Oyun İncelemeleri

Grand Theft Auto IV

Benim adım Niko, Niko Bellic. Yeni bir sayfa açabilmek ve belki de Amerikan Rüyası yaşayabilmek adına yelken açtığım bu yolculuk bana yalnızca şunu öğretti: Ne kadar uğraşırsan uğraş, geçmişin izlerini asla silemezsin. Ne kadar kaçmaya çalışırsan çalış, arkanda bıraktıkların peşinden gelmeye devam edecek…

Neredeyse 1 yıllık bekleyişimizin sona erdiğini görmek gözlerimi yaşartmadı değil. Gerçi bu bekleyiş çoğu zaman başımıza gelenden biraz farklıydı, çünkü X360 ve PS3 sahibi olanlar zaten çoktan GTA IV‘ü oynamış ve bitirmiş hatta X360 kullanıcıları yeni çıkacak olan ek görev paketini beklemeye koyulmuştu. Biz şanssız kesim yani PC kullanıcıları olarak bu soğuk kış günlerini beklemek zorunda kaldık ki, kimilerine göre bu bekleyiş boşa çıktı, kimilerine göre ise iyi ki beklemişiz diyebildi. Bir oyunun piyasaya sürüldükten sonra farklı yayın organlarından farklı tepkiler alması çok yeni bir durum değil. Bunda birçok etkenin devreye girdiğini de göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Fakat GTA IV daha bu noktada diğer yapımlardan ayrılmayı başardı. Örnek vermemiz gerekirse, kimileri oyun için 40 puanı zor alır diye yorumlar getirirken, kimileri ise bu oyun bir başyapıt 100 diyebiliyor. Bakalım bizler için oyun nasılmış?

Catch The Wave

Yapımı yükledikten sonra karşımıza ilk olarak Rockstar Social Club adında bir ara yüz geliyor. Bu Rockstar North’un, oyun içerisinde kaydettiğiniz videoları paylaşmanız ve multiplayer seçeneklerini kullanabilmeniz adına yarattığı bir sistem. Bu sistemi kullanabilmek için öncelikle orijinal olarak aldığınız oyunun içinden çıkan ürün anahtarını İnternet üzerinden aktive ediyorsunuz. Ardından bir kullanıcı adı ve şifre seçerek üyeliğinizi tamamlıyorsunuz. Artık oyunu her başlattığınızda Rockstar Social Club ara yüzü açılacak, şifrenizi ve kullanıcı adınızı girerek çevrimiçi olduktan sonra oyuna başlayabileceksiniz. Bu büyük badireyi atlattıktan sonra her Rockstar oyunundan alışık olduğumuz üzere muhteşem müzikler eşliğinde firma logoları ve ardından ana menü geliyor önümüze.

Ben ilk şaşkınlığı bu menü üzerinde yaşadım. Aslında çok büyük bir şaşkınlık değildi evet abarttım. Çünkü menü üzerinde yani monitörün ortasında duran hiç bir buton çalışmıyor. Bunların yerine alt kısımda bulunan seçenekleri kullanacaksınız. Çoğu oyuncu gibi öncelikle ayarları kurcalamazsak olmaz deyip, görüntü ve grafik ayarlarına giriyoruz. GTA ayarları tamam ile kendisi yapıyor ve belli bir opsiyonun üzerine çıkmanıza hiç bir şekilde izin verilmiyor. Zaten alt kısımdaki sayılar dikkatinizi çekmiştir diye umuyorum. Bu rakamlar, ekran kartınızın belleğini simgeleyen rakamlar. Yani 512MB bir ekran kartı kullanıyorsanız xxx/512, 256MB bir ekran kartınız varsa xxx/256 olarak gözüküyor. Siz arttırdığınız ve düşürdüğünüz her ayarla bu rakamları doğru orantılı olarak değiştiriyorsunuz. İki rakam birbirine yaklaşmaya başladığında önce sarı, ardından da kırmızıya dönüşüyor ki, kırmızı olduğunda oyunu açıp oynamayı denememenizi tavsiye ediyorum. Zira en önemli konuya değinmek üzereyim. Oyun gerçekten inanılmaz yüksek bir sistem gereksinimine sahip ve bahsettiğim bu inanılmaz yükseklik günümüz teknolojilerinden ilerisini işaret ediyor. GTA IV’ün resmi forumlarında yapılan tartışmalar gösterdi ki, oyun makine ve ekran kartı seçebiliyor. Dört çekirdekli işlemci, SLI ya da Crossfire olarak kullanılan iki ekran kartı ve 8 GB belleğe sahip bir makine 8 ila 14 FPS arasında bir görüntü alırken, bunun yarısı kadar bir sistem 25 FPS’ye çıkabiliyor. Bu yaman çelişkinin içinden nasıl çıkacağımızı düşünürken, sağ olsun Rockstar yetkilileri bir yama yayınladılar

Ekran kartı sürücülerini yenilemenin oldukça faydası oluyor. Bu yüzden ekran kartınızın sürücülerini güncellemeden oyunu açmayı bile denememenizi tavsiye ediyorum. Tam bu noktada kocaman bir eksi alıyor GTA IV. Sırf bu kötü optimizasyonu yüzünden çok fazla oyuncu kaybettiği gibi yaptıkları ilginç bir açıklama da beni düşünmeye itmedi değil. Grafik ayarları menüsünde bulunan Very High seçeneğini isteseniz bile seçemiyorsunuz. Hadi seçtiniz, oyunda 20 FPS üzerini görmeniz hayal oluyor.Yaptıkları açıklamada bu seçeneği oyuna gelecek zaman için koyduklarını belirtiyorlar. Rockstar bizi çok saf zannediyor ya da önümüzdeki yıllarda bir GTA V yerine GTA IV üzerine gelecek bir kaç ek görev paketi bizlerle olacak. Zira bundan 3 yıl sonra neden GTA IV açıp oynamak isteyesiniz ki? Belki çoklu oyuncu seçenekleri için, ama o kadar uzun ömürlü olabileceğini hiç sanmıyorum açıkçası. Neyse, ilk eksimizi şöyle kallavi bir şekilde verdik ve şimdi de yiğidi öldürürken hakkını vermemiz gerekiyor. Oyunun grafik detaylarını ve çözünürlüğü yükseltip oyuna girdiğinizde haritanızı ve GPS sistemini kullanarak köprülerden birini bulun ve üzerinden şehri izleyin. O kadar şahane grafiklere sahip ki GTA IV, deniz kenarına gittiğinizde bir tek atası geliyor insanın. İnanılmaz gerçekçi araba ve insan modellemeleri, yanından geçtiğiniz bir arabanın isimleri uydurma da olsa görsel hafızanızın yardımıyla hangi marka olduğunu rahatlıkla çıkarabilmenizi sağlıyor.

Arabaların hasar modellemeleri ve oyunun fizik motoru da gayet iyi kotarılmış. Yaptığınız kazalar sonucu gerçekten arabanızın hasar alması gereken yeri yamulacak ya da kırılacak. Ateş ettiğinizde tekerlekleri patlayacak, bir otomobilin camından ateş ederek şoförü öldürebileceksiniz. Ayrıca şehirde gezerken binaların detayları, sokaktaki çöp kutuları, posta kutuları gibi detayları gördüğünüzde ağzınız açık kalabilir. GTA IV, az önce verdiğimiz eksiden biraz küçük olsa da yinede kocaman bir artı alıyor bizden.

Luck of the Irish

Grafikleri geçtik, gelelim seslere ve atmosfere. Öncelikle yapılan dublaj her zaman ki gibi çok başarılı ve konuşmalar sırasında insanların tonlamaları ve vurguları sizi konunun derinliği içerisine sokmayı başarıyor. Gönül isterdi ki, bu oyunu da kendi ana dilimizde oynayabilelim fakat maalesef böyle bir opsiyonumuz yok. Olsun İngilizce ile idare edeceğiz artık. Sırası gelmişken söyleyeyim oyunun Almanca, İspanyolca, Fransızca ve İtalyanca versiyonu da mevcut. İngilizce bilmem diyorsanız ve bu dillerden herhangi birini biliyorsanız, ayarlar menüsünden kolaylıkla değiştirebilirsiniz. Eliniz değmişken bir de alt yazıları açıverin. Alt yazıları açmanız size oyunda büyük kolaylık sağlayacaktır emin olun. İngilizceniz yüksek seviyesinde değilse, konuşmalardan bir şeyler kaçırmamak adına kesinlikle kullanın diye tavsiye ediyorum. Bunların haricinde eşyaların çıkardıkları sesler ve özellikle arabaların motor ve yolculuk sırasında çıkardığı efektler çok başarılı. Özellikle arabalar konusuna oldukça eğilmişler ve her arabanın kendi seslerini oyunda duyacağınızı garanti ediyorum. Oyundaki radyo kanallarının sayısı oldukça arttırılmış ve artık 2000’li yılların hit şarkılarını dinleyebileceğiniz bir çok radyoya sahipsiniz. Benim favorim sürekli Bob Marley çalan Tuff Gong Radio. Radyo listesi şu şekilde:

GTA IV’ün atmosferi de sizi yeterince içerisinde tutmayı başaracak düzeyde. Şehir çok canlı ve hareketli göründüğünden, arada sırada cep telefonunuzdan hikaye modunu kapatarak gelen aramaları, mesajları kısacası hikayenin akışını durdurabilir, şehirde gezerek bütün bu güzelliklerin keyfini çıkarabilirsiniz. Şahsen telefonumu sürekli kapatıp, İnternet kafelerden, giyim dükkanlarına koştuğumu, bir araba çalıp şehirde dakikalarca turladığımı biliyorum. Bu bile size oyun kadar zevk verecek kesinlikle emin olabilirsiniz. Yönettiğimiz karakter yani Niko Bellic ile özdeşleşecek ve onun bu görkemli yükselişini birlikte yaşayacaksınız. Zaten kendisi biraz deli.

Russian Revolution

Şimdi gelelim GTA IV’ün bize getirdiği yeniliklere. Bu kısımda yenilikleri getirirken, San Andreas’tan götürdüklerine de değineceğim. Zira GTA serisi 3. boyuta taşındığından beri belki de en başarılı versiyonu San Andreas ve bu oyun ile karşılaştırabileceğimiz tek yapım diyebilirim. Öncelikle bir adet cep telefonu sahibiyiz. Bu cep telefonu bizim can damarımız. Görevlerin bir kısmını bu telefona gelen çağrılar veya mesajlar sayesinde aldığımız gibi, kız arkadaşımız ya da herhangi bir arkadaşımızla buluşmak, ilişkilerimizi ilerlettiğimizde onların bize sağladığı özel olaylardan faydalanmak, oyun içerisinde saati kontrol etmek ve belki de birçoğunuzu yakından ilgilendiren Multiplayer seçeneğini kullanmak bu telefon sayesinde oluyor. Başlarda kullandığınız cep telefonu dandik gibi görünse de, oyun ilerledikçe telefonunuz da değişecek ve İnternet kafelerden telefonunuza melodi, duvar kağıtları veya mesaj tonları indirebileceksiniz.

Cep telefonunuz ile oyun dünyasındaki gelişmeler için telefon rehberinizde bulunanları arayabilirsiniz. Bir görevi yaptıktan sonra Niko otomatik olarak görev sahibini arayacaktır zaten, ama bazı görevlerden sonra telefon beklemek ya da arayarak acilen bilgi sahibi olmak sizin elinizde. Son olarak F2 tuşuna basarak kaydettiğiniz videolar üzerinde oynamalar yapmanızı sağlayan video editör’e de bu telefondan ulaşıyorsunuz, fakat dikkat edin, editöre giriş yaparken oyundan çıkıyor, kaydetmediyseniz senaryo yanabilir. Bunların haricinde oyuna eklenen yeni yerlerden biri İnternet kafe olarak gözümüze çarpıyor. İnternet kafe sayesinde e-postanızı kontrol edebilir, online arkadaşlık sitelerinden kız ya da erkek arkadaş edinebilirsiniz. Evet kendinize sevgili de bulmanız mümkün. Yalnız aynı anda 20 kişiye tanışma teklifi ederseniz başarılı olamıyorsunuz. O yüzden tek tek denemeniz hayrınıza olur. Ayrıca daha önce değindiğim gibi cep telefonunuza melodi ve duvar kağıtları indirmeniz de mümkün.

Yapımın başlarında denediğinizde cep telefonunuzun bu teknolojileri desteklemediğini görürseniz üzülmeyin. İleride çok çalışarak yeni model telefonlar edinmeniz mümkün. İstemeseniz de bir anda yeni bir telefon cebinizde olacak merak etmeyin. San Andreas’ta ne cep telefonu ne de İnternet kafeler yoktu, fakat giyim kuşam, yiyecek ve eğlence mekanları, barlar, kafeler mevcuttu. Aynı şekilde GTA IV’te de karşınızdalar. Yalnız eksikliğini hissettiğim bir şey, vücut geliştirme salonu oldu ki, bence gayet güzel bir özellikti ve neden kaldırıldı bilmiyorum. Sürekli göbekle gezen Niko’dan sıkılmak ve onu John Rambo’ya çevirmek elimizde olabilseydi keşke. Artık araba ya da motosiklet kullanırken, silahlarınızla ateş ederken yetenek kazanmıyorsunuz. Bu oldukça kötü olmuş. Sonuçta sanırım Niko’nun ordudan geliyor olması sonucu çoğu silahı kullanabilmesi mümkün görünmüş yapımcılara. Haydi bunu yuttuk diyoruz, ama neden araba kullanma yeteneğini kaldırdılar anlamak mümkün değil.

GTA IV’te ne kadar süre koşacağınızı ya da yüzeceğinizi, bisiklet süreceğinizi belirleyen bir dayanıklılık barı da mevcut değil. Koştukça ya da yüzdükçe görünmese de dayanıklılığınız artıyor ve uzun mesafeler kat edebiliyorsunuz. Oyunun götürdükleri bu kadar, ama yerine getirdikleri yeni aktiviteler ve kız arkadaş konusuna verilen önemin artması sonucu çoğunu arayacağınızı sanmıyorum. Fakat yine de olsalar kötü olmazdı demeden de edemiyorum. Kız arkadaş konusu çok önemli dedim, çünkü ilişkilerinizi maksimum seviyeye getirdiğinizde özel bir opsiyon cep telefonunuzda açılacak, o kişinin bir yeteneği kullanılabilir hale gelecek.

No Way on the Subway

Karakter animasyonlarına getirilen yenilikler gayet hoş ve güzel olmuşlar. Mesela Niko kapısı kilitli bir arabayı çalmak istediğinizde, eğer acelesi yoksa şöyle bir etrafını kolaçan edip dirsek yordamıyla camını kırıyor ve içeri girerek düz kontak ile motoru çalıştırıyor. Grafiklerin güzelliğinden daha önce bahsetmiştim ve tam bu noktada yukarıda anlattığım detayların hepsini izleyebilmek çok hoş. Eliniz boşken birini arabadan indirmeye kalktığınızda arabadan dışarı atarken, elinizde bir silah varsa Niko silahı araba sahibine doğrultup tehdit ederek arabaya el koyuyor. Fakat araba sahipleri o kadar da aciz değiller. Kimi yanında taşıdığı silahı çekerek size ateş açacak, kimi siz gaza bastığınızda kapının kolundan tutarak sizinle sürüklenecek, kimi de sıkı bir kavgaya tutuşacak. Tabii ki arada korkup kaçanlar da mevcut. Zaten etrafta polisler varken bir araba çalmak yerine, taksi çevirmek en mantıklı seçenek olarak görünüyor. Yaklaşan bir taksi gördüğünüzde “E” tuşuna basarak ıslık çalabilir ve taksiyi durdurabilirsiniz.

GTA IV’te en beğendiğim ayrıntılardan biri de, yolda yürüyen, duran veya bir şeyler yapan yayaların size verdikleri tepkiler oldu. Örneğin elinde herhangi bir şey taşıyan birine yanlışlıkla çarptığınızda elinde tuttuğu şeyleri düşürebiliyorsunuz ve size sinirlendiğini hatta bazılarının abartıp kavga çıkardığını görebiliyorsunuz. Bir kadını dövmeye başladığınızda etraftan bir kaç erkeğin kadına yardım amacıyla size saldırması gibi ufak tefek detaylar da, oyunu zenginleştiren en önemli unsurlar olarak göze çarpıyor.

Oyundaki bütün arabalara da GPS sistemleri yerleştirilmiş ve gitmek istediğiniz yerlere giderken sol tarafınızdaki küçük haritada GPS sarı, kırmızı ya da yeşil bir çizgiyle yolunuzu gösteriyor. Ayrıca sağa dön sola dön gibi komutlar da mevcut. Gelelim yapay zekaya. Yapay zeka şaşırtıcı derecede iyi. Gerçi hala Liberty City sakinlerinin boş hareketleri mevcut olsa da, eski oyunlara nazaran oldukça azaltılmış olması sevindirici. Artık polislerden kaçarken siz neredeyseniz polisler oraya doğru son sürat gelmiyor, sokaklarda sizi arıyorlar. Aynı sokakta bulunmadığınız sürece üzerinize doğru gelen 20 tane polis arabası, 10 S.W.A.T ekibi ve 4 helikopter görmeniz mümkün değil. Bu bence oyunun en büyük artılarından biri olmuş. Eski GTA’larda polisten kaçmak Pay’n Spray adı verilen dükkanları kullanmadan ya da Police Bribe adlı nesneleri toplamadan mümkün değil denecek kadar zordu. Tabii ki bahsettiğim 3 yıldız ve üzeri aranmalar için geçerliydi. Fakat artık GTA IV’te bir polis çemberi mevcut ve o çember her yıldızda genişliyor. 5 yıldıza ulaşabilirseniz fark edeceksiniz ki, bütün haritada aranıyorsunuz, yani kaçacak hiç bir yeriniz kalmamış. Bu 5 yıldız abartısının dışında geri kalan diğer tüm aranmalarda bir şekilde polisten kaçmak mümkün ve oyunu biraz kolaylaştırmış gibi görünse de, aslında çok büyük bir yapay zeka mantıksızlığını ortadan kaldırmış oluyor.

Polis demişken, polis arabalarını çaldığınızda ve bir yere park etmişken E tuşuna bastığınızda polis menüsü açılıyor ve şehrin en çok arananları listesi, suç listesi, polis görevleri ve en çok arananların peşine düşebileceğiniz bir seçenek aktif oluyor. Bu sayede polislik yapabilirsiniz. Ayrıca küçücük bir detay olsa da, polis arabasında, itfaiye ya da ambulanstayken normalde para vererek geçtiğiniz gişelere gelip durduğunuzda gişelerin siz para ödemeden açılıyor olması da çok güzel düşünülmüş bir özellik.

Senaryonun gidişatı çok çizgisel, fakat bazı noktalarda bazı seçimleri sizin yapabiliyor olmanız çok güzel. Gerçi bu seçimler size oyunu en başından tekrardan oynatacak kadar derin konularda olmuyor, ama yine de birini öldürüp öldürmemek elimizde olabiliyor. Artık şehirde gezerken binalara girip çıkabilmemiz de gayet iyi, ama biraz kandırıldık gibi hissediyorum. Rockstar vaatlerinde şehrin binalarının kullanılabilir olacağından bahsedip durdu. Gelin görün ki, şehirdeki binaların yüzde 80’ine girilmiyor. Girilenler ise genelde terkedilmiş yıkıntı evler ve en güzeli de hiç bir yükleme ekranı görmüyoruz. Görevler haricinde zaten hiç bir yükleme ekranı ile karşılaşmıyor olmamız da artılar listesinde en üstlerde duruyor. Yazı içerisinde hiç bahsetmemiş olsam da oyunun senaryosu da gerçekten çok başarılı, fakat anlatmaya başlarsam en ufak noktası bile sizin heyecanınızı kaçıracağından yanına bile yaklaşmıyorum, ama çok beğeneceğinizi de umuyorum.

Final Interview

Bazı yayın kuruluşları tarafından 2008 yılının en iyi oyunu seçilen Grand Theft Auto IV gerçekten bu sıfatı hak eden bir oyun. Özellikle çok iyi olan senaryosu, güzel grafikleri ve diğer her şeyiyle bu yıl bilgisayarlarınızda oynayacağınız en iyi oyun demek hiç de zor değil. Ufak tefek hataları olsa da, büyük teknoloji mağazalarının çoğunda bulabileceğiniz GTA IV’ü gözünüz kapalı olarak alın, bilgisayarınıza kurun ve bu başyapıtın keyfini çıkarın. Oyunun kötü olduğunu söyleyenlere kulak asmayın ve kendiniz deneyin. Eminim ki, pişman olmayacaksınız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu