Her Story
Uzun zaman sonra işte o noktadayım. İlk kez, Braid’den sonra ilk kez inanılmaz orijinal ve kendi çizgisinde bir yapım ile karşı karşıyayım. Geçtiğimiz haftalarda haberi ilk kez internete düştüğünde, sizlerle paylaşan birkaç yayından biri olmuştuk. Projenin ardındaki Sam Barlow’a rağmen kendime “Ne kadar farklı olabilir ki?” diye sormadım değil. Kendisi Silent Hill: Shattered Memories’le iyi ya da kötü ne kadar farklı bir pencereden bakabildiğini göstermişti.
Yeni oyunu ise gerçekten çok farklı, nasıl anlatacağımı bile bilemiyorum. Aslında işler o kadar basit ki! Tek yaptığımız şey izlemek ve bir arama çubuğuna kelimeler sıralamak. Hayır, olay göründüğünden çok daha karmaşık ve kompleks bir yapıda. İlk birkaç görüntüyü izledikten sonra işlerin gerçekten de hiç de kolay olmadığını anlıyoruz.
Ölü bir adam, bir cinayet… Bir dedektif… Bir kadın ve onun eski tip tüplü monitörlere (CRT) yansıyan video kayıtları… Anlatılan bir hikaye… Bir kadının hikayesi.
Son yılların interaktif anlamda belki de en başarılı hikayesiyle karşı karşıyayız. Oyun bize “Read Me” dosyalarıyla ne yapmamız gerektiğini basitçe açıklıyor ama bir noktadan sonra 100’lerce parçadan oluşan bir hikayeyi tamamlamaya çalışırken ister istemez eliniz bir not kağıdı arıyor.
Her Story, 1994 yılında kocasının kaybolmasıyla ilgili 7 kez sorgulanan bir kadının sözlerini ve anahtar kelimelerini yakalamak üzerine olan bir oyun. Yapımcısı Sam Barlow’un da dediği gibi, “Google kullanmayı bilen herkes Her Story’i oynayabilir.” Evet bu kadar basit bir oyun en başta.
Oyun size bir taban oluşturmak için belli bir anahtar kelimeyi yazıyor ve ilk beş kaydı size sunuyor. “MURDER” anahtarı sizin başlangıcınız oluyor ve bu noktadan sonra her aradığınız kelime size hikayenin farklı bir parçasını sunuyor.
Hikaye doğal olarak tamamen sizin yakaladığınız ipuçlarına göre şekilleniyor. Hatta şöyle söyleyeyim, ilk kelime olan “MURDER” sizin aramanız için bir başlangıç, hikayenin başı filan değil. Siz izlediğiniz videolardan doğru çıkarımları yapıp, kendinizce giriş-gelişme-sonuç oluşturmalısınız. İlk başlarda, saat, Simon, amca, takvim, tatil gibi kelimelerle istediğiniz video kayıtlarına ulaşırken, bir süre sonra işler karışıyor. Artık yazdığınız kelimeler işe yaramamaya başlıyor.
Kazmaya başladıkça daha çok verinin içine gömülüyorsunuz. İsterseniz videoların “BLANK” olarak kalan etiket kısmını değiştirip, kendinizin uygun gördüğü etiketi koyabiliyorsunuz. Bu sayede istediğiniz zaman geriye dönüp, aradığınız videoya ulaşabiliyorsunuz. Eğer etiket olayını es geçerseniz yeniden bakmak istediğiniz videoyu ararken hayli zorluk çekiyorsunuz. Ayrıca alt kısımdaki panele videolarınızı yerleştirip kendinizin uygun gördüğü şekilde düzenleyebiliyorsunuz.
Masaüstümüz Window 95 günlerini geri getirirken buradaki bir parça gerçekten oyun boyunca en büyük yardımcınız oluyor. Verileri kontrol etmenizi sağlayan panel, sizin hikayede ne kadar parçaya ulaştığınızı an be an gösteriyor. Kırmızı alanları ne kadar yeşillendirirseniz o kadar ilerlemiş oluyorsunuz. O an seçtiğiniz videoysa sarı olarak gösteriliyor. Hem tarihleri hem de buradaki konumları değerlendirerek videolar arasında en doğru sıralamayı yapabiliyorsunuz.
Viva Seifert tarafından canlandırılan başkarakterimizin videoları ortalama olarak 7 ile 15 saniye arasında sürüyor. Kısa olmaları zaten işin esprisi. Kadın hikayenin önemli bir kısmını anlatırken bir anda video kaydı sona eriyor ve biz de sonrasında ne geleceğini bulmaya çalışıyoruz. Doğru ipucuyla saniyelerinizi alacak bir işlem ama o iş maalesef değişebiliyor. Videoların tarih ve saat aralıklarını çok dikkatli bir şekilde kontrol etmeniz gerekiyor. Yedi farklı sorgu sekansı olduğu için video ön izleme resimleri bir noktaya kadar size yardımcı olabiliyor. Ama ilk sorgu sandığınız görüntülerden önce bir tarihi görünce hikayede hangi noktaya ilerleyeceğinizi şaşırıyorsunuz.
Görsel olarak sizi tatmin etmek üzerine bir yapım değil Her Story. Her şey amacına uygun olarak hazırlanmış. Windows 95 yüklü bir bilgisayarda, tüplü ekranın karşında, parlayan ışıkların altında olası bir suçu, olası bir cinayeti çözmeye çalışıyorsunuz. Karşınızda konuşan karakteri dinlerken bir noktadan sonra öyle bir havaya giriyorsunuz ki bir piponuz eksik oluyor. Her Story teknik olarak zayıf kabul edilebilir ama atmosfer konusunda eksiği yok, fazlası var. Böylesine bir dedektiflik hissiyatını Sherlock Holmes oyunları bile yaşatamaz.
Aynı videoyu belki 30 defa izlemek. Bir hatalı sözcük, istem dışı mimik, jest aramak ve bütüne ulaşmak için tüm parçaları bir araya getirmek Her Story’nin tam özeti olabilir. Viva Seifert, hem oyunculuğuyla hem de takdire şayan performansıyla oyuna damga vuruyor.
2015’in kurak aylarına girerken Her Story bize gerçekten de müthiş bir sürpriz yaptı. Oyunun en büyük eksisiyse kesinlikle herkese hitap etmemesi oluyor. İnanılmaz sınırlı bir oyuncu kitlesine hitap ediyor ama ben gönül rahatlıyla farklı bir oyun deneyimi yaşamak isteyen her oyuncuya Her Story’i tavsiye ediyorum.
Ek olarak, oyun yapısı gereği dinlemek üzerine ve ciddi manada İngilizce bilgisi istiyor. Gerçekçi kurgusu, müthiş hikaye anlatım tekniği ve 9.35 TL’lik Steam fiyatıyla, Her Story kesinlikle 2015 yılının en büyük sürprizlerinden biri olmayı başarıyor.