Oyun İncelemeleri

Heroes Might & Magic VI

Heroes serisi Ubisoft’a geçtiğinden bu yana, çıkan iki oyunu farklı farklı stüdyolar tarafından sürekli üstüne katlayarak devam ediyor. İşte bunun son örneği olan ve ismi sadece şeklen değiştirilmiş Might and Magic: Heroes VI’da ilk karşılaşmamızda görsellik açısından bizleri etkileyecek bir performans sunuyor.

Beşinci oyundan dört asır öncesinde geçen yeni oyunumuz, Elder Wars’ta yok olan efsanevi bir baş melek generalin tekrardan geri dönmesi ile başlıyor. Bir Demon istilasına karşı savaşan baş melek eski gücünü geri kazanıp Ashan adlı dünyanın kontrolünü kazanmaya çalışıyor. Fakat bu konuda da karşısına bizim yönetimimizde olan Griffin hanedanlığı çıkıyor. Başlarında Duke Slava’nın bulunduğu bu hanedanlığın en büyük amacı topraklardaki huzuru sağlamak ve atalarının rahatsız edilen ruhlarını huzura kavuşturmak.

Yedi farklı kısımdan oluşan oyunumuz her kısımda bolca bölümlerin bulunduğu bir ana hikayeden oluşuyor. Griffin ordusunun yok ettiği halkına karşılık, Orc şamanı Thorgul’un çağırdığı şeytanlar tarafından öldürülen babası Duke Pavel’den tahtı devralan Duke Slava ile başladığımız oyunda daha sonrasında Slava’nın da, zihni şeytanlar tarafından ele geçirilmiş kızı Anastasya tarafından öldürülmesine şahit oluyoruz.

Bunun ardından bir kaosa sürüklenen hanedanlığın bütün kaderi beş kardeşin yapacaklarına bağlı kalıyor. Anton (Haven), Irina (Sanctuary), Sandor (Stronghold), Kiril (Inferno) ve Anastasya (Necropolis) hem oyundaki başkahramanları hem de ırkları temsil ediyor.

Oyundaki bu beş ırktan ilk ikisi iyi tarafı, son ikisi kötü tarafı temsil ederken, Stronghold tarafsız kısımda kalıyor.

Duke Slava’nın hikayesi ile başladığımız oyunda daha sonra beş kardeşin ayrı ayrı kendi yaşantılarına şahit oluyoruz.

Heroes’a daha önce hiç bulaşmamış olanlar veya üçüncü oyundan beri elini sürmeyen ve yeni sistemi biraz garipseyenler için söylemem gerekir ki oyunun Duke Slava kısmı tam anlamıyla geniş çaplı bir tutorial şeklinde gelişiyor ve esas oyuna sizi her şekilde hazırlıyor. Zaten önceden, çok önceden bile olsa, bir Heroes deneyiminiz varsa oyunda fazla zorlanmıyorsunuz. Nitekim eski oynanış mekanikleri hala sürüyor.

Eski günlere yeni bir başlangıç
Heroes VI’yı ilk açtığınız andan itibaren oyundaki gelişimleri görebiliyorsunuz. Zaten beşinci oyunda serinin geçmişine göre bir üst seviyeye atlayan grafikler yeni oyunda oldukça cilalanmış, dolayısı ile göz kamaştırıcı şekilde çıkıyor. Gerek harita ekranında gerek savaş alanında görselliğin oldukça etkileyici olduğunu söylemek gerek. Black Hole Entertainment’ın elinden bu anlamda güzel bir iş çıkmış.

Black Hole, Heroes serisinin her şeyden önce bir RPG oyunu olduğunu hatırlatırcasına oyun içerisine pek çok sinematik koymuş. Sadece savaşlarda ortaya çıkan sinematiklerden değil, aynı zamanda hikaye anlatımı sırasında, harita içerisinde de belli başlı bölgelerde sinematikler mevcut. Genel olarak bu sinematiklerin tadı, geliştirilmiş bir Warcraft III görselliği ile kıyaslanabilir ancak zamanına uygun bir yapıda elbette.

Yine aynı şekilde karakter animasyonları da oldukça güzel yapılmış. Animasyon olarak belirteceğimiz şey her ne kadar sadece savaş ekranında gelişen saldırılar olsa da göze çarpan bir aksaklık yok. Oyunun seslerine ise özenildiği belli. Diyaloglardaki konuşmalar, büyü sesleri, çevre sesleri ve müziklerde ortaya konulan başarı da epey yüksek. Karakterlerin sesleri ve konuşmaları, atmosferi yansıtan müzik ve Heroes’un o klasik yapısını barındırıp üzerine ekleyen sistemi sayesinde ortaya çıkan bir iki ufak sorun da hiç göze batmıyor.

Öte yandan oyunda belirtilmesi gereken konulardan bir tanesi oyunun uzunluğu. Ana hikayedeki tek bir görev bile zorluk derecesine göre 3-4 saati bulabiliyor. Kaldı ki burada yedi kısmı bulunan ve her kısmına da birkaç görevin olduğunu düşünürseniz tek bir kısmı bitirmek neredeyse 15 saatinizi alıyor. Fakat bu kadar uzun bir oyunu oynatan şey, hikayenin her bir kısımda farklı bir perspektifi görmeniz oluyor.

Oyun içerisinde düşünülen ufak detaylar Heroes VI oyununu daha da bir hoş hale getirmiş. Özellikle 3D karakter tasarımına ilk geçtiği dönemden bu yana, bu imkanı çok da fazla kullanamayan serinin beşinci oyununda bile karakterler zamanın teknolojisine göre kütük gibi gözüküyordu. Black Hole bu pürüzü de gidermiş ve geliştirilmiş 3D modellemesi ile hem eski Heroes oyunlarındaki atmosfer korunup hem de yeni düzen teknolojisine ayak uydurulması sağlanmış.

Günümüz haritaları
Ancak bu kadar grafikten bahsettiğimiz yeter. Sonuçta bu oyunun hayranları grafiklerine çok da fazla takılmadan serinin ana hikayesini bitirip birkaç multiplayer atacaktır elbette. Önce tek kişilik oyundan yola çıkarak gerek oynanış gerekse oyun içi özelliklere bakalım.

Oynanış bakımından zaten dağlar kadar fark olmasa da eksiye göre oynanış daha hızlı bir hal almış. O kadar ki ilk başlarda haritada Hero’yu kontrol etmek bir anlığına karışıklık yaratabiliyor. Bu hızlı ve seri kullanım sayesinde onca saat oynamanıza rağmen boş boş bekleme hissine kapılmıyorsunuz. Bu aynı şekilde tur sırasında düşmanları beklerken de geçerli. Özellikle de henüz haritada açmadığınız bölgedeki düşmanlar birkaç saniyede kendi turlarını bitiriyorlar.

Yalnız benim 3D’ye geçmesinden bu yana gelmesini beklediğim özellik olan harita çevirme yine bulunmuyor. Belki bu oyun için çok gerekli bir özellik değil ancak 3D modelleme ile oluşturulmuş binaların, nesnelerin, vs. her yanını görebilmek hoş olurdu.

Menüler alanına bakacak olursak elbette ilk noktamız şehir menüleri olacaktır. Bu menüdeki şehrin resminde eskiden yapılan binalar karşımıza çıkıyordu hatta dilerseniz birimlerinizi buralardan seçebiliyordunuz ancak uzun bir süredir bu özelliği maalesef Heroes oyunlarında bulamıyoruz. Eskiden ne yarattığınızı bilmek veya neyin eksik olduğunu anlamak için bu görsele bakmamız yeterli oluyordu. Kale menüsünün sadeleştirilme amacı yerine ulaşmış olsa da ne yazık ki beklenen etkiyi göstereceğini hiç sanmam hatta oyunun eksi yönlerinden bir tanesi olduğunu bile düşünüyorum.

Oyunda klasik aksiyonlarımız devam ediyor. Hero’muz ile etraftaki eşyaları ve kaynakları toplayarak kalemizi güçlendirip burada oluşturduğumuz birimler ile bulunduğumuz haritada hüküm sürmek.

Oluşturduğumuz birimlerde kendi standart saldırılarının yanında Leap Attack veya Heal gibi özel vuruşları veya özel güçleri de savaş sırasında kullanılabiliyor. Toplamanız gereken dört kaynak var. Odun, taş, kristal ve para. Eski oyunlardaki pek çok kaynak bu mavi kristal adı altında toplanmış. Söylenene göre bu kristal ejderha kanından geliyormuş. Kullandığımız askerlerin bazıları eski oyunda olsa da altıncı oyundaki askerlerin neredeyse yarısı yeni. Örneğin Haven’da Radiant Glories , Necropolis’de Fate Spinners ve Inferno’da Breeders bunlardan bazıları.

Beş kardeşin beş sırrı var
Oyundaki sınıfları sizlere üstü kapalı olarak söylemiştim. Şimdi bu konuya biraz değinecek olursak Heaven tahmin edeceğiniz gibi insanların kalesi, Sanctuary ise daha çok su yaşamı ile alakalı bir sınıf. Necropolis anlayacağınız gibi ölüler ordusundan oluşan bir sınıf, Stronghold ana hikayede Duke Slava’nın ittifak kurduğu Ork’ların sınıfını oluştururken, Inferno ise Ork şamanı Thorgul’un bu dünyaya çağırdığı şeytanları temsil ediyor.

Beta’da bir arkadaşımız özellikle sınıflar arasındaki dengeyi neden yazmadığımı sormuştu, açıkçası bunun yazmaya gerek duymadım. Bunun en büyük nedeni bugüne kadar oynadığım hiçbir Heroes oyununda sınıflar arası büyük bir dengesizlik görmemiş olmam. Zaten böyle bir sorun olsaydı büyük olasılıkla bu seri bu kadar uzun soluklu olmazdı. Her ırkın kendisine has eşsiz yaratıkları mevcut olsa da bunların temelleri birbirlerine benzer nitelikte. Hepsinde birkaç yakın dövüş, birkaç uzaktan saldırı bir tane de en üst seviye yaratık mevcut. Sonuçta Heroes oyunundaki temel unsur, hangi ırkın hangisine daha üstün olduğu değil oyuncunun elindeki ırkı nasıl kullanabildiği yönünde. Elbette bazı oyuncuların favori ırkları bulunuyor fakat ırklar veya sınıflar arasında dağlar kadar fark olmadığını da rahatlıkla söyleyebilirim.

Yine aynı şekilde Hero’larımızın türleri de aralarında o kadar fark olmadan oluşturulmuş. Öte yandan hero yetenekleri Might, Magic ve Heroic olmak üzere üçe ayrılmış. Yeteneklerimiz de kendi arasında kategorilere ayrılırken her bir yeteneğin de seviyelendirilmesi yapılıyor. Might kısmı oynanışın geneline dağılan özelliklerden oluşurken, Magic büyü kısmına, Heroic ise o sınıfa ait eşsiz özelliklere ait.

Oyunda her kalenin kontrol ettiği bir alan bulunuyor ve bu alan içindeki madenler tamamen o kalenin güvenliği altında duruyor. Dolayısı ile o bölgedeki kaynak binalarını ele geçirmek için öncelikle kaleyi ele geçirmeniz gerekiyor. Şöyle ki eğer yan bölgenizdeki kalenin “Ore Mine”ınına Hero’nuz ile gelirseniz o maden size çalışmaya başlıyor ancak Hero’nuzu binanın yanından ayrıdığınız anda otomatik olarak o bölgeyi kontrol eden kalenin himayesi altına geri giriyor. Fakat kaleyi ele geçirdiğinizde o kalenin koruduğu bölgede bulunan ve işgal edilmiş tüm kaynak binaları otomatik olarak size bağlanıyor. Bunlara, bölge içinde bulunmasına rağmen ele geçirilmemiş binalar dahil değil. Yani bir kaynak binasının bayrağı gri renkte ise onu istediğiniz gibi ele geçirebiliyorsunuz.

Özellikle ana hikayede bazı yaratıklarla savaşmadan önce pazalık yapma imkanı sunuluyor. Bunu yanında bazı düşman kahramanlarla savaşıp yendikten sonra ordunun başındaki kahramanı idam edebiliyor veya sürgüne gönderebiliyorsunuz.

Envanter sistemi ve kıyafetler eski oyunla aynı kalırken karakterimizin artık bir 3D modellemesi karşımızda duruyor. Oldukça hoş görünen bu detayda maalesef üzerine eklediğimiz artifact’ler gözükmüyor.

Son olarak multiplayer tarafında özellikle değinmek istediğim hanedanlık sistemine gelecek olursak, her oyuncunun tek kişilik oynanışta seçtiği karaktere bakılmaksızın gelişen kişisel alanı mevcut. Gerek tek kişilik oyunda, gerekse multiplayer oyununda yaptığınız her şey hanedanınıza puanlar ekliyor ve bu şekilde yeni perk’ler, portreler ve ünvanlar açılıyor. Bu özellikleri ister singel ister multiplayer’da kullanabiliyorsunuz. Çok hoş bir sistem olan hanedanlıkta pek çok da achievemnt mevcut. Bunun haricinde diğer modlar da klasik online skirmish tarzı oyunlar oynamanız mümkün. Ayrıca online oyunda takım maçı yaparken rahat iletişime geçemek adına Skype sistmei de entegre edilmiş durumda.

Kahramanlarla geçen bir hayat
Heroes VI gerek seriyi sevenlerin gerek yeni başlamayı düşünenlerin hem görsellikleriyle hem de oynanış kolaylığı ile sevecekleri bir oyun olmuş. Gelişen teknik özelliklerinin yanında uzun ana hikayesi ve interaktifliği sayesinde bolca eğlenceli vakit geçirebileceğiniz bir oyun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu