Eğitmen Emre Ede tarafından kaleme alınan ve espor üzerine ikinci kitabı olan “Oyun oynayan çocuğum milyoner olabilir mi?” ilgilenen herkes için ücresiz olarak indirmeye açıldı. “Her oyun oynayan çocuk bağımlı mıdır?” gibi özellikle velilerin çok dikkat ettiği konulara değinen Emre Ede’nin kitabının ön sözünü aşağıda bulabilirsiniz?
Her oyun oynayan çocuk bağımlı mıdır?
Bilgisayar oynayan her çocuğun ebeveynleri aslında içlerinde benzer korkuyu yaşarlar. Bu korku çocuklarının geleceği ile ilgili endişeleri içerir. Çocuğu bilgisayar oynayan neredeyse her veli şu cümleyi düşünmüştür. “Çocuğum 30 yaşına geldiğinde bile bu oyunlar yüzünden ne doğru dürüst eğitim alabilecek, ne de düzgün bir işi olacak. Hayatı o ekranın karşısında kararacak.”
Hemen söyleyelim. Hayır. Bu düşünce tamamen yanlış. Oyun, her çocuğun hatta bizlerin bile içinde olan bir eğlence anlayışı. Oyun oynayan kişilerin yaş ortalaması 8-9 ya da 13-14 değildir. 30-35 dir. Artık profesyonel oyunculuk diye bir meslek grubu var ve bu insanlar hatırı sayılır miktarlarda para kazanıyorlar.
Çalıştığım okullarda velilerime her bilgisayar oynayan çocuğun bağımlı olmadığını, bazı gazetecilerin ve psikologların sırf para kazanmak uğruna bu konuyu çok kaşımaya çalıştığını, bağımlılığın çok daha farklı düzeylerde gerçekleştiğini dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım. Ne kadar başarılı oldum bilemiyorum ama çalıştığım okullarda espor kulübü kurmak istediğimi söylediğimde, yöneticilerim konuya hiç itiraz etmediler. En azından onları ikna edebilmişim diye düşünüyorum.
[reklam=496]
Burada hemen bir parantez daha açmak istiyorum. Geçenlerde Kanada’da eğitim üzerine doktorası olan ve şu anda da eğitim danışmanlığı yapan bir arkadaşımla konuşuyordum. Bana şu cümleyi kurdu. “Bu yüzyılın başında yaratıcılık gereken meslekler bütün meslekler içinde %3’lük bir dilim içindeydi. Bugünlerde bu oran %30 civarında. Önümüzdeki yıllarda bu oran daha da artacak. Dolayısı ile firmalar yaratıcılık yönü gelişmiş insanları istihdam etmeye başlayacak. Bu durum bilgisayar oyunlarını çok etkili hale getiriyor. Kanada’da yaratıcılığı geliştirecek her türlü etkinlik eğitime dahil edilebilir.”
Kitabın içeriği bilgisayar oyunları ile başlıyor olsa da aslında espor konusu ana başlığımız. Dünyada hızla gelişmekte olan bu sektör, diğer popüler spor dallarına göre daha bakir bir alan. İzleyici sayısı bir Real Madrid – Barcelona karşılaşması kadar olmasa da, müsabakaları her ülkeden izleyici bulduğu için hiç de azımsanacak bir dal değil. Şu an bütün ülkeler yeni buldukları gelir kapısı üzerine atlamış vaziyetteler. Şirketler sponsorluklar sayesinde takımları canlı tutmaya çalışıyorlar. Bütün dünyada espor karşılaşmalarının izlenme oranları artış gösteriyor. Amerika’da League of Legends turnuvası, tüm ülkede en çok izlenen final karşılaşmalarında üçüncü sırada yer aldı. Bu da sektörün gelirinin artışı demek. Nitekim 2019 TI (The International: DOTA2 oyununun en büyük turnuvası) turnuva ödülü, 1. olan takım için kişi başına 3 milyon dolar oldu. Bu miktar birçoğumuzun hayatı boyunca çalışsa da kazanamayacağı bir para.
Ülkemizde durum nedir? Maalesef bu konuda ilerlememiz biraz yavaş. Her ne kadar TESFED (Türkiye Espor Federasyonu) ile Milli Eğitim Bakanlığı beraber çalışma protokolüne imza atmış olsa da, sektörün kendisi Avrupa, Amerika ya da Asya gibi sektörlerle henüz kıyaslanacak düzeyde değil. Ancak hızla gelişmeye devam ediyor. En azından şunu belirtelim TESFED ve MEB’in beraber çalışma protokolü imzalandığı sırada Amerika’da da NACE ve NASEF, üniversiteler arası espor birliği kurmaya çalışıyordu. Yani henüz tren kaçmış değil.
Bu kitabın amacı, hem ülkemizde gelişmekte olan bu yapıya bir göz atmanızı sağlamak, hem de çocuğunuza biraz daha yaklaşmanızı sağlayacak bilgileri size kazandırmak. Zira bir öğretmen olarak benim oyuncu olduğumu duyan hiçbir öğrencim bu bilgiye kayıtsız kalmadı. Öyle ya da böyle her öğrenci öğretmenleri ile “oyun muhabbeti” çevirmeye bayılır. Bunun sebeplerinden biri de bu muhabbeti kendi ebeveynleri ile yapamamasıdır. (Sadece sözlü notu için değil yani) Kitapta sadece oyunlar değil, temel stratejileri, ve en önemlisi jargonu anlatmaya çalışacağım. Bu sayede akşam bilgisayar oynarken çocuğunuzun odasına girip ona küçük sürprizler yapabilirsiniz. Mesela çocuğunuz sizden “Evladım saat kaç oldu hala yatmayacak mısın?” tarzı klasik bir veli cümlesi beklerken, siz ona “O “hero” öyle mi kasılır? ADC olan adama AP kasmışsın, hem de bot gitmesi gereken adamla mid gitmişsin. K/D/A ne durumda? Ohoo bizim oğlan tam bir feeder olmuş da haberimiz yok. Olmaz ki canım!” dediğinizde onun suratında oluşacak ifadeyi düşünün. Üstteki cümleden hiçbir şey anlamadınız değil mi? Güzel, işte bunu değiştirmeye çalışacağız.
Kitabı Google Drive üzerinden ücretsiz okuyabilir ya da indirebilirsiniz.