ODTÜ’nün Kongre ve Kültür Merkezinde, tam ortadaki holdeki hâli görmeniz lazımdı. Her taraf kablo olmuş, masalarda çeşit çeşit bilgisayarlar var, rengarenk programlar dönüyor ekranlarda… Masalarda uyuyan mı istersiniz, harı harıl klavyeyi tıkırdatan mı? Türkiye oyun sektörünün kalbinden, ATOM’dan kopmuş gelmiş gençler, “oyun yapıyorlar dedik geldik!” diyen hevesliler hep bir aradadı. Söylemem lazım, atmosfer inanılmazdı.
Jüri oyunları fuaye alanında tek tek denemeden evvel iki üç saat boyunca masa masa gezdim. Sonuçta yapımcı olsalar da onlar da oyuncu, muhabbete nereden gireceğini kestirmek güç değil. Bir “Kolay gelsin hocam”‘ın ardından her birinin fikirlerini, projelerini görmeye çalıştım. Şimdi bize burada “Türkiye’de oyun sektörü yok yea” demek kolay geliyor ya? Var aslında. O kadar güzel fikirler vardı ki, birkaçına “Abi bunu satsanıza siz” demekten kendimi alamadım. Mesela en büyük ilham kaynakları Amnesia, Gone Home ve Dear Esther olan, Oculus Rift bazlı Insan’e vardı. İki kişi oynanan, arkadaşı arkadaşa kırdıracak Bacopia, bir adamın psikologa anılarını anlatışını konu alan; hikayeyi seçimlerimizle şekillendirdiğimiz Good Times, Bad Times benim aklımda kalanlar oldu. Platformlar da çeşitliydi, bahsettiğim gibi Oculus’tan Kinect’e, tabletten telefona, Unity sağ olsun her şekilde oyun yapıldı.
En sonunda bir “eşitler arasında birinci” seçilmesi gerekiyordu ki o da Yabıştır Kamil oyunu oldu. Ekip ödül olarak birer çok şık nazar boncuğu aldı ama (belki sizlere klişe gelecek) zaten birer Porsche alsalar da umurlarında olmazdı. Hiç 48 saat oturup en büyük tutkunuz için çalıştınız mı? Çalışanlar bilir, tüm GGJ ATOM ekibinin suratında o tatmin ifade vardı zaten. Tüm katılımcıları, organizatörleri tebrik ediyoruz. Süper bir tecrübeydi!