Makale

Her şeyi değiştiren adam: Shigeru Miyamoto

Shigeru Miyamoto kimdir? Biraz ilerle, karşına çıkan tuğlaları yumrukla, gelen canavarların üzerinden atla ve aldığın mantar ile boyun uzasın.. Anlatınca ne kadar saçma geldi değil mi?  Evet, Super Mario’nun ilk bölümünden bahsediyorum. Oyun dünyasının belki de en ikonik anlarından biri olan Super Mario‘nun bu giriş bölümü, 7’den 70’e birçok oyuncu tarafından biliniyor ve bilinmeye de devam edecek. Peki ama Mario’yu diğer oyunlardan ayıran ne? Bu oyun neden bu kadar önemli bir yere sahip?

Her şeyi değiştiren adam: Shigeru Miyamoto

Mario’yu anlamak için aslında onun arkasında olan isme yakından bakmak lazım. Oyun dünyasına yön veren isimlerden biri olan Shigeru Miyamoto, sadece Mario değil aynı zamanda Donkey Kong, Zelda ve Pikmin gibi oldukça önemli yapımlara da imza atmış bir isim. Başarısının en büyük sırrı ise bana soracak olursanız gerçekten de oyun yapıyor olması. Çünkü oyun diye tabir ettiğimiz birçok yapım, bu kavramdan giderek uzaklaşıyor. Miyamoto ise içindeki çocuğu hiç kaybetmemiş olacak ki inatla bu çocuğa tutunmuş durumda. Zaten kendi açıklamalarında da her zaman, herkesin yaptığından farklı birşey yapmak istediğini görüyoruz. Nitekim Miyamoto, milyar dolarlık bir şirketin ceo’su olmasına rağmen yeri geldiğinde eline kılıç kalkan alacak kadar da eğlenceli biri, yani içindeki o çocuğa gerçekten de sıkı sıkıya tutunmayı başarmış.. 

Miyomoto yapmış olduğu bu oyunlar ile sektörde birçok oyuna ve yapımcıya da ilham kaynağı oldu. Miyomoto çok farklı dünyaları ziyaret etseniz de, bu dünyalara imza atan yapımcıların hayal gücünü tetikleyen kişilerden biri. Büyük dalgalanmaları yaratmamış olabilir ama o dalgaların oluşmasını sağlayan taşı Miyomoto’nun bıraktığını söyleyebiliriz.

1952 doğumlu olan Miyamoto, mütevazi bir aileden geliyordu. Çocukluğunu şehir merkezinden uzakta, daha kırsal bir bölgede geçiren ünlü yapımcı, bu dönem saatler süren yürüyüşlere çıkıyordu. Etrafı araştırmayı, yeni yerler keşfetmeyi çok seven Miyamoto, bu keşif duygusunu yaptığı oyunlara da aktarmayı başardı. Başta Zelda serisi olmak üzere imza attığı hemen hemen tüm oyunlarda çocukluğund yaşadığı deneyimlere tutundu ve hayal gücünü hep geniş tutmayı başardı.

Miyamoto’nun oyun dünyasına adım atması ise oldukça ilginç. Çünkü kendisi aslında bir programcı değil. Endüstriyel dizayn konusunda eğitim gören Miyamoto, babasının da yardımı ile kendisini Nintendo’da buluyor. İşte iz bıraktığı oyun dünyasına da böylelikle 1977 yılında giriyor. Mali olarak zor günler geçiren Nintendo’yu 1981 yılında çıkardığı aha da şu oyunla kurtaran Miyamoto, daha sonra ise hız kesmedi ve ard arda yaptığı oyunlar ile adeta başarısını perçinledi. Donkey Kong oyunundan çıkan Jumpman, sadece birkaç yıl sonra Mario’ya dönüştü ve 32 KB’lık boyutu ile başladığı bu yolculukta kendi maceralarına yelken açmaya devam etti.

İlk Mario oyunları bana göre oyun dünyasının en psikopat yapımları arasında yer alıyor. Şu anda birisine ilk Mario oyununu gösterseniz eminim oynamaya çalışacaktır. Aradan bu kadar yıl geçmesine rağmen hala başarısını koruyan, 7’den 77’ye görenlerin kesinlikle hatırlayacağı bir yapım olmak kolay değil. Üstelik yıllar geçse de son çıkan oyunlarda bile hala o eski tadı almak mümkün. Tabi arada firmanın fazlasıyla sömürdüğünü düşündüğüm oyunları da çıkıyor. Yine de Mario oyunlarının çeşitliliğine baktığımızda RPG oyunlarının bile beklenmedik seviyede iyi olduklarını söylemek mümkün.

Size burada uzun uzadıya Miyamoto’nun başarılarını ya da yapmış olduğu oyunları anlatmayacağım. Çünkü çoğunu zaten biliyoruz ve oynamaya da devam ediyoruz. Amacım daha çok oyunlara bakış açısını, az da olsa sizlere aktarabilmek. Kendisi hala aktif bir şekilde oyun geliştirme aşamasında yer alıyor ve dokunuşları ile ardından gelen yeni geliştiricilere yön vermeye devam ediyor. Daha doğrusu kendisinin mirasını Nintendo’nun ana yapımcılarına aktarmayı şimdiden başarmış. Nitekim son çıkan Zelda oyunlarına ya da Mario Odyssey gibi yapımlara baktığımızda hala Miyamoto’nun bakış açılarına sahip olduklarını görebiliyoruz. Diğer taraftan biraz önce de bahsettiğim gibi hem yaptığı oyunlar ile hem de Mario 64 gibi yapımlar ile oyun dünyasının da çehresini değiştirmiş bir isim.

Sizi bilmem ama saydığım bu 2 oyun, son dönemde gerçekten de bir oyun oynadığımı hissettiren yapımlar arasında yer alıyordu. Bu süre zarfında tabi ki farklı platformlarda çok başarılı oyunlar oynadım, aynı hissiyatı yaşadığım oyunlar da oldu ama Nintendo’nun başı çeken oyunlarında bu hissiyatın hiç kaybolmadığını da söyleyebilirim. Bunda tabi ki Miyamoto’nun trendleri takip etmek yerine, kendi trendlerini oluşturması da oldukça etkili. Belki de firmayı başarılı yapan yegane unsurların başında da bu geliyordur, kim bilir?

Sonuç olarak Mario oyunlarını sevmeyebilirsiniz, size çocukça gelebilir ama unutmayın ki o taşı suya bırakan kişi Shigeru Miyamoto‘dan başkası değildi. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu