Headhunter: Redemption
Sega’nın Metal Gear Solid tadındaki aksiyon oyunu Headhunter, Amuze
tarafından DreamCast için hazırlanmış ve oyun bu konsolda oldukça beğenilmişti.
Bazı aksiyon öğeleri ile ilk bakışta Metal Gear özentisi gibi dursada,
Headhunter’ın orijinal yönlerinin olduğu da bir gerçekti. Kendine has puzzle
elementleri, orijinal karakterleri, muhteşem diyalogları ve zevkli boss
savaşları ile DC’de çok kaliteli bir oyun oynamıştık. Özellikle şehir içinde
motosiklet kullanımı bu tarz bir oyunda daha önce hiç görülmemişti. İlk oyunu
çok beğenen oyuncular eminim Headhunter: Redemption’ı benim gibi dört gözle
bekliyorlardı, sonunda Jack Wade yanına Leeza X adında genç bir bayanı da alarak
geri döndü.
Jack’in dönmesi güzel de, bu dönüş pek ihtişamlı olmadı ?
geçmişte babası tarafından öldürülmek istenen Leeza adındaki kızın hayatını
kurtardığını gösteren bir video ile açılıyor. Daha sonra Jack Wade ve ona ilk
oyunda büyük yardımları dokunan Angelina Stern’in artık yaşlanmış olduğunu
görüyoruz. Gelecekte de kafa avcılığına devam eden Jack, Leeza ile yeniden
karşılaşıyor ve onu bir görev sırasında suçüstü yakalar, tabi kahramanımız onun
kurtardığı küçük kız olduğunu fark eder; fakat Leeza onu tanımaz. Leeza artık
değişmiştir, o küçük masum kızın yerini Leeza X adında bir bilgisayar korsanı
almıştır. Jack’te Leeza’yı kendi tarafına çekerek onunla ortak çalışmaya başlar.
Organ mafyasından sonra bu kez Colony askerlerine karşı mücadele ediyoruz.
benzerlik gösteriyor, bu da iyi bir şey olsa gerek. Göze çarpan ilk değişiklik
hedefleme sistemindeki farklılık oluyor, artık hedef alırken düşmanın üzerinde
kocaman bir ikon gözüküyor. Bu ikon genellikle hareketli oluyor, ama Leeza’yı
sabitlersek daha iyi hedef alabiliyoruz. Aslında hedefleme sisteminde fazla bir
değişiklik olduğu söylenemez, çünkü ilk oyunda ikon olmasa da Jack bütün
atışlarda hedefini vuramıyordu, yine de bu ikon sistemi isabet oranımızı ilk
oyuna göre biraz düşürüyor. Hedefleme sistemi başlarda garip gelecek, hatta sizi
kızdıracaktır; ama oyunun ilerleyen bölümlerinde bu sisteme alışıyorsunuz. Neyse
ki oyunun başında gelen düşmanlar fazla zorlu sayılmaz, bu sayede kontrollere
alışmanız için fırsat doğuyor. Oyunun ilerleyen bölümlerinde ise düşmanlarınızın
yapay zekasında fazla bir ilerleme olmasa da, sayılarının artması sonucu işiniz
zorlaşıyor.
Sıradan aksiyon, sıradan puzzle’lar…
İlk oyunu oynayanlar bilirler, aksiyon sahneleri asla fuzuli değildi. Karşımıza
çıkan düşmanların oyunda mutlaka bir görevi vardı, yani sadece bizi engellemek
için karşımıza dikilmemişlerdi. Redemption’da ise düşmanlarımız sadece aksiyon
olsun diye karşımıza çıkıyor. Bu da sadece oyunun başında zevk veriyor daha
sonra ise bu olay yerini sıkıntıya bırakıyor. Neyse ki oyunda çözülecek bir çok
bulmaca var, yine de şunu belirteyim bulmacalar da sadece oyunun geç bitmesi
için konulmuş, yani hikaye ile uzaktan yakından ilgisi olmayan bulmacaları
çözmek de bir süre sonra tıpkı aksiyon sahneleri gibi kendini tekrarlıyor.
otomatik tüfek, magnum, grenade, plastik patlayıcı ve elektrik silahına karşılık
gelen (bu silah bulmacalarda işimize yarıyor) teçhizatınızı doğru zamanda
kullanmaya özen göstermelisiniz; eğer az sayıda düşmanı öldürmek için Magnum ve
otomatik tüfeği kullanırsanız, kalabalık düşman topluluklarını pistol ile
öldürmek zorunda kalabilirsiniz.
Leeza’nın gözlükleri ile etraftaki nesnelere zoom yapınca o nesne hakkında bazı
bilgilere ulaşıyoruz. Bu da genellikle o nesnenin kırılabildiğine ait bir bilgi
oluyor, biz de silahımızı kullanıp, o nesneye ateş edince yolumuz açılıyor. Olay
biraz bundan ibaret? Tabi tıpkı ilk oyundaki gibi sayı ve şekillerin yerini
değiştirerek çözdüğümüz bulmacalar da var ama bunlar oyunun adventure yönünü
kurtarmaya yetmiyor.
diyemeyiz. İlk oyunda mekan tasarımlarına çok özenilmişti, Redemption’da ise
mekanlar tek düze dizayn edilmiş. Oyundaki kaplamalar da bazı yerlerde çok kötü
görünüyor; fakat renk paleti ilk oyundaki gibi oldukça gerçekçi. Karakter
tasarımları ise hiç hoş değil; örneğin kamera Leeza X’i yakından gösterdiğinde
kaplamalardaki bulanıklık daha da belirgin hale geliyor. Sesler ve müzikler ise
ilk oyunun kıvamında…
Açıkça söylemeliyim ki ilk Headhunter beni çok etkilemişti, bu oyun ise asla
eski oyunun tadını vermiyor, bu nedenle Redemption’ın şu haliyle PS2’deki diğer
aksiyon oyunlarıyla baş etmesi biraz zor gibi…