Oyun İncelemeleri

In-Fisherman Freshwater Trophies

Balık tutmanın zevklerini çoğu Ankara’lı bilmez. Ben de bilmem. Üstüne üstlük bırakın zevkini; nasıl tutulduğunu bile bilmem. Buna göre ben bir Ankara’lı olabilir miyim; evet olabilirim. Dahası öyleyim. Yanlış anlaşılmasın, Ankara’lı olmak bir ayrıcalıktır. Peki balıkçılığımdaki bu eksiklik benim psikolojimde tamiri mümkün olmayan yaralara neden oldu mu; tabi ki hayır. Hiç de üzülmemişimdir bir alabalık tutamadım diye. Zaten görmeye alışık olmadığı bilimum hayvanattan tırsan birisi olarak canlı bir somonu tutmanın dayanılmaz heyecanını asla tadamayacağım. Hiç de özenmemişimdir hafta sonlarında balığa gidenlere, hatta çok sıkıcı görünmüştür akşama kadar sırılsıklam olmak; buna rağmen üç santimlik bir balıkla eve dönmek. Dinlendirici ve baba-oğul ikilisiyle eğlendirici görünebilir uzaktan bakıldığında; ama, aynı işe yakından baktığımda bence çok da albenili bir şeymiş gibi görünmüyor. Siz ne dersiniz bilemem; fakat, In Fisherman bile bu fikrimi değiştirmediyse hiçbir şey değiştiremez.

Rasgele dedik attık oltayı….

In Fisherman aslında o kadar da eski bir oyun değil; çok sık olmasa bile birkaç yılda bir güncellenen, adı önceleri SEGA ile beraber anılmış bir oyun. Ayrıca Amerika’da balıkçılık hobisine ithafen kurulmuş bir TV kanalının lisanlı oyunudur aynı zamanda. Yıllar öncesinden beri bu büyük gururu taşımıştır; ama, geniş bir kitleye hitap edemediği için arada kaynayıp gitmiş kaliteli oyunlardan biridir. 

Bu oyunla ilk tanışmam yıllar önce bir atari salonunda gerçekleştiğinde dev bir düzenek ile konsola monte edilmişti. Önünde gerçek bir olta vardı ve oynamak için oltayı ustaca kullanmanız gerekirdi. 3 jeton ile oynandığı için asla oynamayı düşünmezdim; ama, muhteşem grafikleri hala aklımdadır. Dediğim gibi o zamanlar oyuna SEGA kalitesi hakimdi, şimdilerde ise Bold Games adına aynı kalite devam etmekte.

Doğa bir şaheserdi hanım…

Gerçekten de ilk önce değinmek istediğim grafik teması yıllar öncesinden bu zamana kadar yapılan eklemeler ile çok büyük aşamalar kat etmiş ve gördükleriniz karşısında gözleriniz hiç yorulmuyor. Oyun dünyasına rahatlatıcı bir hava hakim, buna ilaveten müziklerin yumuşak tınıları da sizi kendinizden geçirmeye yetiyor. Arka fonu oluşturan ormanların canlılığı, içerisinde yaşayan hayvanlar olduğunu kulağınıza fısıldıyor. Üzerinde botunuzla seyahat ettiğiniz sular da gerçeğinden farksız. Bu arada belirteyim; oyunda kullanılan mekanlar Amerika’daki turistik göllerden seçilerek oyuna aktarılmış. Oynarken gitmiş kadar oluyorsunuz adeta. Su çok tabii bir görünüme sahip ve yansımalar da inanılmaz derecede kaliteli. Balıklar ve ekipmanlarınız da birbirinden çeşitli. Bilhassa balıkların animasyonları gerçeğine uygun ve sürü halinde hareket etmelerinde çok hoş bir görünüm var.

Zaten grafiksel açıdan hiçbir kötülemeyi hak etmiyor Fisherman. Seslerin de grafiklerden geri kalır bir yanı yok. Onlar da gayet gerçekçi ve doğal. Özellikle su altına girdiğinizde dışarıdan gelen seslerin boğukluğu oyuna çok iyi aksettirilmiş. Dış dünyaya çıktığınızda da aynı şey devam etmekte. Yalnız seslerde çeşitliliğin olmayışı gözlerden kaçmıyor ve bunlardaki düzensizlik, arada sırada takılmalara ve atlamalara neden olabiliyor. Sesler ile alakalı başka bir sorun mevcut değil. Sesler ve grafikler oyundaki en büyük pozitif değerler.

Balık da bir boldu ki,, sorma…

Oyunu gölgeleyen birkaç küçük noktada ise oynanışın imzası var. Aslında oyunu oynamak çok basit. Bot ile ilerlerken balık algılayıcı küçük bilgisayarınızın verdiği sinyali duyduğunuzda botunuzu durduruyorsunuz ve enter’e basarak oltanızı kapıyorsunuz. Sağ tıka basılı tutarak oltayı atacağınız yeri belirledikten sonra sol ile tıkladığınızda oltayı fırlatıyorsunuz. Bu noktadan sonra kamera suyun altına iniyor ve sadece zoka ekranlarınıza geliyor. Bu aşamada sol tıkladığınızda oltayı çekiyorsunuz ve eğer bir balık bu zokanın cazibesine kapıldıysa peşinden geliyor. Kaptığında da oynanış ile ilgili en saçma yer start alıyor. Balık yemi ağzına alıyor ama, zokayı balığın etine iyice geçirip, sonucunda da balığı rahatça ele geçirmek için fareyi sürekli aşağı yukarı ve süratlice hareket ettirerek bu işlemi gerçekleştirmeniz lazım. Yoksa balık kaçabiliyor. Oyun görüyoruz ki burada biraz çuvallamış. Bu işlemi biraz daha “sakin” ve böylesi gereksiz olmayan bir yöntem ile gerçekleştirseydik çok daha rahat olabilirdi. Neyse ki başkaca bir sorun göze çarpmıyor.

Çoğunlukla fareyi kontrol ediyorsunuz. Ekranda görünen her ibare etkileşime açık olduğundan fare ile tıklayarak bunları görüntüleyebiliyorsunuz. Klavyede de bunların kısa yolları var ama, oyunu açar açmaz kontrolleri bulamama gibi bir sorunla karşılaşmanız kesin. Bunların görüntülendiği tek yer ise oynayacağınız bölümün açılması için beklerken ekranlarınıza gelen loading ekranı. Oyun düşük çözünürlükte açıldığında bunların çok zor okunuyor olması düşük konfigürasyonlu kullanıcıların pek hoşuna gitmeyebilir. Bütün bunların yanı sıra kontrollerin değiştirilemiyor olması da diğer bir dezavantaj. Alıştığınızda bu sorunu pek yaşamayacağınızdan eminim. Zira temel denetimlere intibak ettiğinizde ekstra olarak pek bir şeye ihtiyacınız kalmıyor. Oynayabilmeniz için gereken her şey üst paragrafta yazılı. Uzun uzadıya anlatmamdaki neden de işte buydu.

Oyun ile ilgili bir diğer ilginçlik ise zorluk dereceleri arasında çok fazla bir farkın olmayışı. Zaten 3 aşamalı olan zorluk ayarı ile oynadığınızda sadece size tanınan oynama süresinde bir oynama oluyor ve balıklar biraz daha “zekileşiyor”. Ama bunlar oyuna çok iyi yansıtılamadığından hard ile easy’nin bence hiçbir farkı yok. İstenen görevler arasında da “şu balığı tut”, “şu kadar balık tut”, “şu ağırlıkta balık tut” gibi görevler oluyor. Bu görevleri oyunu kariyer modunda ya da şampiyona şeklinde başlattığınızda görebiliyorsunuz. En güzeli de kayığınızla tek başınıza, hiçbir amaca hizmet etmeden açılıp lüfer, sardalya, kefal, çinekop, alabalık diye takılmak. Köpekbalığı ya da balina avlayacağım diye bu oyunu almayın; komik olmayın. Gayrı oltanın da bi çekeri var.

Hadi pişir de yiyelim…

In Fisherman çok başarılı bir yapım. Kaliteli ve akıcı grafikleri, seslerin olduğu gibi aktarılması ile bizi inanılmaz bir doğa manzarasına götürüyor. Alıştığınızda fazla kasmayan oynanışı sayesinde de bütün bunları tam randımanlı almanızı sağlıyor. Sadece suni bir dinlendirici ortam yaratmak için bile alınıp su üzerinde gezilebilecek bir oyun. …ben balık tutmayı sevmiyor olabilirim ama, balık tutma oyunu gerçekten de güzelmiş.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu