DreamCatcher, bizleri uzay boşluğuna, biyolojik öğelerle doldu bir savaşa
yollamaya hazırlanıyor. Bu “biyolojik savaş” terimi sadece ırkların çatışması
değil, kendimizi geliştirmek için de ihtiyacımız olan bir öğe olarak karşımıza
çıkacak. 3 boyutlu bir RTS olan Genesis Rising: The Universal Crusade, uzayın
derinliklerinde, yaratıklara karşı olan mücadele ve var olma savaşını konu
alıyor, ancak birçok uzay temalı yapımda olduğu gibi bünyesinde orijinal öğeleri
barındırıyor.
Canlı gemiler
Captain Iconach rolünde olacağımız yapımda, galakside mücadele eden geniş
filoları kontrol edeceğiz. Genel hikâye, insanlık için çok önemli olan Universal
Heart’ı elde etme üzerine kurulu olacak ancak biz görevlerde ilerledikçe ve
değişik durumlarla karşılaştıkça daha da dallanıp budaklanacak. The Military,
The Inquisiton ve Defiance birliklerini kontrol edebileceğimiz Genesis Rising
evreninde ölümcül yaratıklar da kol geziyor olacak. Savaşa katılan her grubun
kendine has teknoloji ve savaş şekilleri olacak. İşte biyolojik durum da burada
sahne alıyor. Oyun içerisindeki tüm gemiler DNA ve genlerden meydana geliyor ve
organik gemiler olarak geçiyorlar. Değişik genlerin birleştirilmesi ve gemiler
üzerinde uygulanması ile silahlarımızı ve zırhlarımızı geliştirebilecek, yeni
yetenekler kazanabileceğiz. Birbirinden farklı 25’in üzerinde gen olacak,
gemilerimizin üzerinde bulunan gen slot’larında bunları kullanarak, görünümüyle
birlikte özellikleri de değişik olan gemiler elde edeceğiz. Tabii bağlı
oldukları ana bir üssümüz de olacak.
Başarmamız gereken çeşitli görevler var. Zaman zaman bir düşman üssüne gizlice
sızmamız gerekirken, sıcak çarpışmalar içerisinde önemli bir filoyu yok etme
görevimiz de olabilecek. Alışılagelmiş bu tip görevlerin dışında, bulmaca
çözmemizi gerektiren durumlarla da karşı karşıya geleceğiz ki, bu durum
RTS’lerde pek fazla uygulanan bir yöntem değil. Tabii böylece Genesis Rising’in
bizi ne şekil bulmacalar ile uğraştıracağı da haliyle merak konusu oluyor.
Strateji oyunlarının vazgeçilmezi olan kaynak yönetimi burada da orijinal
özellikleri ile yerini alacak. “Bloodair” isimli bir kaynak toplayacağız.
Türkçe’sini açıklamak gerekirse, düşman gemilerini öldürdükçe ya da enkazlara
rastladıkça, onlardan kan ve DNA örnekleri toplama ya da çalma şansına sahip
olacağız. Böylece düşman gemilerinin özelliklerinden faydalanabilecek, DNA’ları
klonlayarak ordumuzun aynı tür birimini daha da geliştirebileceğiz. Bloodair’i
sadece ekonomik kaynak olarak değil, bir yaşam kaynağı olarak da
kullanabiliyoruz. Organik gemilerimizin sağlıklarını düzeltme amacıyla da ona
ihtiyacımız var. Bu yüzden yerine göre dikkatli uygulamamız gereken noktalar
olacak.
Genleri kullanarak kendi silahlarımızı üretmenin dışında, gemilerimizin kendi
özel atakları da olacak ve zor durumlarda onlara başvurabileceğiz. Tabii uzay
boşluğunda sadece düşmanlar ile baş başa olmayacağız. Etrafta bulunan ve farlı
görevleri olan NPC filoları ile karşılaşacağız. Onlarla irtibat kurduğumuz
zaman, davranış biçimi tamamen sizin kararınıza bırakılıyor. Olumsuz bir şekilde
davranırsanız size saldırabilirler ve eğer bu savaştan galip çıkarsanız bazı
özel genlere sahip olabilirsiniz. Daha olumlu yaklaşır ve dostça bir tavır
sergilerseniz, o zaman başınız sıkıştığında onlardan yardım isteyebilir ve
böylece savaşlarda daha güçlü bir konuma gelebilirsiniz, buna o anki
stratejinize göre karar vereceksiniz.
Bloodair avcıları
Yaratıkların da kendilerine göre özellikleri olacak. Kimisi buzlu yerlerden
kuvvet alıyor ve kendilerini bu şekilde tedavi edebiliyorlar. Bazıları ise
asteroid’leri kendi avantajlarına kullanabiliyorlar. Tabii gemilerinin temaları
da değişkenlik gösteriyor, buna uygun olarak stratejiler üretmemiz gerekebilir.
Campaign görevleri, multiplayer co-operative modunda 16 kişiye kadar
oynanabilecek. Bunu yaparken üç gruptan da faydalanabileceğiz. Uzay savaşlarına
aynı zamanda DNA ve gen faktörlerini de ekleyen ve bizi, bu faktörleri stratejik
olarak kullanmaya sevk eden yapım Genesis Rising: The Universal Crusade, Mart
ayı içerisinde piyasalardaki yerini alacak.
