Hearthstone: Heroes of Warcraft
Hepimizin bildiği gibi HeartStone Blizzard’ın yakında açık betasını çıkaracağı stratejik kart oyunu ama yeni olduğuna bakmayın aslında hepimizin WoW’dan aşina olduğumuz kahramanları Heartstone’da tekrardan görüyoruz. Bu kahramanlar oyun içerisinde dokuz sınıfa ayrılmış durumda ve bu kahramanların kendine özgü kartları var. İsterseniz bu kartları oyun kendisi otomatik olarak ayarlıyor ya da siz kendi destenizi kendiniz diziyorsunuz. Oyun aslında burada karışmaya başlıyor çünkü toplamda otuz adet kart alabiliyorsunuz yani desteniz bu otuz karttan ibaret şekilde oluyor ama oyunda çok daha fazla kart bulunmakta. HeartStone’da, Casual, Ranked ve Arena olmak üzere üç farklı oyun modu bulunuyor ama bunlardan önce oyunda geçmeniz beklenen bir tutorial var.
İlk olarak kahramanlardan ve onların özelliklerinden bahsetmek gerekir ise ilk söylememiz gerekenlerden biri; her kahramanın kendine özgü bir yeteğeni bulunmakta. Örneğin mage yani büyücü seçerseniz bu kahramnın yeteneği rakibin her hangi bir kartına veya direkt rakip üzerinde kullanılabilen bir adet alev topu atıyor. Ya da ben priest oynamak istiyorum derseniz onun yeteneği ise normal olarak kendi minyonlarına ya da direkt kendisine heal atmak yani can puanlarını yenilemek. Tüm kahramanların bu şekilde ayrı ayrı bir yeteneği bulunmakta. Bunun dışında her kahramanın kendine özgü kartları var.
Bu kartlar diğer kahramanlar tarafından kullanılamıyor. Ama elbette tüm kahramanların kullanabildiği temel bir kart sistemi de var. Ama kahramanları birbirinden ayıran bir çok kart destesi de var. Örneğin tekrar büyücü karakteri üzerinden gidersek, büyücünün, rakip takımın yerdeki tüm kartlarına dört hasar verebilen bir büyü kartı var ama diğer kahramanlarda bu kart yerine başka kartlar var.
Tabii kahramanların temel kartlarını elde edebilmek için o kahramanınızın seviyesi 10 olmak zorunda. Daha doğrusu seviye 10 olana kadar her seviyede bir yeni kartlar veriyor ve o kartları destenize ekleyebiliyorsunuz ancak seviye 10 olduğu vakit kahramanınızın kendine özgü temel kartların hepsini elde etmiş oluyorsunuz. 10’uncu seviyeden sonra ilerleyen seviyelerde ise sahip olduğunuz kartların daha havalısı geliyor diyelim orası da sürpriz olsun.
Diğer kartlar için ise ya oyun parasıyla satın alıyorsunuz ya da arenaya girip 12 maç üzerinden win/lose oranınıza göre kartlar ve gold elde ediyorsunuz. Ancak kendinize bir deste dizerken dikkat etmeniz gereken önemli bir nokta var. Kartların bir kısmında özel güçler yani speller bulunmakta bu özel güçler diğer minyona +1 atak kazandırmak olabilir ya da yerdeki tüm minyonlarınızın canlarını yenileyen bir şey olabilir. Bu sebepten dolayı, kartların birbiriyle uyum içerisinde olmasına dikkat edin ve her şeyi dengeli koyun destenize. Daha doğrusu dizerken kafanızda bir taktik geliştirerek dizin. Eğer hoşunuza giden kartları dikkat etmeden dizerseniz maçların çoğu hüsranla bitebilir.
Oyunda toplamda üç farklı mod bulunmakta. Casual ile başlarsak, herkesin bildiği gibi normal oyun modu. Ranked ise çok farklı değil sadece sizi en düşük seviyeden başlatıyor ve kazandıkça puanınız artıyor bu yüzden saatlerce ranked puanınızı yükseltmek için bilgisayar başında oturabilirsiniz çünkü açıkcası insan bir süre sonra hırs yapmaya başlıyor. Hele bir de bir düşüp bir çıkıyorsanız! Çünkü seviyeniz arttıkça gelen rakipler de daha iyi oyuncular oluyor. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim; oyunun eşleştirmesi inanılmaz yapılmış durumda. Sizi hep sizinle aynı seviyede olan insanlarla eşleştiriyor. Elbette bazen bir üstünüzle veya bir altınızla eşleştiğiniz de oluyor ama bu o kadar sıkıntı olmuyor çünkü zaten karşınızdaki kişi de sizin kadar oynayabiliyor arada çok büyük farklar olmuyor. Arena moduna gelecek olursak, Arena’ya 150 gold verip giriyorsunuz ya da kredi kartınızdan düşük bir miktar para ödeyip girebiliyorsunuz. Bu yüzden kazandığınız gold’ları shoptaki desteye harcamanızı önermem çünkü Arena modunda zaten en kötü bir deste elde ediyorsunuz bu da benden ufak bir tüyo olsun.
Sonuç olarak Heartstone’u oynamayı düşünmüyorsanız bence bir daha düşünün. Çünkü aslında ortaya iki üç kart atmaktan ibaret değil. Oynarken bir süre sonra kendi taktiğinizi geliştirip, bol bol beyin jimnastiği yapacaksınız.