Oyun İncelemeleri

Ghost Master

İnsanın gözü artık son zamanlarda değişik şeyler görmeye alışmaya başladı.
Buna oyunlarda dahil. Şöyle Fps’lerden, Frp’lerden ve stratejilerden sıyrılıp
değişik bir oyun oynamayalı uzun zaman oldu. Tabi arada böyle oyunlar çıktı ama
bunlar pek kaliteli oyunlar değildi. Tam şöyle “Sims gibi birşeyler çıksada
değişiklik olsa” dediğimiz bir anda imdadımıza oyunumuz Ghost Master yetişti.
Artık ‘The Sims 2’ çıkasaya kadar birazda anti-sims sayabileceğimiz bu oyunu
oynayabiliriz. Acaba bu oyun o kadar uzun ömürlü mü olacak? Bunu öğrenmek için
yazının devamını okuyabilirsiniz.

Oyunumuz için bir anti-sims diyebilirsiniz. Oyunda biz bir hayalet
efendisiyiz. 48 tane olan ve hepsininde ayrı ayrı güçleri bulunan hayaletleri
kontrol ederek zavallı kurbanlarımızı korkutuyoruz. Kurbanlarımızın yani
insanlarımızın hareket ve davranışları o kadar çok Sims’e benziyorki yani o
kadar olur. Kimi zaman uyuyorlar, kimi zaman birşeyler atıştırmak için mutfağa
gidiyorlar, kimi zaman televizyon izleyip, kimi zaman tilt oynuyolar, vesaire
vesaire… Tabi siz hayaletlerinizle uğraşmaktan bunlara pek dikkat
edemiyorsunuz.

Hikayemiz pek öyle ahım şahım değil. Bir grup kafayı yemiş genç esrarengiz
bir eve girip sizi çağırıyorlar. Sonrada siz ve hayaletleriniz serbest kalıp tüm
şehri ele geçirmek için oyunu oynamaya başlıyorsunuz. Bunları zaten oyunun
başındaki video’da izleyebiliyorsunuz. Video gerçekten güzel hazırlanmış ve
komik. Hatta nedense insanı birazda gaza getirici gibi geldi bana. Belkide bende
yanlış birşeyler vardır.

Oyunda sizin ‘Ghoul Room’ adında bir eviniz bulunmakta. Burada bölüm
sonlarında elde ettiğiniz altınlarla hayaletlerinize yeni güçler
verebiliyorsunuz. Bölümler ilerledikçe teker teker veya ikişerli şekillerde
açılıyorlar. Her bölümün farklı bir amacı var. Mesela ilk bölüm olan
‘Haunting101’ br Training niteliğinda ve tek amacınız elektrik süpürgesine bağlı
olan hayaleti kurtamak ve evde yaşayanları evden kaçırmak. İlerledikçe bölümler
zorlaşıyor. Gittikçe daha az korkan karakterlerle hatta hayalet avcıları ile
başa çıkmak zorunda kalıyorsunuz. Her bölümde en az 2 tane kilitli hayalet
bulunmakta. Bu hayatlerin kilitlerini çözdüğümüz zaman bize katılıyorlar ve
sonraki bölümlerde bu arkadaşları kullanabiliyoruz. Kilitleri çözmek için ise
biraz zeka gerektiriyor. Mesela ‘Weird Seance’ bölümündeki cam bardağa kilitli
garip hayaleti kurtarmak için ‘Aether’ adlı hayaleti ortaya çıkarıp çığlık atma
gücünü yaparsanız bardak kırılıyor ve hayalet serbest kalıyor. Çoğunun kurtuluşu
bu şekilde oluyor zaten.

Her bölüm için sınırlı sayıda hayalet seçiyorsunuz. Hayalet seçim ekranında
bölüme en uygun hayaletleri seçen ‘recommend’ adında bir tuş var. Bence
bilgisayarın yaptığı seçime güvenin. Ben bir kere değiştireyim dedim sonra başa
çıkılmaz bi duruma geldim. Çoğu hayaletin güçleri ve özellikleri farklı.
Hayaletleri öyle kafanıza göre her yere çıkaramıyorsunuz. Çoğunu özelliğinin
gerektiri bir yere bağlayarak çıkarıyorsunuz. Mesela ‘Stonewall’ adlı hayalet
sadece toprağa bağlanarak çıkabiliyor. Bu bazen bir saksı, bazen bahçe
olabiliyor. Bir elektrik hayaleti olan ‘Lucky’ ise çoğu elektrikli alete
bağlanabiliyor. Ben oyuna yeni başladığım sıralarda hava hayetlerinden biri olan
‘Aether’i ev içinde kullanamadığım için bayağı üzlüyordum. Sonra odanın birinde
oyuncak bir top gördüm. Aether ona bağlayarak çıkarabildim. Yani oyun biraz
pratik zeka gerektiriyor. Boo veya ClatterClaws gibi kimi hayaletler ise
istediği yerde çıkabiliyor. Hayaletlerin ev içindeki korkutma alanı ise oda oda
ayrılıyor. Mesela bir odada ortaya çıkardığınız hayalet o odada bulunan
insanları etkiliyor. Bazı özel güçler ise tüm evi etkileyebilen nitelikte
olabiliyor. Güç kullanmanız yukarıdaki yeşil bara bağlı oluyor. Eğer pek hayalet
çıkarmaz veya güç kullanmanız bu bardaki sayı yavaş yavaş azalıyor. Tam tersinde
ise artarak daha çok puan isteyen büyüleri yapmanız için size olanak sağlıyor.

Oyun ekranı gayet basit sol üst köşe güç yapma barınız. Onun altında
kullanabileceğiniz hayaletleriniz var. Buradan hortlaklarınıza güç yaptırabilir
veya emirler verebilirsiniz. Ekranın sağ tarafında ev sakinlerini görebiliyoruz.
Mouse ile üzerlerine geldiğinizde yana açılan kutucukta üç bar olduğunu
göreceksiniz. Bu barlardan en üstteki korkuyu göstermekte. Bu beyazlık kırmızı
olunca adamımız kaçınarak evden uzaklaşıyor. Ortadaki direnç oluyor. Kimi güçler
insanlara zara vermekte. Yada kalpten falan giderlerse bu bardan anlıyoruz. En
alttaki ise inanç. Eğer inancı bayağı düşükse işiniz zor demektir. Önce bunu
yükseltmeden adamları korkutmanız pek kolay değil malesef. Birde
insancıklarımızın üzerine tıkladığımızda açılan pencereden on şahıs hakkında
bilgi alıyoruz. “Aman canım ne işimize yarayacak” demeden önce iyice bi bakın
derim. Orada o şahsın en çok neden korktuğunu yazıyor. Mesela elektrik
çarpmasından korkuyor. Alın ‘Statik’ adlı hayaleti yapın numaranızı. Bu kadar
basit… Ekranın sol altındaki yanyana beş tuşda kamareyı döndürmeyi ve katları
inip çıkmayı sağlıyor. En elttaki tuş menüyü açıyor. Sağ alt köşedeki tuşda
direk oyundan çıkıyor.

Oyundan içeriği genel olarak bu kadar. Birazda diğer şeylerden bahsedelim.
Oyunun grafikleri ne çok iyi ne çok kötü diyebileceğim bir kategorideler. Bu
grafikler bir FPS veya FRP’de filan olsaydı gerçekten kötü görünürdü. Ama bu
oyunda o kadar sırıtmıyor. Hatta sevimli bir kava katmış bile diyebilirim. Fakat
karakter animasyonları gerçekten çok güzel. İnsanlar odun gibi değil.
Hayaletlerin animasyonları çok kaliyeli yapılmış. Kısacası grafikler için ‘The
Sims’in 3D versiyonu diyebilirim.Sesler ise daha güzel. Müzikler pek benim
tarzım olmasada oyuna çok uygun müzikler yapılmış. Müzikler hem komik hem
korkutucu gibi. Yani oyunu anlatıyor sanki. Ses efektleri gerçekten iyi. Böcek
sesleri, Zincir şıngırdamaları insanın kulağını tırmalamıyor.

Oyunun gerçekten büyük bir eksisi var ki gözden kaçmamalı. Bölüm aralarında
save yapamıyorsunuz arkadaşlar. Benim bir oyunda en sinir olduğum olaydır bu.
Mesela oyun zor. Böyle uğraş didiş bölüm sonu boss’una geldiniz. İlerde iyi
gidiyo. Hatta yenilmenize imkan yok. Anaaa! Ne iş! Zınk diye gitti elektrikler.
İşte bu yüzden bölüm içinde save’i olmayan oyunlar beni rahatsız eder. Bence bu
konuyu atlamaları pek iyi olmamış ya, boşver…

Oyunda gözüme batan gayet hoş ve komik 1-2 detayı anlatmadan geçemeyeceğim.
Oyundaki kurbanlarımızın isimlerine dikkatle bakarsanız belki tanıdık birşeyler
görebilirsiniz 🙂 Tabi direk kendini göstermiyor bu isimler. Size bir iki örnek
vereyim diğerlerini siz bulun: Obi Van Shinobi, Brat Butt… Oyun birçok filmi
tiye almakta. Bunların arasında ‘Blair cadısı, Geri döndüler, Rose Red Konağı’
ve ‘Poltergeist’ gibi klişe olmuş korku filmlerinin yanında ‘Olağan şüpheliler,
Godfellas, Hayalet Avcıları gibi filmler bölümlere konu olmuş. Bunlar gerçekten
hoş ayrıntılar. Ama bölüm içlerinin o filmle alakası yok o ayrı.

Yazımızın sonuna geldik işte. Oyun yazı boyunca da dediğim gibi gerçekten
eğlendirici. Şimdi ise yazının başında sorduğum sorunu cevabına geldi. Hayır!
Ama ne yazık ki hayır. Bu oyun tüm olumluluklarına rağmen Sims gibi uzun ömürlü
bir oyun değil ne yazık ki. Sonuçta bu oyun bir yerde bitiyor. Ama insan baştan
oynayıp bitiresi gelmiyor pek. Oyunun tek kötü yanı senaryoyu takip etmek
zorundasınız. Yani Sims’deki özgürlük, sınırsızlık yok. Sizde farkedeceksiniz ki
oyun sizi bir zaman sonra bayacak. Belki size böyle olmaz belkide bende
birşeyler vardır. Ama ben, bu oyunun adı ilk açıklandığında daha fazlasını
beklemiştim. Eee artık umduğumuzu değil bulduğumuz yiyeceğiz. Bu oyunu alın ve
oynayın. Hatta arşivinize katın. Böyle oyunlar her zaman kolay kolay çıkmaz…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu