HyperX Streamer Starter Pack inceleme
Bizlerden her zaman için oyunlar ile ilgili içerikler beklediğinizi biliyoruz. Ancak diğer taraftan ekosistemi tamamlayan başka ürünler de bulunuyor. Elimizden geldiğince onlara da değinmeye çalışıyoruz. Bugünkü içeriğimi HyperX Streamer Starter Pack inceleme yazımız olacak. Yayıncılığa yeni giriş yapıyor ya da katılacağınız toplantılar için iyi ekipmanlar arıyorsanız genelde ilk etapta giriş seviyesi diyebileceğimiz ürünler tercihiniz olmalı. İşte HyperX’in Streamer Starter Pack isimli yayıncı başlangıç paketi tam olarak bu hedefe yönelmiş.
HyperX Streamer Starter Pack inceleme: Yayıncı kulaklık ve mikrofonu
Tasarım ve kutu içeriği
Ürünün kutu içeriği sade bir şekilde tasarlanmış. Kapağı kaldırdığımızda kullanım kılavuzu, garanti belgesi gibi dokümanlar karşımıza çıkıyor. Burada 2 yıllık DTS aboneliğinin altını çizmemiz lazım. Kutu içerisinde böyle bir ekstraya yer verilmesi sevindirici. Onların hemen altında da poşetler ile korumaya alınmış ürünlerimiz bulunmakta. Bu kutu içerisinde HyperX Cloud Core kablolu kulaklık ile, HyperX Solocast USB mikrofon yer alıyor.
HyperX Cloud Core kablolu kulaklık
HyperX Cloud Core kablolu kulaklığı firmanın düşük fiyat segmentinde daha önce tek olarak da satışa sunduğu bir ürün. Üzerinde takılıp çıkartılabilen bir mikrofonu bulunuyor. Aliminyumdan yapılmış çerçevesini kaplayan süngeri, kulaklığı kafanıza oturttuğunda rahat bir kullanım sağlıyor. Bu süngerimsi yapı uzun oyun sürelerinde rahatsızlık vermiyor.
1,5 metre uzunluğundaki kablosu dışında bir uzatma kablosuna da kutu içeriğinde yer verilmiş. Bağlantı kablosu üzerinde bulunan basit bir kumanda ile mikrofonu sessize alabiliyor ya da ses seviyesini ayarlayabiliyorsunuz. Bağlantı noktası ise 3.5mm bir jack ile sağlanıyor ki bu benim en çok sevdiğim bir tercih. Bu jak girişi kulaklığı farklı platformlarda da kullanabileceğiniz anlamına geliyor.
HyperX SoloCast
Mikrofon oldukça sade bir şekilde tasarlanmış. Arka tarafında bir adet Type C girişi bulunuyor. Üst kısmında ise sesi kapatıp açabileceğiniz bir dokunmatik tuşa yer verilmiş. Bu konuda onun kadar şık olmasa da abisi diyebileceğimiz HyperX Quadcast ürününü hatırlatıyor. Mikrofonda başka bir ayar tuşu bulunmadığı gibi bildirim ışığı dışında ekstra bir ışıklandırmaya da yer verilmemiş. Mikrofonun bağlı olduğu ayağa, üzerindeki vidası açılıp kısılarak yön ayarı verilebiliyor. Ayağın altında ise kaymasını engellemek için silikon bir yüzey konulmuş. Mikrofonun hemen alt kısmında bir tripod yuvası bulunuyor. Bu sayede ürünü isterseniz ayak kısmını sökerek boom mikrofon gibi, bir tripoda bağlayıp kullanabiliyorsunuz..
Tak kullan şeklinde bir işleyişe sahip olan HyperX SoloCast, cardioit kayıt modeli kullanıyor. yani daha çok bireysel kaytlar için bir hedefleme söz konusu. örneğin Quadcast modelinde dört farklı kayıt seçeneği söz konusu. SoloCast için, doğrudan mikrofonun önünde ve 30-40 cm uzakta kayıt yapmak, en uygun kullanım şekli oluyor.
Neden almalıyım:
- Sınırlı bir bütçeye sahip yeni başlayan bir yayıncıysanız
- Basit bir ses çözümüne ihtiyacınız
Neden almamalıyım:
- Yayınlarınız için daha iyi sese ihtiyacınız varsa
- Aynı anda 1’den fazla kişiyi kaydetmek istiyorsanız
Sonuç:
Sonuç olarak HyperX Streamer Starter pack başta da belirttiğimiz gibi giriş seviyesi ürünleri bir araya getiren güzel bir paket olmuş. Eğer iki kişi podcast ya da radyo kaydı tarzı bir ihtiyacınız varsa bu set sizin için çok uygun olmayacaktır. Fakat yayınlarınızı tek başına yapıyor ve bu işe yeni giriyorsanız zaten yayıncı başlangıç paketi isminden de bu kutunun hedefine odaklandığını görebilirsiniz.
HyperX PulseFire Mat
Bu başlangıç paketi dışında HyperX PulseFire Mat ürününden de kısaca bahsetmek istiyorum. Bilgisayar masanızı neredeyse tamamen kapatacak kadar büyük olan Pulsefire Mat, 900 mm x 420 mm boyutlarına sahip. 4 mm kalınlığı ile masanızdan çok fazla kopmanıza da neden olmuyor. Bu ürünün en önemli özelliği geniş olmasına karşın çevresinin tamamen RGB ışıklandırmaya sahip olması. Donanımınızla uyumlu çalışan bu ışıklandırma için üç farklı mod bulunuyor. Yazılımla bu konuda ayarlamalar yapabildiğiniz gibi sol üst kısımda yer alan dokunmatik kısım sayesinde de üç farklı profil arası geçiş yapabiliyorsunuz. Işıklar masanıza gayet şık bir görünüm kazandırıyor.
RGB ışıklandırma şerit kısmı ince bir plastik yapıya sahip ve kullanırken sizi kesinlikle rahatsız etmiyor. Kumaş olan ürünün ağırlığı ise 1 kilo. Alt kısmının lastik bir tabana sahip olmasının yanı sıra bu ağırlığı masanıza tam olarak oturmasını sağlıyor ve kullanırken herhangi bir kayma problemi ile karşılaşmıyorsunuz.
Işıklandırma panelinden çıkan kablo ise 1.8m uzunluğunda. Ben kasayı sağ tarafta kullandığım için bu kablonun solda olması problem yaratabilir diye düşünmüştüm ama 1.8 metre uzunluğu ile bu problem olasılığı ortadan kaldırılmış. Su tutmayan yapısı ve lekelense bile kolayca siliniyor olması en sevdiğim özellikleri arasında yer alıyor. Kısacası HyperX Pulsefire Mat ürünü kullandığım yaklaşık iki ay boyunca oldukça memnun kaldığım bir ürün oldu.