Makale

id Software oyunlarındaki sırlar

Bakmakla görmek arasında fark vardır denilir. Oynadığımız yapımlarda da bu
durum geçerli. Şüphesiz ki hepimiz iyi vakit geçirmek için oyun oynarız.
Yapımcılar da iyi bir ürün sunmak için uğraşır, ama bu sırada birden fazla
oyuncu tipini de göz önünde bulundurur.

Kimimiz sadece hikâyeyi, kimimiz
eğlenceyi, kimimiz ise her şeyi didik didik etmeyi severiz. Bazen bulunması zor
ibareleri görebilir, bazen de sürekli gördüğümüz cisimlerdeki detayları fark
edebiliriz. Doom ve Quake, id Software’ın en önemli iki FPS’si ve bu yapımlarda da irili
ufaklı birçok sırla karşılaşmak mümkün. İşte onlardan bazıları;

Doom 2’deki gerçek yaratık: John Romero
Yapımın geliştiricilerinden John Romero, Doom 2’nin finali itibariyle
oyuncularla karşı karşıya geliyor. Icon of Sin bölümünde, son yaratıkla
karşılaşmadan önce silahlarımızı hazırlıyoruz. Duvardaki yaratığa ulaşmamız
için, en aşağıdaki platforma çıkıyor ve böylelikle yukarıya doğru hareket
ediyoruz. Aslında buna pek gerek yok. Platform yerdeyken tam karşısındaki duvara
doğru koşarsak, içeri giriyor ve burada John Romero’nun kazığa geçirilmiş
kafasıyla karşılaşıyoruz. Tetiği çekmek an meselesi.


Parazitler, birşeyleri saklıyor
Doom 3’ün senaryo modunu oynamak istediğimizde, öncelikle id Software ve Doom 3
logosuyla karşılaşıyorduk. Ara geçişlerde de parazit efektleri kullanılıyor,
fakat iş bu kadar basit değil. Intro kısmını Fraps ile videoya kaydedip, ağır
çekim olarak izlediğimizde, iki adet resimle karşılaşıyoruz. Bunlardan ilki, bir
iskelet kafası ve insana ait olmadığı açık.

İkincisi ise, bilindik bir yüz. Mars üssünde yıllar önce hayatta kalan tek savaşçıyla mücadele etmiştik. Onun hırsı ve mücadele ruhu, koca yaratık ordusunu dize getirmişti. Eski Doom oyunlarından tanıdığımız Doomguy, daha
oyunun başlangıcıyla bize merhaba diyor. Üstelik o meşhur gülümsemesiyle
birlikte. Bilindiği gibi Doomguy, orijinal oyunun başkarakteriydi.

Hindiyi yumruklamak, pahalıya patlar
Doom 3’te daha Mars’a yeni ayak basar basmaz, etrafı gezmeye ve ortama alışmaya
çalışıyorduk. Bu sırada uğradığımız mekanlardan bir tanesi de UAC’nin
kantiniydi. Masada sohbet eden askerler, televizyonda sunulan haberler ve
tezgahta bekleyen görevli, herşeyin olması gerektiği gibiydi. Ek olarak salonun
köşesinde arcade makinesi göze çarpıyordu; Super Turbo Turkey Puncher 3. UAC,
yemek paydoslarında insanların kısa süre de olsa eğlenceli dakikalar yaşaması
için bu makineyi yerleştirmiş. Cihazın ekranında her tıkladığımızda, hindiye
yumruk atıyoruz. Ne kadar seri yaparsak, o kadar çok puan alıyoruz.

Eğer bu
oyunda 25 bin puan elde ederseniz,
kişisel PDA’inize mesaj geliyor:“Tebrikler, Super Turbo Turkey Puncher 3’te yeni rekor elde ettiniz. Alieniz
sizinle gurur duyuyor olmalı. Ancak, oyunun başında olmanız gereken süreden
fazla kaldığınız için, izin sürenizden 2 gün düşürülmüştür. Bilginize…”

Gün ortası haberleri
Kantine geldiğinizde, sadece yemekler veya oyunlarla ilgilenmeyin. AÇık olan
TV’deki haber bültenine de göz atabilirsiniz. Zira tanıdık ibarelerle
karşılaşabilirsiniz. Örneğin spiker gelişmeler hakkında bilgiler verirken,
ekranın alt kısmında kayan şeritte de “Quakecon” ibaresi yer alıyor. Bilindiği
gibi QuakeCon, id Software’ın her yıl geleneksel olarak düzenlediği oyun
turnuvasının ismi.


Seçilmiş savaşçı
İlk Doom oyununun kutu tasarımını çoğumuz biliriz. Don Ivan Punchatz tarafından
tasarlanan bu resimi, Doom 3’teki tabletlerin üzerinde de görmek mümkün. Tabii
ki ikisinin arasında olan farkı da belirtmek gerek. Mars efsanesinde, eski bir
uygarlığın, Ruh Küpü’nü kullanarak yaratıkları Cehenneme hapsettiğinden
bahsediliyor. Doğal olarak tabletlerdeki resimlerde de savaşçının elinde Ruh
Küpü bulunuyor. Doom 1’in kutu tasarımına baktığımızda ise, savaşçının elinde
silah olduğunu görüyoruz.

Pentagramlar
Doom 3, bünyesinde şeytani işaretler de bulunduruyor. Oyunculara aksiyon
duygusunu yaşatmak isterken, aynı zamanda korkmalarını ve gerilmelerini de
ister. Yapımın bazı noktalarında, pentagramlarla karşılaşmak mümkün. Tasarım
olarak fazlaca detay barındıran bu şekiller, dikkatli bakıldığında tanıdık
figürleri de bize sunuyor. Yine Doomguy ile karşılaşıyoruz. Ayrıca UAC
firmasının logosu da şeytani varlıkların kurbanı olmuş.



id Software: Teşekkürler
Doom 3’ü bitirmek için, haliyle Cyberdemon’ı öldürmeniz gerekiyor. Korkunç
uğultular ve mum ışığıyla aydınlanandar koridorlarda ilerlediğimiz Primary
Excavation Site bölümü, bizi Cyber şeytanla buluşturacak olan mekân. Henüz
yaratıkla karşılaşmadan önceki son dönemece gelince, sol tarafta da yol olduğunu
görüyoruz. Biraz dikkatli baktığımızda, karşıdaki duvarda “id Software” logosu
yer alıyor. Tıkladığımız takdirde, gizli bir platform açılıyor ve içinde id
yapımcılarının teşekkür mesajlarının yer aldığı PDA diskine sahip oluyoruz.

Quake 3’te sürpriz isim
FPS’nin babası olarak tanınan John Carmack, geliştirdiği oyunların içinde de yer
almaktan keyif duyuyor. Quake 3 oynarken etrafa dikkatli bakın, zira bir köşede
Carmack’in kafasıyla karşılaşabilirsiniz. Sadece bakmakla kalmayın, ona yaklaşın
da. Kısa süre sonra göz bebeklerinin kaybolduğuna şahit olacaksınız.



Çatışma ortasında hindi ziyafeti
Eski Doom oyunlarında, bazı duvarların dokusunun veya renginin farklı olduğunu
görebiliriz. Genellikle bunlardan içeriye girebiliyoruz ve gizli bölmeleri
keşfediyoruz. Benzer uygulama da Quake Live’a eklenmiş ve biraz da şansınızın
yardımıyla Doom 3’teki hindiyi keşfedebilirsiniz.



Doom’a açılan kapı, Quake Live’dan geçer
Tarihin en iyi online FPS’lerinden olan Quake 3, kısa süre önce Quake Live
ismiyle web tabanlı olarak kullanıcılara sunulmuştu. Mücadele duygusunu bir kez
daha fazlasıyla hissettiren yapım, yetenekleriniz sayesinde sizi sürprizlerle
selamlıyor. Bilindiği gibi Rocket Jump yapmak zor, ama çok eğlencelidir. Bu
yöntemi deneyerek en yukarıya çıkmayı deneyebilirsiniz. Böylece ilk Doom
oyunundaki kırmızı şeritli kapıları açmaya yarayan çipi bulacaksınız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu