I am Alive İncelemesi
Aşağıda yer alan “I Am Alive” hakkındaki güzel inceleme yazısı, spider-carnage nick’li okurumuz Fuat Alpay tarafından hazırlanmıştır. Kendisine katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz. Sizler de her türlü yazınızı mektup2@merlininkazani.com adresine gönderebilirsiniz. Yazı gönderme koşulları için tıklayın
Yapımcı: Ubisoft Shanghai
Yayıncı: Ubisoft
Türü: Survival – Platform
Çoklu Oyuncu: Yok
Platform: PC – PS3 – XBox 360
Artılar: Survival ve platform öğelerinin uyumu, oyuncuyu hapseden atmosfer, yalnızlık ve çaresizlik hissi
Eksiler: Özenilmemiş grafikler, donuk ve tekdüze modellemeler, oynanış ve dinamiklerde kırpılmalar
Grafik: 65
Ses: 70
Oynanış: 75
Genel Puan: 70
2008′ den beri var olma savaşını sürdüren, birçok kez çıkışı ertelenen, konsepti ve dinamiği değiştirilen I am Alive, PSN ve XBLA’nın ardından dijital olarak PC kullanıcılarına sunuldu. Konsollarda ağır eleştiriler alan, bekleneni veremeyen, birçok özelliği kırpılan oyun, bakalım PC kullanıcılarını memnun edebilmiş mi?
Olaylar Olaylar
Kısaca konudan bahsedecek olursak; Amerika’yı, ne olduğu bilinmeyen, sadece “event” olarak adlandırılan bir felaket vurmuştur. Bunun sonucu olarak her yer harabeye dönmüş ve zemine yakın yerlerde gaz sızıntısı olmuştur.
Kahramanımız Adam ise karısı Julie ve kızı Mary’ i bulmak için, onlardan bihaber Amerika’nın yarısını yürüyerek kat ederek, bir süreliğine ayrıldığı Haventon’ a geri dönmüştür.
Oyunumuz kurgusal şehir Haventon’da geçiyor. Adam bir yandan ailesinin izini sürüyor, diğer yandan hayatta kalan insanlara yardım ediyor ve tüm bunların yanında sürekli hayatta kalma savaşı veriyor.
Bize Derler Survivor
I am Alive bir survival – platform oyunu ve yapımcılar bunu aklımıza kazımak istercesine, arayüzün tepesine bir stamina – health barı eklemişler. Öncelikle şunu söylemeliyim ki oyunumuzun odak noktası bu bar. Koşarken, kapı açarken, yakın dövüş esnasında sürekli staminamız azalıyor. Böyle anlarda stamina 1-2 saniye içinde dolduğundan bir sorun olmazken, asıl sorun tırmanma sekanslarında başlıyor.
Karakterimiz tırmanmaya başladığı an stamina azalmaya başlıyor ve bu durum karakterimiz iki ayak üzerinde durana kadar da devam ediyor. Staminamız bittiği an, farenin sol düğmesine sürekli basmak suretiyle stamina kapasitemizden yemeye başlıyoruz. Kapasitemiz de bittiği zaman, kahramanımız aşağı düşüyor ve ölüyor.
Peki, bu durumun önüne nasıl geçiyoruz? Tabii ki oyun içinde topladığımız malzemelerle. Su, soda, ağrı kesici, sağlık çantası gibi birçok oyun içi malzeme mevcut. Bu malzemelerin bir kısmı sağlığımızı, bir kısmı staminamızı, diğer bir kısmı ise stamina kapasitemizi artırıyor.
Oyunumuz, normal seyrinde third person kamerasında ilerlerken, elimize silahımızı aldığımızda first person kamerasına geçiyor. Hazır yeri gelmişken, oyunun aksiyon kısmına değinmekte fayda var. Oyun boyunca sürekli mermi sıkıntısı yaşıyoruz ve her önümüze gelene kurşun harcama gibi bir lüksümüz yok. Çünkü oyunda kurşunlar altın değerinde ve çoğu zaman düşmanlarımıza boş silah doğrultuyoruz. Karşılaşacağımız düşman grupları çoğu zaman 3-4 kişi takılıyorlar. Bunların bazen birinde bazen de ikisinin birden elinde silah oluyor. Bizim elimizde de boş silah varsa, biraz düşünüp oracıkta bir strateji kurmamız gerek. Bu strateji olayını siz oyunculara bırakıyorum çünkü oyun bu anlarda gerilimli, heyecanlı bir hal alıyor.
Oyunun yaklaşık yarısını geride bıraktığımızda ise yay ve ok ikilisine sarılıyoruz ve oyun nispeten kolaylaşıyor. Fırlattığımız oku geri alabildiğimiz için bu konuda bir sıkıntı çekmiyoruz.
İyilik Meleği
I am Alive’daki bir diğer önemli nokta, yardım bekleyen insanlar. Oyunda kimi görevler esnasında ve haritamızın midtown kısmında bizden yardım bekleyen insanlar bulunuyor. Midtown’daki çoğu insana ilk gördüğümüzde yardım edemiyoruz ama oyun boyunca sıklıkla yolumuz buradan geçtiği için sıkıntıya gerek yok.
Peki, neden bu duruma sıkılıyoruz? Çünkü yardım ettiğimiz her insan karşılığında oyunun bir nevi checkpoint işlevini gören kameralardan (retry) ediniyoruz. Elimizde bu kameralardan olmadığı takdirde oyun bizi epey gerilere gönderiyor ve canımızı sıkıyor. Hayatta kalmayı başaran Haventon sakinlerinden kimi bir şişe su için, kimi ise son bir sigara için yalvarıyor. Bunlar sıradan NPC’ler olmasına rağmen, resmen insanlık namına yardım etmemiz gerektiğini hissediyoruz.
Siyah…Beyaz…
Gelelim oyunun bolca eleştiri aldığı konuya; grafikler ve kullanılan renk paleti. Öncelikle grafiklerde bir zayıflık olduğu aşikar. Eminim çoğu nesne sadece kaplamadan ibarettir. Nitekim çoğunu fark edemiyoruz bile çünkü oyunun geneline hakim olan tozlu ve sisli hava görüş mesafemizi bir hayli daraltıyor. Karakter modellemeleri ise çok donuk. Yüz ifadelerinden bir şey anlamak mümkün değil. Diğer bir üzücü nokta ise yapımcıların 3-5 tane farklı insan modellemeye üşenmiş olmaları.
Kullanılan renk paletini ise şahsen çok doğru buluyorum. Sizin de ekran görüntüleri ve videolardan gördüğünüz üzere oyunumuz renksiz tasarlanmış. Fakat yer yer sarının ve mavinin çok açık tonlarını görmek mümkün. Bu durum, oyun boyunca bizi sarıp sarmalayan atmosferin en büyük destekçisi.
En Büyük “I am Alive”
Oyunun tartışmasız en büyük artısı ise atmosfer. Öncelikle oyuna sürekli bir gizem hakim durumda. İnsanlara yardım edebilirsek eğer, bizimle konuşmaya başlıyorlar ve istisnasız hepsi, “event”ın sonuçlarını ve kendi başına gelenleri anlatıyor. Oyun boyunca “event”ın ne olduğunu ise asla öğrenemiyoruz. Rastladığımız çok az sayıda insan dışında tamamen yalnızız. Kocaman bir şehir, enkazlar, sürekli bizi saran sis tabakası…
Yalnızlık hissi ciddi boyutlarda verilmiş. Karımız ve kızımızdan hiçbir haber alamıyoruz. Tabancamızda bir tek mermi yok. Anlayacağınız çaresizlik de üst safhada hissediliyor. Bir gökdelene dış yüzeyden tırmanıyoruz. Tutunacak bir sonraki adımı bulamıyoruz. Staminamız azaldıkça gerilimli bir müzik çalmaya başlıyor. Ekran başında adeta kalbimizin sıkıştığını hissediyoruz.
Size tavsiyem; oyunu kesinlikle survival seviyesinde oynamalısınız. Bu zorluk seviyesinde, oyundaki mermi ve envanter sayısı nispeten azalıyor. En büyük farkı ise, diğer 2 zorluk seviyesinin aksine oyun bize kendisi retry vermiyor. Retry’leri sadece kendi çabamızla, yardım edebildiğimiz insan sayısı kadar kazanıyoruz.
Son Cümleler
Survival ve platform severlerin bu oyunu kesinlikle kaçırmaması gerek. Bu 2 türün birleşiminden doğan bir başka oyun bulmanız gerçekten çok zor. Tüm kötü yanlarını bir kenara koyup, bu oyundan zevk almaya bakın. Oyunun atmosferinin sizi iyiden iyiye içine çektiğini fark edeceksiniz. Oyunun açık uçlu bitmesi ise bir devam oyununun gelebileceğinin habercisi. Zaten içerisinde çok iyi fikirler bulunduran bir yapım I am Alive. Ubisoft’un tek yapması gereken, dersine biraz daha çalışıp, müthiş bir devam oyunu çıkartmak olacaktır. Tekrar görüşmek dileğiyle, herkese iyi oyunlar.