Oyun İncelemeleri

Ghosthunter

Cambridge Studios sunar…

SCEE Cambridge Studios’un son hazırladığı oyun olan Ghosthunter, Detroit Polis
Departmanı’ndan Lazarus Jones ve ortağı Anna Steele’in bir gece üzerinden 2 yıl
geçmiş olan seri okul cinayetlerinin gerçekleşmiş olduğu Montsaye High School’a
gönderilmeleriyle başlıyor. Bu lanet çok daha eskilere dayanıyorken, Lazarus ve
Anna’ nın kötü şeytanların uzun süre intikam hırsıyla yanıp tutuştuğu bir yerden
kurtulup buraya geldiklerinden de haberleri yok tabi. Olayların baş kötüsü 536
yaşındaki kara şövalye – Sir William Hawksmoor iken Prof. Peter Richmond ise
iyiliğin temsilcisi konumunda ve Jones’a bu macerasında yardımcı oluyor.

Kahramanımız Jones, ortağı Anna’nın kara şövalye tarafından kaçırılmasıyla,
okulda başladığı macerasına hayalet kasabalarda ve farklı boyutlarda devam
ediyor, bu ucubeler dünyayı yok etmeden önce onları durdurabilecek tek kişi de
Jones. Oyun bu yönden Ghost Busters filmiyle acayip şekilde benzer, hatta oyunun
havası bile ünlü Hayalet Avcıları filmini anımsatıyor. Kahramanımız Jones
karşılaşacağı yaratık ve hayaletlerden bazılarını 9mm Glock 17, Grenade Launcher
ve Shotgun gibi ateşli silahlarla yok edebiliyorken, bir kısım düşmanlarını da
Pulse Rifle ve Sniper Rifle gibi onların gücünü emebilen özel silahlarla alt
ediyor, bunun yanında yine Ghost Busters’taki hayaletleri içine çeken kapanın
frizbi şeklindeki bir benzeri de Jones’un teçhizatları arasında.

Oyunun oynanışı diğer oyunlardan biraz daha farklı; doğruyu söylemek gerekirse
SCEE aksiyonla macerayı çok iyi bir şekilde harmanlamış. Oyun öyle bir şekilde
hazırlanmış ki; zaman zaman saf bir aksiyon oyunu oynadığınızı hissederken, bir
bakıyorsunuz oyun çeşitli puzzle’lar çözerek ilerlediğiniz bir macera halini
almış, yani oyun sürekli bir dönüşüm içinde.

Sir Daniel Fortesque’nun kokusu…

Hayır oyunun Sir Dan ile bir alakası yok, yani o kadar da değil; ama oyun
görsellik açısından farklı bir tat sunmakta, grafikler biraz Medi Evil II
tadında; yani renkli ve göze hoş gelen çizgiler, zaten iki oyunun yapımcısı da
Cambridge Studios. Aslında Ghosthunter tarz olarak Medi Evil ile tam olarak aynı
bile değil fakat dikkatli oyuncular bazı çizimlerin üzerinde Medi Evil’ın
kokusunun bulunduğunu fark edecektir.

Oyunun orijinal yanlarından bir tanesi ise belli noktalarda bize yardımcı
olan bir hayaletin kontrolünü ele alabilmemiz, bu hayaleti oyunun bazı
bölümlerinde Jones’un erişemediği yerlere girip oyunun akışını sağlayan
bulmacaları çözmek için kullanıyoruz. Bu da oyuna farklı oyun stilleriyle
birlikte eğlenceli bir oynanış katarak oyunu çeşitlendiriyor ve tekdüze bir
oynanış olmamasını sağlıyor, bu sayede de oyunu saatler boyunca sıkılmadan
oynayabiliyorsunuz.

Bu arada hayalet, yaratık falan dedik ama bunlar bahsettiğim gibi biraz Medi
Evil tarzında, tabi böyle olunca komik ve eğlenceli diyaloglar da kaçınılmaz
oluyor, yine de bazı heyecan verici sahneler yok değil.

Görsellik ise Ghosthunter’ın en memnun edici taraflarından, çünkü karakter
modellemelerinden çevre tasarımlarına kadar her şey mükemmel sayılabilecek bir
şekilde hazırlanmış. Özellikle bazı yerlerdeki detaylı ve hasar verilebilir
çevre dekor göze inanılmaz derecede hoş geliyor. Macera sırasında sürekli farklı
yerlere gitmeniz de oyunun çevre mekanlar olarak kendini tekrar etmesini
engelliyor. Bu arada sakın aklınıza oyunun sadece kapalı mekanlarda geçtiği
gelmesin, çünkü açık alanlar da oyunda büyük yer tutmakta. Kısacası oyunda ne
ararsanız var, bunların yanında çeşitli parlama ve ışık efektleriyle de süslenen
oyun bu nedenlerle görsellik adına oldukça yüksek puanı hak ediyor.

Kontroller ise çift analog stickle oynanan bir çok oyunda olduğu gibi
düzenlenmiş, yani stick’lerden biriye karakterimizi yönlendirirken, bir
diğeriyle de hedefleme işini yapıyoruz. Doğruyu söylemek gerekirse kontroller bu
sisteme alışık değilseniz başta yadırganabilir, fakat 10 dk. sonunda sorun
kalmıyor, aslında bunun sebebi de hayaletlerin herhangi bir strateji izlemeden
saldırmaları, yani saf bir aksiyon oyunu oynasaydınız kontrolleri yeteri kadar
rahat olarak görmeyebilirdik, fakat hedefte hayaletler olunca bu sorun olmaktan
çıkıyor. Kamera açıları ise yine bir çok oyunda olduğu gibi sağ analog çubuk ile kontrol ediliyor, ama kamera bazen ciddi problem yaratıp oynanışı etkiliyor ve bu da can sıkıcı bir durum.

Açıkçası uzun zamandır bu tarz bir oyunda böylesine iyi seslendirmeler
görmemiştim, karakter seslendirmeleri ve uyumları gerçekten pek az oyunda bu
kadar iyidir, diğer efektler ve müzikler de böyle olunca, haliyle bu doğrudan
atmosfere yansıyor. Daha fazla anlatılacak bir şey de yok, fazlası için oyunu
oynayıp görmeniz lazım, tüm bunlardan sonra Cambridge’in yine kendi tarzında
özgün bir oyun yaptığını söylemek hiç de yanlış olmaz…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu