Ghost Rider
Bugüne kadar defalarca denenmiş ve defalarca başarısızlıkla sonuçlanmış ‘filmden oyuna uyarlama’ işine, 2K Games ve Climax Studios’tan çıkan Ghost Rider da katıldı. Türünü aksiyon olarak tarif edebileceğimiz yapım, aslında grafiklerinden kontrollerine kadar birkaç oyunun harmanlanmış hali gibi. En başta da Devil May Cry ve God of War geliyor. Ancak isimler sizi heyecanlandırmasın. Eğer bu iki oyunu oynadıysanız, Ghost Rider’da yenilik adına hiçbir şey bulamayacaksınız. Grafikler, bölüm tasarımları, ‘önce ortalığı temizle, kapı kendiliğinden açılır’ mantığındaki ilerleme şekli ile özellikle Devil May Cry’dan büyük esintiler var.
Kahramanımız Johny Blaze, ruhunu kendi sebepleri yüzünden şeytana satıp daha sonra anlaşmazlık çıkaran bir adam. İntikam Ruhu Ghost Rider’a bu şekilde dönüyor. Kafasındaki alev, oyun boyunca hoş bir efekt yaparken, kullanıcıyı “Adamın ne bitmez gazı varmış” gibi düşüncelere sevk ediyor. Kendisiyle cehennemde başlayan maceramız, hikayeye uygun şekilde karanlık ve sıcaklık derecesi yüksek bölümlerde devam ediyor. Karşımıza oluk oluk akan düşmanlara, zincirimiz ve pompalı tüfeğimizle selam veriyoruz. Gittikçe değişen ve güçlenen yaratıklarla orantılı şekilde biz de çeşitli güçlendirmeler yapabiliyoruz. Demon Soul puanlarını kullanarak, hakkımızdan motosikletin vuruş gücüne kadar birçok güçlendirme yapmak, ayrıca yeni combolar ve özel hareketler almak mümkün. Ayrıca aynı puanlarla açabildiğiniz yapımcının ekranından görüntüler, sanat çalışmaları, hatta orijinal çizgi roman sayfalarına ulaşmanız mümkün. Arayüze göz attığımızda; sol üst köşede gördüğünüz karmaşık ibrelerden en dış katmandaki sarı renkli olanı hakkınızı (Sağlık diyemiyorum, çünkü adamımız zaten yaşayan bir insan değil), kırmızı ibre ruh gücümüzü (Ayrıca pompalı tabancanızı ne kadar kullanabileceğinizi), yeşil yuvarlak olan ise Link Charge gücünüzün ne kadar dolduğunu gösteriyor. Ruh puanları, sol köşede sayısal olarak görünüyor. İndirdiğimiz yaratıklardan yayılan yeşil ışıklar Link Charge’ı güçlendirirken, geri kalan sarılar ruh puanına ekleniyor. Ruh gücü (Kırmızı ibre) zaten yaratık sopaladıkça doluyor.
Her bölümün sonunda; bitirdiğimiz zamana, yediğimiz dayağa, topladığımız ruhlara ve artistik yetenek puanına göre dereceler alıyoruz. Bu dereceye göre kazandığımız bonus puanlar, Demon Soul puanlarınıza yansıyacak. Hell Cycle adlı motosikletinizi kullandığınız bölümlerde tuş dizilimi iyi yerleştirildiğinden, kontrollere alışınca problem yaşamıyorsunuz. Amacınız mümkün olduğunca iblisi zinciriniz ve attığınız alevlerle haklamak. Bir yandan da zıplamanız ve eğilmeniz gereken yerlere dikkat ederek, hayatta kalmanız gerekiyor.
Ghost Rider bu kadar yanarlı dönerli olunca, gücünü de ateşten alıyor doğal olarak. Hakkınız azaldığında etrafta gördüğünüz meşalelere karizmatik dostumuzun cayır cayır yanmakta olan kafasını yaklaştırdığınızda, bir ferahlama, bir serinlik hissediyorsunuz(!). Böylece hakkınız doluyor. Kontroller zorlayıcı değil, aksiyon türü oyunlara aşina olan herkesin kolayca kavrayacağı türden. Sol analog tuşuyla kafası dumanlı arkadaşımızı hareket ettirirken, sağ analog ile ani sıçramalar yapıp gelen ataklardan sıyrılmamıza yarıyor. Yaratık çığlığına benzer bir ses duyduğunuzda özellikle bu sağ tuşa abanmanızı tavsiye ederim. Geri kalan dizilimi çözmekte ve alışmakta zorluk çekmeyeceksiniz.
Şöyle bir göz attığınızda, kusurlarından fazla bahsetmediğimizi göreceksiniz. Bunun sebebi ise, yapımda kusur olarak söylenebilecek çok fazla aksaklık olmaması aslında. Ancak yine de Ghost Rider’ı oynadığınızda fark edeceğiniz üzere, işin eğlence kısmı çok havada kalıyor. Daha önce milyonlarca kez yapılmış şeyleri görmek, artık sadece refleks antrenmanına dönen boss savaşları, olmayan ara videolar ve tekrar kelimesinin hafif kalacağı savaşlar, Ghost Rider adını lekeliyor. Gayet sıradan olan yapımın tek ilgi çekici özelliği, puan topladıkça açabildiğiniz orijinal çizgi roman sayfaları sayılabilir.