Oyun İncelemeleri

Imposibble Creatures

Uçan goriller ile savaşmak mı? Hadi canım!

Oyun piyasası ilerledikçe yapılabilecek seçeneklerde yavaş yavaş kısıtlanmaya başladı. Hemen hemen her tarz oyunun yapıldığı şu günlerde oyundan çok fikirleri satın alıyoruz diyebilirim. Bunun en büyük kanıtı ise belki de hepimizin düşündüğü “şöyle bir oyun yapsam accayip olurdu” dediği The Sims. Daralan piyasadan sıyrılabilmenin en iyi yolu değişik fikirler üretip yeni bir şeyler yaratmaktan geçiyor. Impossible Creatures’da aynı The Sims’de olduğu gibi çoğu insanın düşünebileceği bir konuyu hayata geçireceğini söyleyerek girdi bu piyasaya. Konu gayet ilginçti. Hayvanları birbirlerine kombine ederek ordular oluşturup savaşmak. Bir de böyle bir oyunun arkasında Microsoft Games olduğunda oyunu beklemek iyice zorlaşmıştı. 

Microsoft RTS türünde gerçekten çok büyük oyunlar yarattı. Age Of Empires 1 ve 2’nin ardından gelen Age Of Mythology çoğu editörden yüksek notlar aldı. Belki de IC’ı bu denli merakla bekmememizin nedeni buydu. Bir diğer unsuz ise oyunun yapımcısı olan Relic Entertainment. Yani ödüllü Homeworld oyununun yapımcıları. 

Bu teknoloji kötü ellere geçmemeli

Yıl 1937. Dr. Erik Chanikov yıllardır bir adada yaptığı çalışmalar ile Sigma teknolojisi denilen, hayvanları birbirine eşleyebilecek bir teknolojiyi keşveder. Amacı insan ırkına daha yararlı hayvanlar üretebilmektir. Farklı türden hayvanları birleştirerek kusursuz yaratıklar ortaya çıkarmayı hayal eder. Bu yolda ona en çok yardımı yapan Upton Julius onu arkadan vurarak bu teknolojiyi kötüye kullanmaya kalkar. Yalnız unuttuğu tek şey devamlı arayıpta bulamadığı bir anahtardır. Doktor ihanete uğramadan önce bu anahtar ile ilgili bilgileri 30 yıldır görüşmediği oğlu Rex’e yolladığı mektup ile anlatmaya çalışır. Yıllardır babasından haber alamayan Rex bu mektup ile heyecanlanır. Bu sırada kötü karakterimiz olan Upton Julius’ın asistanı Dr. Lucy Willing olayları çakar ve ona karşı olmaya karar verir. Adaya gelen Rex Dr. Lucy Willing ile tanışarak büyük savaşa başlar. Konu olarak çok başarılı denemez. Ama böyle bir tarz oyuna nasıl bir konu yazılabilir ki oda tartışmaya açık bir durum. 

Ne kadar Coal o kadar yaratık

Oyun içinde Lucy Willing’i devamlı kullanıyoruz. Yeni bir bina gördüğümüzde Lucy’yi o binaya götürerek nasıl bir şey olduğunu öğrenmesini sağlayarak bizim de aynı binadan yapmamızı sağlıyor. Ayrıca Lucy diğer işçilerin aksine çok daha hızlı çalışabiliyor. Yıkılma üzere olan bir binayı çok çabuk bir şekilde tamir edebilir, işçilere çok daha hızlı şekilde binalar inşa edebiliyor. Lucy gibi Rex’de devamlı kullanılıyor. Kombine edeceğiniz hayvanlardan birer örnek alarak arşive koyma işini yapıyor. Elindeki tüfek ile düşman yaratıkları bir kerede öldürebiliyor. Rex ile ne kadar çok hayvandan örnek toplarsanız o kadar çok hayvanı kombine edebiliyorsunuz. Malum oyuna başladığınız gibi bütün hayvanlar emrinizde olsaydı tadı çıkmazdı. Önünüzde sizi bekleyen tam 12 adada geçecek 15 zorlu görev bekliyor. Genel olarak görevler yakmak yıkmak üzerine. Yanlız kurguları çok başarılı. Konu böyle olunca doğal olarak kamera açıları önem kazanıyor. Her türlü zoom, her yönden bakış gayet güzel bir şekilde yapılmış. Detaylı grafiklerde bunun üzerine eklendiğinde zoom yaptığınızda çalışanların saçlarına kadar her şeyi rahatlık ile görebiliyorsunuz. Ana madde olarak coal denen taşlar ile elektriğe ihtiyacınız var. Diğer RTS lerdeki gibi ağaç, altın, odun vs. gibi ihtiyaçlar minumuma indirgenmiş, iyi de olmuş. Başa bela olan bir diğer konu da Upgrade olayıdır. Buna da çözüm düşünen yapımcılar genel bir upgrade dışındaki upgradeleri öyle yapmışlar ki yapmanız yada yapmamanız sizin oyununuza engel olmuyor. Yapmanız tabi ki sizin yararınıza ama yapmayarakta oyunu bitermek zor değil. Menüler gayet kullanışlı. Yapmanız gereken binalar da kafa karıştırmayacak şekilde yapılmış. Bir kaç oynayıştan sonra kolaylıkla alışıyorsunuz.

Elektrikli kartal mı?

Gelelim şu can alıcı konu Combiner’a. Combiner sizin oyun içinde devamlı kullanacağınız bir sistem. Yaratıklarınızı çıkarttığınız binayı kurduğunuzda otomatikman devreye giriyor. Oyun boyunca karşı takıma ne tür yaratıklar ile saldırmak isterseniz o anda onları yapıp saldırabiliyorsunuz. Şöyle ki karşı taraf eğer hava savunması yapmamış ise gerçekten havadan çok iyi saldırabilecek yaratıklar hazırlayıp o anda yaptırabiliyorsunuz. Birbirine kombine edebileceğiniz tam 51 hayvan var. Yanlız sistemi kullanmayı bilmek gerçekten çok önemli. Çünkü her hayvanın yapılması için gereken bir miktar coal var. Bunun yanında hız, zarar gibi özellikleri de var. Bunlara çok dikkat ederek 2 hayvanı birbiri ile birleştirmelisiniz. Bu işleri yaptığınız ekran çok güzel tasarlanmış. Yeni hayvanlar yaratmak hem kolay hem de eğlenceli hale getirilmiş. Yapabilceğiniz eşlemeler ise tamamen sizin hayal gücünüze kalmış. Uçan balinalardan tazı gibi koşan ayılara kadar aklınıza gelebilecek herşeyi yapabilme özgürlüğüne sahipsiniz. İşte burada bu sistemin güzelliği ortaya çıkıyor. Bölümün başlarında sadece düşman yaratıklara saldırmak için yeni hayvanlar yaratırken bölümün sonlarına doğru daha çok bina yıkma konusunda daha başarılı olan hayvanları kombine ederek tamamen değişik bir ordu ile saldırmak mümkün. Zaten genel olarak IC’ın en büyük özelliği bu kombinasyon sistemi. Zira bu sistem tek başına oyunu ayakta tutmayı başarıyor.

Müzikleri beğenmemek elde değil

Combiner olayı gibi gerçekten zor bir sistemi gayet başarı ile oyun yapmayı başaran bir firmadan herhalde vasat bir grafik beklenemez. Nitekim de öyle olmuş. Atmosfer ve ortamlar çok başarılı hazırlanmış. Haritalar üzerinde çalışılmış ve yapılabilecek en detaylı hale getirilmiş. Hayvan modellemelerinden ve kombine ettiğiniz yeni hayvan modellerinden bahsetmeme hiç gerek yok, inanılmazlar. Binaların oluşum aşamaları, gölgelendirmeler, adaya çarpan dalgalar, ağaçlar, herbiri özenle hazırlanmış. Sesler ve müzikler grafiklerin gerisinde kalmıyor. Müzikleri beğenmemek elde değil. Genellikle oyunlarda müzikleri kapatan biri olan ben bile en kısık seviyede olsa da müzikler açık şekilde oynadım. Böyle konuya sahip olan bir oyunda bolca espiri kullanılması da gayet doğal karşılanır herhalde. Duvar niyetine ektiğiniz bitkilerden, “bu şey beni yiyecek” diye kaçışan Henchman (amele)’e kadar oyunun bir çok yeri komedi unsurları ile bezenmiş. Aklıma gelmişken Network yada Internet üzerinden 6 kişiye kadar multi-player tadına da varabilirsiniz. Daha önceden combiner ile kurduğunuz ordu ile birbirinize karşı savaşabilirsiniz. Single-Player’ın aksine Multi-Player oynarken oyundan çıkarak yeni bir ordu kuramıyorsunuz. Daha önceden hazırlamanız gerekiyor. Oyun içindeki videoların aksine bölüm başlarındaki videolar çok değişik yapılmış. Tıpkı bir çizgi roman gibi. Arka fondan olayları anlatan bir ses eşliğinde özenle hazırlanmış resimlere bakarak izliyorsunuz. 

Peki bu oyun sütten çıkmış ak oyun mu? Hayırrrr

Her oyunun olduğu gibi IC’ında zayıf kaldığı noktalar var. 4-5 görev yaptıktan sonra Combiner olayı zevk olmaktan çıkıyor. Çünkü rakibiniz bu sistemi köküne kadar sömürerek inanılmaz yaratıklar ortaya çıkartıyor. Doğal olarak bu noktadan sonra sistemi çok iyi kullanmanız gerekiyor. En yüksek sağlık ile en yüksek zarar verme gibi önemli kraterlere çok dikkat etmeniz gerekiyor. Aksi taktirde ne kadar kalabalık bir orduya sahip olsanız bile düşmanınız sizi rahatlıkla malup edebiliyor ki çok can sıkıcı bir durum. Bir diğer zayıf yön ise seslerdeki ufak sorunlar. Size düşman saldırdığında “ateş altındayız” diyen ses nedense siz düşmana saldırırken de aynı cümleyi söylüyor. İşin sıkıcı kısmı ise ortalama 10 saniyede bir aynı şeyleri duymak, hem de siz saldırırken. Koskoca bir ordu ile saldırıya geçtiğinizde arkadan devamlı “ateş altındayız” cümlesini duymak uzun vadede sıkıcı oluyor. 

Son Sözler:

Impossible Creatures’da kendinden söz ettiren ve merakla beklenen bir oyundu. Çoğumuz başarılı olacağını tahmin ediyorduk. Tek yanılgımız bu oyuna can veren Combiner sisteminin düzgün işleyip işleyemeyeceğiydi. Oynadıktan sonra sistemin gayet başarılı olduğunu gördüm. Modellemelerin ve haritaların da başarılı olduğunu söyleyebilirim. Özellikle kamera açıları gerçekten çok iyi. Zoom yaparak işçilerin bina inşa etmesini izlemek zevkli. RTS türündeki oyunlarda beni oyundan soğutan upgrade olayları neyse ki güzel ayarlanmış. Bir sürü upgrade olmaması ve bunları yapmadan bile oyunu normal oynayabilmek çok büyük bir artı. Doğal olarak bunca ayrıntıyı içinde barındıran bir oyunu düşük bir sistemde oynamayı düşünmek sadece bir hayal. Maalesef düşük sistemlerde oyun çok fazla tekliyor. Daha sağlam konulu bir RTS çıkana kadar Impossible Creatures tahtından kolay kolay inmeyecek bir oyun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu