Oyun İncelemeleri

Grabbed By The Ghoulies

Rare’in Nintendo’dan ayrılıp 300 milyon dolar gibi çok yüksek bir ücrete Microsoft bünyesine katılmasının ardından, Xbox’a özel olarak hazırladığı ilk hiti Grabbed by the Ghoulies karşınızda. Rare gelmiş geçmiş en iyi platform yapımcısıdır desek; sanırım hiçte abartmış olmayız. Conker’s bad fur a day, Star Fox serisi ve Bonjo Koozie gibi mükemmel yapıtlarını unutmak mümkün değil. Grabbed by the Ghoulies ise eski hitleri kadar olmasa da çok başarılı bir yapım. 

Sıradan ama sürükleyici senaryo

Kız arkadaşınız ile gezintiye çıkıyorsunuz. Birden yağmur başlıyor, neredeyse fırtına kopacak. Yakınlarda terk edilmiş gibi görünen köşkü görünce, hemen sığınmaya çalışıyorsunuz. Bu sırada kız arkadaşınız yaratıklar tarafından kaçırılıyor. Siz de erkeksiniz ya, içeri dalıp bazen korkunç bazen ilginç bazen de komik olaylar eşliğinde onu aramaya başlıyorsunuz. Fakat kısa bir süre içinde ne büyük bir batağa düştüğünüzü anlayınca içinizden “ keşke kahraman olmaya çalışmasaydım” diyorsunuz. (Tabi bu işin şakası) 

Küçük sarışın kahramanımızı yönetmeye başladığınız an, dikkatinizi ilk çekecek şey kontrol sistemindeki farklılık olacak. Aksiyon hareketlerini (yumruk, tekme vs) analog stick ile yapmak zorundasınız. Bu size ilk başta ters gelebilir; fakat biraz alışınca aslında ne kadar başarılı düşünülmüş bir sistem olduğunu anlıyorsunuz. Analog stick’i hangi tarafa çevirirsek o tarafa doğru vuruş yapıyoruz. Böylece arkanızdan gelen yaratıklara vurmak için, önce onlara doğru dönmeye çalışmaya veya şimdiye kadar hiçbir oyunda tam performans vermeyen otomatik kilitlenme sistemine bağlı kalmaya mahkum olmuyorsunuz. Anlayacağınız kontrol sistemi farklı ama çok kullanışlı. Yeni birçok oyunda da kullanılmaya başlanan sistemi son olarak PS 2 için hazırlanan Rise of Honor’da da görmüştük. Fakat hareketlerimiz biraz da olsa kısıtlandığı için; karakterimizi analog stick ile hangi tarafa yönlendirirsek o tarafa doğru tekme veya yumruğu kendi kafasına göre sallıyor; önce tekme sonra yumruk vurayım diyemiyorsunuz. Zaten istemiyorsunuz da; çünkü salt bir aksiyon oyununda değiliz. Ayrıca su tabancası, kürek, iskeletten kopmuş bir bacak, sandalye, saksı veya şişe gibi bir çok objeyi de kullanabiliyorsunuz. Bazı kutuların içinde bonus olarak sizin küçük versiyonlarınız bulunuyor, bunları açtığınız zaman küçük Jimmy (adını ben koydum) önüne gelen her yaratığa saldırarak sizi koruyor. 

Yaratıklarla dövüşmekten daha başka işlerimiz de var. Köşkteki bahçıvan, aşçı ve diğer hizmetkarlar ile diyalog kurup sizden istedikleri görevleri yerine getirmek ve bazı ipuçlarını takip etmek gibi. Takip sırasında örümcekler, vampir tavuklar, mumyalar, zombiler, iskeletler ve korsanlar ile mücadele ediyoruz. Şimdi korsanların ne işi var köşk te diye sormayın; çünkü bu sadece eğlenmek için yapılmış bir oyun. Onun için konu ile ilgisiz şeylerle karşılaşmak aslında bir bakıma oyunu daha da ilginç yapıyor. Mesela bir kapı, sandalye veya masanın canlanıp size saldırması çok saçma gibi görünse de, sizi şaşırtıyor ve çok eğlendiriyor. Bir odaya girdiğiniz de zombi ve iskeletlerin DJ (tabi DJ’de yaratık) eşliğinde parti verdiğini görmek sizi şaşırtmasın. Şaşkınlığı bırakıp oyuna tam adapte olduğunuz da bazı zor işlerin sizi beklediğini anlayacaksınız. Zaman sınırlaması olan mekanlara girdiğinizde eğer zamanında size söylenileni yapmazsanız; Azrail elinde orağıyla çıkıyor ve size saldırıyor. Siz görevi tamamlamaya çalışırken, Azrail’in parmak ucunun bile size dokunmaması gerek, çünkü dokunduğu an game over oluyor. Yapmanız gereken ya ondan kaçmak ya da size dokunamayacağı şekilde (sandalye, masa veya demir bir sopa ile) ona vurup, uzaklaştırmaya çalışmak. Bunun dışındaki bir zorluk ise, evdeki bütün kötülüklerin kaynağı olan gizemli ev sahibinin yaşam seviyenizi kontrol etmesi. Bazı odalara girdiğinizde odanın zorluk derecesi yaşam seviyenizi belirliyor. Etrafta bulacağınız yaşam seviyenizi veya hızınızı arttıran power up’lar size avantaj sağlayacaktır. Diğer bir hoş ayrıntı ise kahramanımızın aniden korktuğu yerlerde ekranda çıkan tuş kombinasyonlarını en hızlı şekilde yapıp, sakinleştirmeye çalışmak. Bu sistem bana biraz Shenmue’yi hatırlattı.

Xbox’çılara duyurulur

Grabbed by the Ghoulies, çizgi film tarzı hoş grafikleri, ilginç yapısı ile denenmeyi fazlasıyla hak eden bir oyun. Xbox’ta bu tür oyunların fazla olmadığını da düşünürsek bu tarza küçükte olsa ilgi duyan her oyuncunun denemesi gerekiyor. Üstelik Joy Pad’i elinize aldığınız da burada anlattığımızdan çok daha ilginç bir oyun ile karşılaşacağınızı da unutmayın. (Her ilginçliği anlatmaya kalksam kaç sayfa sürerdi acaba?) Olağanüstü grafikler, kusursuz bir oyun yapısı, dehşet bir senaryo beklemeyecekseniz, bu eğlence paketini kaçırmayın derim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu