Halo 2
Artık oyun platformları çeşitlendiğinden dolayı, her platforma çıkan oyunlar farklılaşıyor. Bu durumun karşısında biz oyuncular da, her oyunu her platformda oynama şansına maalesef erişemiyoruz. Son zamanlara doğru baktığımızda, artık yapımcıların bir platformdan diğerlerine oyunlarını monte ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. İşte yine karşımızda böyle bir yapım var.
Aslında böyle bir yapım var dedik ancak diğerlerinden ayrıldığı noktaları da belirtmek istiyorum. 3 senelik bir aradan sonra, PC’ye çıkartma yapıyor Halo. Yıllar önce Xbox’da oynadığımız Halo 2, şimdi de yapımcıların isteği ve çalışması sonucunda PC’ye çıkmış bulunmakta. Biz de Mouse’umuzla ateş etmenin verdiği zevki kaçırmamak için gözümüz kapalı oyunu başlatıyoruz..
Her senaryo senaryo mudur?
Halo 2, karşımıza barajı atlayan bir senaryo ile çıkıyor. Eğer 1. oyunu oynadıysanız, zaten karşınıza çıkan ilk birkaç bölümde bağlantıyı hemen kuracaksınız demektir. Yapımcılar, oyuna ekledikleri ara videolar ile de bu bağlantıyı güçlendirmeyi başarmışlar. Aslında Halo 2, günümüzde sıkça kullanılan bir yöntemi seçiyor; karşı tarafın gözünden oynamak. İlk birkaç bölümde bağlantıyı kurduktan sonra, o olaylar gerçekleşirken karşı tarafın gözünden oynamaya başlıyoruz. Çok güçlü bir bağlantının olduğunu anlamasakta, oyun için olumlu özellikler kazandırdığını, hiç değilse senaryo için başarılı olduğunu söyleyebilirim bu yöntemin. Yapımcılar bu konuda uğraşmış olacaklar ki, ne oyuncuyu senaryo boyunca sıkıyorlar, ne de aradaki bağlantıyı 1sn olsa dahi koparıyorlar. Bu uygulama, yalnızca senaryo için değil, oynanabilirlik açısından da olumlu etkiler yayıyor çevresine. Kısaca Halo 2 için kullanılan yöntem, hiçbir şey kaybettirmeden çok şey kazandırmış gibi duruyor.
Çok ışıktan hoşlanır mısınız?
“Port olan oyunlar her zaman grafiksel olarak sorunlu olur !” diyen birisine katılıyor musunuz? Aslında çok da mantıksız değil. Çünkü günümüze kadar bunu doğrulayan çok oyun geldi geçti. Ancak Halo 2 bunlardan birisi – iyi ki – değil. Xbox versiyonundan sonra tam 3 sene geçti ve henüz port edilerek PC kullanıcıların karşısına çıktı. Aslından bu pencereden baktığımızda grafiklerin hayli yaşlı olduğunu ve karşımıza bunu çok belli ederek çıkacağını düşünmeniz çok doğal. Ancak yapımcılar bu konuda eksikliklerini az da olsa kapatmak istemiş olacaklar ki, grafikler yaşlarını o kadar belli etmiyor. Hatta yeni nesil teknolojileri az da olsa kullanarak çıkıyorlar karşımıza.
Halo 2, Xbox için 3 sene önce çıktı dedik. Ve 3 sene sonra karşımıza tekrar geliyor. Her ne kadar grafikler olduğu gibi karşımıza çıkmasa da, oyunun grafik motoru olarak kullandığı sistem aynı. Yani son 1 sene de oynadığımız hiçbir oyunda kullanılan efekti maalesef göremiyoruz Halo 2’de. Ancak bu eksikliği yapımcılar canlı renkler kullanarak kapatmaya çalışmışlar. Ancak bu tamamen başarılı olamıyor maalesef.Mekan tasarımlarından başlamak istiyorum.. Halo serisi, hikayesi bakımından sürekli geniş alanlarda yol alıyor. İşte burada, oyunun sorunlu olduğu grafikler giriyor araya. Oyuncular biraz dikkatli baktıklarında, Halo 2’nin port olarak PC’ye geldiğini rahatlıkla görebileceklerini söyleyebilirim. Açık alanlarda Xbox nâmelerini görmek mümkün. Her oyunda olan ufak hatalar da oyuna eşlik ediyor. Halo 2’de neredeyse sürekli savaş halinde olduğumuzdan, kalabalık mekanlar içinde grafik kalitesi ortalamayı geçmeyi başarıyor. Hiç değilse baktığınızda ekrana kusma gibi bir durum söz konusu değil.
Karakter modellemeleri ise bu konuda en zayıf halka diyebiliriz. Yapımcılar bu konuda biraz daha uğraşıp daha iyi bir şekilde karşımıza çıkartabilirdi karakterleri.. Karakterlere baktığınızda ilk dikkatinizi çekecek olan nokta, köşeli modellemeler. Gerçeklikten uzaklaştıran bu modellemeler, seneler önceki yapımları andırıyor bize. Bir diğer eksi nokta ise, aşırı parlak kaplamaların oyuna monte edilmesi. Bu konuyu henüz anlayabilmiş değilim ama, gerçekçilik bakımından çok çirkin duruyor diyebilirim.
Grafiklerle artık özdeşleşmiş diğer bi olay ise animasyonlar. Yapımcılar hiç değilse bu konuda başarılı oluyorlar. Karakter animasyonları, videolara göre oyun içerisinde yine mekanik kalsa da, sahneler arasındaki geçişler gerçeğe uygun animasyonlarla çok iyi bir biçimde sağlanıyor. Yapımcıların belki de görsel olarak korkmadan övünecekleri tek nokta bu..
Grafikler açısından animasyonların iyi derecede olduğunu belirttik. Ancak buradan sonra karakterlerin yapay zekalarının maalesef düşük olduğunu belirtmek istiyorum. Düşmanlarımız, öyle zamanlar oluyor ki zeka derecelerini açık açık bize gösteriyorlar. Ancak bu konuda beni şaşırtan bir nokta var. O da yapımcıların yapay zeka konusunda çalışmaması rağmen animasyonlarla bu eksikliği kapatmayı başarması. Öyle ki düşmanlarımız, zekalarını göstermeye yemin etmediği anlarda siper alıp kendini korumaya çalışıyorlar, ya da eğilerek daha aktif atakları düşünebildiklerini bize gösteriyorlar. Yapımcılar da bi konuda çalışmamasını diğer konuda çalışarak kapattığını açıkça ifade ediyor..
Halo 2’de övülecek bir diğer konu ise ara videoların çeşitliliği. Yapımcılar, kurgulama konusunda çok çalıştıklarını ara sahnelere soktukları videolar ile açıkça belirtiyorlar. Halo 2’nin yapıldığı grafik motorunun kullanılması ilk başta bizi şaşırtsa da, videoları izledikten sonra gayet iyi iş çıkarttıklarını söylemekten kendimizi alamıyoruz. Yazımızın başında senaryo konusunda olumlu şeyler söylemiştim. İşte bu olumlu olayların sağlanmasında en büyük etken ara videoların çeşitliliği. Her iki tarafında başından geçenleri çok iyi aktarıyor oyunculara. Bu konuda kurgunun şanslı olduğunu söyleyebiliriz.Grafikler kadar ses yeter mi?
Halo 2, silah, patlama, araç sesleri olarak başarılı bir çizgi ile çıkıyor karşımıza. Yapımcıların çalıştığını rahatlıkla söylerken, teknikten sonra biraz daha ruh katılabileceğini de söylemeden geçemeceyeceğim. Çünkü silah vb. gibi çevre sesleri kadar, karakter sesleri başarılı olamamış maalesef. Bunun neden böyle olduğunu bilmiyorum ancak karakter seslerinde bir soğukluk var. Oyun içinde geçen uzaylıların seslendirmeleri bile daha iyi gibi geldi kulağıma. Bilmiyorum, belki ben de bir sorun vardır. Ancak tüm bu eksilere rağmen sesler de ortalamayı aşıyor. Karşılaştırma anlamsız ama grafiklerin aldığı puanın üzerinde bir puan alacağını rahatlıkla söyleyebilirim.
Son zamanlara doğru spor oyunlarının çok büyük bir kozu olarak karşımıza çıkmaya başlayan müzikler, Halo 2 için de başarılı olarak seçilmiş. Halo 2 bir aksiyon türü olduğundan, aksiyonun oranın arttığı yerlerde hareketli müziklerin devreye girmesi, oyun boyunca çok az rastladığımız hareketsiz olan bölgelerde ise biraz daha sakin müziklerin çalması, oyun için başarılı müziklerin seçildiğinin en büyük göstergesi. Yapımcılar yine bir bölümde yakaladığı başarıyla beraber, diğer tarafı kapatmayı başarıyor. Müzikler, oyun boyunca oyuncu açısından çok olumlu bir portre çiziyor.
Yine aynı soru; kontroller?
Halo 2, port bir oyun olduğundan dolayı, bu konuda en fazla sorulan sorulardan bir tanesi de oyun kontrollerinin nasıl olduğu. Yapımcılar, aslında bu konuda çok fazla çalışmak zorunda kalmamışlar. Çünkü kontroller, neredeyse her oyuncunun adı gibi bildiği klasik doğrultuda gidiyor. Günümüzün FPS oyunları ile aynı olan kontroller, yalnızca oyun boyunca çok aktif olan araç kullanımında değişiklik gösteriyor. Bu da maalesef araçları Mouse ile kullanmamız. İlk bölümlerde araç kullanmak, daha önce bu yolla tecrübesiz oyuncular için sıkıcı hale gelebilir. Ancak burada karşımıza hızlı alışma çıkıyor ve bir süre sonra geniş alanlarda kendi lehimize bile çevirmemiz için bize fırsat sağlıyor.
Geniş alanlarda lehimize olan bu araç kullanımı, dar alanlarda mouse’ı bile kırmamıza sebep olacak kadar sorun yaratabilir. Mouse ile dar alanlarda nasıl araç sürersiniz bilemem ama, kendi açımdan pek de verim alamadığımı söylemek istiyorum. Araç kontrolleri dışında zaten klasik kontroller olduğundan, iyi bir sistem olarak adlandırabiliriz. Ancak araçları içerisine kattığımızda, dar alanlarda araç kullanmaktan nefret edeceğinizi emin olarak söyleyebilirim.
Aslında yapay zekaya ayrı bir başlık atacaktım ancak çok da gerekli olmadığını düşünerek vazgeçtim. Çünkü Halo 2 için yapay zeka konusunda çok olumlu şeyler söyleyemeyeceğim. Oyun süresince yapay zeka kendisini belli edemiyor maalesef. Yan karakterler çok nadir de olsa zekice hareketler yapıyor, ancak çok nadir. Bunların dışında sanki gözleri kalmış gibi bir yere odaklanıyorlar ve ayrılamıyorlar maalesef.Düşmanlar için yine çok olumlu şeyler söyleyemeyeceğim. Kimi zaman saklanarak siper alıp beni şaşırtan düşmanlarımız, kimi zaman da “Allah Allah” diyip üzerimize koşuyorlar. Tabi durum böyle olunca çok rahatlıkla avlayabiliyoruz düşmanlarımızı. Bu yüzden yapay zeka için maalesef pek artı yön bulamıyorum. Ancak belirtmek istediğim bir nokta var. Halo serisi zaten öncesinden beri her yerden düşman akan bir oyun olarak çıktı karşımıza. Ee üzerimize doğru gelen yüzlerce düşmanın her birisinin F.E.A.R’ı andıran yapay zekaya sahip olduklarını düşünürsek, pek de iyi olmazdı sanırım. Başka bir oyunda olsaydı bu yapay zeka yerden yere vururdum ancak malum karşımızdaki herhangi bir oyun değil; Halo 2.
“Abi şundan ver, yok ya o küçükmüş.. Uzaylıların ki var mı?”
Halo 2, saf aksiyon olduğundan, yapımcılar araç ve silah konusunda çok cömert davranmış durumdalar. Oyundaki amacımız önümüze gelen çok sayıda düşmanı yok ederek ilerlemek olduğundan, daha ilk dakikalarda aksiyonun tadına varabiliyorsunuz. Zaten ilk oyunu oynayanlar bu durumun ne kadar başarılı olarak oyuna aktarıldığını ezbere biliyorlardır. İkinci oyunda da bu böyle devam ediyor ve oyuncular önlerine sunulan silahların çeşitliliği ile beraber düşmanlarını yok etmeye devam ediyorlar.
Dedik ki silah yelpazesi geniş tutulmuş.. Kendi tarafımızdaki silahların sayısı oldukça geniş, tabi bir de düşmanlarımızın silahlarını kullanabilme özelliğimiz var. E düşmanlarımız da uzaylılar olunca, kullanacağımız silahların çeşidi ve gücü konusunda sanırım bir şüpheniz kalmayacaktır. Zaten ilk oyunda olan çift silah kullanabilme özelliği, vuruş gücümüzün şüphesiz en büyük kaynağı. Yine ilk oyunda yer alan bir diğer özellik ise, karakterimizin üzerine geçirdiği enerji kaynaklı zırh, az da olsa karakterimizi düşmanlarda korumayı başarıyor. Tabi onunda bir sınırı var. Bu enerji bittiğinde “öp de geçsin” felsefesi oyuna dahil oluyor ve azalan canımızı ateşsiz bi yerde bekleyerek çoğaltabiliyoruz. Güneşten yanan bir insanın gölgede oturup canlılığını kazanması gibi bir şey bu (bağlantıya bak). O yüzden düşmanlarınız karşısında kolay kolay öleceğinizi zannetmiyorum.
Yapımcıların abarttıkları bir diğer ve son nokta ise araçlar.. İlk oyunda da yer alan araçlar, bu seferki buluşmada oldukça çeşitlenmiş durumdalar. Küçük araçlardan kocaman tank benzeri araçlara, gerektiği zaman uçabilecek kapasiteye sahip araçlara kadar her türlü makine karşımıza çıkıyor. Tabi bunları kullanıp kullanmamak size kalmış ama her aracın hücum gücünü de kullanmak çok mantıklı geliyor. Tabi bir yerden bir yere gitmek için de yaya yolunu seçmek biraz mantıksız geliyor. Zaman kaybı olur hiç değilse…Multiplayer oynayalım, hadi ama!?
Oyunun tek kişilik senaryosunu oynayıp bitirdikten sonra, her zaman yaptığımız gibi çok kişilik moda geçeceksinizdir. Aslında yapımcılar bu konuda bir yenilik getirmiş durumdalar. Multiplayer modu sayesinde, diğer oyuncular ile ister yan yana, isterseniz karşı karşıya savaşmak mümkün. Günümüzdeki bir çok FPS için geçerli olan bu uygulama, oyuncular açısından pek yadırganmayacaktır..
Ben denedim ve çok kişilik modda da çok eğlendiğimi söylemek istiyorum. Özellikle kişisel olarak tanıdığınız arkadaşlarınızla ve karşı karşıya oynarsanız, muhteşem iddialar ortaya çıkıyor oyunda.. “Ben seni bu kadar vurdum, sen beni şu kadar vurdun, ben seni yendim” gibi eskimiş ama dalgasını koruyan konuşmaları çok sıkça duyabilirsiniz.
Sonuç olarak oyun saf aksiyonlardan beklenen eğlenceyi sonuna kadar karşılıyor. Hiç değilse yapımcıların tecrübeli olması, oyunu almanız için bir sebep sayılabilir. Zira günümüzde çıkan vasat oyunlarda yaşadığınız kötü tecrübeleri yaşamayacağınızın garantisini verebilirim. Sesler ve kontrollerdeki bazı eksikliklere rağmen oyun rahatlıkla oynanabilecek düzeye çıkıyor. Zaten oyunu beğenmezseniz, shotgun’ınız ile evimi basabilirsiniz, kahvemi içebilirsiniz..