Bu tür oyunlar beni mutlulukla gülümsetebiliyor. Yaşayanların olmadığı bir dünyayı varsayıp, şirin renklerle ya da karakterlerle anlatmaları yok mu, tam herkesin sevebileceği oyunlardan işte.
Bir gün sevimli hayalet Gast (yani biz), hayaletli lunaparkta gezmeye çıkar diye başlar konumuz. Öyle bir lunapark hayal edin ki, bizim dünyamıza uzak ama diğer tarafa da yakın değil. Öyle bir masal diyarı ki, korkarak gezerken bile sevimliliğine şaşırıyorsunuz. Görevimiz, kötü palyaçonun durdurduğu saati çalıştırıp zamanın tekrar akmasını sağlamak. Çünkü sadece o saatin akmasıyla lunaparka tekrar eğlence günleri dönecektir. Bunu yapmamız içinde, diğer yaratıklara yardım edip yıldızlar topluyoruz ve yıldızları kullanarak farklı bulmacaları çözmeye çalışıyoruz. Yıldız sayımız arttıkça, girebileceğimiz yerlerin sayısı da artıyor.
Bir platform oyunundan ne beklediğinizi bilemiyorum ama benim uzun süre başka bir bu tarz oyuna ihtiyacım olmayacak sanırım. İlk olarak grafikler harika. Mesela karakterimizi ele alalım. Bir çoğunuz “Çığlık” film serisini izlemiştir. Kötü karakter Stub’ın dört yaşındaki halini hayal edin ve Gast’a bakın. Şimdi de gülümsemeyin bakalım. Hafif yamuk bir ağız, kocaman ve sevimli gözler, korkak bir ses tonu. İşte kahramanımız. Ekran görüntülerine bir bakın. Hiçbirisi ara görüntülerden alınma değil, oyunun kendi görüntüleri.
Seslerde tam bir curcuna. Ne ararsanız mevcut. Ağaç sesleri, rüzgar, yaratıkların sesleri, insanı huylandıran garip sesler hep bir arada. Bir süre sonra paranoya safhasına geliyorsunuz. Çünkü nereye adım atarsanız atın, ya beklemediğiniz bir aksiyon ile birlikte ani efektler geliyor ya da o kadar rahatlatıcı şarkılar çalıyor ki, sonunun nereye varacağı sizi düşünürken yormaya başlıyor.
Oynanış sadece fare kullanımına dayanıyor. Aynı Sanitarium oyununda olduğu gibi, fare imlecini basılı tutarak Gast’ı o yöne götürüyorsunuz. Bir şey almak istediğinizde imleciniz bir ele, yapılması gereken bir iş var ise de yıldızlarla çevrilip parıldamaya başlıyor. Bir de eğer o ekranda yapmanız gereken bir şey varsa, yapmak için gereken malzeme elinizde olsa da olmasa da, Gast’ın düşünce balonları uçuşmaya başlıyor.
Muhakkak oynamanız gereken bir oyunla karşı karşıyayız diye tekrarlıyorum. Sonra söylemedi demeyin. Bir kere, ek olarak söylemek gerekirse, oyunda yapmanız gerekenler sıralı değil. Yani istediğiniz işi istediğiniz zaman yapabilirsiniz. Bu da oyundan sıkılmamayı beraberinde getiriyor.
Daha fazla konuşmaya gerek olduğunu sanmıyorum. Kendi dalında bir kült bence, olmasa bile o yolda ilerlemekte. Umarım ki sadece reklamı yapılıyor diye insanların güzel olduğunu sandığı oyunların arasında ezilmez.
