araçlar hızlı kullanıyorlar, ama onlar da her an hata yapıp yoldan
çıkabiliyorlar. Hatta sizi yakalamaya en müsait olan araç üçüncü dördüncü sıraya
düşmüşse aşırı agresif kullanıp kaza yapabiliyor. Bu durumu tersine
çevirdiğimizde yani siz arkada olup önde giden aracı takip ederseniz bu sefer
araç normal olarak kullanıyor ama siz onu arkadan fazlasıyla rahatsız ederseniz
hem hata yapabiliyor hem de yol dışına itebiliyorsunuz. Tabi unutulmaması
gereken bir durum daha söz konusu. Eğer siz ve önünüzdeki araç fazlasıyla
mücadele eder ve zaman kaybederseniz bu sefer üçüncü durumda olan araç size
yetişip, ikinizi birden geçebilir.
Xbox’ınız varsa Forza’nız da olmalı
Genel olarak değerlendirdiğimizde Forza Motorsport Xbox konsolunda yapılmış en
başarılı yarış simülasyonu. Gerek grafikleri, gerek ses sistemi, gerek araç
sayısı, gerekse oyun dünyasına getirdiği yenilikleri ile son derece başarılı.
Yapay zekâ yönünden amansız yarışlar sunan, araç ve pist bakımından epeyce
seçenek içeren oyun aynı zamanda Drivatar sistemi ile de çığır açar nitelikte.
Eğer Xbox konsoluna sahipseniz, bu oyunu almanızı şiddetle öneriyorum.