Hayatımızdaki zombi türleri
İnanışa göre zombiler, ölümsüz insanlardır, ama lanetlenmiş olarak. Zira bilinçli bir şekilde hareket edemeyip, acılarının doğrultusunda yol alan bu varlıklar, aslında insanlar arasında gezinerek yaşayanları korkutmayı amaç edinmiştir…
İşin inanç boyutunu bir kenara bırakıp, sanal kısmına adım atalım. Kimin, nerede, ne zaman ilk kez aklına geldi, kim daha önce düşündü de bu düşüncesini projelendiremeden öldü, bilemeyiz. Ama zombiler, eğlence sektöründe çok uzun yıllardır var ve görünüşe göre olmaya da devam edecek. Özellikle Hollywood filmlerindeki yorulmak bilmeyen acımasız beyin avcıları olarak nam salan bu yaraktıklar, video oyun kavramının doğmasıyla beraber gelişen teknolojiyi de arkasına aldı ve günümüze kadar geldi. Geçen yıllarda sadece görsellikten faydalanmakla yetinmeyen zombiler, işlev ve hareketlerinde de gelişmeler gösterdi.
Genel anlamda hantal ve düşünce gücü çok zayıf olarak bilinen bu yaratıklar, zaman içinde kendilerini geliştirmeyi başarmıştı. Gelin örneklerine bir göz atalım.
Silahlı zombiler – Doom
Barut ve silahın icad edilmesi, geç de olsa zombilere de yaradı. Artık sadece bedensel güçleriyle saldırmak istemeyen zombiler, güçlü silahların da yardımıyla eskisinden daha korkunç bir hal almıştı. Yıl 1993 ve id Software’ın oyunu Doom’da zombileşmiş güvenlik görevlileri terör estiriyor. Baktığımızda bu arkadaşlarda gelişmeler görmek mümkün. Zira sizi ele geçirip, beyin yemek gibi bir dertleri yok. Tek istekleri, ortadaki tehditleri ortadan kaldırarak hüküm sürmek, ki tehdit oluşturanlar da zombi olmayan diğer tüm canlılar.
Klasik, hantallığı bir yaşam tarzı olarak gören zombiler – Resident Evil
Klasik zombi çeşidi olarak nitelendirebiliriz. İstedikleri şey, taze et, daha doğrusu taze beyindir. Çünkü zombiler, enfeksiyon kapmış varlıklar oldukları için kanları akışkan değildir ve vücutlarını yenilemek için taze et yemek zorundadırlar. Yiyemedikleri her dakika boyunca acıları daha da artar, ama bu onları ne hızlandırır, ne de daha iyi bir saldırı taktiği geliştirmesini sağlar.
Zira zombilerin akıllı olduğu söylenemez. Örneğin Resident Evil 3’teki zombileri ele alalım. Koca Raccoon Şehri, “öööeeeiiii” – “eööiiiii” diye zombi sesleriyle inliyor, etraf hantal zombilerle kaynıyordu. Sonrasını biliyorsunuz zaten, tüm şehir yok olmuştu.
Yeni nesil, hızlı zombiler – Left 4 Dead
Valve’ın online FPS arenasındaki bu yeni atılımı, güzel bir ilgi görmüştü. Eğlenceli yapısını bir yana koyarsak, bu oyunla birlikte birçok tabu yıkılıyordu. Genellikle hep hantal ve zavallı olarak görünen zombiler, artık evrim geçirmişti. Çok hızlı hareket edebiliyorlar, sizi gafil avlayabiliyorlardı. Bu da, az bile olsa zekâ düzeylerinin geliştiğini gösteriyor. Zira koordineli olmasalar da her yerden saldırarak sizi bir köşeye kıstırıp, hakkınızdan gelmeyi düşünüyorlar. Evet, bu kadarını düşünebiliyorlar. Dedik ya, az da olsa akıllılar. “Vay beee” diyor insan. Bir zamanlar Resident Evil oynarken, demir telin arkasında kaldı diye bize ulaşamayan zombileri görünce sevinirdik. Left 4 Dead’de ise, bırakın demir telleri, zombi arkadaşlarımız çatıdan, bacadan bile giriyor içeriye.
Günışığında gezen zombiler – Resident Evil 5
Zombiler için yakın zamana kadar bilinen temel kurallardan bir tanesi de genellikle karanlıkta gezindikleri, günışığına çıktıklarında büyük zarar gördükleriydi. Bu tez de çöpe atıldı. Zombi temasını defalarca işleyen önemli isimlerden olan Resident Evil, gelişen teknolojinin de yardımıyla zombilere farklı bir boyut kattı. Artık bu yaratıklar, güneş ışığına karşı bağışıklık geliştirerek, huzurla geçireceğinizi sandığınız öğlen tatilinizi kâbusa çevirebiliyor. Artık önümüzde hızlı, hem karanlıkta, hem de günışığında hareket edebilen zombiler var. Valve’ın Left 4 Dead 2’sini de bu başlığa örnek olarak verebiliriz (Buraya dikkat, konumuz sadece oyunlar, filmler değil!).
Organize çalışan zombiler – Plants vs. Zombies
Zombiler, çaresizlik duygusunu bir nebze olsun geride bırakmayı başardı. Güneşle de aralarında bir sorun kalmadı. Hantallık diyorduk, onu da atlattılar. Geriye kalan en önemli sorun, birlikte hareket etmemeleriydi. Tamam, bazen beraber hareket ederek avlarını sıkıştırmayı deniyorlar, ama farklı yöntemler deneyerek, daha bilinçli hareket etmek, onları zafere, yani taze beyine doğru yol aldırıyor. İşte karşımızda Plants vs. Zombies. Yolun solunda bahçeli bir ev. İçinde de tek bir kişi. Yolun sağında ise, envai çeşit zombi. Üstelik hepsi beraber hareket ediyor, hepsinin farklı özellikleri ve silahları var. Bazı zombiler, engellerin üzerinden atlıyor, bazıları da atlayamıyor diyelim.
O engeli kaldırmak için çalışan zombiler ve yolun açılmasından sonra saldıran zombiler var. Yolu açan zombi, arkadaşlarını düşünüyor olacak ki yolu da açıyor. Michael Jackson’ın zombi hali ve beraberindeki topluluğun dans etmesi de, en güzel zombi dansı olarak kayıtlarda yerini aldı. Aslında bu oyunda birçok türde zombi görebiliyoruz; gazete okuyan, amerikan futbolu oynayan, hatta sırıkla atlayan bile…
Tropik zombiler – Dead Island
Bilmiyorum hatırlıyor musunuz, ama bir zamanlar Dead Island isimli bir oyun geliştiriliyordu. Techland’ın zombilerle, hem devasa, hem de tropikal bir adayı yan yana getirmesi, daha önce denenmemiş bir projeydi. Genellikle hep karanlıkta, iç karartıcı mekânlarda, hantal ve acı çekerek yaşayan zombiler, yavaş yavaş hızlanmış ve gün ışığına çıkmaya başlamış demiştik ya, işte Dead Island’da da aklı başında, nerede yaşayacağını bilen ve hatta bu güzel toprakları insanlarla paylaşmaya hiç niyetli olmayan zombiler bulunuyor. Bulunuyor, ancak henüz görebilmiş değiliz, zira oyunun çıkıp-çıkmayacağı hâlâ belli değil. Umarız iptal edilmez ve böylelikle bu yeni zombi türünü de doğal ortamında inceleme fırsatına erişebiliriz.
Bizim kontrolümüzdeki zombi – Stubbs the Zombie
Zombiler, genellikle korkulu düşmanlar olarak görülmüştür. Stubbs the Zombie’de de öyleler, ama bu kez zombiler bizim karşımızda değil, yanımızda, daha da doğrusu bizim kontrolümüzde. Stubbs isimli zombiyi kontrol ediyoruz ve amacımız da etraftaki taze beyinleri ele geçirmek. İnsanlar panikle kaçarken onları yakalıyor ve beyinlerini yiyebiliyoruz. Ayrıca yeni zombiler hazırlayarak ekip de kurabiliyoruz. Stubbs the Zombie’de, zombilere farklı bir açıdan bakılıyordu ve fazlasıyla eğlenceliydi açıkçası.
Asker zombiler – Call of Duty: Nazi Zombies
İçlerinde Call of Duty’nin de bulunduğu birçok oyun, İkinci Dünya Savaşı’nı konu edindi. Nazilerle her zaman heyecanlı ve ölümcül mücadelelere girdik. İşin gerçekçilik ve inandırıcılık boyutlarını bir kenara bırakacak olursak, Nazileri belki de en farklı şekilde gözler önüne seren mod (evet mod), Nazi Zombies moduydu. İlk kez World at War’da, oyunun senaryo modunun bitimiyle başlayan bu görev, bir savaş uçağının ıssız bir araziye düşmesi ve askerlerin eski bir eve sığınmasıyla başlıyordu. Kısa sürede Nazilerin dirileri yetmezmiş gibi, bir de zombi halleriyle karşılaşıyorduk. Bu da farklı ve ilgi çekici bir deneyimdi.
Efendim yazıma burada son verirken, zombilerin saldırısına uğramadan önce evime kapansam iyi olacak.Evet, farkındayım bitiş kısmı için biraz aceleci davrandım, ama zombilere yem olmak istemiyorum!