Oyun İncelemeleri

Hohokum

İnsaonoğlu, doğası gereği pek çok konuya eğilim gösterebilir ve istediği konularda uzmanlaşabilir. Tabii günümüzde özgürlüğün altı ne kadar dolu bir terim olduğunu göze alırsak, insanların istedikleri konuda uzlaşma hakları, oldukça sıradan bir hal alır. Dediğim gibi, insanlar geçmişin aksine “tamamen” özgürdürler ve düşüncelerini, istedikleri yollarla başkalarına aktarabilirler. Tabii günümüzde, bahsettiğim aktarma ve paylaşma yollarından en çok kullanılanı, hiç kuşkusuz sanat.

Elinize sadece bir kalem ve kağıt aldığınızda, kendinize ait tamamen yeni ve bir o kadar da özgür bir dünyanın kapılarını ardına kadar açabilirsiniz. Sınırınız sadece siz ve sizin belirledikleriniz oldukları için, istediğiniz konuyu, istediğiniz biçimlerde bekleyenlerinize aktarabilirsiniz. Biraz önce de bahsettiğim gibi sizler özgür bireylersiniz, ve düşüncelerinizi isteyenlere aktarmak da en doğal hakkınız. Tabii bu fikirlerinizi insanlara sunarken çok farklı sanat dallarına başvurabilirsiniz.

İster alırsınız elinize kağıdı ve kalemi, başlarsınız bir alternatif dünya oluşturmaya. Adını koyduğunuz karakterler, oluşturduğunuz çevre ve olay örgüsü, tamamen size bağlıdır ve o dünyanın bilir kişisi, sizlersinizdir. Tabii herkes edebiyattan anlayacak gibi bir durum ise kesinlikle söz konusu olamaz. İsterseniz geçeriz tuvalimizin başına ve renklerle, inanılması zor bir aşka yelken açarız. Kim bilir, belki şu tepelerin ardında mutlu bir ağaç vardır? İşte Hohokum da bunlara verilebilecek başarılı örneklerden birisi.

Tabii sanat kavramı, günümüzde sadece yukarıda vermiş olduğum iki örnekle sınırlandırılamaz. Sahip olduğunuz aletlerle eşsiz tınılar oluşturabilir, ya da tuvalleri değil, sokakları boyayarak rengarenk, sadece grinin tonlarına sahip olmayan bir şehirde yaşamamızı sağlayabilirsiniz. Yahut sanatla oyunu birleştirebilir ve ortaya, yenilikçi bir oyun yapısına sahip, kendine “sanat” terimi altında çok rahat bir biçimde yer bulabilecek şaheserler yaratabilirsiniz. Günümüzde bu tür oyunları oldukça fazla örneklendirebiliriz. Özellikle yakın bir tarihte çıkışını yapmış Journey ya da Child of Light, “sanatsal oyun” türünün başarılı temsilcileri sayılabilirler.

İşte “sanatsal oyun” türüne, bir yenisi daha eklendi.

DEVAMI DİĞER SAYFADA
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>

Hohokum, Honeyslug stüdyosu ve God of War serisinden tanıdığımız Santa Monica tarafından geliştirildi ancak işin çoğunu, Honeyslug üstlendi diyebiliriz. Hohokum’da bizleri, tek gözlü (illüminati’ye selamlar) yılanımsı bir çubuk karşılamakta. Oyun boyunca genel olarak yılanımsı arkadaşımızı kontrol ediyor ve türlü dünyalarda oldukça dolu bir maceraya çıkıyoruz.

Aslına bakılırsa Hohokum’da, görev ya da ana görev namına pek bir içerik bulunmamakta. Hohokum’da türdeş yani aynı türden olduğumuz arkadaşlarımız, tuhaf bir şekilde dağılıyorlar. Rengarenk bir yılanımsı çubuk olan biz de, onları bulmak adına farklı dünyalara yelken açıyoruz ve Hohokum, sahip olduğu potansiyeli bizlere sunmaktan geri kalmıyor.

Öncelikle Hohokum’un sahip olduğu dünyalar, birbirlerinden tamamen farklı ve oldukça renkli. Dünyaların her yerinden içerik akmakta ve şahsen ben Hohokum’u oynarken, bu durumdan oldukça keyif aldım. Düşünün, Hohokum’un dünyalarında bulunan sesler bile, ayrı ayrı oluşturulmuş ve özenle tasarlanmış. Yani Hohokum, sadece dış görünüşleri ve barındırdığı renkler bakımından değil, bünyesinde sahip olduğu sesler bakımından bile oldukça zengin ve farklı dünyalara sahip. Tabii içinde bulunduğumuz dünyalar, sadece farklı renklere ve seslere sahip değiller. Dünyaların barındırdığı canlıların hepsi de, birbirinden özel.

Bu konuda Hohokum’un dünyalarının ne kadar canlı olduklarını belirtmeden geçemem. Hohokum, sadece dünyaları gezip gördüğünüz ve bulmacalar çözüp yılan dostlarınızı bulacağınız türden bir oyun değil. Etkileşim, Hohokum’un sahip olduğu en büyük kozlardan biri. Örnek verecek olursak kavanoz dünyasında (evet, kavanoz dünyası) bulunan bütük kavanozları devirip kırabiliyor, çiçek dünyasında ise bütün çiçeklerle oynayabiliyoruz. Tabii etkileşimimiz, sadece oyun çevresiyle sınırlı değil. Dünyaların içinde bulunan canlılar da, etkileşim alanımız içindeler. Onlara dokunabiliyor, onlarla oynayabiliyor hatta onları sırtımıza bile alabiliyoruz.

Etkileşime girebildiğimiz canlıların ve dünyaların animasyonları, o kadar güzel ve keyifli ki, insan aynı şeyleri yapmaktan kendini alamıyor. Örnek verecek olursam endüstriyel dünyaların birinde, yılanımın sırtına aldığım üç file benzer işçiyi, sarı bir gaza doğru sürüklediğimde üstleri başları hep sarı oluyor ve bunun ardından onlar ise, hortumlarından çıkardıkları sularla kendilerini yıkıyorlardı. Başka bir dünyada ise taşıdığım canlıları bir yağmur bulutunun altından geçirdiğimde, ıslanmamak için şemsiyelerini çıkarıyorlardı. İnanın, artık oyuncular sadece grafikten ve kaplamalardan ziyade, bu tür içeriklerle karşılaşmak istiyorlar. En azından ben, böyle bir etkileşimle karşılaştığımda, yüzümdeki o istemsizce beliren gülücüğe engel olamadım.

DEVAMI DİĞER SAYFADA
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>

Bana soracak olursanız Hohokum, evet çok canlı ve birbirinden eşşiz dünyalara sahip ancak oyunun alt metini, çok daha başka bir konu üzerine kurulu. Yalnızlık… Yılanımsı çubuğumuz, sahip oldğu yalnızlık hissinden kurtulmak için, karşılaşabileceği bütün zorluklara göğüs germeye hazır bir durumda. Bunu da en iyi şekilde, hiç cesaretini kaybetmeden farklı dünyalara yolculuk yapmasıyla anlayabiliriz. Hatta yolculuğu sırasında yalnızlık hissinden kurtulmak adına, karşılaştığı canlıları sırtına alabiliyor ancak maalesef, canlıları farklı dünyalara taşıyamıyor ve sahip olduğu bu durumu değiştirebilmek için, kendi türdeşlerini bulması şart.

Peki yılanımsı çubuğumuz (bu adı sevdim) yalnızlığından kurtulmak ve arkadaşlarını bulmak adına neler yapacak? İşte bu duruma cevap, gezdiğimiz ve keşfettiğimiz dünyalarda gizli. Kısaca içinde bulunduğumuz dünyalar, bir bulmacaya sahipler ve arkadaşlarımıza kavuşmanın yolu ise karşılaştığımız bulmacaları çözmek. Hohokum’un sahip olduğu bulmacalar, asla birbirlerini tekrar etmemekteler. Örneklendirecek olursam, su dolu dünyada saklanmış olan deniz kızını, türlü engelleri aşıp balıkçıya ulaştırmalı, ya da bir önceki sayfada da örneğini verdiğim endüstriyel dünyada ise, fil benzeri canlıların sarı sıvıları toplamalarına ve o sıvıları biriktirip, patronlarını memnun etmelerine yardım etmeliyiz. Tabii tüm bunları yılanımsı çubuk arkadaşlarımızı bulabilmek adına yaptığımızı, bulmacayı çözdükten sonra arkadaşımıza kavuştuğumuzu da hatırlatayım.

Kısaca Hohokum’un bir de kontrol yapısına değineyim ve Hohokum’un neden oyuncular tarafından uzun saatler boyunca oynanabilir bir oyun olduğuna geleyim. Hohokum, doğası gereği oldukça sade bir kontrol yapısına sahip. Analog ile çubuğumuzu kontol ediyor, “X” tuşuyla hızlanıyor, “O” tuşuyla ise çubuğumuzu yavaşlatıyoruz. Hohokum boyunca parmaklarınızın değeceği yegane tuşlar bunlar. Ayrıca DualShock 4’ün arkasında bulunan ışığın, Hohokum’da oldukça hoş bir şekilde kullanıldığını belirtebilirim. Oyunda bulunan dünyalar, tek bir temel rengin tonlarına göre oluşturuldukları için, DualShock 4’ün arkasından da o dünyaya ait bir renk yansıtılmakta.

Gelelim saatler boyunca Hohokum’u oynama sebebinize.

Hohokum, insanın en temel iç güdülerinden biri olan merak duygumuza hitap etmekte. Oyunda tamamen birbirinden bağımsız toplamda 17 dünya bulunmakta ve her dünya, birbirinden renkli yaşayan canlılara sahip olduğu için ister istemez “acaba bir sonraki dünyada karşıma neler çıkacak?” sorusuyla başbaşa kalıyorsunuz. Yani Hohokum, ne hikaye yönüyle ne de grafiksel yönüyle, diğer yapımlardan sıyrılabilecek bir oyun değil ancak uyandırdığı merak hissi, emin olun günümüzde pek çok oyunun başaramadığı bir görev. Açıkçası vur-kır-parçala ritüelini tekrarlayan yapımlara nazaran Hohokum, parasını sonuna kadar hak eden bir yapım. Özellikle Playstation 4 konsolunuzda oynayacak oyun arıyorsanız, bu sanatsal yapım, tam size göre.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu