Sinema/TV - Kritik

Godzilla: King of Monsters

Hollywood’un en ünlü canavarlarından bir tanesi olan ve canavar filmi denince akla gelen ilk seri olan Godzilla, son olarak 2014 yılında seyircilerin karşısına çıkmıştı. Gerilim, yer yer korku ve bol efektten oluşan bu film Bryan Cranston ve Elizabeth Olsen ile seyredilebilir bir seviyedeydi. Genel olarak Godzilla filmleri kalite açısından pek üst seviyede olmadığı için, son filmin seri içerisinde tepe noktada olduğunu söylesek yanlış olmaz. Şimdi ise dev canavarımız bir kez daha beyaz perdede boy gösterdi. King Kong’un bir üyesi olduğu Godzilla evreninde iki karakterin kapıştığı eski filmler, pek üst düzey olmasa da sevenlerini memnun etmişti. Önümüzdeki günlerde vizyona girecek olan Godzilla: King of the Monsters filmi de eski filmlerde olduğu gibi Godzilla vs. Kong filmine yapılan bir hazırlık filmi olarak vizyona bulunacak.

Godzilla: King of Monsters inceleme

Efsanevi canavarların uyandırıldığı evrende Godzilla’nın yanında evrene ait diğer canavarları, günümüz efektleri ve animasyon kalitesiyle görmek oldukça güzel. Dünya ekosisteminin kötüye gitmesini engellemek isteyen bir grup bilim adamı, efsane canavarları doğayı eski haline getirmek için tekrar uyandırmak istiyor. Amerikan hükümeti bu karara karşı gelse de, canavarlar tek tek uyandırılıyor ve ekosistemin eski hale getirilmesi planlanıyor. Fakat Godzilla gibi diğer tüm canavarlar insancıl olmadığından, Ghidorah ve Rodan gibi canavarlar insanların düzenine zarar veriyor. Godzilla’dan farklı olarak vahşi ve alfa olmak isteyen bu canavarlara karşı savaşan Godzilla ise Mothra’nın yardımıyla savaşa tutuluyor.

Filmin Godzilla ile ilgili olan senaryosu bu şekilde ilerliyor. Hikaye anlatımı açısından iki ana hat üzerinden giden yapım, bunun yanında Russel ailesinin hikayesini de anlatıyor. Stranger Things serisinden hatırladığımız Millie Bobby Brown’ın da bulunduğu yapımda Mark ve Emma Russel’ın canavarlar üzerinde yaptığı çalışmaları görüyoruz. Canavarlarla iletişim kurmak için Emma Russel tarafından tekrar dizayn edilen ORCA isimli cihaz, filmin başında hikayenin gidişatını belirliyormuş gibi gözükse de, işler tam tersi yönde ilerliyor. Yine Ken Watanabe’nin, Dr. Serizawa rolünde bulunduğu filmde oyunculukların hiç fena olmadığını söyleyebilirim.

Canavarlara karşı verilen tepkiler, karakter arasındaki konuşmalar ve çok daha fazlası yeterli seviyede. Her ne kadar film karakter gelişimi açısından pek yeterli olmasa da, oyuncular anlatılmak istenileni oldukça iyi bir şekilde anlatmışlar. Filmin görsel efekt kısmının ise oldukça üst düzey olduğunu itiraf edebilirim. Godzilla’nın tasarımının yanında Ghidorah, Rodan ve Mothra’nın animasyonları ve tasarımları gerçekten muhteşem olmuş. IMAX perdede izlediğim filmde özellikle Mothra’nın ortaya çıktığı sahnenin üzerinde fazlasıyla çalışıldığı belli oluyor.

Canavarların birbiri ile dövüştüğü sahnelerde duyduğunuz ses efektleri de bir hayli güzel olmuş. Eğer Pacific Rim serisini severek izliyorsanız, Godzilla: King of the Monsters’ı seveceğinizden emin olabilirsiniz. Senaryo derinliği açısından pek detay barındırmayan yapım, yer yer eğlenceli sahnelere de sahip. Canavarlar arasındaki ilişkiye de değinen yapımda Kong’u net bir şekilde gösteren herhangi ciddi bir sahne bulunmuyor. Filmde sadece adının geçtiği Kong’u bir sonraki filme saklayan yapımcılar, oyuncu olarak Millie Bobby Brown ile tekrar anlaştığını açıkladılar. Godzilla ve Kong arasındaki savaşı anlatacak olan filmde, iki alfa canavarın kıyasıya mücadelesini göreceğiz.

Sona geldiğimizde eğer Godzilla evreninde bulunan yaratıklara meraklıysanız, Godzilla: King of the Monsters sizi tatmin edecektir. Ancak filmden sürükleyici bir hikaye anlatımı veya üst düzey bir yönetmenlik bekliyorsanız, filmin sizi pek fazla memnun etmeyeceğini söyleyebilirim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu