İkitelli’nin yollları taştandır
Yer: Merlin Ofisi – Zaman: İş saati (!)
Uğur: …valla abi işte aynen öyle oldu. Baktım mırın kırın ediyo iyiden iyiye yüklendim bende. Sınır tanımam böyle durumlarda bilirsin. Ver Allah ver!
Aykut: “Sınır tanımamak mükemmeliyeti doğurur.” Mısır atasözü.
Emre: Etraf iyice ısınmıştır heralde.
Uğur: Isınmaz mı be? Odanın sıcaklığı en az 5 derece arttı şerefsizim. Sonra üstümde ne varsa yavaş yavaş çıkarttım.
Aykut: “Çıkartmasını bilen, toplamasını da bilmelidir.” Ünlü bir düşünür.
Emre: Eee sonra ne oldu?
Uğur: Abi işte baktım artık dayanacak gücü kalmadı, bende durdum.
Emre: İş tamamlanmadan bırakılır mı? Ayıp etmişin. Sonra adama ne derler? Hahaha…
Uğur: Bu işler dayanma meselesi be abi. Hepsi bana dayanamaz.
Aykut: Çok değerli bir yazar; “Dayanmak, başarı duvarının tuğlasıdır” der.
Arda: Ya arkadaşlar ne olur biraz terbiye takılanım. Şurda iş çıkartmaya çalışıyoruz. Siz oturmuş Uğur’un kabiliyetlerinden bahsediyorsunuz. Ayıp be ayıp…
Aykut: “Kabiliyet Allah vergisidir, başarı asla!” Uzak Doğu atasözü olması gerek.
Emre: Ne diyosun Arda sen?
Arda: Başka şeylerden konuşun be. Sizin adınıza utandım valla.
Uğur: Olum sen neyden bahsediyoruz sandın ki? Hahaha…
Aykut: “Sanmak ya da sanmamak. Meselenin bir kısmı bu olmalı.” Galya atasözü.
Murat: …Arkadaşlar dergi çıkarıyoruz.
Aykut: “Çıkartmasını bilen, toplaması…”
Uğur: Onu söylemiştin Aykut.
Emre: Bende onu diyorum abi. Bu Arda kadar fesat bir adam görmedim. Ne desen başka şey anlıyor. Anladığı da hep aynı. Çık çık çık…
Uğur: Neyse abi olay öyle işte. Bir anlık heves işte. Heyecanla saldırdık ama boşa çıktı.
Aykut: “Boş teneke tıngırdar” ilk defa tutturdum 🙂
Murat: Arkadaşlar dergi çıkartıyoruz dedim!
Emre: Ya o değil de bu Uğur’la bir kere beraber deniyoruz. Öyle bir kaptırmışız ki kendimizi. Ayna falan buhar oldu şerefsizim.
Aykut: “Herkes yaşar, ama herkes şerefiyle ölmez” kesin böyle bir atasözü vardır.
Uğur: Valla ne maceraydı be! Onu hiç karıştırma. Hahahaha…
Arda: Töbe estağfurullah…
Murat: DERGİ ÇIKARIYORUZ LANET OLSUN!!!
Arda: Aneyyy!!!
Uğur: Hollleeeyyy!
Aykut: Güzel şeyler bunlar. Ne, dergi mi? Zuhaneeyyyyy!
Emre: Nallahım, sağır oldum. Ha bu arada unutmadan, yaşasın!
Murat: Öyle bir kaptırmışınız ki konuşmayı duymuyosunuz be! Ben sizin için bu kadar uğraş vereyim, yazıklar olsun be! Bu arada siz neyden bahsediyosunuz deminden beri? Buhar muhar ne iş? Anlayalım…
Emre&Uğur: Hihohahaha…
Aykut: “Anlamak, başarmanın yarısıdır.” bunu salladım 🙂
Uğur: Bundan sonraki amacım 9550’yi 9800xt yapmak. Kafaya koydum mu yaparım ben bilirsin Emre…
Emre: Evet Uğur yaparsın ama bu sefer tüm apartmana ücretsiz ısınma hizmeti de sunmuş olabilirsin
şerefsizim. Hahaha…
Aykut: “Herkes yaşar, ama herkes…”
Diğerleri: Yeter Aykut!Yer: MD içi – Zaman: İşe motive olma saati
Musa: Çok değerli PC Magazine çalışanları, az sonra aramıza yeni arkadaşlar katılacak. Kendileri çok yaman oyunculardır. Akşama kadar oyun oynayıp para kazanmaya gelmektedirler. Onlara en sıcak ilgi, alaka ve muhabbeti sunacağınıza eminim.
PCMag ekibi: Vay be işe bak? Oyun oyna, para kazan. Ne âlâ memleket.
Cem: Yer ayarlamasını ise ben düşündüm. Bu arkadaşları şu ön tarafa oturtalım ki oyun oynadıklarında arka taraftan izleriz. Hahaha çok zekiyim.
Musa: Hay aklınla bin yaşa Cem.
Yer: MD dışı – Zaman: İşe motive olma saatini 3 dakika geçe
Murat: Emre ve Aykut, bakın bir kez daha söylüyorum. Tanışacak olduğunuz bu insanlar işini ciddiye alan, profesyonelliğin doruğuna ulaşmış, iyi ile kötüyü hemen ayırt edebilen çok önemli kişilikler. Sakın pot kırmayın. Komik olmayım demeyin. Unutmayın burada iki kişisiniz diğer tüm arkadaşlarınızı da temsil ediyorsunuz. Ciddi olun.
Aykut: Ayıp ettin abi. “Ciddiyet, insanın koludur kanadıdır.”
Emre: Amma salladın. Hahaha…
Murat&Aykut: Hihohahah…
Yer: MD içi – Zaman: Çoktan işe motive olunmuş olması gereken vakit
Musa: Vay Murat hoş geldin.
Murat: Hoşgördük!
Cem: Hadi kafeteryaya gidelim…
Murat: Cemciğim süzülmüşsün! Hahaha…
Cem: Deme ya! Hemen gidelim o zaman.
Musa: Murat, bizi bu arkadaşlarla tanıştırmayacak mısın? Hem sizin büyük bir kadro olmanız gerekmiyor muydu ne böyle bir buçuk kişi getirmişin! Hahaha…
Murat: Abicim işte bunlar dergimizin yazarlarından bir kısmı. Yani bir buçuk kısmı. Hihohaha… Bir diye tabir ettiğimiz Aykut, buçuk da Emre…
Cem: Hohohahaha… Gülerken içim kıyıldı valla. Hadi yemeğe…
Emre: Olum bu adam ciddiyettir, sükûnettir bize maval okudu ama yaptıkları muhabbete bak?
Aykut: “Söz gümüş ise sükût altındır.”
Emre: Kes be Aykut!
Aykut: I couldn’t.
Emre: İğrençsin.