Oyun İncelemeleri

Ground Control II: Operation Exodus

Yıl 2741… Yer, galaksinin çok uzaklarında, “Morningstar Prime” isimli gezegen. 24. yy’ın sonlarında meydana gelen, “Üçüncü Dünya Savaşı” ile yaşanmaz hale dönen Dünya’dan ayrılıp koloni kurmak amacıyla gidilen gezegenlerden sadece biri. Dünya’yı fazlasıyla andıran, bitki örtüsü ve hayvan çeşitliliği ile farklılık gösteren bu gezegen, NSA (Northern Star Alliance) tarafından tek bayrak altında toplanmış, kendi halinde yaşayan bir gezegen iken; bilinmeyen bazı güçler tarafından ele geçirilir ve diğer gezegenlerle bağlantısı kesilir. Gezegene gönderilen araştırma timi şehirlere vardığında, “Viron” ismi verilen bir ırk tarafından istila edilmiş ve yerle bir edilmiş halde bulur. Acilen yaratılan elektromanyetik kalkan ile gelecek bombardımanları keserken, yeni birlikler gönderilmesi için NSA’ya yardım çağrısı gönderilir…

Karşınızdakiler yaratıksa, savaş kaçınılmaz demektir…

Ground Control, iki sene evvel çıkan ilk oyunu ile RTS dünyasına bomba gibi düşmüştü. Başarılı üç boyutlu grafikleri ile RTS oyunlarına yeni bir soluk getirirken, serbest kamera kullanımı ve en ufak ayrıntısına kadar yaratılmış karakterleri ile göze hitap ettiği kadar başarılı oyun yapısı ile de tüm eleştirmenler tarafından başarılı not almıştı. Serinin ikinci bölümü ile RTS dünyasının en iyi grafikli oyunu olmaya kararlı olan yapımcılar bunu başarmışa benziyor. Çünkü Ground Control 2’nin grafikleri günümüz FPS (First Person Shooter) oyunlarını aratmayacak kalitede. Askerlerin arasına girebilecek kadar yakınlaştırabileceğimiz kamera sayesinde, grafikleri ve dokuları daha iyi fark edeceğimiz oyun, ayrıntılı karakter animasyonları ile de hemen dikkatleri üzerine topluyor. 

Grafiksel detayların haricinde ise Ground Control 2’yi benzer oyunlardan ayıran en önemli özellik ise; savaş esnasında asker üretemememiz ve RTS’lerde alışık olduğumuz binaları yapamamamız. Elbette oyuna başladığımız sayılı askerle savaşı tamamlayacak halimiz yok. O yüzden tam bu noktada oyunun can damarı olan “Dropship”ler devreye giriyor. Dropship’ler, savaş meydanındaki belirli noktalara asker ve araç getirtebildiğimiz araçlar. Oyuna başladığımızda sadece belli bir noktaya asker indirebiliyorlar ancak yeni yeni yerler keşfettikçe ve ele geçirdikçe başka indirme noktalarına da sahip olabiliyoruz. Dropship’ler savaş meydanında kısa süreli asker indirme işlemlerini bitirir bitirmez hemen üsse geri dönüyorlar. Yine de iyice korunmaya ihtiyaç duyuyorlar, çünkü Dropship’i kaybetmemiz halinde bir sonraki bölüme kadar geri kazanamıyoruz ve eldeki askerler ile bölümü tamamlamak zorunda kalıyoruz. Aynı zamanda upgrade (güçlendirme) edilebilme özelliğine de sahipler. Her düşman öldürüşümüzde veya üslerini ele geçirdiğimizde kazandığımız paralarla Dropship’imizi upgrade edebiliyoruz. İyi upgrade edilmiş bir Dropship, korunmaya mecbur bir taşıma aracı olmaktan çıkıp, ağır silahlarla donatılmış bir hava aracına da dönüşebiliyor, ancak savaşa meydanında çok kısa bir süre için kaldığından, kalkanlarını kalınlaştırmaktan daha fazla güçlendirilmeye gerek yok.

Son dönem RTS’lerde olduğu gibi hemen her birimimizin birincil ve ikincil atış teknikleri var. Mesela en güçsüz birimimiz olan er’lerimiz normalde makineli tüfek benzeri silahlar kullanırken ikincil ateş etme moduna geçtiğinde tankların korkulu rüyası bir füzeatar’a sahip oluyorlar ancak hareket kabiliyetlerini kaybediyorlar. Böylece iyi bir strateji ile belli noktalara konuşlanarak son derece ölümcül olabiliyorlar. Yine en güçsüz olarak tabir ettiğimiz er’lerimizi çevredeki binalara, üslere yerleştirebiliyoruz. Böylece hem yukarıda olduklarından ateş menzilleri genişliyor hem de bina içinde olduklarından defansif yönleri olabildiğince kuvvetleniyor. Araçlarımız ise; silahsız taşıma araçlarından, hafif silahlı arazi araçlarına, askerlere ilkyardım yapacak tamir araçlarından, ağır silahlı tanklara kadar değişebiliyor. 

What about the Viron side?

Oyunda sadece insan ırkını değil düşmanlarımız olan Viron ırkını da yönetebiliyoruz. Viron ırkını anlatmak gerekirse, Starcraft oyununu bilenler için Zerg ırkının daha modernize hali denilebilir. Yani hepsi birer yaratıkta olsalar silah ve araç kullanabiliyorlar. Aslında görünüşleri haricinde hiçbir açıdan insan ırkından farkları yok. İnsanların sahip olduğu her aracın ve silahın farklı adlarla Viron tarafında bir karşılığı var. Araçlarının görünümü ise organik yapıları andırıyor.

Daha önce de bahsettiğim gibi oyunun en önemli özelliği görselliği. Gerek screenshotlara baktığınızda gerekse oyunu açıp biraz incelediğinizde hiçbir RTS oyununa benzemediğini fark edeceksiniz. Hatta serbest kamera moduna geçip, haritanın ve düğmelerin bulunduğu konsolu da kapatır, çevreye bakarsanız kendinizi Halo oyununda gibi hissedebilirsiniz. Gökyüzünü görebildiğimiz ilk ve tek oyundur sanırım Ground Control. Belki de oyun boyunca hiç bakmayacağınız gökyüzü o kadar detaylı yapılmış ki, yakın gezegenler hatta etraflarındaki göktaşları gözüküyor, ara sıra kuşlar geçiyor. Hareket eden her birim kendi izini bırakıyor zemin üzerine. Savaş esnasında aniden yağmurun bastırması hem görsel zenginlik katıyor hem de birimlerin görüş mesafesini kısıtlıyor.

Kimileri gereksiz gibi görünse de oyun inanılmaz detaylarla dolu. Büyük bir çatışmayı epey uzaktan izlemeyi tercih ederseniz tipik bir strateji oyunu izlenimi veren oyunda, eğer kamerayı yaklaştırıp, askerlerin arasına kadar inmeyi denerseniz, hem çok detaylı olduklarını hem de çok başarılı animasyonlara sahip olduklarını fark edebilirsiniz. Her askerin ölme animasyonları detaylı bir şekilde hazırlanmış kimi hemen düşüp ölürken kimisi can çekişerek ölüyor. Büyük bir patlamaya maruz kalan askerler parçalarına ayrılıyor ve etrafa kanlar fışkırıyor. Araçların patlamaları da keza öyle. Bir diğer ayrıntı ise seslerde; savaşları takip ettiğiniz mesafeye göre seslerde değişiyor. Uzaktan izlediğinizde sadece patlamaları ve ateş seslerini duyarken yakına geldiğinizde askerlerin bağırışlarını hatta ayak seslerini bile duyabiliyorsunuz. Yukarıdan baktığınızda alabildiğine yeşil gözüken bir araziye yakın zoom yaparsanız, bitki örtüsü hatta her bir çim tanesini görebiliyorsunuz. Su efektlerine ise söyleyecek kelime bulamıyorum gerçekten çok başarılılar. Kısacası Ground Control grafiksel olarak çoğu FPS ye taş çıkaracak cinsten.

“Hatasız oyun, tüysüz koyun olmaz.” Konfüçyüs.

Ground Control’un sınırsız kamera kullanımı en övünülecek yanı olması gerekirken, hızlı hareket etmek gerektiğinde zorlukları da beraberinde getiriyor. Yoğun bir çatışma esnasında en iyi açıyı bulana kadar kamera ile oynamak askerlere görev vermemizi geciktireceğinden en iyisi kamerayı olabildiğince uzağa almak oluyor. Gerçi bu durumda birimler çok küçük kalıyor ama en azında daha kolay kontrol edilebiliyorlar. Kalabalık bir grubu hareket ettirirken birbirlerine takılmalarına sık sık şahit oluyoruz. Köprülerden geçerken birbirlerini sıkıştırabiliyorlar. Yapay zekanın ise yer yer çuvalladığını söyleyebiliriz. Özellikle uzun mesafeli bir yol çizdiğimizde gruptan bazı askerlerin ayrıldığına şahit olabiliyor, “Sürüden ayrılanı kurtlar kapar” atasözünü çok daha iyi anlayabiliyoruz. Son olarak ise bazı askerler girdikleri binalarda takılıp kalabiliyorlar. Diğer tüm askerler binayı terk ederken bazıları içerde kaldığı gibi seçilmesi imkansız noktalarda olabiliyorlar. Yapımcılar boş durmayıp hemen bir yama yayınladılar. Hataların ise önemli kısmı düzeldi denilebilir. Özellikle multiplayer modundaki en kritik hatalar üzerine yoğunlaşan yapımcılar bu yakında bir yama daha çıkartacaklarının sinyalini veriyorlar.

Çoklu oyuncu modundan bahsetmek gerekirse; her RTS de olan tüm oyun modları Ground Control’de mevcut. Tek başınıza sadece bilgisayara karşı oynayabileceğiniz modlar olduğu gibi Lan üzerinden birbirine bağlı bilgisayarlar da gayet başarılı bir şekilde oynanabiliyor. Aynı zamanda online olup internet üzerinden de oyunu oynamak mümkün.

Sonuç olarak, RTS türünü seven herkesin beğeni ile oynayabileceği bir oyun Ground Control 2. En önemli hatalarının ilk yama ile düzeltilmesi ile daha da oynanabilir hale gelen oyunu, sistemi el veren herkesin denemesini ve bu görsel şöleni yaşamasını tavsiye ediyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu