Google kullanmadan internet nasıl kullanılır?
Bir çoğunuzun başına gelmiştir; internette dolaşırken karşınıza çıkan bir reklam sonrası “Aaaa. Bunu bugün arkadaşımla konuşmuştum” demişsinizdir. Ya da sabah beğendiğiniz bir ayakkabının fiyatını öğrenmek için girdiğiniz siteden sonra, nerede dolaşırsanız solaşın, karşınıza ayakkabı reklamlarının çıkması gibi. Bunların hiçbiri tesadüf değil.
Bundan yıllar önce ortaya çıktığında Google’ın mottosu olan “Şeytan olmayın” mottosu, şu an firmanın ana politikası haline dönmüş gibi görünüyor. Geçmişe dönüp firmanın çalışanları için hazırladığı “Google Davranış Kuralları” nın ön sözünde “Kötü olmayın. Google çalışanları genellikle bu kelimeleri kullanıcılarımıza nasıl hizmet ettiğimize uygular. Ama “kötü olmayın” bundan çok daha fazlasıdır. Evet, kullanıcılarımızın bilgiye tarafsız erişimini sağlamak, ihtiyaçlarına odaklanmak ve onlara elimizden gelen en iyi ürün ve hizmetleri sunmakla ilgilidir. Ama aynı zamanda daha genel olarak doğru olanı yapmakla da ilgilidir – yasalara uymak, onurlu davranmak ve iş arkadaşlarına nezaket ve saygıyla davranmak.” şeklinde giriş yapılıyor. Yine aynı kurallar çerçevesinde, çalışanlarına, firmanın ürünlerini kullananlara kolaylık, cevaplanabilirlik ve eşitlik sunması gerektiğinin altını çiziyor. Ancak 2018’de bugünkü halini alan kurallarda bu konulardan eser bulunmamakta. Görünen o ki firma kazandıkça, her kötünün geçtiği yoldan geçip tüm ana prensiplerini bir kenara fırlatıp attı.
Google, kullanıcıların gizliliğini açıkça hiçe saydığı için sürekli olarak sorgulanıyor. Daha geçtiğimiz ay, 100 milyon Euroluk bir ceza aldı. Gerekçesi de kullanıcılarının Fransa’daki kullanıcıların verilerini ülke kanunlarına aykırı olarak işlemesi idi. Google’ın robot ve algoritmalarının genelde her ülkede aynı işlediğini düşünürsek ülkemizde de bu verilerin farklı bir şekilde işlendiğini düşünmüyorum. Her ne kadar internetin tarihi çok eski olmasa da kendi atasözlerini oluşturmaya başladı bile. Bunlardan biri de “Kullandığınız bir hizmete para vermiyorsanız, ürün sizsinizdir”. Ne kadar doğru olduğunu da Google bize gösteriyor.
Google kullanmadan internet nasıl kullanılır?
Bugün internet ortamında eşitsizliğin ana temelini oluşturan Google’ın sunduğu hizmetlerden kimilerini aşağıda sıralayacağım. Okudukça da hak vereceksiniz.
Google Seo
İlk olarak ana işimize odaklanıp, içerik üretiminin temelinden nasıl sarsıldığını, kalitenin nasıl bozulduğunu ortaya koyacağım. Bugün okuduğunuz içeriklerin çoğunda, hepsinin özgünlükten uzak olduğunu, sürekli soru cümleleri ile doldurulduğunu, nerede ise birbirinin kopyası olan yüzlerce içerik ile karşılaştığınızı fark etmişsinizdir. Bunun gibi içerikler, yayınların ana ziyaretçilerine bir şey katmadığı gibi çok zaman arama ile gelenlere de bir şey katmamakta. Ne yazık ki sitelerin gelir kaynağını oluşturan reklamların temelini oluşturan ziyaretçi ve sayfa gösterimin genel olarak Google’dan geldiğini düşünürsek, bunun mecburen geliştirilen bir sistem olduğunu da görürüz. Siteler, reklam pastasından büyük pay alabilmek için kıyasıya yarış halindeler. Bunun da yolu daha fazla ziyaretçiye, daha çok sayfa, hali ile reklam gösterebilmekten geçiyor. Ancak bunda da ne büyük eşitsizliklerin olduğunu birazdan göstereceğim.
Arama motoru optimizasyonu olarak da geçen SEO kavramı, firmanın anlattığına göre, siteleri tarayan botların içeriği daha iyi anlayabilmesi için bir dizi kural sunuyor sitelere. Bu kurallara göre de içerikler oluşturulduğu için çok zaman anlamsız, kelime yığını içerikler ortaya çıkıyor. Okuyanı ya sıkıyor ya da takipçisi olduğu yayından uzaklaştırıyor. Ancak günün sonunda, Google tarafından vaad edilen kazanç, yayınların geri çeviremeceği bir kaynak.
Arama sonuçlarında herkes ilk sırada çıkabilmek için çeşitli taklalar atıyor. Sebebi ise ilk sırada çıkan sonucun arama trafiğinin yarısını alması. Yani sadece tek bir kelime ile bile bir günde ekstra 20-30bin kişiye ulaşabilirsiniz. Türkiye gibi ülkelerde bu çok ciddi bir gelir sağlamasa da Avrupa, Amerika gibi yerlerde bunun karşılığı sadece bir kelime ile günde 250-300 Euro kazanabileceğiniz anlamına geliyor. Bunun gibi onlarca, hatta yüzlerce kelimeniz olduğunda rakamlar devasa boyutlara ulaşabiliyor.
Google Reklamlar (Adsense/Adwords)
Google’ın yayıncılar için sunduğu farklı reklam alternatifleri bulunuyor. Bunlardan bir tanesi Adsense adı ile sunulan, ufak yayıncıların tercih edebileceği, gelir oranları oldukça düşük olan bir sistem. Diğeri ise Adsense’e göre daha yüksek gelir sunan Adwords. Ancak Google, Adwords’ü sadece haber portalları gibi milyonlarca kişinin girdiği yayınlara veriyor. Bu da Google’ın aslında sadece büyükler için var olduğunun bir göstergesi.
Aslında tüm bunlar reklam sektörünü tamamen ele geçirme çalışmalarından başka bir hamle değil. Bir yanda reklam verenlere daha az harcayarak ve risk almadan istediği yayında yer alma şansı sunarken, diğer yanda ekonomik zorluklar içinde yaşamaya çalışan küçük ve orta ölçekli yayınlara çok minik havuçlar vererek yaşamasına bile yetecek kadar bir kazanç sağlamıyor. Ancak bir kere reklam vereni kendi tarafına çekince artık kırılması zor bir döngü oluşturdu. Ancak farkındaysanız, gitgide azalan içerik kalitesi ve kaybolan kaliteli yayınların sebebi de tüm bu sistemler.
Google Haritalar
Google’ın sunduğu önemli hizmetlerden biri de harita uygulaması. Gideceğiniz bir arkadaşınızın adresine ulaşan yolu bulmaktan, aradığınız bir mekana ulaşmanıza varıncaya kadar yol tarifleri veren bu uygulamanın bir diğer özelliği de, mekanlara puan verilebilmesi. Bunu en basit yolu ile inceleyelim. Karnınız acıktı ve yakındaki yemek mekanlarına bakıyorsunuz, hepsinde bir puan olduğunu göreceksiniz. Kimi firmalar, Google üzerindeki puanları yüksek olabilmesi için bu konuda hizmet verenlerden ücreti ile destek alıyorlar. Yani anlayacağınız para ile beğeni satın alıyorlar. Bu da karnı acıkan kişiye “Bu restorant 5 üzerinden 4.5 yıldıza sahiptir” mesajı veriliyor. Doğru ya da yanlış. Bir şekilde şişirilmiş veriyi sunuyor size. Diğer taraftan tercih ettiğiniz restoranta bağlı olarak da ilerki günlerde göreceğiniz reklamları kafanıza sürekli olarak işlemeye başlıyor.
Alternatif Uygulama
OS Maps: Bing tarafından sunulan haritalar oldukça güncel. Ayrıca yol tarifi yaparken canlı datalar ile gideceğiniz yoldaki yoğunluk oranını da gösteriyor. Tercih edilebilir alternatifler arasında bulunuyor.
Chrome
En tehlikelisi de bence bu. Zira Chrome, internette dolaşabilmek için en çok tercih edilen tarayıcılardan biri. Gittiğiniz her siteyi, orada attığınız her adımı kendi sunucularıla kayıt ediyor. Bunu “Gezinme verilerinizi, size daha iyi bir gezinme sunabilmek ve hizmetlerimizi geliştirebilmek için kullanıyor” şeklinde zaten kullanıcı sözleşmesinde sunuyorlar. İtiraz hakkınız bile yok. Aynı zamanda burada elde ettiği verileri, diğer firmalara da satarak sizi pazarlamış oluyor. Ne demiştik? Bir ürüne para ödemiyorsanız, ürün sizsinizdir. Ayrıca Chrome’un tükettiği bellek miktarı da başlı başına bir sorun. Kimi zaman bilgisayarınızda gerçekleşen takılmaların, kilitlenmelerin ana sebeplerinden biri.
Google sunduğu kullanımı basit, ücrestiz ve özellikleri bol ürünler ile internet kullanıcılarını yanında tutmayı başarıyor. Ancak herkesin verisi kendine özeldir ve bunu sadece siz bilmeli ya da kullanmalısınız. Geçtiğimiz yıllarda kullanıcıların bilgilerini satmaktan yargılanan Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg’e davada bir soru yöneltilmişti. Bunu kendinize sorarak, aslında bilgilerinizin ne kadar önemli olduğunu daha rahat anlayabilirsiniz: “Dün gece kaldığınız otelin adını başkaları ile paylaşmak ister misiniz?”. Bunu başka birçok alana da uygulayabilirsiniz.
Peki Google madem bu bu kadar şeytani, ne yapacağız? İlk yöntem olarak Chrome’daki gizlilik ayarlarından “üçüncü partiler ile bilgilerimin paylaşılmasını istiyorum” tikini kaldırabilirseniz. Tabii bulabilirseniz. Google bunun gibi hassas konuları gizlemede, 3-4 katmanlı menüler altına koymada çok başarılı. Bir diğer yöntem ise yeni bir tarayıcıya geçebilirsiniz. Elbette bunun araştırmasını da iyi yapmak lazım. Hangi tarayıcının sizin isteklerinize uygun, daha iyi bir gizlilik sözleşmesi önerdiğini bulmalısınız.
Alternatif Uygulama
Firefox: Özellikle kişisel verilerini gizlemek isteyenlerin oldukça yoğun bir şekilde tercih ettiği Firefox, reklam uygulamalarının topladığı verileri engelleyen eklentilere sahip. Her ne kadar performans açısından Chrome kadar güçlü olmasa da sisteminizin sağlığı açısından daha az bellek kullanımı ile telafi ediyor.
Gmail
Gmail, kullanıcılarının epostalarını taraması ve buradan elde ettiği verilere bağlı olarak reklam sunmasından ötürü sürekli olarak ateşe tutuluyor. Google bu uygulamayı sona erdirdiğini duyursa da, Wall Street Journal’da çıkan bir makale bunun sona ermediğini hatta firmanın bu durumu daha da ileriye taşıdığını gösterdi. 3. parti firmaların dahi Gmail kullanıcılarının epostalarına ulaşıp okuyabildiğini gösteren bu çalışma, epostalarınızın bir robot tarafından değil de şahışlar tarafından okunabildiğini ispatladı.
Alternatif Uygulama
Protonmail: Sanırım en önemli olan noktalardan birine geldik. Epostalarınızın güvenliği. Protonmail uçtan uca koruma ile gelen bir sistem. Google’ın aksine sunucularını İsviçre’de tutuyor ve bu ülkenin yasalarına tabii. IP adresinizi takip etmediği gibi, anonymous olarak hesabınıza giriş yapabiliyorsunuz. Aynen Gmail’de olduğu şekilde de hem tarayıcı hem de mobil uygulamalar ile bağlanılabiliyor. Ayrıca Gmail’de bulunan tüm verinizi Protonmail‘e aktarabiliyorsunuz. Ücretsiz olan bu servisin limitleri Gmail’e oranla biraz daha düşük. Ücretsiz servis esposlarınız için 500mb yer veriyor ve günlük 150 eposta ile sınırlıyor. Bunu artırabilmek için profesyonel servis satın almanız gerekecektir.
Google’ın tüm hizmetlerinin daha güvenli alternatifleri bulunuyor. Bunun için bazı servislerin alternatiflerini sunmaya çalıştım. Ancak bu yazıyı hazırlamamın asıl sebebi kişisel verilerinizin sadece size ait olduğunu gösterebilmek idi. Eğer hiç tanımadığınız bir firmadan reklam epostası ya da cep telefonumuza abuk subuk firmalardan mesajlar alıyorsak sebebinin kendimizi doğru koruyamadığımız için olduğunu görmenizi istedim. Elbette tercih her zaman size ait. Ancak kendiniz için biraz daha özgürlük istiyorsanız, bunu elde etmek için şansınız da bulunuyor.